KOMİSYON KONUŞMASI

YÜKSEL ARSLAN (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar ve basınımızın muhterem mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz bütçe yalnızca gelir ve gider kaleminden ibaret bir tablo değildir. Bugün burada bu ülkenin alın terini, vergisini ve emeğini yarınlara nasıl taşıyacağımızı tartışıyoruz. Bütçe, devlet aklının devlet ciddiyetinin ve devlet vicdanının yazılı belgesidir; hangi özelliklerle yürüdüğümüzün, kime, hangi imkânı sunduğumuz ve geleceği nasıl hazırladığımızın resmidir. Ancak, önümüzdeki bu teklifin milletimizin yükünü artırdığını, umutlarını ise ötelediğini görüyoruz. Resmî verilere göre merkezî yönetim bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2025 yılı için yüzde 3,1 olarak tahmin edilirken iktidarın yanlış bütçe yönetimi sonucu yüzde 3,6 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Kısacası, 2025 yılı için yüzde 3,6'lık hedef açıklanmış olsa da Haziran 2025 itibarıyla son on iki aylık açık 2 trilyon 300 milyar TL'yi aşmıştır ve 2026 yılı için öngörülen açık yaklaşık 2 trilyon 700 milyar TL'dir yani karşımızda bütçe açığını kapatan değil, her geçen gün derinleştiren bir ekonomi yönetimi bulunmaktadır.

"Bu bütçe vatandaşın hayatına ne getiriyor?" diye baktığımızda, enflasyon hâlâ yüksek, ekmek pahalı, kiralar, faturalar, gıda fiyatları cep yakıyor, gençler diplomalarıyla iş arıyor, üretim gücü eriyor, ihracatın payı geriliyor. Milletimizin alın teri bu yükü taşımaya çalışırken faiz giderleri bütçenin en ağır kalemlerinden biri hâline gelmiştir. Faiz giderlerinin bütçe içindeki payı sadece bir yılda yüzde 13'ten yüzde 14,5'a yükselmektedir. Benzer şekilde 2016 yılında yüzde 10,9 olan faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı 2026 yılında yüzde 19,9'a yükselmektedir; her 100 liralık verginin 20 lirası faize gidecektir. Dolayısıyla, vergilerle toplanan kaynağın önemli bir kısmı üretim ya da yatırıma değil, yalnızca geçmiş borç ve faiz yükünün ödenmesine gitmektedir yani üretene değil, tek bir çivi çakmayana kaynak ayrılıyor.

Değerli milletvekilleri, çiftçi bu bütçede nerede? Biz "Köylü milletin efendisidir." cümlesini laf olsun diye tekrar etmiyoruz. Bu toprakların omurgası çiftçidir, üretendir, köylüdür ama bu bütçede efendi değil, mağdur edilen bir çiftçi görüyoruz; mazot alacak paraları yok, gübre alacak faiz yüksek, ürün satacak karşılığı yok. Tarımsal desteklerin bütçe içindeki payı yüzde 1'in dahi altında. Buna karşılık kamu-özel iş birliği projelerinin garanti ödemeleri eksiksiz yazılmış; müteahhitler var, çiftçi yok. Sormak gerekiyor, ülkeyi ayakta tutan alın terine mi kaynak bulunamıyor yoksa tercih mi edilemiyor? Emekliye sabret deniyor ama sabır taşı çoktan çatladı. Memur geçinemiyor, işçi emeğinin karşılığını alamıyor, esnaf kepenk kapatıyor, KOBİ'ler kredi yükünün altında eziliyor, gençler ise umudunu pasaporta ve vize sırasına bağlamış durumda ve ısrarla soruyoruz: Tasarrufu vatandaştan beklerken neden sarayın lüksünden tasarruf edilmiyor?

Değerli milletvekilleri, bir bütçe yalnız bugünü değil yarını da planlar ama bu bütçede üreten büyüme yok, üreterek büyüme yok, gençlere iş umudu yok, teknoloji ve yenilik için güçlü kaynak yok, deprem bölgesine nefes yok, adalet ve refah hedefi yok. Bu nedenle diyoruz ki: Bu bütçe, tükenen bir iktidarın milleti de tükettiğinin belgesidir. Biz adaletli bir vergi sistemi istiyoruz, biz üretime dayalı kalkınma istiyoruz, biz çalışanın, çiftçinin, esnafın, gencinin yanında olan bir bütçe istiyoruz, biz Anadolu'yu ayağa kaldıracak millî kalkınma iradesi istiyoruz. Bu milletin gücü var, potansiyeli var, eksiği olan liyakat ve vizyondur.

Değerli milletvekilleri, İYİ Parti Grubu olarak milletin yükünü artıran, refahı daraltan, üretimi zayıflatan, adaleti gölgeleyen bu bütçeyi kabul etmiyoruz. Bu bütçe milletimizi değil alışkanlıklarını sürdürmek isteyen iktidarı korumaktır. Biz bu milletin hakkını millet adına savunmaya devam edeceğiz. Üreten Türkiye idealinden, adil bölüşüm hedeflerinden, güçlü devlet, güçlü vatandaş dengesinden vazgeçmeyeceğiz.

Gazi Meclisimizin muhterem üyelerini saygıyla selamlıyorum; sağ olun, var olun.