| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .11.2025 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Evet, Sayın Bakanım, değerli çalışma arkadaşları; hepiniz hoş geldiniz.
Sayın Bakan, bu kaçıncı bütçem ben hatırlamıyorum ama bütçelerde genel bir âdet var, Sayın Bakan geldi, muhalif milletvekilleri "Sayın Bakana da biz şöyle şöyle söyledik." gitti olur. Ben, sadece öğrenmek istediklerimi sormak istiyorum size; siyasetin dışında, günlük siyasetin dışında bir şeyler söylemek istiyorum. Bölgemizde hakikaten önümüzdeki yüzyılı şekillendiren hadiseler cereyan ediyor. Amerika, bugün Büyük Orta Doğu Projesi'ni Kafkaslara taşımaya çalışıyor, oraya doğru genişletiyor; Gürcistan'ı, Azerbaycan'ı, Ermenistan'ı da bu plana dâhil etmeye çalışıyor. Bu plana haritalara sil baştan yaparak da ulaşmak istemiyorlar. Yani, devletlerin içi boşaltılıyor, demografik yapısı değiştiriliyor, ekonomiyi bağımlı hâle getirdikten sonra, bölgeye ciddi anlamda hâkim olmaya çalışıyorlar. İşte, bunun benzeri de Suriye'de yaşanıyor. Suriye'de yaşananlarla ilgili devletin bu kadar derin bilgileri var da milletle mi paylaşmıyorsunuz? Ama millet bu gelişmelerden kaygılı, ben de dâhil olmak üzere. Paylaşmadığınız bir şeyler varsa lütfen bunu paylaşın, yoksa tarihî bir sorumluluk bu, yarın öbür gün sizin peşinizden gelir.
Mesela El Şara'yla bir araya geldiniz 11 Kasımda Amerika'da, sonra Amerikan Büyükelçisi aynı zamanda Suriye Temsilcisi Tom Barrack'la. "Amerika'nın Suriye'deki düzeni destekliyor olması fevkalade önemli." dediniz. Şimdi, oraya, o düzene yakından bakıyorum, SDG/PYD/YPG unsurları Suriye ordusuna 3 tümen hâlinde katılıyorlar, görev sahaları çok ilginç: Haseke, Rakka ve Deyrizor. Yani Türkiye'nin güney sınırında üniforma değiştirmiş bir terör ordusu oluşacak, sonrasındaki adımı ise tahmin etmek çok zor değil, hiçbir engelle karşılaşmadan bir terör devleti. Yani, bu bana fevkalade gelmedi. Siz "Fevkalade." dediniz ama bu senaryo bana fevkalade gelmedi, Türk milletine de gelmiyor. O yüzden sordum, söylemediğimiz bir şeyler varsa paylaşın, aksi hâlde sıkıntı yaratıyor bu ifadeler.
Büyükelçiler konusuna gelmeden önce Amerika'nın Ankara Büyükelçisinden bahsetmek istiyorum. Sayın Bakanım, "Anayasa değişmeli." diyen bir büyükelçi var. "Türkiye ulus devlet olursa İsrail için bölgede büyük tehlike olur." diyen bir büyükelçi var. Yani, kadim devlet geleneğinde büyükelçilerin bu hadsizliği yapması mümkün değildir, hiç kendisini uyarıyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Bunu Suriye için kullanıyor Sayın Türkkan.
YÜKSEL TAŞKIN (İzmir) - Eskiden olsa "oryantalist" deyip eleştirirdiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hayır. "Türkiye'de anayasa değişmeli." sözünün kendisi de dâhil, Osmanlı benzeri bir eyalet sistemi önerisi de yine kendisine ait.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Suriye için.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - "Türkiye Osmanlı benzeri eyalet sistemine, millet sistemine dönmeli." diye bir ifadesi var.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN - Türkiye için değil o Suriye için.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Bakanım, şimdi bu Avustralya'daki İngiliz Valisi bile bu kadar karışamıyor Avustralya'ya. Bu ne hadsizlik! Yani, nezaketi, hariciye geleneğini yok eden bir tutum bu.
Dışişlerinin hafızası ve geleneği de yok ediliyor. 30'a yakın büyükelçi var Sayın Bakanım, siyasetten gelme. Çok önemli özellikleri olan siyasi arkadaşlarımız olur, onlardan bazılarından faydalanabiliriz ama git gide gelenekten gelmeyen siyasileri Dışişleri Bakanlığında büyükelçi olarak görevlendirdiğinizde -Dışişlerinde bir usta-çırak ilişkisi var- oraya arkasından kendisiyle çalışacak bürokrat bulmakta zorlanıyorsunuz çünkü gitmiyor. Hariciyeden gelen bir bürokrat büyükelçi olmayınca onlarla beraber o usta-çırak ilişkisini koparıyorsunuz, bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Türk dışişleri geleneğine de uygun değil.
Sizler Fener Rum Patrikhanesini açılışa hazırlıyorsunuz, İskeçe Türk okulunda öğrenciler ve öğretmenler okula alınmıyor şu anda. Balkanlarda aşağılanıyoruz yani gerçekten hor görülüyoruz, zaman zaman siz gittiğinizde size karşı yürütülen o misafirperverliğe aldanmayın, arkasındaki gelişmeler çok sıkıntılı. Bosna'da bir suskunluk var, Kosova'da bir gecikme var, Sancak'ta görmezden gelme var. "Uluslararası toplum" denilen Batılıların Türkiye'ye karşı iki yüzlülüğünü de çok rahat gösteriyor bu. Bizim bu konuda, Balkanlarda biraz daha aktif olmamız gerektiğini düşünüyorum. Oradaki soydaşlarımız Türkiye'yi yanlarında hissetmek istiyorlar -siz de iyi biliyorsunuz- ama maalesef göremiyorlar, çaba sarf ettiğinizin farkındayım ama maalesef bu konuda çok ciddi eksikliğimiz olduğunu düşünüyorum. Türkmenlerin gözü yolda, başı öne eğik bekledikleri gibi, Balkanlarda Türkler sizi bekliyorlar. Diliniz "kürdistan" demeye dönüyor ama Türkistan lafını daha duymadım, onu duymak istiyorum. Tüm bunların önüne geçmek için cumhuriyetin dış politikasına ve hariciye geleneğine sahip çıkmak zorundasınız.
Sayın Bakan, bir de vize konusu var. Yeni yüzyılda Türkiye'de vize almayı bırakın, vize randevusu alamayan insanlar var. Kamu bankasında yirmi beş yıllık müdürlük yapan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bir on beş dakika daha rica edeyim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Herkese aynı uygulama Sayın Türkkan.
Bakın, ben dedim "Türkkan"
VELİ AĞBABA (Malatya) - Tamamlayın lütfen, tamamlayın.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağbaba hem CHP'yi idare ediyorsun hem burayı idare ediyorsun, lütfen ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Şu vize konusunda Sayın Bakanım randevu alamıyor insanlar, öğrenciler randevu alamıyorlar, öğrenim hayatları yarım kalan çocuklar var. Lütfen, bu konuyu da "İtibarımız çok fazla." derken göz önünde bulundurunuz.
Teşekkür ediyorum.