| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 21 .11.2025 |
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Genelde hep karşılaştığımızda birbirimize "Her şeyin başı sağlıktır." diye başlarız, ben de size sağlıklı bir hayat diliyorum, bütün Türkiye halklarına sağlıklı bir hayat diliyorum. Ama ne yazık ki ben bugün burada birçok konuşmacı arkadaşımızı dinlerken keşke ben de o methiyeleri yapmış olsaydım, Veli Ağababa gibi, Elâzığ milletvekili gibi ama bizde hayat farklı bir şekilde akıyor. Sezen Aksu diyor ya "Masum değiliz." Sayın Bakan siz ve sizden öncekilerin hiçbiri masum değil. Siz bu halka karşı çok büyük günahlar işlediğiniz, hâlâ da işliyorsunuz. Ağrı'da sağlık yok, doktor yok, Ağrı'da insanlar yolda ölüyorlar; emin olun. Siz gittiniz Ağrı'ya ne oldu? Hastanenin kapısında kıyametler koptu, size şikâyette bulundular, dediler ki: "Biz burada doğuyoruz ama Erzurum yollarında ölüyoruz." Siz dinlediniz, hiçbir şey yapmadınız. Sizden önce oradaki bürokratlar, Vali ne yaptı biliyor musun? Beş yıl önce teslim alınan bir hastaneyi seçim öncesi alelacele bir şekilde "Hastane faaliyete geçmek istiyor..." İl Sağlık Müdürü "Bu koşullarda alamam." diyor ama Bakanlıktan bir ekip gidiyor, hastaneyi teslim alıyorlar ve bu hastane beş yıl içerisinde çöktü. Siz gittiniz oraya, çöken bir hastaneye bakın, burası yoğun bakım, şurada tavanlardan kanalizasyon aşağı akıyor; bakın, buyurun, geçen sene de Genel Kurulda bunları seslendirmiştim. Siz gittiğinizde oranın Valisi ve oranın bürokratları alelacele boyalar, badanalar aldılar ve gittiler oraları boyadılar ki siz görmeyesiniz ama halkın bütünü görüyor. Burası Ağrı'dan bir kare, burası Doğubayazıt; şöyle bir hastaneye bakın, bu hastanede tedavi mümkün müdür? Hayır, mümkün değil, böyle bir hastanede tedavi olmaz ama bize bunu reva gördünüz; sizden öncekiler, sizden sonrakiler hepsi. Bakın, bu da bir başka vaka, şu acilde Allah aşkına, Sayın Bakan siz ve sayın bürokratlar, sizler çocuklarınızı böyle bir yerde tedavi ettirir misiniz? Eşinizi, ailenizi götürüp orada tedavi ettirir misiniz? Bırakın insanları, siz sevdiğiniz bir kedinizi bile bir gece burada tutmazsınız çünkü buradan mikrop kapar, burada hastalar ve oradaki sevdiğiniz kediniz canını yitirir; işte, bizim derdimiz bu. Sürekli reklamlar yapıldı, ne oldu biliyor musunuz? Sizden önceki bir Bakan dönüp ne dedi? Dedi ki: "Vallahi, Ağrı'da devrim oluyor." Yine, seçimlere denk gelen bir süreçti. Alelacele İstanbul'dan bir ekip geliyor, Ağrı'da kalp ameliyatları yapıyor; şu Sayın Bakanın sosyal medya hesabından paylaştığı "Artık her şey geride kaldı." 25 ameliyat yapıldı biliyor musunuz? Bunların 7'si öldü, gerisi sakat kaldı. Sonra 2024 yılında 2 ameliyat daha yapıldı, bunu reklam olarak kullandınız, Türkiye'nin her tarafında "Biz sağlık açısından bu kadar başarılıyız." dediniz. Oysaki hayat böyle değil, o kentte hayat farklı akıyor ve siz Ağrı halkının sırtından reklamlar yaptınız, Ağrı halkı bunları kabul etmiyor ve reddediyor.
Bakın, size söyleyeyim Sayın Bakan, TÜİK verilerine göre Ağrı Türkiye'nin en yoksul ili, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar. Onun için hiçbiriniz masum değilsiniz, hepiniz günahkârsınız dedim çünkü sadece sizin sorununuz değil bu kent hep yoksul kaldı. Bu kent kanser vakalarında Türkiye'de 1'inci sırada ama onkoloji yok, onkolog yok, doktor yok, bütün alanlardan doktor yok. Siz doktorları gönderiyorsunuz, birkaç ay sonra çekip gidiyorlar çünkü orada iyi bir eğitim yok, iyi bir hayat yok. Siz o doktorları orada tutamıyorsunuz.
Peki, bu halka karşı düşmanlığınız ne? Sosyal devletten bahsediyorsunuz, nasıl bir sosyal devlet? Ağrılı hastaları her gün, kanser olan hastalar haftada 2 kez Erzurum'a gidiyor. Biz Erzurum'un, Malatya'nın ve Elâzığ'ın sömürgesiyiz. Hangi iller? Bitlis. Hangi iller? Muş. Hangi iller? Kars. Hangi iller?Ardahan, Ağrı; hepimiz birer sömürgeyiz buralara, ne hakkınız var?
Sabahın erken saatinde insanlar kalkar, kemoterapi için giderler Erzurum'a, haftada 2 kez giderler, yanı başlarında hasta oldukları için 2,3 kişi gidiyor; bunların haftalık masrafları 10 bin lira, sosyal devlet misiniz? O zaman karşılayacaksınız. Sosyal devlet misiniz? Vallahi doktorlara pozitif bir ayrımcılık mı yaparsınız ne yaparsınız o kentte tutacaksınız. Ya, ışın tedavisi yok. Benim Eş Belediye Başkanım, akciğer kanseri oldu, haftada 4 kez gidiyordu, sabah 250 kilometre, dönüş 250 kilometre, her gün 500 kilometre yol gidiyor, dört dakikada ışın tedavisi alıp geliyor. Yanık ünitesi yok, çocuk hastanesi yok. Yoklar kentindeyiz Sayın Bakan. Bunları siz de biliyorsunuz, biz sizi zaman zaman arıyoruz, size ulaşamıyoruz.
Bakın, kırk yıldır aktif siyasetteyim, bütün sokaklardayım, alandayım. Bu hafta da yine hastanelerde olacağım, gideceğim, göreceğim ve sizi bilgilendireceğim. Hastalar nakledilecek ama size ulaşamıyoruz, bürokratlarımıza ulaşamıyoruz. Ne yapıyorum? Sosyal medyada Sayın Cumhurbaşkanını etiketleyerek durumumuzu izah ediyoruz, bu hâldeyiz, bu hâlimizi görün. Bakın, o kentler, gerçekten o kentlerde büyük bir vahşet yaşanıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor: "Neslimiz yaşlanıyor." doğru söylüyor ama orada insanlar doğuyor, doğum sonrası çocukların hepsi ölüyor Ağrı'da; doğum sırasında Türkiye'de ilk 3'teyiz ama çocukları yaşatamıyorsa bu devlet, bu devletin o halka karşı bir özür borcu vardır.
Bakın, çocuklar ölüyor, sonra ne oluyor? Var olan çocuklar ya sürgün edilip gidiyorlar, o kentleri terk ediyorlar veyahut da Sayın Bakan ne oluyor biliyor musun? Bir başka felaket, bölgede uyuşturucu bütün kentlerde dorukta, on binlerce insan uyuşturucu bataklığının içerisinde ve ben Ağrı'da dolaşırken yolumu kesen bir vatandaş bağırıyordu, feryat ediyordu: "Benim çocuğum uyuşturucu bataklığının içerisinde, gidiyorum yetkililer ilgilenmiyor." ve gerçekten de ilgilenmiyorlar. Ne diyorlar: "Varsın Kürt müdür? Ölsün, uyuşturucuyla gebersin; varsın Kürt müdür? Çekip gitsin, uluslararası arenada..."
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ne münasebet!
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Evet, ben rakam veriyorum: 10 bin-15 bin insan orada ve babanın elinde bir poşet.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ne münasebet!
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Lütfen dinleyin, ben tanıklık ettiğim şeyi söylüyorum, kimseye iftira atmıyorum, güllük gülistanlık bir Türkiye sunmuyorum.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bunun Kürtlükle ne alakası var?
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Siz Sayın Bakana övgüler yağdırabilirsiniz ama ben geldiğim kentte görüyorum, ulaşamıyorum, Sayın Bakanla diyalog kuramıyorum ve 10 bin insan bir kentte uyuşturucu bataklığın içerisinde ise vallahi bu devletin günahı, bu devletin ayıbı ve bir baba feryat ediyorsa elindeki poşetleri yere dökerek, içindeki kola kutularını alıp "Bak, ben bununla geçiniyorum, benim evimde ne var ne yok hepsini alıp götürdü, sattı çocuğum; gitti, uyuşturucuya verdi. Sonra evimizin bir demir kapısı vardı, o kapıyı da gelip, söküp, alıp, gitti." diyor. Şimdi, Ağrı halkının ve bölgedeki halkın büyük bir çoğunluğunun sorunu bu.
Biz sizden sağlıkta eşit, adil bir sağlık politikasını istiyoruz, yılların ihmalkârlığı var buralarda, buraları bir anda hayata geçirebilirsiniz. Eğer siz gerçekten bununla ilgili olumlu adımlar atarsanız vallahi biz de Veli Ağbaba gibi size teşekkürler ederiz. Bırakın organ naklini, orada doğru düzgün bir cerrah yok, orada çocuk doktorları yok. Biz de bunlarda, bu konuda size övgüler yağdırmak istiyoruz. Ve bu kent bunları hak etmiyor mu? Gelin gidelim.
Sayın Bakanım, başka bir şey söyleyeyim size...
Üzüm, afiyet olsun hem üzüm yiyen hem de bizi dinleyin.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Çok ayıp ya!
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Bakın, ben Ağrı'yla ilgili size örnek verdim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI KEMAL MEMİŞOĞLU - "Ağrı'da çocuk doktoru yok." diyorsun ama İl Müdürü yenidoğan doktoru.
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Bakın, ben...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sırrı Bey, süreniz doldu.
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Hemen bitiriyorum.
Sayın Bakanım, Ağrı'da...
SAĞLIK BAKANI KEMAL MEMİŞOĞLU - İl Müdürümüz yenidoğancı.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - E, bu daha kötü, yenidoğancı yok ortada
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Ağrı'da size söylüyorum ben verilerle konuşuyorum.
Sayın Bakanım, size söyleyeyim, bakın size bir şey söyleyeyim: Bu, Ağrı Hastanesini yapan "YDA" denilen firma, hırsız bir firma! Siz de bunu biliyorsunuz.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sırrı Bey, onu da bire bir söyleyin isterseniz.
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Bitiriyorum, özür diliyorum.
Siz de bunu biliyorsunuz. Hırsız bir firmaya neden 3 ihale daha verdiniz? Trabzon, Kahramanmaraş, Urfa Hastanelerini; çöken bir hastanenin müteahhidine neden verdiniz?
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ediyorum Sırrı Bey.
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Ben size teşekkür ediyorum, var olun.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Siz çok tecrübeli bir siyasi olarak bu cümle pek de olmadı. Kürsüden hiçbir ayrım olmadığını hepimiz biliyoruz, Anayasa eşitlik ilkesi gereği de bunu düzeltmek isterim.