| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 19 .11.2025 |
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Çok teşekkür ederim.
Sözlerime başlamadan önce bir üzüntümü dile getirmek isterim: AK PARTİ'li arkadaşlarımızı dinlerken özellikle yine -Orhan Bey gitmiş- Orhan Bey yaptıklarıyla ilgili ve yapacaklarıyla ilgili o kadar çok böbürlendi ki bu, kalbimden çok geçti dilime vurdurmak zorundayım. Hâlbuki Cenab-ı Allah kibirle kasılan, kendini beğenmiş, çokça övünüp duran hiç kimseyi sevmez. Dolayısıyla, bu kibir ve gururun bir kenara bırakılması elzemdir. Bir arkadaşınız da söylemişti zaten, hatırlıyorum "Peygamber kibir yaptı ama biz yapmıyoruz." diye. Bu işlerden uzak durmakta fayda var. Yapacaklarımızı ve yaptıklarımızı anlatırsak sevinirim.
Şimdi, milletin alın terinden oluşan her kuruşun hesabını sormak parlamenter geleneğimizin bize yüklediği kadim bir vazifedir çünkü ulaşım politikası dediğimiz şey sadece yol, köprü, tren hattı değildir; bir ülkenin devlet aklının, planlanma gücünün, kamu ahlakını da aynasıdır. Bu aynaya baktığımızda gördüğümüz manzara hiç parlak değildir.
Bakanlığın bütçesi bir yılda yüzde 9,59 artarak 525 milyar 260 milyon TL'ye çıkmıştır fakat bu büyüme ülkenin ulaşım stratejisinin güçlendiğinden değil plansızlığın, yarım kalan projelerin ve geciken yatırımların maliyeti olduğu da açıkça görülmektedir. Program sınıflandırmasına baktığımızda kara yollarındaki yüzde 41'lik daralmaya karşın bazı kalemlerde fahiş artışlar bulunmaktadır. Bu dalgalanma Bakanlığın stratejik bir vizyon yerine günübirlik hedeflerle ilerlediğinin de ispatıdır ancak asıl mesele rakamların büyüklüğü değil bu rakamların neyi çözüp neyi çözmediğidir.
Geçen yıl bütçe görüşmelerinde Sayın Bakan Bandırma-Osmaneli Hızlı Tren Hattı'nın 2025 sonunda biteceğini söylemişti; daha sonra bu, 2026'ya revize edildi, bugün hâlâ hattın bitip bitmediğiyle ilgili bir bilgimiz yok. Bu, kurumsal hafızası zayıflamış bir devletin değil vaat üretip zaman kazanmaya çalışan bir siyasi iktidarın aslında bir fotoğrafıdır.
Yine, Halkalı-Başakşehir-Arnavutköy Havalimanı Metrosu için "2024 Mart" dendi, sonra "2024 sonu" ardından "2025" şimdi de "2026'nın ilk çeyreği" deniyor. Bir metro hattı bu kadar çok tarih değiştirmez, değiştiriyorsa da ortada ya yönetmemek ya da bilerek yanıltma vardır; bu, milletin güvenini aşındırmaktır
Yine, Malatya Havalimanı Terminali. 2021'de temeli atıldı "2023 şubatta açıyoruz." denildi, aradan dört yıl geçti, hâlâ bitmedi. Üstelik yeni ihale açılıyor ve "Bitiş tarihi 2026." deniyor. Bu, kamu kaynağının hoyratça kullanımının yeni örneği.
Gelelim 2026'nın trafik cezaları hedeflerinize. Bütçeye konulan trafik cezası geliri 93 milyar 241 milyon TL; bu rakam Enerji Bakanlığı bütçesinin 2,5 katı. Devlet vatandaşa yol yapıyormuş gibi söyleyip faturayı ceza makbuzuyla çıkarıyorsa burada bir sorun vardır. Devlet, milletine pusu kurmaz. Trafik güvenliği için politika üretenlerin tek bulduğu çözüm ceza kesmek olamaz.
Başka bir vahim tablo da BTK'dedir. Bilgi edinme taleplerine cevap veremeyen, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen verileri saklayan bir kurum olmaz. Şeffaflık yok, hesap verilebilirlik yok. Engellenen "web" siteleri, açıklanmayan istatistikler kamu yararı değil keyfîlikten başka bir şey değildir. Siber güvenlik zaafları ise ayrı bir alarmdır. 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden bir vatandaşın diplomasının başkasına düzenlenmesi, e-imza sahteciliği, yetkisiz erişimler; bunlar artık teknik sorun değil devlet ciddiyetinin erimesidir.
Başka bir gerçek: Dünyanın 2019'da geçtiği 5G'ye biz hâlâ geçemedik. Mobil internette 104 ülke içinde 58'inci, sabit internette 156 ülke içinde 95'inci sıradayız. Türkiye'yi geçip gidenler arasında Nepal, Guatemala, Ukrayna ve Mısır var. "Türkiye Yüzyılı" sloganıyla ülkeyi 5G'nin bile gerisine mahkûm edenler bu tablonun sorumluluğunu taşımalıdır.
2006'da müteahhitlere ödenecek garanti katkı payı 101 milyar 302 milyon; Ticaret Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı bütçesinin 2,8 katı, Dışişlerinin de 2,1. Bu kadar para milletin cebinden çıkıp belli şirketlerin kasasına gidiyor. Bu, kamu yönetimi değil servetin kamudan alınıp belirli ellerde biriktirilmesidir.
Bir örnek de memleketim Çanakkale'den: 45 bin günlük geçiş garantisi vermişiz, yıllık 16 milyon 245 bin. Peki, ne kadar geçmiş?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Teşekkür ediyoruz Sayın Uz.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - 2 milyon 881 bin. Yani burada hata payı yüzde 84, Hazine ödemesi 281 milyon 671 bin euro. Yazık değil mi bu milletin parasına diyor, teşekkür ediyorum.