| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2025 |
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - İçişleri Bakanlığı bütçesini tartıştığımız bugün kadın yaşam hakkını konuşmak istiyorum. Özellikle somut ve güncel olan Rojin Kabaiş örneğini tartışmaya ihtiyaç var. 27 Eylül 2024 tarihinde Van'ın merkezinde kaybolan Rojin Kabaiş'in meselesinde ne yapmaya çalışılıyor? Tabii ki de Adli Tıp Kurumunun açtığı dosya var. Bu dosyada "Darbe yok, boğulma var." dendi. Adli Tıp Kurumunun raporuna göre Rojin Kabaiş katledilmemiştir ama bir yıl boyunca bu rapor saklandı, iki erkeğin dnası olduğu söylendi ve Rojin'in ailesinin, Rojin Kabaiş Adalet Komisyonlarının ve kadın örgütlerinin mücadelesiyle bu olayın şüpheli bir kadın ölümü olmadığı, iki erkek tarafından katledildiği anlaşıldı. Evet, Rojin Kabaiş yani herkes biliyor ki bu kadını birisi katletti, ailesi tehdit ediliyor. Neden tehdit edildiğini merak ediyoruz. Kim katletti Rojin'i? Kimi korumaya çalışıyorsunuz? Adli Tıp Kurumu neden bir yıl boyunca raporu gizledi? Bir soruşturma açtınız mı? Hayır, açmadınız. O nedenle, katillerin açığa çıkarılmasını, bu tarzdaki raporları gizleyenlerin acil açıklanmasını istiyoruz.
Ayrıca, bizim bakımımızdan bu adalet mücadelesi sokakta devam edecek. Dün Şule Çet'i katledenlere adli kontrolle izin verenler şu anda da Rojin'in katillerinin sokakta dolaşmasına izin veriyorlar. Buna, kadın örgütleri olarak, Rojin Kabaiş Adalet Komisyonları olarak adalet mücadelemize devam edeceğiz. Erkek egemen adaleti reddettiğimizi bir kere daha haykırıyoruz. Adli Tıp Kurumlarına... Ve aynı zamanda da onları da katil ilan ediyoruz çünkü suça ortaktır, İçişleri Bakanlığı da bu suça ortak olmuştur.
Ayrıca, İçişleri Bakanlığına şunu sormak istiyorum: Uzun zamandır Ezilenlerin Sosyalist Partisi başta olmak üzere bu ülkede devrimcilik yapmış, sosyalist mücadele yürütenlere karşı yalan beyanlarla itirafçı dosyaları hazırlıyorsunuz. En son İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra yalan beyanlar çarşaf çarşaf çıkmaya başladı. Ne yapıyorsunuz? Ezilenlerin Sosyalist Partisi üyelerini ve dostlarını gözaltına alıyorsunuz. Vay efendim, yemek yemeğe çağırmışız. Vay efendim, bir parkta buluşmaya çağırmışız. "Kadın özgürlük mücadelesi" demişiz, "İşçi sınıfı mücadelesi" demişiz, "Kürt halklarına demokratik talepler için mücadele" demişiz, "Demokratik Alevi için mücadele" demişiz. Bir halk kendi iradesiyle belediye başkanı seçmiş, bunlar için yalan beyanlar buluyorsunuz ve bu yalan beyanlarda bulunanlardan bazıları tüm suçlarına rağmen tahliye ediliyor. Birisi Mustafa Bozali denilen çocuk istismarı suçu işlediği için ESP'den, partiden atılan ama uyuşturucu kaçakçısı olduğu için çocukları öldüren bir kişiyi, sırf gidip hapishanede yalan beyanda bulunmasını istiyorsunuz ve itirafçı yapıyorsunuz. Uyuşturucu satmaktan dolayı cezasını indirip hapishaneden çıkarmayı düşünüyorsunuz ya da İhsan Aktaş gibileri, ihalede kaçakçılık yapmış, yolsuzluk yapmış, hepsini tahliye ediyorsunuz ama bu ülkede politik özgürlük isteyenlere karşı ise tutuklama, gözaltı ya da bütün yakınlarımıza "Gelin, ihbarcı olun." diyorsunuz. Bu ülkede onursuz olmaya, bu ülkede eşitlik ve özgürlük dışında yaşamaya çalışanlara itiraz ediyoruz. Bu ülkede politik özgürlüğü savunuyoruz, bu ülkede eşitliği, özgürlüğü savunuyoruz. Tüm baskılarınıza, tutuklamalara, gözaltılara rağmen direnişimizden ve irademizden vazgeçmeyeceğiz, yalanınız dolanınız sizinle olsun!