KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Öğretmenler Günü. Ben de başta Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal olmak üzere geleceğimizi aydınlatan tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.

Sayın Bakan, burada daha önce de söyledim her gün her bütçede ölümü konuşur hâle geldik. İstanbul Fatih'te Böcek ailesinin 4 ferdinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan trajedi Türkiye'deki halk sağlığı ve gıda güvenliği krizinin acı bir yansımasıdır. 2023-2024 yıllarında toplam 39.778 kişi, gıda zehirlenmesi nedeniyle hastanelere başvurmuş, son bir ayda 1.300'e yakın vaka var Sayın Bakanım. Bakanlığın denetim sistemi çökmüş, insanlar korku içinde, vatandaş dışarıda yemek yiyemez hâle gelmiş. Ne yapılmalı? Halk sağlığını tehlikeye atanlara yönelik cezalar caydırıcı hâle getirilmeli, Bakanlık denetimleri artırılmalı ve denetimler şeffaf olmalı ki daha fazla canımız gitmesin. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde acilen daha fazla gıda mühendisi istihdam edilmeli, denetim ekipleri hem personel hem de uzmanlık açısından güçlendirilmelidir. Bakın, atama bekleyen yüzlerce gencimiz var, seslerini duyun Sayın Bakanım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin bereketli toprakları yüzyıllardır milyonların sonrasını besleyen bir üretim gücüne sahipti ancak bugün bu topraklar ve milyonlarca üretici, iktidarın tarım politikaları nedeniyle tarihin en ağır yıkımıyla karşı karşıya. 2026 yılı Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi bu yıkımın artık tesadüfi değil, bir tercihin sonucu olduğunu bir kez daha gösterdi. Rakamlar ortada, Tarım ve Orman Bakanlığı 2026 bütçesi 542 milyar, bağlı kuruluşlarla birlikte tarıma ayrılan pay 888 milyar. Bütçeden tarımsal destekleme için ayrılan kaynak ise yalnızca 167,6 milyar. 2006 yılında Tarım Kanunu çıkarıldı ve kanunun açıkça dedi ki: "Tarım destekleri gayrisafi yurt içi hasılanın en az yüzde 1'i olmak zorunda." Peki, bugün bu oran nerede Sayın Bakanım? 2024'te binde 2,1, 2026'da binde 3 seviyelerinde yani bu iktidar kendi çıkardığı yasalara uymuyor. Bakın, yasanın gereğini yerine getirseydiniz 2026'da çiftçiye verilmesi gerekiyor. Ayrılan ise 167,6 milyar. Çiftçinin 600 milyar TL'si nerede Sayın Bakanım? Bu kaynaklar çiftçi yerine kimlere veriliyor? Bakın, değerli arkadaşlar, turizmin başkenti sayılan Antalya'da çiftçiler üretemez duruma gelmiş "Maliyetler altında eziliyoruz, artık üretemiyoruz." diyorlar. TÜİK'in 2025 yılı Eylül Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi'ne göre bile maliyetler bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 34,6 oranında artış göstermiş. Veriler ortada, daha iki gün önce mazota yine zam yaptınız, artık takip edemiyoruz. Bu kaçıncı zam? Son gelen zamlarla ortalama 60 litrelik bir traktörün deposunu doldurmanın maliyeti Antalya'da 3.700 lira. Bir yıl önce 43 lira olan motorinin litresi 62 liraya çıkmış. Hep 2002'yle kıyaslıyorsunuz arkadaşlar. 2002'de mazot 1,48 liraymış şimdi 62 lira yani 42 kat artmış. Ne güzel kıyaslama değil mi? Üretimde en önemli girdilerden olan gübre, ilaç ve yakıt fiyatlarındaki artışlara rağmen üretici ürettiği ürünleri aynı oranda artışlarla satamıyor. Çiftçi neyi satıyor? Traktörünü satıyor. Çiftçi girdi enflasyonuna yenik düşmüş ve daha çok maliyetle üretip daha ucuza satmak zorunda kalıyor. AKP iktidara geldiğinde çiftçinin bankalara borcu 2,5 milyar TL'ydi, bugün 1 milyon 110 milyar TL. İktidarınızda tarım bir geçim kaynağı olmaktan çıktı. 2002'de çalışan nüfusun yüzde 34,9'u tarımdaydı, 2024'te bu oran yüzde 14,8. 2,6 milyon kişi tarımdan koparılmış değerli arkadaşlar. 2002'de 26,5 milyon hektar tarım alanı varken Sayın Bakanım bugün 23,9 milyon hektar tarım alanına düşmüş. Antalyalı çiftçi diyor ki: "Biz yaptığımız hasılatla ev geçindirir, çocuk okutur, düğün yapardık. Şimdi borç harç yaşıyoruz." diyor. Çiftçinin yaş ortalaması yükselmiş. Gençler tarımdan kaçmış, çiftçiler yaşlanıyor, çiftçi yaş ortalaması 57. 18-32 yaş aralığı çiftçi oranı sadece yüzde 5 Sayın Bakanım. Tarımla uğraşanlar özel sektörde asgari ücretle iş arıyor duruma gelmiş. Sonra "Gıda enflasyonu niye düşmüyor?" diyorsunuz. Avrupa'da gıda enflasyonu yüzde 3,5 Türkiye'de yüzde 33'lerde. Sebze, meyve, süt, et artık dar gelirlinin mutfağına zor giriyor. Neden? Bu da sizin sayenizde.

Türkiye'yi tarım ülkesinden ithalatçı ülke hâline getirdiniz. 2025'in ilk dokuz ayında tarım ithalatı yüzde 21 artışla 10,2 milyar dolar olmuş, ihracat ise 6,56 milyar dolara düşmüş. Çiftçiyi değil ithalat baronlarını seviyorsunuz.

Yine, hayvancılık Türkiye'de bitme noktasında. Artan yem fiyatlarına dayanamıyor, et ve süt üretimi düştü, hayvan sayısı düşüyor ama siz üreticiye destek vermek yerine ithalatla bu sorunu çözmeye çalışıyorsunuz. Bakın, Et ve Süt Kurumu Başkanı Mücahit Taylan'ın Macaristan'da kurduğu şirketle ilgili iddialar var. "Ticaret yapmadım." diyor. Şirketin 1 milyar liralık cirosu olduğu iddiaları var. Sayın Bakanım, KİT'lerde imza yetkili bir kişinin herhangi bir şirkete ortak olmama durumu söz konusu, bununla ilgili ne yazık ki ne görevden alma ne de istifa var; bunu da takdirlerinize bırakıyorum.

Antalya yalnızca Türkiye'nin bir ili değil ülkenin kışlık sebze ambarı, ihracat kapısı, örtü altı üretimin kalbidir ancak bugün Antalya da iktidarın tarım politikalarından nasibini aldı. Antalya'da üretici seraları boş bırakıyor çünkü bir dekar seranın fide, gübre, ilaç, mazot masraflarını artık çıkaramıyor. Ürün para etmiyor, çiftçi ürettiği ürünün maliyetine bile satış yapamıyor. Bakın Kumluca'da 2024'te 50 TL'ye satılan domates bu yıl 15, 20 TL'ye alıcı bulamıyor; maliyeti 18 TL. Yine, salatalıkta yüzde 50 düşüş var. Bir çiftçinin şu sözleri artık Antalya tarımını özetliyor Sayın Bakanım: "Yakıt mı alayım, eve ekmek mi alayım?"

Bakın değerli milletvekilleri, Antalya Toptancı Hali verileri ne diyor? Geçen yıl ekimde 100 tır ihracat yapılırken bu yıl 25 tır ancak çıkabilmiş. Yüksek faiz ve dolar baskısı ihracatı durma noktasına getirdi. Bu ülkede, Ukrayna'nın gümrük vergisini yüzde 10'dan yüzde 35'e çıkarması bile var. Özellikle dikenli salatalık üreticileri zor durumda. Bu ürün en çok Gazipaşa'da üretiliyor Sayın Bakanım. Gazipaşalı hemşehrilerimiz sizden çözüm bekliyor.

Yine, bir su krizi yaşıyoruz Antalyada. Elmalı ve Korkuteli'nde yer altı suyu kritik seviyede, küresel ısınma ve kuraklık var. Korkuteli'de tarımsal sulama sistemlerinde yaşanan sorunlar var. Gerekli bakım ve onarımların yapılmaması nedeniyle özellikle yaz aylarında su krizi yaşanıyor.

Yine Gazipaşa'da çiftçinin suya ulaşma sorunu var Sayın Bakanım. Gökçeler Barajı Gazipaşa halkına ve tarıma hizmet etmiyor, HES'e hizmet ediyor. Çiftçi artık bununla ilgili de bir çözüm bekliyor.

Alanya'da Dim Çayı Barajı'ndan gelen sulama hatlarındaki boruların bakımsızlığından sık sık şikâyet var. Alanya halkı buna çözüm istiyor. Tarımsal üretim su sorunu nedeniyle daha da küçülüyor. Antalya desteklerden yararlanamıyor Sayın Bakanım. 2026 için dekar başına destek 247 TL'den 310 TL'ye çıkarıldı ama bu, girdi maliyetlerinin çok gerisinde olduğu gibi, ödemenin de 2027'de yapılacağıyla ilgili bir duyum var. Bu konuda da desteklerinizi bekliyoruz.

Bakın Bakanım, çiftçi diyor ki: "Antalya'da desteklerden faydalanma oranı yalnızca binde 7. Türkiye'nin bitkisel üretiminin yüzde 7'sini karşılayan Antalya'nın desteklerden binde 7 yararlanması, akıl dışıdır."

Son olarak, Türkiye'de son yıllarda ormanlarımız cayır cayır yanmakta.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen tamamlayalım.

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Aynı felaket her yaz Antalya'mızda da yaşanmakta. Yangın söndürme uçakları yetersiz. Yangınlar çoğunlukla özelleştirme sonrası bakım yapılmayan elektrik hatlarından kaynaklanıyor. Ne zaman buna önlem alacaksınız Sayın Bakanım?

Ülke tamamen yanmadan önlem alırsanız seviniriz diyor, bütçenin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.