| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 31 .10.2025 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Komisyon üyeleri, bugün burada milletin iradesinin tecelligâhı olan en yüce kurumun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2026 yılı bütçesini görüşmek üzere bir araya geldik. Ancak ne acıdır ki bugün burada konuşacağımız meseleler yalnızca rakamlar, harcama kalemleri ve harcama tablolarıyla ilgili sınırlı değildir. Asıl mesele, bu yüce kurumun itibarının, saygınlığının ve asli işlevinin gün geçtikçe törpülenmesi, Meclisin millet adına kullandığı gücün giderek zayıflatılmasıdır. 2025 yılında 17 milyar 817 milyon lira olan Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi -ki bir önceki dönemde bütçenin tamamını kullanmış, bu yıl sonu tahminî yüzde 80-85 civarındakini kullanacak- 2026 yılı 26 milyar 235 milyon liraya çıkarılmıştır. Bu, neredeyse yüzde 50'lik bir artış anlamına geliyor ki gerçekleşen bütçeye göre daha fazla artış anlamına geliyor. Ancak şu soruyu sormadan geçemeyiz: Bu artış Meclisin gücünü mü artırıyor, yoksa iktidarın gölgesini mi büyütüyor? Bir bütçe sadece bir harcama planı değildir, aynı zamanda bir yönetim anlayışının, bir siyaset tarzının aynasıdır. Bugün önümüzde duran tablo Meclisin denetim ve yasama kapasitesini güçlendiren değil, iktidarın kontrolünü derinleştiren bir yapıyı yansıtmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin gür sesi olması gerekirken bürokrasinin gölgesinde sessizleşen bir ofise dönüşmüştür. Sunumunuzdan görüyorum ki çok büyük organizasyonlara ev sahipliği yapma planımız var. 17 Kasım 2025'te AGİT Parlamenter Asamblesinin 50'nci yıl toplantısını, 15-29 Nisan 2026'da İstanbul'da Parlamentolar Arası Birlik 152'nci Genel Kurulunu, Haziran 2026'da NATO Parlamento Başkanları Zirvesi gibi organizasyonları Türkiye'de yapmayı hedefliyorsunuz. Uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmak elbette prestij ve itibar açısından çok önemlidir ancak bu toplantılar sloganlarla değil gerçekçi ve şeffaf bütçelerle yapılır.
Şimdi, ben sormadan geçemeyeceğim: Bu dev organizasyonların toplam maliyetini hangi bütçe kaleminde gösterdiniz veya göstereceksiniz? Bu yük Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine nasıl yansıyacak? Güvenlik, ulaşım, konaklama, teknik altyapı, temsil ve ağırlama giderlerini tek tek şeffaf biçimde paylaşacak mısınız? Son Divan toplantısında bunu sizlere sordum; Sayın Genel Sekreterimiz bütçe içinde dağıtıldığını söyledi lakin geçmiş bütçeyle karşılaştırdığımızda enflasyonist artışın dışında mal ve hizmet alımlarında herhangi bir değişiklik olmadığını tespit ettim. Böyle olunca da bazı bütçe rakamları makyajlı, bazı giderler ise örtülü hâle getiriliyor. Millet geçim sıkıntısıyla boğuşurken, ay sonunu zor getirirken siz milyarlarca liralık uluslararası toplantılar düzenleyebiliyorsunuz ve bunu bütçede milletten, milletin vekillerinden bile gizleyebiliyorsunuz. Bizim görevimiz, israfı sorgulamak, bütçeyi takip etmek, milletin parasının heba olmasının hesabını sormaktır.
Bir zamanlar bu çatı altında milletin sözü yankılanır, milletin derdi konuşulurdu; bugün ise kürsüde ne kadar yüksek sesle konuşulursa konuşulsun o ses Meclisin duvarlarından öteye geçemiyor. Denetim mekanizmaları kâğıt üstünde kaldı ama fiiliyatta yok; soru önergeleri yanıtsız bırakılıyor, araştırma önergeleri reddediliyor, genel görüşme talepleri gündeme dahi getirilemiyor. Muhalefetin iradesi milletin talebiyle birlikte bürokratik bir formaliteye indirgenmiş durumda. Toplumun en yakıcı meseleleri yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik gündeme geldiğinde iktidar çoğunlukla hemen devreye giriyor ve tartışmayı kapatabiliyor. Komisyonlar toplumun sorunlarını değil iktidarın önceliklerini konuşur hâle geldi; ihtisas komisyonları artık fikirlerin çarpıştığı değil kararların onaylandığı yerler hâline geldi. Keyfî inisiyatifinizle kurduğunuz Komisyon ise toplum psikolojisini yönetmekle meşgul; demokratik katılım görüntüsü altında onay mekanizması işletilmektedir. Bu koşullar altında iken kim Meclisin gerçekten işleyen bir yasama organı olduğunu iddia edebilir?
Değerli milletvekilleri, tarafsızlık aşınırsa Meclis sarsılır ancak son zamanlarda bu tarafsızlık ilkesi de ciddi biçimde zedelenmiştir. Anayasa'ya aykırı beyanlar, Meclis iradesini gölgede bırakan tutumlar bu kurumun saygınlığına zarar vermektedir; dahası Anayasa'mızın 3'üncü maddesinde açıkça belirtildiği gibi "Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmî dili Türkçe'dir." hükmünü yok sayan tutumlar bu milletin ortak paydasını zedelemektedir. Meclis Başkanlığı makamı siyasi iktidarın çizgisine göre değil Anayasa’nın çizdiği sınırlara göre hareket etmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hesap vermeyen Meclis, milletin meclisi olamaz. Milletin parasını harcayan her kurum bu milletin huzurunda şeffaf olmak zorundadır. Bu çatı altında herkes bilmelidir ki bu kurumun görevi iktidarı alkışlamak değil milletin hakkını, hukukunu, alın terini korumaktır. Bütçeyi büyütüp vicdanı küçülten bir Meclis artık milletin değil "şahsım"ın Meclisidir. Rakamlara bakıp büyüdük sananlara sesleniyorum: Meclisin gerçek büyüklüğü millet adına konuşulabildiği kadardır, Meclisin iradesi daraltılıyorsa o bütçenin, büyümenin hiçbir anlamı kalmamıştır.
Teşekkür ederim.