| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 31 .10.2025 |
CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Öyle, telefon sessizliği konusunda netleşiyoruz.
Evet, teşekkürler.
Hemen konuya gireyim Başkan. Ben de diğer arkadaşlarım ve meslektaşlarım gibi soru önergeleri konusunda hemfikirim ama CHP'li arkadaşların söylediği gibi, onlara gelen cevaplarda Link verilirken bana link gelmiyor. Örneğin, Diyarbakır'daki su, doğal gaz, internet, elektrik gibi aboneliklere başvuran vatandaşların ortak bir veri noktası, veri tabanı olup olmadığıyla ilgili bir soru önergesi vermiştim. Birinci soruda "Su, elektrik, doğal gaz, internet ve vatandaşlık işlemleri gibi hizmet sağlayıcılarının adres veri tabanlarının uyumlu hâle getirilmesi için bir çalışma yapılmakta mıdır? diye sormuştum. Gelen cevap şöyleydi, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınan bilgide uzun uzun söylüyor, diyor ki: "MAKS kapsamında adrese göre abonelik işlemleri yapılıyor." Sonra ikinci bir soru sormuşum, diyorum ki: "Yeni bir teknoloji ve sistem geliştirilmekte midir?" Ona da "MAKS." diyor. Üçüncü soruda diyorum ki: "Yeni bir merkezi bir dijital adres sistemi kurulmakta mıdır?" Ona da "MAKS." diyor. Bir tane de Sayın Başkanın da soyadıyla uyumlu bir şaka vardı, "Melek Hanım" diye bir sabah şovunda çıkan... "Doğum tarihin ne?" diye soruyorlar, o "Muş." diyor. Ben de ne sorsam sürekli olarak "MAKS." "MAKS." cevabı geliyordu. Örneğin, Rojin Kabaiş'le ilgili verdiğimiz bir önergede "Etkili bir soruşturma yürütülmesine dair kamuoyunda tersi istikametli bir algı var, buna dair özel bir önlem alıyor musunuz?" diye sormuşum, yargı yetkisi kenar başlıklı 9'uncu maddesini söylemiş bana. "Gizlilik kararı varken Rojin Kabaiş'in ön otopsi raporu nasıl CNN TÜRK'ün eline geçmiştir?" diye sormuşum, orada yine bana 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun maddelerini paylaşmış. Sonra, üçüncü soruda "Van Barosunun gizlilik kararına yaptığı itiraz başvurusunu ne yapacaksınız?" demişim, onda da 170'inci maddeyi paylaşmış. Yani kısacası, mevzuat paylaşmış, keşke link paylaşsaydı. Bu kadar mevzuat paylaşılınca hâliyle şöyle bir soruyu merak ediyoruz: Eğer her şey kurallar sistemi içinde işleyecekse, bu kurallara göre Can Atalay'ın tekrar pozisyonuna dönmesi için hangi mevzuatın işletilmesi gerekmektedir? Onun tekrar vekil olması için kararı kimin okuması gerekmektedir?
Bu süreçte bahsetmek istediğim diğer bir şey, yeni dönemin barış Parlamentosundaki belli ilkeler neler olabilir? 7 noktadan bahsetmek isterim. 1'ncisi, Parlamentonun kendisini güvenlik refleksinden alıp demokratik denetim pozisyonuna konumlandırması; Kolombiya bunu yapmıştır, Nepal bunu yapmıştır, Bosna Hersek bunu yapmıştır. İkincil olarak, demokratik entegrasyonun devreye konulması. Demokratik entegrasyon konusunu bazıları eleştirse de Kuzey İrlanda yapmıştır, Bosna Hersek yapmıştır. TBMM komisyonlarının barış ajandasını güncelleyecek ve gözetecek şekilde tekrar düzenlenmesi; bunu Nepal yapmıştır, Kolombiya yapmıştır, Kuzey İrlanda yapmıştır, Bosna Hersek yapmıştır, bu Parlamento da yapabilir. Bütçenin askerî bir perspektiften yeniden inşaya yol açacak şekilde, bunun yolunu yapacak şekilde tekrar düzenlenmesi bu barış Parlamentosunun gündeminde olabilir. Buna bağlı olarak, bu Komisyon da Plan ve Bütçe Komisyonu da bir barış ve yeniden inşa fonu oluşturabilir, buna dair bir barış yüzdeliği oluşturabiliriz.
Yine, bir diğeri, hakikat ve tarihsel diyalog alt komisyonları olabilir, her ihtisas komisyonunun buna göre bir değerlendirme yapması mümkün olabilir.
6'ncı olarak çoğulcu bir temsiliyet sağlanabilir. Adalet Vekilimiz şu anda sizinle aynı sıralarda oturan 1 kadın olduğundan bahsetmişti. Barış Parlamentosu içinde daha çok kadın, daha çok kimlik, daha çok insanın temsili vardır.
7'nci ve son olarak, yeni cumhuriyet 2'nci yüzyılında bütün herkesin, bütün yurttaşların var olduğu, eşit yurttaşlık ilkesinin de benimsendiği bir cumhuriyet olursa ancak barışı bütünüyle sahiplenmiş olabilir.
Yol uzun ama başlamak için bir yer var. Geçtiğimiz yıl, 2024 yılında, 10 tane siyasi partinin de imzasıyla kayyum uygulamasının kaldırılması için bu Parlamentoya bir teklif verildi, bu teklifi işleterek belki barış Parlamentosu rolünü oynamaya başlayabiliriz.
Bir diğer bahsetmek istediğim şey, Sayıştayın düzenlemeden önce barındırdığı 6085 sayılı Yasa'da "yersiz ödeme" diye bir düzenlemeden, bir parçadan bahsediyordu. Burada kamunun fazlasıyla savurgan bir şekilde yaptığı harcamaların hesap verilebilir bir durumda tutulmasından bahsederdi.
Ben de Nurhayat Vekil gibi Parlamentolar Arası Birlik üyesiyim. Biz mutlaka yılda bir defa gidiyoruz ve Cenevre'de iken Norveçli bir meslektaş, bir milletvekili dedi ki: "Ya, bu Araplar, Türkler, Orta Doğuluların hepsi 5 yıldızlı otellerde kalıyor, hepsini en lüks arabalar alıyor. Biz bu Birliğe en çok para veren insanlar olarak 3 yıldızlı otellerde daha ekonomik seçenekleri değerlendiriyoruz." Biz bu defa gittiğimizde -Ekim 23'te geri döndük- 18-23 Ekim arası bulunduğumuz Parlamentolar Arası Birlik Genel Kurulunda kaldığımız otelin gecesi 530 franktı yani 30 bin lira, oysaki daha ucuz seçenekler vardı. Nurhayat Vekil su verilmemesinden şikâyet etti ama bence daha azı verilmeli, daha ekonomik bir tavır alınmalı. Buna dair birkaç alternatif öneriyorum. Eğer tasarruf yapacaksak yurt dışı görevlendirmelerinde bundan sonra milletvekillerine dadı gibi eşlik edecek personel sayısının azaltılması gerekiyor. Vekilin çantasını taşıma, ona hamallık yapma gibi işler yaptırılıyor TBMM personeline. Bu tavırdan vazgeçilmeli. Buradan yapılan tasarrufla danışmanların talep ettiği özlük hakları tekrar alınabilir.
Yine, Parlamentolar Arası Birlik Genel Kurulunun son oturumunda Türkiye'den 111 milletvekilinin haklarının ihlaliyle ilgili yaptıkları başvuru İnsan Hakları Raporu'na yansıdı. Ben de orada bir konuşma yaptım. İstanbul'da yapılacak genel kurulun yapılacağı ilçenin -Şişli'nin- Belediye Başkanının cezaevinde olduğunu söyledim, İstanbul'da bulunan bir cezaevinde bir milletvekilinin, Can Atalay'ın bulunduğunu söyledim, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının tutuklu olduğunu söyledim, İstanbul'un çeperindeki ilçelerde ve illerde milletvekillerinin, eski milletvekillerinin cezaevinde olduğunu söyledim.
Bugün size Millî Birlik ve Dayanışma Komisyonunu kurduğunuz için saldıran kişiler söz alıp dediler ki: "Mecliste bir Komisyon kuruldu. Biz karşıyız ama iyi bir Komisyon, çok iyi de çalışıyor, bu işler çözülecek." "Bunlar Anayasa'yı ihlal ediyor." İçeri giren herkes... Dışarıda başka, içeride başka bir hamaset satıyorlar. O sebeple, size kurduğunuz bu Komisyon, aldığınız bu inisiyatif için teşekkür ediyorum.
Ve bitirirken 2023 yılında Mecliste Gazze'deki korkunç sahnelerden bahsederken kalbi acıya dayanamayıp kalp krizi geçiren Hasan Bitmez'i, yine aynı şekilde mayıs tarihinde kaybettiğimiz barışın postacısı ve emekçisi olan Sırrı Süreyya Önder'i, barışın ağırlığı altında ezilen kalbiyle bu yaşama veda eden Sırrı Süreyya'yı anıyorum ve umuyorum ki bu ülke başka bir halkın dilini duyduğunda kalbi sıkışacak gibi olan insanların ülkesi olmaz. Onun yerine Diyarbakır'a gidip bir üniversitenin açılışında "..."(*) diyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.