KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kritik bir bakanlığın bütçe görüşmelerindeyiz. Sayın Bakanın Türkiye için çizdiği tabloya bakarsak ülke güllük gülistanlık bir durumda, suçlular yakalanıyor, Emniyet operasyon üzerine operasyon düzenliyor, sorun ve sıkıntılar neredeyse sıfırlanmış, bitmiş hâlde ise o hâlde buradan Sayın Bakana açıkça sormak istiyorum: 14 Ocak 2015 günü Cizre'de 12 yaşındaki Nihat Kazanhan'ı hedef gözeterek vuran ve öldüren Polis Nurbaki Göçmez nerede ve neden hâlâ yakalanmıyor? Nurbaki Göçmez'in yakalanması için iki yıl yedi aydır hangi çalışmalar yürütülüyor, neler eksik bırakıldı? Bakanlığınız "Evrak eksik." bahanesine sığınarak kırmızı bültenle arama işlemini neden uzattıkça uzattı? Sayın Bakan, bu olayı sıradan adli bir vaka olarak göremezsiniz, sayamazsınız. Nihat'ın katledilişi, Polis Nurbaki'nin işlediği cinayet, önce tutuklanıp sonra serbest bırakılışı, sonrasında kaçışı ve yakalanmayışı yani tüm bu yaşananlarda yüzyıllık Kürt meselesinin ipuçlarını görebilirsiniz, mevzubahis Kürt olunca kurumların, kuralların, yasaların nasıl da işlemez olduğunu idrak edebilirsiniz yani cezasızlığın nasıl işlediğinin izini burada sürebilirsiniz. Bu nedenle Sayın Bakan, fail Nurbaki Göçmez'in hâlâ yakalanmaması, serbestçe dolaşması yerine getirilmeyen bir adli süreç değil, bir zihniyetin aslında dışa vurumudur. Unutmayınız ki, gecikmiş adaletin telafisi için somut adımlar atmak sizlerin bizzat sorumluluğu altındadır.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; biz çok iyi biliyoruz ki şu an için iktidarı elinde bulunduranlar hangi konuda yurttaş için olumlu konuşursa o konuda hayati düzeyde noksanlık mevcuttur. Güvenlik söylemi tekrarlanıyorsa orada güvensizlik tesis ediliyordur, hukuktan söz ediliyorsa en çok hukuk çiğneniyordur, "Çetelerle mücadele ediliyor." deniliyorsa çetelere göz yumuluyordur, "Ekonomi iyi." deniliyorsa orada o yoksulluk had safhadadır.

Şimdi, Sayın Bakan, Şırnak'a yeni gelen bir Emniyet müdürü var ki maalesef evlere şenlik. Onun da dilinden "huzur" sözcüğü eksik olmuyor. "Asayiş berkemal." diyor, "Mücadele ediyoruz." sözü dilinden düşmüyor fakat gelin görün ki zaten Şırnak'ta eksik olmayan antidemokratik uygulamalar onun döneminde zirve yapmış durumda. Yani en ufak bir demokratik eylemimiz otobüslerce polis ve özel harekât görevlisiyle çevreleniyor Rojin Kabaiş için yapmak istediğimiz yürüyüşe bile engel olunuyor. Bakıyorsunuz etkinliklerimizde çatılarda keskin nişancılar eksik olmuyor yani bir teyakkuz hali söz konusu. Bakınız, Şırnak'ta özel kolluk güçlerinin cenazelere yaptığı müdahaleler, taziye alanlarının ablukaya alınması, halkın yas hakkının engellenmesi olağanlaştırılmak isteniyor. Valilikle birlikte İl Emniyet Müdürünün tek bir gayesi var, büyük ihtimalle provokasyon çıkarmak, eylem ve etkinlikleri sabote etmek, insanları korkutmak, "huzur" söylemiyle aslında zorbalıklarının üstünü örtmektir. Kimse sizlerden ve size bağlı olan görevlilerden ne bir lütuf bekliyor ne de bir iltimas; sadece görevinizi hakkıyla uygulamanız talep ediliyor.

Bir kentte huzur, korkuyu geçer akçe yapmakla ya da yurttaşı sindirmekle tesis edilemez, demokratik gerekliklerin yaşama geçmesiyle sağlanabilir.

Bugün içerisinde olduğumuz sürecin ruhuna uygun hareket etmek bizler kadar fazlasıyla sizlere görev ve sorumluluk yüklüyor çünkü geçmiş dönemlerde barışa yönelik çabalar ve gayretler çeşitli nedenlerle sekteye uğratılmak istendi; arzu edilen barış ve demokratikleşme ortamı bir türlü gerçekleşmedi. Şimdi ise buna dair toplumda umut ve beklenti yükselmişken Şırnak'ta yaşatılanlara dikkat edilmesi gerekiyor diyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum.