KOMİSYON KONUŞMASI

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, malum su fakiri olma yolunda ilerliyoruz. Geçtiğimiz yaz biz Tekirdağ'da bunu bütün boyutlarıyla salgın da dâhil olmak üzere hissettik. Öncelikle İnecik 1, İnecik 2 ve Dedecik Barajlarının acilen hizmete sokulmasını istiyoruz.

Kömürköy, Kızılağaç ve Balabanlı Baraj Projelerinin hâlipürmelalini merak ediyoruz. Su yaşamsal, bu işin partisi olmaz yani "Yok, belediye yapmadı; DSİ yaptı." Sekiz gün susuz kaldıktan sonra, inanın, vatandaş açısından sebeplerin hiçbir anlamı kalmıyor Sayın Bakan, herkes sadece sonuçla ilgileniyor. Su tüketiminin büyük bölümünü tarımsal sulama oluşturuyor. Biliyorsunuz, sulamanın oranı ile verimi arasında da büyük bir fark var yani, aslında, büyük bir israf söz konusu. Dolayısıyla, sulama kredilerinin su tasarruflu projelerle sınırlandırılması artık Türkiye için bir zorunluluk hâline geldi diye düşünüyoruz.

Bölgemizde ayçiçeği ve çeltikte kuraklığa bağlı verim düşüşü ortadayken çok su tüketen ürünü az yağış alan, artık, yer altı suyu da kalmayan bölgede yetiştirmekte bir terslik yok mu sizce de? Bunun üretici bilemeyebilir belki -Trakya için söylüyorum, Tekirdağ için- ayçiçeği gibi, çeltik gibi yani kuraklıktan dolayı verim alamadığımız ortada. Yani, aslında, yeni iklim şartlarına uygun, Türkiye'nin her yeri için yeni bir üretim haritası ve çiftçinin de bu manada bilinçlendirilmesini bekliyoruz, sizden, çok mağdur oldu Tekirdağ. Dolayısıyla parsel bazlı verim sigortası uygulamasının Tekirdağ'dan başlayacak olmasına sevindik, teşekkür de ediyoruz bunun için, yeni bir umuttur, evet ama köy bazlı verim sigortası da umuttu aslında. Sonra ne oldu? Mesela, sigorta ödemesi için "Eşik değer dekar başı 144 kilogram." dendi, eksperler geldi, numune aldı, dedi ki: "Ama bu topraktan 169 kilogram verim alınabilir." Ama çiftçi onu tutturamadı yani suçlu çiftçi oldu. Hâlbuki gerçekten kuraklık vardı, özellikle Çorlu ve Ergene bölgesinde. Sonuçta, sigorta da yaptırsa ondan faydalanamadı, tam tersi, bir de sigorta ek bir maliyete dönüştü çiftçi için. Dolayısıyla, ben şimdi bu yeni projeyle ilgili de endişeleniyorum yani parsel bazlı vereyim sigortası ilkesel olarak, evet, çok ümit veriyor ama numune analizine bağlı olarak aynı durum yaşanırsa mağduriyet nasıl giderilecek? Yani nasıl çiftçinin lehine uygulayacaksınız bunu? Merak ediyorum yani anlamak için soruyorum gerçekten.

Bir de Allah aşkına, TOKİ bu meralardan ne istiyor? Yani Edirne Havsa'da büyük ve küçükbaş hayvancılık yapan Necatiye köyünde 222 dekar mera alanına toplu konut projesi planlandı. Kaba yem ihtiyacını karşılayan ürünler kuraklık nedeniyle azalırken bir de meralara beton atmanın gerçekten mantığı nedir, anlamakta zorlanıyoruz. Aynı şekilde Tekirdağ Saray Çayla Merası'nda -ki orası, son merası o bölgenin- bir TOKİ projesi vardı, şimdilik vazgeçildi ama özellikle "şimdilik" diyorum, tekrar gündeme gelirse biz teyakkuzdayız, sizden destek bekliyoruz bu konuda Sayın Bakan. Ve çok şikâyet var: Mesela, bir hobi bahçesi tarım alanı diye cezaya maruz kalırken bir parsel ötesinde mesela bir villa sitesi yapılabiliyor pekâlâ. Yani bu mülkün sahibine göre arazi nitelikleri değişiyor mu bu ülkede? Bu konuda ben tarım alanından yanayım ama vatandaşın burada büyük şikayeti var.

PAKOP mesela, bizim PAKOP alanı... Danıştay birinci sınıf tarım arazi diye iptal etti. Ben hâliyle merak ediyorum: İlk başvuru sırasında Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü bu arazi için "Taşınmazların tarım dışı amaçla kullanılmasına uygun görülmüştür." onayı nasıl verebildi? Defalarca mahkemelik oldu. Ölçüyü anlamaya çalışıyorum yani bir mahkemenin böyle bir kararı varken.

Şimdi, başka bir boyutuyla da Istırancalar tehdit altında çünkü enerji alanı olmayan bir yerde nükleer santral yapılacak. Siz korumakla yükümlüsünüz ormanları. Istırancalar'daki nükleer santrale rızanız var mı? Bunu da duymak istiyoruz sizden. Rızanız yoksa eğer bunun başka bir alana kaydırılması için devreye girmeyi düşünüyor musunuz? Ve Büyükşehir Yasası; o yasa var olduğu müddetçe yani kâğıt üzerinde mahalle sayılan köyünde hayvan yetiştirmeye çalışan köylüler ahırı için, ağılı için ceza üstüne ceza yediği müddetçe güçlü besi, güçlü üretim nasıl olacak? Yani bu "güçlü üretim" derken sadece şirket tarımı mı sizin kastettiğiniz? Trakya'daki gibi yarım milyon dönümden fazla arazinin tek firma tarafından kapatıldığı örnekler var; bu firmalarla ilgili küresel şirketlerin paravanı oldukları iddiaları var; bunlarla ilgili bir araştırma ve denetiminiz var mı? Çünkü gıda güvenliğini bir millî güvenlik sorunu olarak algılıyoruz. Eğer bu iddialar doğruysa o zaman bir millî güvenlik tehdidine dönüşmeyecek mi bu arazilerin bu şekilde satışı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Teşekkür ediyoruz Sayın Taşcı.

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Ve destekleri soracağım ama sürem bitti. Çiftçi bekliyor yani 2025 hasadı bitti, 2026 buğday ekimi bitti "sadeleştirme modeli" dediniz. Enflasyona yenilmeden destek bekliyoruz.