KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Evet, teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, Türkiye açısından son derece yaşamsal bir konuyu konuşuyoruz. Türkiye'nin nüfusu 1980 yılında 44 milyondu, bugün 86 milyonuz yani kabaca, yılda 1 milyona yakın nüfus artıran bir memleketin evlatlarıyız. İnsan bir biyolojik varlık olduğuna göre ve beslenmek zorunda olduğuna göre, bu artan nüfusu ya bu topraklarda üretilen ürünlerle besleyeceğiz ya da ithalat yapacağız. Bu nedenle, tarımda bir önceki yılı tekrar etmenin açıkça bir geriye düşme olduğunun önce bir altını çizelim. Beni böyle dinlerseniz memnun olurum. Bu bir siyasal parti çekişmesinden öte gerçekleri açıkça ortaya koyma, bugüne kadar anlatılan büyüklere masalları da deşifre etme zamanı olacak.

Sayın Bakan, şunu söyleyeyim size: Şu 2026 bütçe konuşmanızı altını çize çize okumaya çalıştım. 4 tane cümle çizebildim biliyor musunuz? Bundan dolayı büyük üzüntü duyuyorum. Hem de onların tamamını cevap vereyim diye çizdim. Hep yaptığınızı bir kere daha yapıyorsunuz. Ne dediniz? "Avrupa'da birinciyiz, dünyada 7'nciyiz." dediniz değil mi?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Evet.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Hanımefendi, bir müsaade eder misiniz ya? Sakin olun, Allah'ınızı severseniz sakin olun. Bak, güzel güzel anlatıyorum yani.

"Avrupa'da birinciyiz, dünyada 7'nciyiz." dediniz. Bu bir tarım başarısı anlatısıdır değil mi? Peki, ben size söyleyeyim, tarımsal ham madde dış ticaretinde net dışa bağımlısınız ben söyleyeyim size. "ISIC Rev.3" diye bir sınıflama duydunuz mu? "Duymadım." derseniz duyun ve araştırın derim. "Duyduk ve buna rağmen çarpıtıyoruz." derseniz, bu ayıp olur. Neden anlatmaya çalışıyorum? Bir gıda ürünleri vardır, onların ithalatına ihracatına bakarsınız; bir de tarımsal ham madde dış ticareti vardır, onların ithalatı ihracatına bakarsınız. Türkiye, gıda ürünleri dış ticaretinde net ihracatçıdır, tarımsal ham madde dış ticaretinde de net ithalatçıdır. Şimdi, bu gerçeği niye söylemiyorsunuz? Bu gerçeği söylemeyerek Türkiye'yi tarımda uçuracağınızı mı sanıyorsunuz?

Bakın, ben size -hani arkadaşlar dediler ya, TÜİK rakamları- TÜİK rakamlarından başka hiçbir şey söylemeyeceğim hatta Bakanlık rakamlarını vereceğim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Tarımda net cari fazla veriyoruz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sakin ol dostum, hemen anlatıyorum.

Mesela buğdayda yüzde 87 kendinize yeterliliğiniz. 20 milyon ton buğday üretiyor Türkiye, değil mi şu anda? Ben size 2003-2025 rakamlarını vereceğim. Türkiye diyor ki: "Ben 443 milyon ton buğday ürettim." International Grains Council, bilir misiniz bunu: Uluslararası Hububat Konseyi, bilirsiniz, elbette bilirsiniz çünkü gazeteci olsanız da iki buçuk yıldır Tarım Bakanlığını yapıyorsunuz, öğrenmişsinizdir.

TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - O da yanlış, gazeteci değilim ben.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Gazeteci değilsiniz, GÜBRETAŞ'ta Yönetim Kurulu üyeliği yapmadınız, doğru.

Şimdi söyleyeyim size: Siz 443 milyon ton ürettiğinizi iddia ediyorsunuz. Ben Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanlığını yaptım yıllarca. Bu, üretim hesaplarının nasıl yapıldığını çok iyi biliyorum. Uluslararası Hububat Konseyi size diyor ki: "Siz 378 milyon ton ürettiniz bu kadar zaman dilimi içerisinde." Arada kaç milyon ton var? 65 milyon ton var. Ben bunu bütün bakanlara sordum. Ya, insan sormaz mı? "Ya IGC, sen benim 65 milyon ton daha az ürettiğimi söylüyorsun. Hangi yöntemle bunu buluyorsun?" demez mi? Demezsiniz çünkü buğday üretim rakamlarını abartarak bir gayrisafi millî hasıla hikâyesi yaratmaya çalışıyorsunuz.

Başka bir rakam daha vereceğim, belki sizi ikna edebilir bu. Devriiktidarınızda buğday ekim alanları 9 milyon 100 bin hektardan 7 milyon 24 bin hektara düştü. Başka bir deyişle, buğday ekim alanları 2 milyon hektar azaldı. Bu rakamı biliyor musunuz, bilmiyor musunuz? Orada bürokratlar oturuyor. Soruyorum ya, TÜİK rakamı, biliyor musunuz, bilmiyor musunuz? Eğer biliyorsanız bunun nedenini araştırdınız mı? Neden insanlar buğday ekim alanlarını geriye çekiyorlar? Ben size söyleyeyim: Biraz evvel burada bir traktör vardı, bu traktör 80 litre mazot alır. 80 litre mazotu 60 liradan mazotla doldurmaya kalkarsanız 1 depo ben mazota, 1 depo traktöre 5 bin lira mazot parası ödersiniz. Bu adam 5 bin TL traktörüne mazot koyacak, dekara 300 kilogram verimlilikle kuru alanda buğday üretimi yapacak, buradan da para kazanacak, öyle mi?

"İç ticaret hadleri" diye bir şey duyduk mu? İktisadi bir tabirdir. İşte, iç ticaret hadlerini umursamazsanız bu rakamlarla karşı karşıya kalırsınız. "20 milyon ton üretiyoruz." Rakamlar, biraz evvel söylediğim gibi, şüpheli ama diyelim ki 19 milyon ton olsa ne olur, fark etmez. Türkiye bir tahıl ambarıydı, değil mi? Ne kadar ithalat yapıyoruz? 10 milyon ton. Bakın, hemen hazırlanıyorsunuz, ben çok iyi biliyorum. "Evet, bunu ithal ediyoruz ama makarna satıyoruz kardeşim, un satıyoruz, irmik satıyoruz."

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bravo!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Buğdayda eş değerlik katsayısı bilir misiniz? Ben Toprak Mahsulleri Ofisine eksper olarak girdim. Hayatımın önemli bir bölümü TMO'da çalışarak geçti. Bütün bunların ihracatı için gerekli buğday miktarı 7 milyon tondur. TMO'nun Genel Müdürü orada, kıymetli bir bürokrattır. Bunların hesapları yapıldı ve makale olarak yayınlandı. Bu ne anlama geliyor: Siz Türkiye'yi buğdayda 3 milyon ton net dışa bağımlı hâle getirdiniz ama bunu kabul etmiyorsunuz. Bunu kabul etmeyince gerçek değişiyor mu? Değişmiyor. İşte tablo bu kadar açık.

Arpada yüzde 67 kendinize yeterliliğiniz. Bir mısır rakamı vereyim: Yüzde 77. Siz 120 milyon ton mısır ürettiniz, 35 milyon ton mısır ithal ettiniz. Devriiktidarınızda sadece mısır ithalatına ödediğiniz para 8 milyar doların üzerinde. Pirinçte yüzde 75 kendinize yeterliliğiniz, ayçiçeğinde yüzde 59. Ben üretim rakamı vereyim mi size, gene yirmi üç yılın? Bunlar önemli rakamlar Sayın Bakan. 32 milyon ton ayçiçeği ürettiniz, 13 milyon ton ithal ettiniz, 7 milyar dolar yalnızca ayçiçeğine para ödediniz.

Soya... Burada Adana milletvekilleri var mı arkadaşlar?

AYHAN BARUT (Adana) - Buradayız.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Adana, değil mi? Soya, yüzde 6 ya, yüzde 6, kendinize yeterlilik oranınız yüzde 6. 4 milyon tondan fazla soya ithal ediyorsunuz, üretebildiğiniz soya miktarı 200 bin ton bile değil. Soyaya ne kadar para ödemişsiniz, biliyor musunuz? Sıkı durun; 19,4 milyar dolar para ödemişsiniz sadece soya ithalatına. Ben bir şey söyleyeyim: Soyanın önemi ne? Hani, övünüyorsunuz ya "Kanatçılıkta çok iyiyiz, tavukta çok iyiyiz." Doğru; tek iyi giden alt sektör tavukçuluk. Tavukçuluğu ben size iki şeyle özetleyeyim: Bir, özellikle etçi damızlıkta yüzde 100 dışa bağımlısınız. Etçi damızlık almazsanız tavuk üretemezsiniz. İki, soya olmazsa tavuk üretemezsin yani dışarıdan soyayı almazsan tavuk da üretemezsin. Mesele bu kadar açıktır, bu kadar barizdir, siz bize öykü anlatıyorsunuz; büyüklere masallar "Avrupa'da 1'inciyiz, dünyada 7'nciyiz." Ya, rakamlar bunlar.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Öykü değil, gerçek.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ben size tarımsal ham madde dış ticaretini ISIC Rev.3'e anlatacağım, bak ISIC Rev.3. 2021'de 5,7 milyar dolar açık verdiniz, 2022'de 7,6 milyar dolar. Bak, hep rakamla konuşuyorum. 2023'te 4,5 milyar dolar, 2024'te 4,6 milyar dolar tarımsal ham madde dış ticaretinde açık verdiniz. Peki, kabaca ne söyleyebilirim: Tarımsal ham madde dış ticaretinde ithalata olağan bir yılda 10 milyar dolar para ödüyorsunuz, ithalata. Kaçla çarpalım bunu, 42'yle mi çarpalım? Yani 420 milyar TL bir olağan yılda tarımsal ham madde ithalatına para ödüyorsunuz. Bunun yarısı açık yani yarısı dış ticaret açığı. Demek ki 200 milyar TL'yi sadece bu topraklarda, tarımın başladığı bu topraklarda temel tarımsal ürünleri yetiştiremediğiniz için dışarıya para saçıyorsunuz, sonra diyorsunuz ki: "Avrupa'da 1'inciyiz." Ya, gerçekten şöyle bakıyorum, konuşurken bakıyorum size yani bu inanarak mı söylüyorsunuz, bu rakamları görerek mi söylüyorsunuz, yoksa bu rakamları size veriyorlar ve siz bu rakamları içselleştirmeden burada okuyor musunuz?

TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - Uluslararası rakamlar.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bunları saygısızlık etmek için söylemiyorum, gerçekler bunlar, hepimiz kravatları taktık burada oturduk, birbirimizi kandıramayız, hele milleti hiç kandıramayız, tablo bu kadar açık.

Şimdi, "Büyükbaş hayvan varlığı yüzde 71 artmış, 17,7 milyona çıkmış." falan filan... Hayretle dinledim, hayretle. Niye hayretle? 1982-2025 karşılaşması yapacağım, kırk beş yıl. Nüfus ne kadar artmıştı? Nüfus 44'ten 86'ya çıkmıştı değil mi? Her yıl aşağı yukarı 1 milyon artmıştı. Sığır varlığı 1980'de 16 milyondu, bugün de 16 milyon. Bu size garip gelmiyor mu? Siz şey diyebiliyor musunuz yani evet, büyükbaş hayvan varlığı değişmedi ama verimlilik öyle bir arttı ki o aradaki sorunu kaldırdık diyebiliyor musunuz? Verimlilik arttı tabii ki ama bu aradaki farkı kapatacak kadar artmadı. Başka bir şey söyleyeyim size: Manda büyükbaş hayvan değil mi? 1 milyon mandası vardı bu memleketin 1980'de bugün 162 bin mandası var. 10 mandadan 8'i ortadan kalkmış be kardeşim. 49 milyon...

ORHAN YEGİN (Ankara) - 80'le niye kıyaslıyorsun?

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ya, her yıl 1 milyon nüfus artıyor diyorum yani topladık bir şey yapıyoruz yani.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bizim kıyasımız 80'le değil ki.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Hani, sen biraz evvel diyordun ya, konuşmaları dinleyelim de cevap verelim diye. Allah'ını seversen, benim gibi rakamlarla cevap ver başımın üzerinde, tamam mı, başımın üzerinde.

Koyun varlığını söyleyeceğim...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Vereceğim, hepsine vereceğiz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Koyun varlığını söyleyeceğim...

Keşke verseniz de bugüne kadar hani bu büyüklere masalları bir çürütsek gerçekleri bir paylaşsak ve devam etsek.

Koyun varlığı...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Umarım kalırsınız da...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ya, biz buradayız be kardeşim, biz buradayız, buradayız, Genel Kuruldayız, anlatabiliyor muyum? Bırak da şu zamanımı millete tarımı anlatarak geçireyim. Olur mu?

1980'de 49 milyon koyunu vardı bu memleketin, bugün 44 milyon koyunu var; 19 milyon keçisi vardı, 10 milyon keçisi var yani her 2 keçiden 1'ini kaçırmışız. Sonra siz bize hayvan varlığımız arttı, bilmem ne diye anlatıyorsunuz. Şimdi eminim, aklınızdan şu geçiyor: Kırmızı et üretimimiz arttı, değil mi? Öyle diyeceksiniz. Ben size rakam vereyim: 2020'de 1 milyon 70 bin ton kırmızı et üretiyordu Türkiye, 2020'de. Sonra 2021'de birden bire 1 milyon 952 bin ton kırmızı et üretmeye başladı. Azıcık matematik bilen herkese soruyorum: Bir canlı popülasyonda bir yıl içerisinde yirmi yıldır değişmeyen bir trend birden bire rakamı 1 milyon tondan 2 milyon tona çıkarır mı? İstatistiklerle oynayarak memleketi kandırabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Bu, sizin Bakanlığınızdan önce yapılmış bir şeydir ama bu, Türkiye'deki bugünkü istatistiklerin ne derece güvenilmez olduğunu ortaya koymaktadır. 2023'ten 2024'e de kırmızı et üretiminiz azaldı; şimdi, 2,1 milyon ton üretiyorsunuz. Ben size söyleyeyim: Bütün Avrupa'da kişi başına kırmızı et tüketimi en zayıf olan ülke hâline Türkiye'yi getirdiniz. Türkiye'de milyonlarca insanın evine 1 kilogram kırmızı et girmiyor. Size samimi söylüyorum; Anadolu çalışmalarında karşıma çıkan emekliye soruyorum "1 kilogram kırmızı etin, 1 kilogram kıymanın fiyatı nedir?" diye, yemin ederek söylüyorum ki "Bilmiyoruz." diyorlar. Sahi bu sizi üzüyor mu Sayın Bakan, sahi bu sizi bunca ithalattan sonra üzüyor mu?

Ben size başka bir rakam vereyim. Türkiye'de kırmızı et üretiminde bu rakamlara gelmenizin sebebi ne? Çünkü biz ziraat mühendisiyiz ve bizim hocalarımız bize şunu söylerler: "Et meselesi ot meselesidir." derler. Peki, Türkiye'de mera ne oldu? İktidara geldiğinizde 17 milyon hektar mera vardı, 17 milyon hektar. Bugün 13 milyon hektar mera olduğunuzu söylüyorsunuz. Eğer 13 milyon hektar bu memlekette mera olsun ziraat mühendisi diplomamı yırtarım; bu kadar açık söylüyorum. Ha, söyleyeyim ben size, kâğıt üzerinde "Tespit, tahdit, tahsis yaptık." dersiniz değil mi? Vallahi gübreleri de gidiyorsunuz meralara attığınızı söylüyorsunuz. Oraların hiçbirinde, bir mera varlığında, kalitesinde bir artış falan yok, sadece birileri zengin oluyor; bütün bunları çok iyi biliyoruz. Ne tespit ne tahdit ne tahsis ne de mera varlığı kalitesinde bir artış var; birbirimizi kandırmayalım.

Yem üretimi... Biraz evvel soyadan örnek verdim. Türkiye 30 milyon ton yem üretiyor, 30 milyon ton; güzel. Bunun 15 milyon tonu ithal ham maddeye dayanıyor kardeşim. 15 milyon ton dışarıdan ithal ham madde getiremezsen hayvanını besleyecek yemin yok; bu kadar basit. Dolayısıyla anlatmayın "Avrupa 1'cisiyiz." falan diye, rakamlar bunlar, gerçekler bunlar.

Sonra ne yaptınız? Bakın, biz oda başkanıyken 19 bin tonluk bir ithalat açılacaktı, ortalığı ayağa kaldırmıştık "19 bin ton ithalat yapılamaz, içeride besiciyi öldürmeyin." diye. Şimdi, ne kadar ithalat yapıyorsunuz? Bazı rakamlar vereyim mi? 500-600 bin ton besicilik ithalatı yapıyorsunuz -besi hayvan- 120 bin baş kasaplık hayvan, 150 bin ton kırmızı et ithalatı yapıyorsunuz. 3 milyar dolardan fazla yalnızca ithalata verdiğiniz para.

Ben size bir şey söyleyeyim, ben size bir şey söyleyeyim Sayın Bakan, 4 tane isim söyleyeceğim size. Ben araştırdım, ithalat lobileri içerisinde sizin adınız geçmiyor ama şu sayacağım isimlere bir dikkat edin: Mücahit, Bülent, Mustafa, Bilal; bunlara dikkat edin. Bunlara dikkat edin, bunların yaptıkları üzerinize kalacak. Er geç bunların yaptıkları ortaya çıkacak; bunlar büyük paralar kazanıyorlar ama Türkiye kırmızı ete muhtaç hâle geliyor, bu kabul edilemez. Ha, söyleyeyim, şu Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü; keşke böyle üstlenmeseydiniz çünkü diyordunuz ki... Açıklamalar yapıldı, en azından kendiniz burada bir şey söylemiyordunuz; burada üstlendiniz. Ya, meşhur bir darbemesel vardır: Tilkiyi tavuk kümesine müdür yapmışlar "Ne kadar maaş istersin?" diye sormuşlar, gülmekten cevap verememiş. Ya, adamın Macaristan'da firması var; o firma bir de kâğıt üzerinde ithalat yapıyor mu görünecekti? Yani minareyi çalan kılıfını ayarlamaz mı?

ORHAN YEGİN (Ankara) - İddianız oydu.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yani bütün bu tablonun içerisinde hiç mi şüphelenmiyorsunuz? Mesela, ben bir yap-sat firması sahibi olsam beni TOKİ Genel Müdürü yapar mısınız ya? Yapmamanız lazım, yapmamanız lazım kardeşim.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Gökhan Bey, belgesi burada, belgesi burada.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bunlar siyasi etik meselesidir. En azından "Bu durum ortaya çıkına, bu durum kesinliğe kavuşana kadar görevden alıyoruz." deseydiniz. Ya, zaten başarısız, zaten memleketi ithalata boğmuş, zaten memleketi ithalata boğmasına rağmen kırmızı et üretimi ve tüketimi düşmüş ve üstelik de bu adam yıllardır bunun ticaretini yapıyor, ticaretini yapmak için uluslararası firması var ve siz burada diyorsunuz ki: "Ne var bunda?" Ya, "Bunda ne var?"sa ne arıyorsunuz ki? Ne arıyorsunuz ki?

TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - Ben, öyle bir şey demedim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Bakan, kuruma et sattığı iddiasına cevap verdi.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Siyasi etik daha başka nasıl olur acaba! Yani dolayısıyla, bütün bunların, bakın bütün...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Et ve Süt Kurumuna et satıldığına ilişkin iddianızı cevaplandırdı Bakan.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bir kere şunu söyleyeyim: Eğer buna siz "Mahkemeden sonuç gelsin." derseniz, orta yerde "Ben bunu komisyona havale ediyorum." dersiniz. Ben bir kere daha söylüyorum: 4 isim saydım size, bu 4 isme dikkat edin, o 4 ismin zenginleşmesine dikkat edin çünkü onların yüzünden memleket et üretemez, et tüketemez hâle geldi.

Son olarak da bir şey söyleyeceğim, hukuki bir tabir: "Conflict of law" Hiç duydunuz mu? Yani "Çıkar çatışması", "çıkar çatışması". Sayın Bakan, size saygısızlık yapmak için bunları söylemiyorum. "Çıkar çatışması" denilen sözcük tam da bu işlere gelir. Bir adam tilki ise tavuk kümesine müdür yapılmaz. En azından çıkar çatışması vardır burada, bu kadar basit. Eğer bunu burada -bir kere daha söylüyorum- sabahleyin kravatlarımızı takıp da sorun yokmuş gibi konuşuyorsak o zaman başka ne konuşacağız ki? Başka bir şey konuşmaya gerek yok. Mesele bu kadar açıktır, açıkça bir çürüme vardır. Bu çürüme devam edilebilecek bir noktada da değildir.

Gıda denetimleri meselesi, gelelim. Ne diyorsunuz? 2024'te 1 milyon 329 bin, 2025'te 1 milyon 160 bin, sadece son bir ayda 1.256 gıda zehirlenmesi var. Gıda zehirlenmesinde ortaya çıkan tablolar görünenin, aysbergin sadece görünen tarafı. Türkiye'de gıda alanında inanılmaz bir güvenilirlik sorunu var. Peki, bunun sebebi ne? Evet, "Avrupa 1'incisi, dünya 7'ncisiyiz." diyorsunuz ya, size dünya 1'incisi olduğunuz bir alanı göstereceğim, dünya 1'incisisiniz. Bu, gıda enflasyonu rakamları. Gıda enflasyonunda açık ara dünya 1'incisisiniz. Sizden sonra 5 tane ülke var; Estonya, Japonya, Slovenya, Letonya ve Çekya. Bu 5 ülkenin enflasyon toplamı tek başına sizin ürettiğiniz gıda enflasyonu toplamı. Ya, on bin yıl evvel tarım bu topraklarda başladı be kardeşim! On bin yıl evvel bu topraklarda tarım başladı, siz bu memlekette insanları açlığa mahkûm ettiniz. Şu rakamdan niye hiç bahsetmiyorsunuz! Ya, sunumunuz var, burada bir şey var. "Gıda enflasyonu Tarım Bakanlığının bütün çabasına rağmen yükseldi. Biz şöyle önlemler alıyoruz." niye demiyorsunuz? Yahu, sahi, Berat Albayrak, gıda enflasyonunu önlemek için Sera AŞ falan yapıyordu, ne oldu o iş, ne oldu o iş? Türkiye'de üretim yetmiyordu da Sudan'dan arazi kiralıyordunuz ne oldu o iş sahiden, ne oldu? Bütün bunlar yalandı ve ortadan kalktı mı? Türkiye'de maliyetleri düşürmek için elektrikli traktör yapıyordunuz, galoşlarla tarlaya giriyordunuz, ne oldu ya o iş, ne oldu o!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Günaydın, iki dakika ek süre veriyorum.

Tamamlayalım.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Galoşlar ayakta durmaya devam ediyor da elektrikli traktör nerede!

Şimdi bir şey daha söyleyeceğim. Bu 2 tane yönetmelikten bahsedeceğim size; birincisi, Biyodizel Yönetmeliği, ikincisi de Bitki Koruma ve Fümigasyon Yönetmeliği. Sayın Bakan, ben Toprak Mahsulleri Ofisinde fosfin gazını belki de Türkiye'de en çok kullanan insanlardan bir tanesiyim. Fosfin bir fümigasyon aracı olarak depolarda kullanılır. Eğer fosfini yan odada başka birileri kalırken bir otel ilaçlamasında kullanıyorsanız siz canisiniz demektir. Böcek ailesini hatırlıyorsunuz değil mi? 2 sabi, 1 anne, 1 baba; o 4 kişi vefat etti. Kimin uykusuna girecek bu? Sağlık Bakanının mı uykusuna girecek, sizin mi uykunuza girecek? Ben söyleyeyim, topu Sağlık Bakanlığına atarak kurtulamazsınız. Nedenini söyleyeyim: Çünkü biyodizel firmaları evet, ilaçlama yapıyorlar ama onlar fümigant kullanamazlar. Fümigasyon sizin kontrolünüzde, Tarım Bakanlığının kontrolünde. Herkes biliyor ki halk sağlığı ilaçlamasında şakır şakır fümigantlar kullanılıyor. Kim denetleyecek bunu, kim denetleyecek? Gıda denetimini Sağlık Bakanlığı yapacak, halk sağlığı ilaçlamalarını Sağlık Bakanlığı denetleyecek, fümigantları Tarım Bakanlığı denetleyecek. Hangisini denetlediniz ya bugüne kadar, hangi ilaçlamayı? Adam odada, kalıpçı ustası fumigant kullanıyor ve kalıpçı ustasının kullandığı fumigantla insanlar ölüyor. O 4 insandan mı ibaret acaba o fumigasyondan ölen?

Peki, şu hiç aklınıza gelmiyor mu? Bir sürü ziraat mühendisi var, onları toplasanız, onlara bir şirket kursanız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - ...kamusal destek verseniz ve onlar bu fumigantları doğru dürüst kullanabilecek...

BAŞKAN ORHAN ERDEM - Teşekkür ederim Sayın Günaydın.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bitireyim isterseniz.

BAŞKAN ORHAN ERDEM - Selamlamanızı yapın.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Şapa da gireydin Başkanım.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Girecek çok şey var da hani yirmi, yirmi iki dakikada...

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Çıkamayız diye korktuk.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yani özetle şunu söyleyeyim: Şu kitapçık büyüklere masallardan başka hiçbir şey değildir. Ben bunları anlattım size. İster bunları alırsınız, "Bir ziraat mühendisi arkadaşımız bunları anlattı, bunların gerçekliği var mı?" diye o arkanızdaki bürokratlarla beraber...

BAŞKAN ORHAN ERDEM - Sayın Nejla Demir, size söz vereceğim.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN ORHAN ERDEM - Lütfen... Burada çok net uyguluyoruz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan. İsterseniz hemen bırakayım. Yani sözümü bitiriyorum.

BAŞKAN ORHAN ERDEM - Buyurun bitirin ama burada arkadaşlarla hepimizin uyguladığı bir sistem var yani size özel bir şey değil.

Bitirin, buyurun.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ben tavsiye ederim ki arkadaşlarınızla beraber bunun çözümünü alın.

Bir de şöyle bir kitap var, ukalalık etmek istemem, burada gerçekler yazıyor, burada kırk yıllık bir ziraat mühendisinin arkadaşlarıyla beraber Türkiye tarımında gördüğü şeyler yazıyor. Siz bu kitapçığa inanmak yerine... Gelin, bir de buna bakın ve iki buçuk yıllık Tarım Bakanlığınızı bir değerlendirin.

Son sözümü de şununla bitireceğim: Bakın, 8 tane Tarım Bakanı geçmiş bugüne kadar. İçlerinden 1 tanesi ziraat mühendisi, 1 tanesi veteriner hekim, geriye kalanlardan 1'i iktisatçı, öbürü gazeteci, öbürü Yüksek İslam Enstitüsü mezunu. Ya, tarımın sadece terminolojisinin öğrenilmesi yıllar alır.

BAŞKAN ORHAN ERDEM - Sayın Günaydın, selamlamanız için ek süre verdim, lütfen ama...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Dolayısıyla hiç olmazsa içinizden konuyu bilen bir yönetici çıkartın da onlarla konuşabilelim.

BAŞKAN ORHAN ERDEM - Sayın Nejla Demir...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ben bu çerçevede bütün arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum. Türkiye'de tarımın ve köylünün sorunlarını hep beraber çözebilmek konusunda mesafe almak umuduyla saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim.