| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 21 .11.2025 |
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakan ve kıymetli bürokratlar, basının değerli emekçileri; ben herkesi öncelikle selamlıyorum.
Şimdi, bugün çok önemli bir gün, Sağlık Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz ve bize sunulan rakamların ardındaki halk sağlığı krizine ve aslında yapısal çöküşe dikkat çekmek istiyorum. Şimdi, son günlerde hepimizi çok üzen ve sarsan Böcek ailesiyle başlamak istiyorum ben de. Günlerce tartışma konusu oldu. Bu olay yalnızca bireysel bir ihmaller zincirini değil, Türkiye'de uzun zamandır aslında birikerek büyüyen bir denetim krizini de ne yazık ki ölümcül bir şekilde önümüze koydu. Kâr odaklı yaklaşımın insan hayatını nasıl hiçe saydığını bu acı olayla bir kere daha görmüş olduk. Şimdi, sağlık sistemi, tedaviye endeksli, kurumsal kapasitesi zayıflamış ve ticarileştirilmiş vaziyette. Sunulan bütçe teklifi ve Bakanlığın genel politikaları bu sistemi maalesef daha da derinleştirmekte. Böcek ailesinin ölümü, turizm işletmelerinde kullanılan kimyasalların kontrolsüzlüğünü ve denetim mekanizmalarının zayıflığını gösteriyor bize. Türkiye'de denetim yetkisi sağlık müdürlükleri, tarım ve orman müdürlükleri, belediyeler ve Kültür Turizm Bakanlığı arasında dağılmış durumda. Denetim birimleri hem mekanizma olarak hem de uzmanlık açısından ciddi anlamda zayıflamış bir şekilde duruyor şu anda. Denetim sayısı yetersiz, süreleri kısa, tespit edilen uygunsuzluklara karşı verilen cezalar ne yazık ki etkisiz ve caydırıcı değil. Daha da vahimi çoğu denetim iş yerlerine önceden haber verilerek yapılıyor. Böyle bir denetim olmayacağını hepimiz biliyoruz. Yaşanan trajedinin ardından tartışma bilinçli olarak otele, yemek meselesine ve diğer acil hekimi üzerinden yürütülse de aslında üstü örtülmek istenen bir denetim meselesi var. Yani denetim eksikliğini konuşmamız gerektiğini ben belirtmek istiyorum. Oysa sorulması gerekenler belli. Otel en son ne zaman denetlendi? Kullanılan kimyasalın kontrolü kimde, kim tarafından yapıldı? Otelin, kafelerin denetimi sizin sorumluluğunuzda değil, elbette bunu biliyoruz, bunu da söyleyebilirsiniz ama ortada bir halk sağlığı sorunu var. Yani 4 kişilik bir aile yok oldu ve bunu koordine etme yetkisi sizde Sayın Bakan; buna öncülük edebilirsiniz, böyle bir göreviniz var, bunu belirterek başlamak istiyorum.
Şimdi, sahte tıbbi ürün skandalı var. Denetim zafiyetleri bununla da kalmıyor, kimyasallarla sınırlı değil. İstanbul ve Muğla'daki skandalların ardından ortopedi ve diş tedavisinde kullanılan "Pinaccle" markalı kemik nakli ürünlerinin sahte olduğu tespit edildi. Bu ürünlerin kutu içeriğiyle uyuşmadığı, barkod numarası ya da izlenebilirlik için donör takip numaralarının uymadığı ortaya çıktı. Bu sahte tıbbi ürünleri kullanarak aslında yine bir halk sağlığı sorunu yaratılabilir, hepatit virüsü yaygınlaşabilir ve başkaca ciddi halk sağlığı sorunları ortaya çıkabilir. Denetimler bu kadar kritik ve hayati bir alanda bile ne yazık ki iflas etmiş durumda. Bunlara dikkat çekmek istedim yani denetimin önemine.
Bir diğer mesele, bu bütçede teklif edilen rakamlar ne yazık ki koruyucu hekimliğe, koruyucu sağlık hizmetlerine uygun değil. Bütçe teklifi, halk sağlığını koruma misyonunu terk etmiş olduğunuzu gösteriyor. 2026 yılı toplam bütçesinin yalnızca yüzde 27'si koruyucu sağlık hizmetleri için ayrılmış, personel maaşları çıkartıldıktan sonra doğrudan koruyucu sağlık hizmetleri programı için Türkiye'de yaşayan kişi başına ayrılan miktar yalnızca 2.476 liraya denk geliyor. Bu komik rakamla rahim ağzı kanserinden koruyan HPV aşısının tek bir dozunu bile yaptırabilmek mümkün değil Sayın Bakan yani onu bile, tek bir dozu bile satın alamıyorsunuz.
HPV aşısına geleceğim... Bu aşı 147 ülkede genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında yani parasız olarak uygulanma konusunda programlanmış durumda. Türkiye'de ise çocuğu için en az 12 bin TL ayırabilen aileler bu aşıyı yaptırabiliyorlar. Haziran ayında katıldığınız bir programda "2025'in sonunda 13 yaşındaki bütün çocuklarımıza HPV aşısı yaptırabilecek hâle geleceğiz." demiştiniz. Seneyi bitirdik, Sayın Bakan ama hâlâ bu konuyla ilgili herhangi bir program başlamış değil.
Bu arada, HPV'ye gelmişken şeyi de belirtmek istiyorum, bir yurttaşın ilettiği mesajı size aynen aktarıyorum. 30 yaş altı kadınlar da HPV testi yapılması bile SGK tarafından karşılanmıyor. Diyelim ki kadın gitti, özel bir klinikte bunu yaptırdı, teşhis sonrası tedaviyi de karşılamıyor SGK; böyle bir sorun var, bu çok ciddi bir sorun. Bize mesaj atan yurttaşın -HPV 16 gibi rahim ağzı kanserine ne yazık ki üretme riski taşıyan bir tip taşımasına rağmen- hem tedavisi hem testi karşılanmamış ve ilacın paketi 15 bin lira. Bunun derhâl karşılanması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Şimdi, bütçenin büyük çoğunluğu, yüzde 71,27'si tedavi edici sağlık hizmetleri programı için ayrılmış. Bu tedavi odaklı bütçenin önemli bir kısmı kamu-özel iş birliği modeliyle inşa edilen şehir hastanelerine akıtılmakta Sayın Bakan ne yazık ki. Tahminen 18 şehir hastanesini inşa eden ve işletmekte olan şirketlere 2016-2026 yılı bütçesinden bir önceki yıla oranla yüzde 30 daha fazla para aktarılacak, bize sunmuş olduğunuz rakamlarla söylüyorum bunu yani en az 136 milyar 148 milyon 659 lira kira ve hizmet alım bedeli olarak ödenecek. Biz bu Komisyondan çıkması gereken kararın şu olması gerektiğini düşünüyor ve öneriyoruz: Bu tür uygulamalardan vazgeçilmeli, sözleşmelerinin feshedilmesi ve şehir hastanelerinin herhangi bir ödeme yapılmadan şirketlere Sağlık Bakanlığına devredilmesi gerektiğini söylüyoruz ve bunu belirtiyoruz.
Bir diğer konu, Sayın Bakan, ticarileşme meselesi. Ticarileşme meselesini Uluslararası Sağlık Hizmetleri AŞ üzerinden konuşmak istiyorum. Şimdi, Bakanlık sadece tedaviye odaklanmakla kalmamış, aynı zamanda kamusal yetkisini ticari bir araç olarak kullanmaya başlamış. USHAŞ yani bu işletme özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirketi olmasına rağmen hisseleri hazineye ait ve Sağlık Bakanlığına bağlı çalışıyor.
Şimdi, burada tuhaf durumlar var Sayın Bakan: Kamusal yetki kullanarak bir piyasa aktörü gibi davranmaya başlamış olan USHAŞ tanıtım, koordinasyon, yönlendirme gibi görevlerin yanı sıra yabancı hasta yönlendirme gibi görevlerle simsarlık rolü yapıyor. USHAŞ'a verilen aracılık belgesi düzenleme ve hasta yönlendirme yetkisi Tababet Kanunu, TBB Kanunu ve Hekimlik Meslek Etiği kurallarının simsarlığa ve ticari kazanaca izin vermeyen hükümleriyle çelişiyor. Dolayısıyla Sayın Bakan, kendi reklam ve tanıtım yönetmeliği dâhil aracılık ve hasta çekme faaliyetlerini yasaklarken USHAŞ'a özel yetkiler verilmesi hekim özerkliğine zarar vermekte ve hastanın seçimini ticari kriterlere göre yönlendirme riski taşımaktadır. Health Türkiye Portali üzerinden yabancı hastaların kimlik, iletişim, seyahat, konaklama bilgileri, tanı, tedavi, hatta tüm tedavi bilgileri, işlem geçmişleri, fatura geçmişleri kayıt edilmek zorunda kalınıyor. Dolayısıyla bu sağlık verileri Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında özel nitelikli kişisel veriler olup ticari yarar uğruna merkezî sistemde kontrolsüzce toplanıyor, verilerin ticarileştirilmesi ve uluslararası veri güvenliği ilkeleriyle çelişmesi ciddi sonuçları beraberinde getirebilir diye uyarıyoruz Sayın Bakan. USHAŞ, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Kanunu'na tabi değil, kapalı bir kutu olan USHAŞ'ın gelirlerinin kullanımında şeffaflık yoktur ve bağımsız denetime açık değildir. Gelirler doğrudan kamu bütçesine aktarılmamaktadır, şirketin kendi bütçesi içinde değerlendirilmektedir. Kamu yararı sadece ekonomik kazanç olarak ölçülemez; hizmete erişimde eşitlik, hekim özerkliği ve hasta haklarıyla da ölçülmelidir.
Değerli milletvekilleri, bu trajediler, bu tablo bu bütçe gösteriyor ki Türkiye'de halk sağlığı sistemi ne yazık ki yapısal çöküşe doğru gitmektedir. Ekonomik krizin getirdiği baskıların hijyen koşullarını bozduğu ve halkı riskli ürünlere yönlendirdiği bir dönemdeyiz. Türkiye'de yaşayan herkese eşit, parasız, nitelikli, ana dilinde ve kamu tarafından sunulan toplum sağlığının geliştirilmesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika veriyorum.
Buyurun.
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
...kamu tarafından sunulan toplumun sağlığının geliştirilmesi ve korunmasını önceleyen entegre bir sağlık hizmeti mümkündür ancak bu denetim ekiplerinin güçlendirilmesi, bağımsızlaştırılması ve uygulama kayıtlarının izlenebilir hâle getirilmesiyle, şehir hastaneleri gibi rant projelerinden vazgeçilmesiyle ve koruyucu sağlığın bütçede birinci öncelik hâline getirilmesiyle mümkün olabilir. Komisyonumuzun bu eleştirileri dikkate alarak bu bütçeyi yeniden düzenlemesini talep ediyorum ve son olarak, eğitim araştırma hastanelerinde taşeron sisteminde çalışan işçilerin kadro taleplerini iletmek istiyorum Sayın Bakan.
Dinlediğiniz için teşekkür ederim.