| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2025 |
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Sayın Bakan, birçok arkadaşımız burada, millî eğitim konusunda teknik veriler, analizler içeren sunumlar yaptı, siz de öyle yaptınız ama millî eğitimdeki asıl sorun bu değil ki. Asıl sorun, millî eğitimdeki siyaset, asıl sorun, millî eğitimdeki paralel yönetim anlayışı. Kim bu paralel yapılar: TÜGVA, TÜRGEV, İlim Yayma Cemiyeti, Ensar gibi yapılar. Sözüm ona, size göre toplum yararına dernek ama geçmişte Gülen'e de aynen öyle diyordunuz hatta "hoca efendi" diyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti bugün F tipi tehlikeden çok daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. TÜGVA'nın yaz okulları da aynı FETÖ'nün Türkçe Olimpiyatlarıdır.
Sözüm ona, bu eğitim tercihleri ve iş birliği protokolleriyle millî, manevi değerleri içselleştiriyorsunuz. Nasıl ahlaki değerler, söyleyeyim: Organize kaçakçılık yapan Ordu TÜGVA İl Başkanınız var. Sözüm ona, bu iş birliğiyle çocukların dağa çıkmasını engelliyorsunuz. TÜGVA yöneticisinin bagajında Kaleşnikof var. Herhâlde çocuklar dağa çıkmasın diye dağ koşullarını çocukların ayağına getirmiş olmalı(!) TÜGVA Ordu İl Kurucu Şube Başkanının evinde kaçak mal ticaretinden suçüstü yapılarak Emniyete alınıyor, hem de TUSAŞ bandrollü koliler içerisinde kaçak mal. TUSAŞ ne, biliyor musun? Havacılık ve uzay sanayisinin gözbebeği kurumumuz. Bunun resmî bandrollerinin bu, TÜGVA yöneticisinin elinde ne işi var? Ertesi gün talimatla bırakıldıktan sonra da Ordu'nun en işlek caddesinde bize meydan okuyarak "İşte, burada, dışarıdayım, okullara girmeye devam edeceğim, kaçakçılık yapmaya da devam edeceğim. Emniyetle tutamaz beni, adliye de tutamaz beni." dedirten bu yapıları okullara sokup şımartan sizsiniz. İşte, sizin iş birliği yaptınız kurumlar bunlar, Bakanlığın paralel olarak paylaştığınız yapılar da bunlar. Biz de bu yapılara hem de size karşı durmaya devam edeceğiz.
10 Kasımda okulları tatil edip okullara Erdoğan posteri asma talimat vermek de nedir? Kimsenin böyle bir derdi yokken, siyasette en geride durması gereken Millî Eğitim Bakanının bu çabası neden? Vaktinizi biraz da okulda öğün atlayan çocuklara, okul temizliğine, güvenliğine çalıştırsanıza.
Çocuk istismarı yüzde 1.500 artmış; bunların çoğu da sizin "STK" dediğiniz tarikat yurtlarında. Çocuklar beslenme bozukluğuna gidiyor. Okulları cemaatlere vereceğinize çocuklara su verin, süt verin, bir öğün yemek verin Sayın Bakan.
Bugünkü sunumunuzun giriş kısmında Atatürk'ün resminin Anıtkabir'de 2024 yılında 10 Kasımda sergilendiğini, sadece bir günde yaklaşık 1 milyon ziyaretçi aldığını söylemişsiniz. İşte, doğru olan bu. Size 10 Kasımda ve 29 Ekimde okul binalarına hangi resmini asmanız gerektiğini işte, millet işaret ediyor, bir günde 1 milyon 90 bin ziyaretçiyle. Siz hiç tarihi de okumuyor, Atatürk'ü de anlamıyorsunuz. Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'nde eğitimin neden dini değil de millî olması gerektiğini 1925 yılında şöyle açıklamıştı: "Yeryüzünde 300 milyonu geçen Müslüman vardır. Bunlar ana, baba, hoca eğitimiyle terbiye ve ahlak almaktadırlar fakat acınarak söylüyorum, gerçek hadise şudur ki: Bütün bu milyonlarca insan şunun veya bunun esaret zincir altındadır. Aldıkları manevi eğitim ve ahlak onlara bu esaret zincirlerini kırabilecek insan meziyetini vermemiştir, veremiyor çünkü eğitimlerinin hedefi millî değildir."
Okullarımız içler acısı durumda; temizlik yok, güvenlik yok. Temizliği öğrenciler, öğretmenler yapıyor. Tarım Bakanı kokarca getiren çocuğa bisiklet verecekti ama o yine de emeğine karşılık en azından bisiklet veriyordu. Siz de temizlik yapan çocuklara ve öğretmenlere her lavaboya bir kalıp sabun verseydiniz çünkü yok, öğretmenler temizlik malzemelerini de aralarında topluyor Sayın Bakan.
Türkiye, OECD verilerine göre çocuk yoksulluğunda Kosta Rika'dan sonra dünya 2'ncisi. 22 milyon çocuğun yaklaşık 7 milyonu, her 3 çocuktan 1'i okulda açlık ve susuzluk çekiyor. İşte, zaten bu yüzden kaybedeceksiniz. Okul kantininde arkadaşının elindeki tosta bakan, lavabodaki çeşmeden su içen çocukların ahına yenileceksiniz, okul çantasına bir ekmek koyamayan annelerin vahına yenileceksiniz, yurtlarda öldürülen, evde, MESEM'de, işte öldürülen, hastanede yoğun bakımda öldürülen çocukların günahına yenileceksiniz.
Teşekkür ediyorum.