| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2025 |
SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Tekirdağ'ın depreme dayanıksızlıkları dolayısıyla yıkılıp yeniden yapılamayan okullar sorunu, siz de biliyorsunuz zaten, artık sağır sultanın da malumu. Şehir olarak biz, partilerüstü tutuyoruz bu konuyu, keza hem bir toplumsal mutabakat var hem de bütün partileri ayırmadan söylüyorum, siyasi bir mutabakat var; bu ihtiyacın giderilmesinin aciliyeti var çünkü. Çabayı yok saymıyoruz, başta Sayın Valimiz, bürokratlar öncelemeye çalışıyorlar bunu, görüyoruz ama Süleymanpaşa'da 5 okul, Marmaraereğlisi'nde 4 okul, Şarköy'de 3 okul, Hayrabolu'da 4 okulu hâlâ bitişik, birleşik binalarda hizmet veriyor. Ve bu, beraberinde maalesef akademik başarısızlık getiriyor, disiplinsizlik getiriyor, zaten var olan güvenlik sorununu derinleştiriyor ve zaten var olan hijyen sorununu ağırlaştırıyor. Yapımı planlanan okullara ek olarak Tekirdağ aynı zamanda göç dolayısıyla çok hızlı nüfus artışı olan illerden bir tanesi. Özellikle Süleymanpaşa'da 100. Yıl, Atatürk, Hürriyet ve Zafer, 4 mahallemizde eğitimcilerin tespiti bu, 21'er ek derslik ihtiyacı olduğunu söylüyorlar.
Öğretmenevimiz tahliye edildi, kaderine terkedildi, orası şehrin böyle sosyal hayatının da merkeziydi, oranın yapımını bekliyoruz. Ve Muratlı'da yine, depreme dayanıksız diye tahliye edilen ama henüz yıkımı da yapılmayan okullar var ve buralar artık bir asayiş sorunu oluşturmaya başladı. Keza, Muratlı Öğretmenevi de aynı şekilde. Buralar çocukların, gençlerin uyuşturucu aldığı, istismar edildikleri suç ve kötülük yuvalarına dönüşüyor. Eğitimin sekteye uğramasının telafi gerekliliği buralarda ayrı bir problem ama dediğim sebeplerden dolayı yani buralar yıkılmadığı sürece çocuklar açısından bir can güvenliği problemine de dönüşüyor artık, oralarda gelişen maalesef, işte, hep konuşuyoruz, suça bulaşma meselesi yüzünden.
Muratlı'da 2 okulumuz, yani doksan yıllık bir binada hizmet veren Yavuz Sultan Selim Anaokulu ve Cumhuriyet İlkokulu yani fiziki şartlar anlamında berbat ötesi gerçekten. 2025 Türkiye'sinde yani yağmur yağdığında tabanından, duvarlarından bir de yani işte ülkenin batı yakası, vergi sıralamasında şöyle, böyle bir şehirde böyle bir anaokulu kabul edilir de, hoş görülebilir de, tahammül edilebilir de değildir. Yani gerçekten yazık oradaki çocuklara çünkü oradaki yoğun rutubet yani o küçücük bedenler çürüyorlar gözümüzün önünde. Yine, 2025 Türkiye'sinde, zemininde su kaynayan bir okul Cumhuriyet İlkokulu yani 2 tane pompa oraya tahsis edilmiş durumda ve sürekli su çekiliyor oradan; bu da yine çok acil giderilmesi gerekiyor.
Şimdi, işsiz mezun etmek dışında ve hayal kırıklığı aslında üretmek dışında hiçbir çıktısı olmayan üniversiteleri sürekli olarak artırmanın, bölüm sayısını artırmanın hiçbir anlamı olmadığını, politik bir yanlış olduğunu, hatta politikasızlığın da ispatı olduğunu düşünüyorum ben ama şimdi böyle düşünen birisi olarak bir üniversite talebim olacak, çelişki gibi duruyor olabilir, biz Çorlu'ya bir vakıf üniversitesi istiyoruz ama şu söylediğim standartlarda değil yani orada bir sanayi bölgesi, biliyorsunuz, sanayi-üniversite iş birliği mantığıyla inşa edilmiş, AR-GE çalışmalarıyla da bölge sanayisine entegre olacak, teknolojik dönüşüme de katkı sağlayacak, bölgenin siyasi ve üretim profiline uygun şekilde planlanmış ve yeni bir açık yaratmak yerine, oradaki açığı kapatacak bir vakıf üniversitesi; elini taşın altına koymaya da hazır ticaret ve sanayi odalarımız.
Ve birçok kişi bugün değindi yani tahtası yenilenemeyen, akıllı tahtaların on yıl ömrü vardı, süre doldu, yenileme imkânı yok. Şimdi böyle okulların deterjan alınmayan, sabun alınamayan bu durumdaki okulların binalarına Atatürk'le eş boyutta Cumhurbaşkanı posteri asıldı. Şimdi, gelmiş ya da geçmiş kim olursa olsun Atatürk'le yarışa girmesi yahut yarıştırılması hâlinde o yarışı kaybetmeye mahkûm benim nazarımda. Dolayısıyla o ideolojik boyutu hiç tartışmayacağım ama şöyle bir boyutu var: Bu posterlerin okullara maliyeti ne oldu, ben bunu çok merak ediyorum. Yani sabun için, yemek için, personel için bulunamayan kaynak; okullar o kaynağı bu posterler için nasıl buldular, nasıl bir maliyetti bu, hiç bunu düşündünüz mü acaba? Çünkü dediğim gibi, diğer kısmı yani aynı zamanda bir parti genel başkanının portresinin okullara asılması, bu şuur altını tartışmayacağım hiç çünkü yüz yıl kadar geriye gitmek gerekiyor, vakit yok ona şimdi.
Çok teşekkür ediyorum.