| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 21 .11.2025 |
YÜKSEL ARSLAN (Ankara) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlar, milletvekili arkadaşlar; tabii, sona kalınca her şeyi tekrar etmek olmaz, ben farklı konulardan bahsetmek istiyorum. Yani şöyle bir gelenek gelişti, son yirmi yılda geçmişte emeği olanlara bir teşekkür edilmiyor; sanki bu memlekette hiç sağlık hizmeti yokmuş gibi hiçbir şey yokmuş gibi bir davranış biçimi. Yani taş üstüne taş koyana, hizmet edene bir teşekkür edilir; burada kaybedeceğiniz hiçbir şey yok.
Şimdi, Sağlık Bakanlığının anayasası, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 1927'de çıkmış. Bir sosyalizasyon yasamız vardı, köylerde ebeevleri vardı, sağlık ocaklarımız vardı. Üstelik sağlık ocaklarımızda ufak tefek cerrahi halk sağlığı hizmetleri, su sanitasyonu, çevre sağlığı hizmetleri, sevk zinciri, efendim, bunlar düzenli bir şekilde yürürdü. Bir popülizm üzerine bir aile hekimliği oldu ama Avrupa'daki şartları hiç taşımadığını sizler iyi bilirsiniz. Siz, mesleğin içinden geliyorsunuz. Bir klinik şefinin nasıl olduğunu bilirsiniz, askeriyedeki paşalardan daha zordu; kaç defa sınava girerdi, yirmi sene başasistanlık yapıp. Sıradan üniversitelerde doçent, profesör oldular, servisleri böldüler, orada bir kalite düştü. En kötüsü ne oldu? Gelir gelmez Mecburi Hizmet Yasası'nı kaldırdılar "Türkiye'nin realiteleri var, Doğu ve Güneydoğu'ya asker ve polis eşinden başka kimseyi gönderemiyoruz." dedi, düzeltmek zorunda kaldı. Aynı askerî hastanelerde olduğu gibi, inşallah düzelteceksiniz ama o çok riskli bir şeydi, onun bedelini ödedik dokuz senede. Genel sekreterlikler kurdular ilde sağlık müdürlüğü varken, bir halk sağlığı müdürlüğü, yüzlerce kadro, altına daire başkanını koydular, baktılar, yürümüyor, kaldırdılar. Bölgelere gönderdikleri görevliler vardı dolar, mark üzerinden yani her zaman ağzımızdan adaleti, liyakati düşürmezken liyakat sağlıkta düştü maalesef.
Şimdi, idarecileri sözleşmeli atıyorsunuz. E, tabii, kendi maaşları artıyor, avantajları var ama "Sözleşmem uzamayacak." diye siyasilerin emrinden çıkmıyorlar. "Şuna imza at." atıyorlar, "Buna imza at." atıyorlar, direnemiyorlar, devlet memuru statüsünü kaybetti.
Şimdi, hastaneleri birleştirdiniz, evet, güzel. Tabii, sağlık meslekleri de Millî Eğitime devrettiler. Sonra, siyasi nedenlerle özel sağlık meslekleri açtılar, 4 katlı bina, uygulama alanı yok, kapısına şey astılar, çevre sağlığı teknisyeni, ebe, hemşire, iş garantisi, laboratuvar teknisyeni, fakir fukara aileler çocuklarını buraya bir meslek sahibi diye gönderdiler ama hep takip ediyorum, lisans mezunu yüzde 95 oranında alıyorsunuz, bu gariban çocukları alıyorlar, hepsi işsiz, binlerce. Ya, bu okulları kapatın, ya bir planlama yapılsın, kontenjanlarını ayarlayın.
Şimdi, 1960 yıllarında bizim Umumi Hıfzıssıhhamız Avrupa'da laboratuvar, örnek bir laboratuvardı, aşı üretiyorduk, kapattılar.
Şimdi en çok neye üzülürüm? "Sıhhıye" ismini bakanlıktan almıştı, Sağlık Bakanlığı, ya, o taş bina bir simge. En azından, sizin bir makamınız olsa misafirlerimizi orada ağırlasak, devrettiler, gittiler. Ya, bütün hatıralarımızı sildiler, cumhuriyetin hatıralarını. Dolayısıyla o binayı alın Sayın Bakanım, tekrar.
Şimdi, Numune Hastanesi ile İhtisasın konumunu biliyorsunuz, Türkiye'de bir numaraydı, çok hatıralarımız var, çok doktor yetiştirdiler, kapattılar, kaç senedir de öyle bekliyor.
Şimdi, uyuşturucu çok yaygınlaştı, AMETEM yetersiz, güvenlik tedbiri alarak böyle bir merkez hâline getirebiliriz. Hele, alzaymır, aileler perişan. Tabii, bunun bir tedavisi olmadığını biliyoruz ama merkezler oluşturup en azından annelerini, babalarını -genç yaşlara da indi- bu hastaneye bırakıp akşam alabilirler. Özel hastaneler, bir türlü sorun çözülmüyor, en büyük nedeni ihtisas sahibi müfettişler yok. Ya, hastaneyi doktor unvanında olanların denetlemesi lazım, ihtisas mezunu ne ediyor, alımı, satımı vesaire. Dolaysıyla bir ekipman hizmetiyle denetlenmesi lazım. Sizin genelgeleriniz var, kanun var ama acillerde aynen devam ediyorlar. Kanser hastalarından para alınmaması gerekir, acilden "yatak parası" diyorlar, vatandaş bilmiyorsa mecbur ödüyor.
İkincisi, 112'ler lütfen oraya çok dikkat edin. Bir ilçeden hasta geliyor, "Yer yok, yer yok, yer yok." Bizi arıyorlar, bütün milletvekilleri perişan bu konuda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)