| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2025 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Sayın Bakan, sunumunuzda da belirttiniz ve her fırsatta da dile getiriyorsunuz, tarımsal hasıladan bahsediyorsunuz. 2002 yılında tarımsal hasılada Avrupa'da 4'üncü, dünyada 12'nciymişiz, şu anda 1'inciymişiz Avrupa'da, dünyada 7'nci sıradaymışız ve hayvan varlığımız da yüzde 70 oranında artmış. Şimdi, o zaman bizim de size şunu sormamız lazım: Bu kadar üretim artmış olmasına rağmen neden hâlen daha gıda enflasyonunda Avrupa'da 1'inciyiz, OECD ülkeleri arasında açık ara 1'inciyiz? Bunun açıklamasını duymak istiyoruz.
Tarla bitkilerinde 2002'ye göre yüzde 29, sebzede yüzde 30 artış var, güzel ancak 2002 yılında nüfus 65 milyonmuş bugün 85 milyon; 3,5 milyonun üzerinde Suriyeli var, kaçak göçmenlerin ne kadar olduğunu bilmiyoruz; turist sayısı ilk on ayda 55 milyon yani nüfusumuz neredeyse yüzde 50 artmış olmasına rağmen yüzde 30 üretimdeki artış. Bu ciddi bir sıkıntı ve ne yazık ki verilerinizin neredeyse tamamı doğru değil. Mesela, büyükbaş hayvan sayımızın 17 milyon olduğunu iddia ediyorsunuz ancak bu gerçek değil, biz bunu yıllardan beri dile getiriyoruz Sayın Bakan. Ahırdaki sayıyla sizin sisteminizdeki kayıttaki sayı arasında ciddi farklılıklar var. Biz daha önce bunu Veysel Eroğlu'yla geçen dönem Komisyonda tartıştık, bana şakayla takıldı, dedi ki: "İnanmıyorsan say." Doğru bir şey yapıyorsunuz, yıllardan beri tarım sayımı yapılmıyordu ancak yanlış yapıyorsunuz yani yerine gidip sayım yapmıyorsunuz, beyanı kabul ederek sayım yapıyorsunuz. Bence tarihi bir şeydi bu sayım ve kötü kullanılıyor. Gene aynı sıkıntılar, aynı problemler devam edecek.
Bir soru sormak istiyorum: Mesela, hayvan varlığında Avrupa'da 1'inci isek neden hâlâ ithalat yapmak durumundayız? 2010 yılından bugüne kadar 12 milyar dolarlık et ve canlı hayvan ithal etmişiz, 6,5 milyon büyükbaş hayvan ithalatı yapılmış. Neden böyle bir ülkede -yani madem 1'inciysek- yıllardan beri hâlâ ithalat yapmak durumundayız, et ithal ediyoruz? Neden insanlarımız hâlen daha ete ulaşamıyorlar? Madem bu kadar fazla üretim var neden Avrupa'daki en pahalı eti Türk insanları yiyor? Bu ithalat biter mi Sayın Bakan? Bitmez. Neden bitmez? Siz gitmeden bitmeyecek, onu gördüm çünkü et ithalatını yürüten kurumun başına siz eğer ithalatçı koyarsanız bu iş bitmez, gerçekten de bitmeyecek.
Ayrıca, şap hastalığından bahsetmek istiyorum. Şapla ilgili sınır kontrolleri tam olarak yapılmadı, kaçak hayvan girişlerinin önüne geçilemedi, sürecin başından bu yana hayvan hareketliliği önlenemedi. Bakın, burada ya büyük bir bilgisizlik var, becerisizlik var veyahut da kasıt var; gerçekten de bu süreci yürütemediniz. Mesela, sunumunuzda diyorsunuz ki: "Çok kısa bir süre içerisinde aşıyı ürettik, verdik." Ancak üreticilerle konuşuruz biz; büyük bir çoğunluğu aşıya ulaşmakta zorluk çekmiş, piyasadan parayla aşı almak durumunda kalmışlar ve hatta -bu, gerçek, ben buna her geçen gün inanıyorum- şu söyleniyor: Hastalığın yayılmasını engellemek için dağıtmış olduğunuz ilaçlar bizzat hastalığın yayılmasına neden olmuş. Ve şu söyleniyor: Etken izolasyonu tam olarak yapılmadığı için aşıladığımız hayvanları kendi kendimize hastalığa bulaştırmışız. Bu da iddia değildir artık, neredeyse gerçektir ve şu anda çok ciddi bir şekilde inekler kesime gidiyor. Zarar ne kadar? Bir raporda 4,1 milyar dolarlık bir ekonomik zarardan bahsediliyor. Ne kadar zarar var? Kaç tane buzağı öldü, kaç inek kesime gitti? Burada ciddi sorumluğunuz var; bakın, burada, çok ciddi sorumluluğunuz var. Ben her seferinde birçok bakanı istifaya davet ettim; bu sefer ben davet etmiyorum, üreticiler sizi istifaya davet ediyor Sayın Bakan.
Biraz da bölgemden bahsetmek istiyorum. Manisa Milletvekiliyim, Akhisarlıyım, zeytin üreticisiyim ve zeytin hasadı bitmek üzere. Rekolte çok düşük, garip bir şekilde fiyatlar da düşük ve devamlı düşüyor. Evvelki senenin fiyatlarından daha aşağıda; maliyetler katlanmış, fiyatlar düşüyor. Çok ciddi bir tekelleşme, tröstleşme var; 3 tane, 4 tane firma Manisa'da zeytin fiyatlarını belirliyor, bunun karşısında çiftçimiz örgütsüz. Bizim bir tane birliğe ihtiyacımız var Manisa'da, burada sizin de sorumluluğunuz var. Ticaret Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, gerekirse yerel yönetimler Manisa'da... Manisa Türkiye'nin en fazla üretimin olduğu yerlerden bir tanesi, burada bir birliğe ihtiyacımız var ve birlik yasasının da bir an önce elden geçmesi gerekiyor.
Sayın Bakan, son günlerde, GTİP sistemindeki açıklar kullanılarak İran'dan, Özbekistan'dan; Afganistan'dan ülkemize düşük kalitede kuru üzüm gelmekte veyahut da işletme artıkları ülkemize gelmekte. Bunlar sistemin kenarından dolaşıyorlar, yüzde 56 vergiyi vermeden ülkemize şu anda kuru üzüm geliyor ve bu üzümlerde pestisit olup olmadığını bilmiyoruz. Bu, iddia değil, gerçektir; ispatlayabilirim ben bunu. Türk malı standartlarından uzak olduğu söylenmekte, şu an 10 bin ton geldiği ve bu rakamın 35 bin tona kadar çıkacağı söyleniyor. Üreticiyi ve işletmeciyi çok zor durumda bırakacaktır; bununla ilgili mutlaka bir önlem almanız lazım.
Toprak Mahsulleri Ofisi, Tariş ne yazık ki işlevini tam olarak yerine getiremiyor. Birliklerin desteklenmesi gerekmekte. Bakın, burada, çok güzel, benim bölgemden, araştırma enstitüsünden üzüm suyu getirmişsiniz, koruk şerbeti getirmişsiniz, kuru üzüm getirmişsiniz. Bizim burada katma değeri artırmamız lazım yani bizim bir zenginliğimiz var. Nedir o? Kuru üzüm. Allah bize bunu bahşetmiş fakat biz tüketmiyoruz bunu, katma değeri artırmamız lazım. Mesela, şu yapılamaz mı Sayın Bakanım? Şu anda Sarıgöl'de üzüm hâlen daha var ve 15'lere düşmüş durumda, alkole gidiyor. O üzümleri bu hâle getirip de okullarımıza dağıtamaz mıyız yani bunu neden düşünmüyoruz? Veyahut da öğrencilerimize, ilköğretimdeki, ortaöğretimdeki öğrencilerimize haftada sadece 100 gram versek 40 bin ton kuru üzüm oluyor; aynı zamanda, beslenmeleri konusunda da faydalı olacağını düşünüyoruz.
Sayın Bakanım, ne yazık ki Gediz havzası artık, su fakiri durumunda. Alt havzalara baktığımız zaman ülkemiz, evet, su stresi yaşayan bir ülke ancak Gediz Havzası'nda 1,5 milyondan fazla insan yaşıyor, tarım var, sanayi var ve şu anda susuzluk en büyük problem ve Manisa'da 1 litre su dahi barajlardan gelmiyor. Bütün içme suyumuzu yer altı sularından kullanıyoruz, binlerce sondaj var ve her sene yüzlerce sondaj faaliyete giriyor, su seviyeleri düşüyor, düştükçe düşüyor ve birçok sondajı iptal etmek durumunda kalıyoruz, pompaları aşağı indirmek durumunda kalıyoruz. Biraz evvel bahsedildi, şunu yapıyoruz: İzmir'in içme suyunun yüzde 30'u bizim Manisa'daki yer altı sularından gönderiliyor ve ciddi problem olmaya başladı. Bir an önce yeni baraj projelerini hizmete sunmamız lazım ve Akhisar'da Şehit Osman Alp Barajı'na su tutulmaya başlandı fakat isale hatları henüz yapılmadı. Bir an önce bunun da hızlandırılması lazım.
Sayın Bakan, JES faaliyetleri -bu bilimsel bir gerçek- yer altı sularındaki bor oranını artırıyor ve artık zehirli hâle gelmeye başlıyor.
Bir mülkiyet sorunu var Gördes Gölmarmara Gölü'yle alakalı, bilginiz olduğunu zannediyorum. Kayaaltı, Hacıbaştanlar, Hacıveliler, Yeniköy, İsmetpaşa Mahallelerinde çiftçilerimiz var, bunlar kadimden beri buradalar, evleri var, yerleşim yerleri var, mezarlıkları var, yıllardan beri burada üretim yapıyorlar fakat bunlar daha önce de ecri misil veriyorlardı DSİ'ye fakat buradaki insanlar işgalci pozisyonda adlandırıyorlar. Bu konuda yardımlarınızı bekliyoruz Sayın Bakan.
Bakanım, biz sizi böyle kasketlerle karşılamıştık, hatırlıyorsunuz. Şimdi, "kasket" demek üretici demek, çiftçi demek. Ben Akhisarlıyım, Akhisar da tütünün memleketiydi yıllar evvel -gerçi artık tütün kalmadı Akhisar'da- tütün piyasası Akhisar'da açılırdı, bakanlar gelirdi, tütün piyasası açarlardı, eğer o sene verim iyiyse, fiyatlar da iyiyse bu kasketler havaya atılırdı, eğer fiyatlar kötüyse, verim yoksa bu kasketler yere çalınırdı. Vallahi bu kasketleri yirmi yıl önce bizim Akhisar'daki, Türkiye'deki çiftçiler yere çaldı, yirmi yıldan beri o kasketler yerde duruyor. Görüyorum ki üzülerek görüyorum ki bu kasketleri siz kaldıramayacaksınız, inşallah, bizim iktidarımıza nasip olacak, bu kasketleri kaldıracağız olduğu yerden.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Erken bitirdim.