KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanı ve heyetini, değerli milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.

Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşmelerindeyiz, 2002 yılından beri 9'uncu kez, 9'uncu Millî Eğitim Bakanı olarak görev yapıyorsunuz Sayın Bakan. Ama Millî Eğitim Bakanlığı âdeta yazboz tahtasına döndü ve Millî Eğitim Bakanlığında ne yazık ki sadece cemaatlere yararlı olmak dışında başka bir şey olmadı. Bu milletin çocuklarının gittiği okullara ne sizlerin ne de başkasının çocukları bizim okullarımıza gitmiyor, yurt dışında eğitim almaya devam ediyor. Madem kalitelidir, niye sizin çocuklarınızın burada olmadığını bir sorgulamak lazım.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İnsaf ya!

TAHSİN OCAKLI (Rize) - En önemlisi bu ÇEDES meselesi, bu ÇEDES meselesiyle ilgili gerçekten çocuklar ucuz iş gücü olarak -birçok milletvekili arkadaşımız da söz etti- kullanılmaya devam ediliyor, bundan vazgeçilmesi lazım. Yine, Millî Eğitim Akademisiyle ilgili Öğretmenlik Meslek Kanunu kötü sonuçlar ortaya çıkaracak, akademide beş yüz elli saatlik bir eğitim verileceği ancak bunun hangi merkezlerde, kimler tarafından verileceğine ilişkin doğru dürüst bir şey yok. Merakla bekleniyor bununla ilgili kararlar. Okullarda çok ciddi bakım sorunu var, temizlik görevlileri yok, güvenlik görevlileri yok, onların çalıştırılmamasıyla ilgili velilerden gelen ciddi şikâyetler var. "Okullarımızın temizliğini biz yapalım." diyen okullara karşı belediyelere de yazı gönderdiğinizi biliyoruz. İtibarınızın düşeceğini düşünüyorsunuz herhâlde, sanıyorum. Ve yine başka bir sorun da çocuklara bir öğün yemek verebilmek meselesi, bunun için de "Bütçe yok." gibi bir gerekçeye sığınmak kabul edilebilir bir şey değil. Bizim belediyelerimiz bunu vermeye hazır, ona da izin vermiyorlar. Mesleki eğitim merkezi ilkokul çağında sanayide çıraklık yapan çocuklar için, mevsimlik işçi olarak çalışan çocuklar için ucuz iş gücü olarak hâlâ gösterilmeye devam ediliyor.

Şimdi, Sayın Bakan, sabahleyin bu salona girdiğinizde önemliydi, size karneniz sıfır dediğimizde, hemen dediniz ki: "İstanbul'da yapılan yolsuzlukları konuşalım." Buyurun, konuşalım, çok uzun zaman geçti, İstanbul'da yolsuzluk iddianamesi ortaya çıktı. Bu iddianamenin içeriğinin boş olduğu da yine ortada. Niye bunu söylüyoruz? Çünkü iddianamenin yayınlanması, vatandaşın duyulmasıyla ilgili açtığımız "web" sitelerine erişim engelini 8'inci defa getirdiniz. Bu iddianamelerin içinde neler olduğunu herkesin görmesi gerekiyor. Mesela, Sayın Bakan, 1999 yılında Pınarhisar Cezaevinde tutuklu bulunurken Sayın Cumhurbaşkanının kullandığı cümleler var. Ne diyor orada: "Burada hedef benim, çamur at, izi kalsın. Bu tür operasyonlara ben maruz kalmam, beş yıldır denetlendik, hiçbir şeyimiz çıkmadı, yolsuzluk yok, bunlar hepsi hayal, canlı yayın yapılması şartıyla cevap vermeye hazırım." Biz bunu size defalarca söylemedik mi? Buyurun, canlı yayın yapalım, Ekrem İmamoğlu canlı yayında, bir televizyon kanalında iddialara cevap versin. İddiaların duyulmasına ilişkin kısıtlama getirmek için ciddi maharetiniz var, bunları önlüyorsunuz, X hesapları kapatılıyor. Kapatıldı mı? Aynı zamanda iddianameyle ilgili 4 bin sayfa, bir düşünün, 4 bin sayfa iddianameyi okuyacak, avukatlar buna cevap verecek. Burada da ortaya çıkan suçlara bir baktığımızda, komik ya. Neymiş? Ekrem İmamoğlu suç örgütü kurmuş, Cumhuriyet Halk Partisine aday olmak üzere plan yapmış. Ya, bir insanın kendi partisinden Cumhurbaşkanı adayı olmak kadar güzel ve gururlu bir şey, gurur verici bir şey olabilir mi? Elbette ki bununla ilgili çalışma yapacak. Bunun için örgüt kurduğu iddiası toplumda hiçbir yerde kabul görmüyor arkadaşlar. İddianamelerde gene ortaya çıkan bir şey var, ona bir özellikle de ben de dikkat çekmek istiyorum. Mesela, bir yöneticinin şoförü bilgisayar, tablet vesaire gibi şeyler götürdüğüne dair gözaltı yapılıyor, tutuklanıyor, sonra yöneticiye soruyorlar, o da "Evet, ben bu PC'leri ve bilgisayarları ihtiyacı olan sahiplere dağıttım." diyor, o yönetici serbest kalıyor, o PC'yi ve bilgisayarı taşıyan şoför tutuklu şu anda. E, şimdi, ilk başta ortaya çıkan iddiaları ortaya koyan bu gizli tanıklar... Ya, bir iddianamenin içinde aynı noktası virgülüne kadar 2 aynı ifade gizli tanıklarda aynı olabilir mi? Biri, Meşe, iddiasından vazgeçmiş, İlke gelmiş, İlke de aynı virgülle, aynı iddialarla... İlk çıktığında ne demiştiniz, iktidar ne demişti? "560 milyar yolsuzluk var." Şimdi, bunlarla ilgili hiçbir şey söyleniyor mu? Yok. 160 milyar yolsuzluk varmış, 400 milyar uçtu gitti şu anda.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Az mı?

TAHSİN OCAKLI (Rize) - "Az mı?" "Çok mu?" meselesi değil Vekilim, söylediğiniz şeyin olup olmaması meselesidir, "Az mı?" "Çok mu?" meselesi değil. Burada yolsuzlukla ilgili şimdiye kadar sizin bu iddianamenin içinde, bu saatten sonra da gösterebileceğiniz herhangi bir belgeyle mali yolsuzluklara ilişkin bir tane söyleyebileceğiniz tutarlı bir şey var mı? Varsa buyurun, söyleyin, çıkarın, bir tane belge çıkarın, deyin ki: "Şurada, şu oldu."

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biz söylemedik, basında iddialar çıktı yani.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz davanın tarafı değiliz ki.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - İBB'nin kreş yaptırma talepleriyle ilgili bazı müteahhitlere davet çıkarmasını "rüşvet alma" olarak kabul ediyorsunuz; olmaz.

Yurt yapmayla ilgili... Vatandaşa yurt yaptırıyor, vatandaşa kreş yaptırıyor; bunlarla ilgili... Şişli Belediyesinde ne oldu, düşünelim. Bir müteahhit çıktı -ismini söylemeyeyim buradan- E.T. isimli, televizyonlarda boy boy gösterdi, dedi ki: "Benden bu kadar rüşvet alındığının belgesidir." Sonra, o belgenin Şişli Belediyesi tarafından ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşaat yapıldığı için düzenlenmiş ceza tutanağı olduğu ortaya çıktı.

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Harç.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - "Harç" diye düzeltiyor Belediye Başkanım, Vekilim.

Sürekli olarak, ortada algı üzerinden, bir operasyon üzerinden... Bunun nedeni şudur: Değerli arkadaşlar, kabul edin, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanını 3 kere geçti ve bir daha yarışmak istemiyor. İki kere iki, dört; bunun tek sebebi budur ama buna emin olun, bu halk -önünde sonunda- bunun farkındadır. Yapılacak olan ilk seçimde bizim adayımız hâlâ Ekrem İmamoğlu'dur. Ekrem İmamoğlu bu ülkeyi yönetecektir, yakın tarihte bunu göreceksiniz. Biz onun için hodri meydan diyoruz, hodri meydan!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hayrını görün.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Hayrını biz değil, Türkiye görecek.

SEDA GÖREN (İstanbul) - Nereden biliyorsunuz seçimi?

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Savcıların arkasına saklanmayın, savcılarla siyaset yapmayın; eleştiriyordunuz bir zamanlar bunu.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Siz de rahat edeceksiniz, merak etmeyin, çocuklarınızı yurt dışına göndermeye mecbur olmayacaksınız, o yüzden rahat olun bununla ilgili.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bırakın okutmayı, çocuğuna şirket kurduruyor.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Şirket, mirket... Şirket kurduruyorsa, niye "nereden buldun yasası"nı kabul etmiyorsun o zaman? Para gönderdiğini söylüyorsun, "Bunu nereden buldun?" diye bir sor bakalım. O yasayı getirin, kimin ne olduğu belli olacak ama nereden buldun yasası yok, ispat yok; "Çocuğuna para gönderdi."

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Onun ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz ya!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Yaşar Bey, karşılıklı konuşmayalım.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Gönderir tabii, dedesidir gönderecek ama siz şunu söyleyemezsiniz: "Bu bir rüşvet belgesidir." diyemezsiniz. Bu bir rüşvet değildir, bir ailenin bir çocuğa transferidir, ortada olan bir şeydir; gizli değil. "Bunlar oldu." diye gidip şoförünün kasasını, babasının tarlasını... "Parkenin altında 2 milyon dolar para var." diye böyle iddialarda bulundunuz, bunların hepsi yok oldu, fos oldu.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yargının kararı.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Oldu mu? Oldu. Ya, demek ki mesele Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığı meselesinden ibarettir ama korkmaya devam edin, bence de korkun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Niye korkalım ya? Korkulacak bir şey mi var?

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Korkmuyorsanız da sandık getireceksiniz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Tehdit mi ediyorsun?

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sandıkta vatandaşın ne yapacağını hep birlikte göreceğiz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Tehdit mi ediyorsun?

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Bu bütçenin bizim için bir yararı yoktur. Ben bu bütçede vatandaş yararına, kamu yararına bir fayda görmüyorum. O yüzden bu bütçeyi kabul etmiyoruz.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.