| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2025 |
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Sayın Bakan, öncelikle hoş geldiniz.
Şimdi, bir zirai don oldu, bununla ilgili ödemelerde 3 temel sorun yaşıyoruz. Birincisi TARSİM sigortası yaptıranların bankaya yatan paraları borçlarına binaen bloke edildi. İkincisi, ÇKS kaydı olup da aylar sonra nihayet ödeme alanların ödemelerinin birçoğu yanlış yapıldı çünkü aynı tarlada yan yana bahçesi olan 2 kardeşin birine 2.100 liradan, diğerine 4.200'den yattı mesela, bütün irtifa, her şey aynı. Bunların da doğrudan yerine giderek değil de sistem üzerinden yapıldığıyla ilgili şeyler var, bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Üçüncü konu da zaten ÇKS kaydı olmayanlara hiçbir ödeme yapılmadı. ÇKS kaydı niye yok? Çünkü çoğu fındık arazisi 2b arazisi. 2b arazilerine ÇKS kaydı yaptırmak için rayiç bedellerin ödemesi lazım fakat rayiç bedeller o kadar yüksek ki şehirdeki arsa fiyatları kadar. O yüzden, bu bedelleri düşürmeniz lazım. Siz hiç "2B Barış Projesi" diye bir şey duydunuz mu? Duymadıysanız ben söyleyeyim. 2b konusunda vatandaşla devlet nizalı çünkü mahkemelik. Biz 2B Barış Projesi'yle tarım arazisi olan yerlerde üreticiye bunu karşılıksız vermeyi taahhüt ediyoruz. Böyle bir düzenleme yapıp veya en azından ödeyebilecekleri bir meblağla bu işin yapılması hem ÇKS kaydını artırır hem devlete yarar hem de o üreticilerin desteklemelerden faydalanmasını sağlar.
Şimdi, bu Ferrero konusuna, fındık konusuna özel bir yer açacağız. Geçtiğimiz günlerde -bu her yıl yaptığı oyunlara yeni bir oyun ekledi- yine sahibi olmayan bir haberi "Financial Times"ta yayınlatarak, güya Türkiye'den fındık almayacağıyla ilgili bir haber yaparak devletle resmen masaya oturdu ve anlaşma yaptı. Daha önce taahhüt ettiği miktarın çok altında yani eylülle aralık ayı arasındaki alınması gereken miktarı, 45 bin tonu 30 bin tona indirmeyi başardı; yine, devlete kafa tuttu. Şimdi, daha önceden bir taahhüt yapmıştı, devletle anlaşma yapmıştı, Rekabet Kuruluyla, dedi ki: "Ben bundan sonra Türkiye devletinin açıkladığı fındık taban fiyatının altından fiyat açıklamayacağım, fındık almayacağım." Fakat şunu yaptı bu sefer: Devletin, Tarım Bakanlığının açıkladığı fındık rekoltesi 420 bin tonken çıktı arkadan 600 bin tonluk bir rekolte açıkladı. Şimdi ben buradan size soruyorum: Devletin rakamının altından fındık taban fiyatı açıklamak suç da devletin rakamının, rekoltesinin üstünden rekolte açıklamak suç değil mi? Çünkü fındık piyasasını -siz de biliyorsunuz- bu belirliyor. Şimdi, bu suç işlenmişken siz Tarım Bakanlığı olarak Rekabet Kuruluna bu firmayı şikâyet ettiniz mi? Bununla ilgili herhangi bir işlem yaptınız mı? Sayın Bakan, yine, bu firmanın Rekabet Kuruluyla yaptığı anlaşmada, orada bir suç unsuru tespit edildi yani Ferrero firmasının Türkiye'de piyasa bozucu hareketler yaptığı tespit edilerek biliyorsunuz bununla ilgili bir anlaşma yapıldı fakat Rekabet Kanunu'nda bir madde var. Bu kanunun 16'ncı maddesi der ki: "Bu suç işleyen firmaların cirosunun yüzde 10'u bir cezai işleme tabi tutulmalıdır." Şimdi, bu firmanın cirosunu söylüyorum arkadaşlar: Tam 25 milyar dolar. Şimdi, bunun yüzde 10'unu konuşuyorsak 2,5 milyar dolardan bahsediyoruz. Türkiye'nin fındık üretiminin tamamının bu firma tarafından ceza olarak ödenmesi gerekirken Türkiye Cumhuriyeti bu cezadan neden imtina etmiştir? Bu sorunun da karşılığını soruyoruz çünkü Tarım Kanunu'ndaki bir maddeden bahsediyoruz değerli arkadaşlar. Toprak Mahsulleri Ofisi her yıl bir fiyat belirliyor, geçen yılki fiyat 130 liraydı, şimdi, bu yıl 200 lira bir fiyat verdiniz. Bunun da yetersiz olduğunu hemen geçen yıla göre bir kıyaslamak isterim. Dolar üzerinden hesap yapmayın çünkü doların baskıda olduğunu hepimiz biliyoruz; altının gramı üzerinden hesap yaptığınızda geçen yılın 130 lirasının bu yıl 235 lira olduğunu görürsünüz. 195 lira fiyat vererek siz, aslında, kiloda 40 lira olarak Türkiye'nin fındık mamulüne baktığınız zaman 35 milyar lirayı da çöpe atmış oluyorsunuz çünkü verilen düşük fiyat doğrudan sadece üretici değil ülkemizi de vurmuştur.
Son olarak kokarca konusuna değineceğim. İki yıl önce bir samuray hikâyesi filmi izledik, geçen yıl Sülün Osman hikâyesi izledik, bu sene de çocuklara bisiklet kampanyasıyla çocukları devreye soktunuz. Ya, bu Bakanlıkta hiç mi düşünen, bu işleri planlayan insanlar yok? Çocuklara mı kaldı bu iş Sayın Bakan? Bunu bisiklet kampanyasıyla buraya kadar getirdiniz, bilmiyorum, 23 Nisanda koltuğumuza bir çocuk mu oturdu? Madem çocukları çalıştıracaktınız bıraksaydınız Bakanlığa da onlar devam etseydi.