| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .11.2025 |
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, Sayın Adalet Bakanımız, sayın milletvekillerimiz, değerli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet, temel hak ve özgürlüklerin güvencesini oluşturmakla birlikte devletin, düzenin ve dirliğin temelini teşkil etmektedir. Adaletin hak ve hukuk düzeni içerisinde sıhhatli bir şekilde tecelli etmesi, toplumsal huzurun ve refahın temini açısından en büyük önemi haizdir. Bizler de Milliyetçi Hareket Partisi olarak toplumsal huzurun, ekonomik kalkınmanın, refahın, sosyal ve kültürel gelişmelerinin sağlanmasının kuşkusuz adaletin ve etkin bir yargı sisteminin tesis edilmesiyle doğru orantılı olduğuna kesin bir şekilde inanmaktayız. Türk ve Türkiye Yüzyılı perspektifinde hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sisteminin teşekkül etmesi yüz yılın en önemli temel temeli ve kilometre taşı olacaktır. Bu çerçevede, yargı mekanizması, caydırıcılığı önceleyen ve ıslahı hedefleyen bir anlayışla vatandaşlarımızın talep ve beklentilerini karşılayabilecek bir donanıma sahip olmalıdır. Yargı Reformu Stratejisi kapsamında yargısal etkinliğin artırılması ve yargı verimliliğinin güçlendirilmesi maksadıyla Meclisimize bugüne kadar sunulan 10 yargı paketiyle önemli reform adımları atılmış, infaz sisteminin makul ve etkin bir şekilde sürdürülmesine imkân ve olanaklar sağlanmış, alınan idari tedbirlerle yargının çok daha hızlı ve etkili hareket edebilmesinin yolu açılmış, temel hak ve özgürlüklerin korunması ve adil yargılanma hakkının, lekelenmeme hakkının uygulanması noktasında önemli adımlar atılmıştır. Bu reform niteliğindeki düzenlemelerin aziz milletimizin adalete olan güvenini artırarak, devletimizin insan hak ve özgürlüklerini esas alan hukuki standartlarını tahkim edeceğine olan inancımız tamdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’nın 9'uncu maddesinde "Yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından kullanılacağı." hükme bağlanmıştır. Yargının bağımsızlığı, yargı organlarının görevlerini yaparken yasama, yürütme ve yargı organları ile çevrenin etkisinde kalmadan hukuka ve vicdana uygun hareket etmesi olarak tanımlanabilir. Ancak son yıllarda iletişim teknolojilerinin muazzam gelişimi neticesinde ortaya çıkan dijital mecraları yargı bağımsızlığını etkileyen ve zedeleyen unsurların, faktörlerin arasına eklemek durumundayız. Sosyal medya kullanımının artışı ve toplumda yaygınlaşması yargı organının görevine giren konularda ve adli vakalarda toplumun görüşlerinin yoğun ve yaygın bir şekilde bu mecralarda yer alması gibi bir durum karşımıza çıkmıştır. İlk bakışta olumlu gibi gözüken bu durum, bazı adli vakalarda yargı kararlarına yön verilmesi veya kararların sosyal medyanın nabzına göre revize edilmesi gibi olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir. Bu yeni durum, sosyal medya adaleti olarak kavramsallaşan ve yargı bağımsızlığını ve yargı kararlarının meşruiyetini açık bir şekilde tartışmalı hâle getiren bir tehdittir. Sosyal medya platformları kullanıcılarının anlık duygu ve düşüncelerinin paylaşıldığı, birçok sahte hesap üzerinden yalan bir saptırma bilgilerin kontrolsüzce dolaştığı dijital mecralardır. Oysa yargı, vazedilmiş olan hukuk kuralları çerçevesinde belirli usul ve esaslara göre hukuki uyuşmazlıkları ve hukuka aykırılıkları çözüme kavuşturan kamu görevidir. Yargı organı hukuk yerine sosyal medya akışında oluşturulan yoğun kanaati referans aldığı takdirde yargının bağımsızlığından bahsetmek imkânsız hâle gelmektedir. Sosyal medya kullanıcıları yargıya intikal eden konularda yaptıkları paylaşımlarla aynı anda delil toplayan adli kolluk, soruşturma yapan savcı, kararı veren hâkim konumuna gelmişlerdir. Özellikle toplumda infial yaratan adli vakalarda tutuklama veya mahkûmiyet kararı verilmesi veya verilmemesi yönündeki paylaşımlar her zaman ön sıralarda yer almaktadır. Çoğu zaman yargılamanın önüne geçen sosyal medya paylaşımları ceza mahkemelerinin temelini oluşturan ilkeleri ihlal etmekte, adalette sapma meydana gelmektedir. Bunun da ötesinde yargı görevini yapan hâkim ve savcılarımız hedef gösterilmektedir. Düşünce hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek olan sosyal medya kullanım hakkı terazinin bir kefesinde, diğer kefesinde de yargı bağımsızlığı vardır. Tam yargı bağımsızlığının hedeflendiği bir süreçle hâkimlik teminatı araçlarının etkin ve tavizsiz bir şekilde uygulanması son derece önemli bir tedbir olacaktır. Yine, son dönemde ortaya çıkan ve medya araçları yoluyla pekiştirilerek paylaşılan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması sadece adil ve bağımsız kararların verilmesiyle değil aynı zamanda suç ve ceza arasındaki dengeyi koruyan caydırıcı düzenlemelerle de mümkündür. Bu bağlamda, onuncu yargı paketindeki düzenlemelerle caydırıcılığın artırılması hedeflenmiştir. Örneğin, kasten yaralama ve tehdit suçlarının cezaları artırılmış, meskûn mahalde silahla ateş açılması hâlinde ceza bir yıldan beş yıla kadar hapis olarak düzenlenmiştir, ayrıca alkol ve uyuşturucu etkisinde araç kullanmaya altı aydan iki yıla kadar hapis cezası getirilmiş, trafikte yol kesme fiili müstakil bir suç olarak tanımlanıp bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu adımlar milletimizin can ve mal güvenliğini tehdit eden davranışlara karşı kamu düzeninin sağlanması yönünde atılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çocuklarımız Türk milletinin en kıymetli hazinesidir, yarınlarımızdır. Devletimizin asli görevlerinden biri çocuklarımızın her türlü tehditten korunmasını, mağduriyetlerinin önlenmesini ve onlara güvenli bir gelecek sunulmasını sağlamaktır. Yapılan reformlar kapsamında cinsel suç mağduru olan çocuklar için çocuk izlem merkezlerinin devlet üniversiteleri tarafından da kurulabilmesine yönelik düzenleme, onların güvenli bir ortamda ifadelerin alınması ve psikolojik destek almasını temin etmiştir. Ayrıca, çocuk eğitim evleri ve çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına ilişkin yapılan düzenlemelerle çocukların adalet sistemine daha sağlıklı uyum süreçleri hedeflenmiş ve cezanın sadece bir yaptırım müessesesi değil, aynı zamanda eğitici ve ıslah edici fonksiyonunun işlevi kuvvetlendirilmiştir. Elbette devletin bu koruyucu ve toparlayıcı görevi yalnızca çocuklarla sınırlı kalmamalıdır, suça sürüklenmiş ancak yeniden topluma kazandırılmayı bekleyen bireyler için de devletimizin bu şefkat elini uzatması bir o kadar mühimdir. Ceza infaz kurumlarındaki iyi hâlli hükümlülerin eğitim imkânlarından yararlanmaları onların topluma yeniden kazandırılmasında önemli bir adımdır. Devletin yalnızca cezalandırıcı bir güç değil, aynı zamanda bireyleri topluma kazandıran bir şefkat kapısı olması önemsenmektedir. Ancak Genel Başkanımızın defaatle dile getirdiği üzere, suça sürüklenen çocuklar meselesi yalnızca bir adli vaka değil, ailevi, toplumsal ve güvenlik boyutlarıyla ele alınması gereken stratejik bir devlet sorunudur. Çocuklarımızın kirli örgütler tarafından istismar edilerek suça yönlendirilmesi hem millî güvenliğimize hem de toplumsal huzurumuza yönelmiş çok katmanlı bir tehdittir. Bu yapılar yalnızca bireysel suça değil, organize suç örgütlerinin ve terör odaklarının devşirme mekanizmalarına da kapı aralamaktadır. Bu nedenle, suça sürüklenen çocukların arkasındaki çevresel, psikolojik ve örgütsel etkenleri tespit eden, çocukları hedef alan yapıların telkin, tuzak ve devşirme faaliyetlerini durduracak infaz ceza indirimleri ve adli kontrol uygulamalarında oluşan zaafları ortadan kaldıracak bütüncül bir hukuki çerçevenin oluşturulması kaçınılmazdır. Devletimizin görevi çocukları suçtan arındırmak değil, onları suça iten karanlık mekanizmaları da etkisiz hâle getirmektir. Bu bağlamda, adalet sistemimizin caydırıcılık fonksiyonunun güçlendirilmesi, cezasızlık algısının ortadan kaldırılması ve çocuklarımızın geleceğini karartan her türlü illegal müdahalenin kararlı bir şekilde bertaraf edilmesi, milletimize karşı mesuliyetimizin gereğidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adaletin tarafsız ve bağımsız yargı ilkesiyle milletimize güven veren bir şekilde, tez ve eksiksiz bir şekilde icra edilmesini önemsemekteyiz. Hiçbir kişi ve kurumun hukuktan daha üstün olmadığına inanarak makul sürede yargılamanın temin edilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Güçlünün değil, haklının hakkının gözetildiği bir adalet sisteminin inşası noktasında atılan reform niteliğindeki tüm adımları destekliyoruz. Adalet hizmetlerinin kesintisiz, tarafsız ve etkili bir şekilde yürütülmesi için Adalet Bakanlığımızın bütçesinin bu vizyonu hayata geçirecek şekilde tahsis edilmesinin hayati önemi haiz olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika ek süre veriyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Bakanımızın adalet mekanizmamızın özellikle bahsettiğim şekilde polemiklerin içerisinde yer almadan, sadece ve sadece adaletin doğru bir şekilde tecelli etmesi için göstermiş oldukları yoğun mesai ve özellikle basiret için kendilerine ve bütün Bakanlık kadrosuna ayrıca şükranlarımızı sunuyoruz. Görüşülmekte olan bütçenin hayırlı olmasını diler, bütün Komisyonumuza başarılar dilerim, saygılar sunarım.