| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2025 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım, Değerli Bakan Yardımcıları ve milletvekili arkadaşlarım; ben de sizleri öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, ülkenin genel anlamında huzurundan sorumlu bir Bakansınız. Gerek Emniyet teşkilatı gerek Jandarma gerekse diğer faaliyet kollarıyla birlikte eğer bir ülkede "huzur" denecekse ilk akla gelen Bakanlık siz ve sizin Bakanlığınız. Dolayısıyla Sayın Bakan, ben size sormak istiyorum: Sizce bu ülkede huzur var mı? Siz, bu ülkede huzur olduğunu görüyor musunuz ya da düşünüyor musunuz? Bunu sormak istiyorum. Yani bugün toplumda şöyle baktığımızda gerçekten insanlar infial etmiş vaziyette. Ha, bunun değişik nedenleri var yani ekonomik boyutu var, sosyal boyutu var, genel anlamda strese girmiş bir toplum boyutu var yani kısacası, toplum gerçekten infial vaziyetinde ve artık sokakta kimsenin kimseye yan bakmaya böyle cesaret edemediği yani yolda "Yok, beni solladın." deyip sopalarla insanların linç edildiği bir ülke hâline geldik. Yani böyle bir toplumdayız şu an ve böyle bir dönemi yaşıyoruz. Gerçekten, insanların artık birbirine tahammülü kalmadı, can güvenliği de kalmadı yani kime, nereden, nasıl bir saldırı geleceği, hangi gerekçeyle veya bahanelerle başına ne iş geleceği belli olmayan bir ülkedeyiz Sayın Bakan. Yani sorgulanması gereken taraf gerçekten bu yani. Şimdi, polisimiz görevini yapmaya çalışıyor, sıkıntıları var, zor durumda, Jandarmamız aynı şekilde, gerek iç güvenlik gerek efendim sınır güvenliği, her şey bir arada yani böyle bir dönemi yaşadığımız süreçte size de gerçekten görev düşüyor ve bunu yaparken de toplumda bir ayrışmaya müsaade etmeden yapılması gerekiyor ama bakıyoruz ki kolluk kuvvetleri sadece bir iktidarın kolluk kuvveti ve kendinden olmayana karşı hasmane tavır sergilensin diye alanlara gönderilen bir vaziyete dönüşmüş vaziyette. Sayın Bakan, gelin miting girişlerine bir bakın veya diğer toplumsal etkinliklere bir bakın. Ya, alana girerken vatandaş girmeye zorlanıyor. Böyle bir dönemi yaşıyoruz yani polis de bizim polisimiz, jandarma da bizim jandarmamız yani siz bizden yana, bizden olmayan ayrımını o insanlara empoze etmeyin. Ve yapılan eylemlerdeki o jandarmanın, polisin tutum ve davranışı, o genç kızlara, gençlere, kadınlara, erkeklere olan davranışlarını bir görün ya. Sayın Bakanım, gelin, bir bakın. Karşıdaki insanlar bu ülkenin düşmanı değil, karşıdaki insanlar yabancı unsur değil, bu ülkenin vatandaşı. İşte Saraçhane olayları ve bütün şehirlerde benzer etkinlikler düzenlendi. Bir hafta on gün sürdü. Ya, orada ne muamelelere maruz kalındı? Yanımdaki milletvekili arkadaşın gözüne yarım metreden biber gazı direkt hedef alınarak sıkıldı, ben tesadüfen kenarda kaldım ya. Ya, milletvekili bu Sayın Bakan, milletvekili, üstelik tanınmış bir milletvekili, görüntüleri yanımızda. Ya, bu talimatları siz verirken gerçekten vicdanınız... Yani neye göre bu talimatlar veriliyor veya bu talimatları veren müdür arkadaşlar sizin bilginizle mi bunları yapıyor? Ben sormak istiyorum. Eğer böyle davranırsak toplumda huzur kalmaz. Sizin göreviniz siyasi ayrım yapma değil toplumdaki huzuru sağlama bakanlığı ama daha önce de söylendi ya kendi arazisini kurtarmaya çalışan köylüye, zeytinini kurtarmaya çalışan teyzeye, su kaynaklarını kurtarmaya çalışan amcaya saldıran jandarma polis istemiyoruz ya. Böyle olmasın yani onlar da kendi için, toplum için, memleket için mücadele eden gerek o bölgenin insanı gerek çevreci insanlar Sayın Bakan. Siz ülkede huzuru bir kere bitirdiniz ve gerçekten can güvenliği kalmadı bu sokaklarda. En ufacık bir olayda, ya, bakkalda adam bozuk para üstü tartışması yaşıyor, akabinde 3 kişi giriyor, adamı linç ediyor tekme tokat sopalarla, sonra da elini kolunu sallayarak geziyor. Yok, efendim, işte, değişik nedenlerle "Yan baktın." da "Yok, öbür tarafta, bilmem ne yaptın da." Toplum o hâle geldi. Yani Sayın Bakan, sorgulanması gereken nokta burası. Yani diğer konuları bir şekilde çözeriz, çözülür. Ha, bu zamana kadar da çözemediğiniz için belki de bu olaylar bu kadar büyüyor ayrı bir mesele ama sorgulanması gereken, tekrar söylüyorum, üzerinde çalışmanız gereken yön burası. Polis sadece sizin ve sadece AKP'nin polisi değil, jandarma sadece bir siyasi partinin, AKP'nin, iktidarın polisi, jandarması değil. Böyle bakmayın, böyle bakmayın. Yani o polis arkadaşlar, jandarma arkadaşlar, görevli arkadaşlar öyle düşünmesinler. Bu memleketin polisi, bu memleketin askeri ya! Ama sizin tutum ve davranışlarınız sadece bir yere mensuplarmış gibi algı yaratıyor. O algı da sokağa sirayet ediyor Sayın Bakan, ben size söyleyeyim.
Şimdi, bugün sizin bakanlığınızın görüşmesi olacağını bilen, duyan arkadaşlarımızın bazılarının talepleri var. Sayın Bakan, belediye başkanlarımızın şöyle bir talebi var: Belediyelerin EDS ücreti alacakları var Bakanlığınızdan. Bugüne kadar bu ücretler yeterli derecede ödenmemiş. Belediyelerin hemen hemen çoğunluğunun EDS ücreti alacakları var. Bu alacakların ödenmesini bekliyor belediyeler ya da ödeyemeyeceksiniz belediyelerin vergi ve SGK borçlarıyla mahsup edilmesi noktasında temlik yetkisi vermenizi bekliyorlar. Bu konuda gerekli talimatları verirseniz belediyeler en azından ekonomik anlamda biraz rahatlar diye düşünüyorum. Bu konuda belediyelerle ilgili alacak konusunda talimatınızı bekliyoruz Sayın Bakanım. Yine, Antalya ili Korkuteli ilçemizin bir talebi olmuş sizden Sayın Bakan, hayvan barınağı konusunda bir destek Bakanlığınızdan. Bu konuda sizlerden... İlçenin mevcut nüfusunun özellikle yaz aylarında çok yoğun olması nedeniyle bu sorunun çözümü noktasında sıkıntı yaşanıyor. Korkuteli Belediyesi sizden bu anlamda destek istiyor.
Sayın Bakan, bir konu var, onu da daha önce burada çok defalarca konuştuk. Bu şehitler arasında ayrımlar yapıldığı hakkında. Bugün bir şehit ailesinin tarafımıza gönderdiği mesajı paylaşmak istiyorum. 15 Temmuz sürecinde şehit olan Antalyalı bir evladımızın anne ve babası. Babasına, bu polis kardeşimizin beylik tabancası veriliyor. Babası beylik tabancasını alabilmek için kendisinden istenen sağlık raporu için hastaneye gidiyor ve babasından 1.300 TL ücret isteniyor. Şimdi, tabii ki burada mesele tek başına bir para meselesi değil yani 1.300 TL'yi verebilir, veremez, verebilecek durumda olur, veremeyecek durumda olur, ayrı bir mesele ancak düzenlemelerin çoğunda eş ve çocuklardan bahsediliyor. Şehit eş ve çocuklarına birtakım haklar sağlanırken, bu olayda olduğu gibi, o çocuğu yetiştiren anneyi ve babayı da yok saymayalım. Benzeri uygulamalarda olduğu gibi annenin ve babanın da bu imtiyazlardan yararlanma noktasında gerekli katkıyı sağlayalım çünkü, dediğim gibi, bir taraftan evladını kaybetmiş bir anne, bir baba ama bir taraftan da orada bir beylik tabanca kendisine bırakılırken para ödemiş olması onu manevi anlamda daha çok yaraladığı ortada. Bu anlamda, bir düzenleme yapılmasının da yeniden ihtiyaç olduğunu sizlere ifade etmek istiyorum.
Yine, bizim Antalya bölgesinde özellikle otelcilerin sorunları var. Kimlik bildirim sistemiyle ilgili, orta ve küçük ölçekli otel ve pansiyonların kimlik bildirimleriyle ilgili zaman zaman sorunlar yaşadığı ve kısa süre içerisinde bildirimde sorun yaşarsa ruhsat iptaline kadar giden bir süreç var. Özellikle eski pansiyonların ve çoğu basit konaklamayla ruhsatlandırılmış olan bu tesislerin çoğunluğu eski parseller, eski taşınmazlar, eğer ruhsat iptal edilirse yeniden ruhsat çıkarılmaları çok zor, bu da o esnafı mağdur edecek durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
CAVİT ARI (Antalya) - Dolayısıyla, bu anlamda süreli yani en azından yılda 1-2 kere tekrar edilirse, yani en az 2 kere tekrar edilirse gibi kayıtlar konursa esnafın mağduriyetinin önüne geçilmiş olabilir.
Polislerimizin sorunlarıyla ilgili burada çok detay konuşmalar yapıldı, ben de o konuşmalara aynen iştirak ediyorum. Bu konuyla ilgili bana gelen taleplerden bir tanesi de terfilerle ilgili düzenlemelerin neredeyse iki yıldır yapılmadığı ve iki yıldır birinci sınıfa yükselme noktasında bir düzenlemenin olmadığı konusu var. Bu anlamda, Emniyetteki arkadaşlarımızın yani polis arkadaşlarımızın böyle bir beklentisini diğer sorunların yanında ilave olarak söylemek istiyorum.
Sayın Bakan, son olarak Esenyurt Belediyesiyle ilgili, Belediye Başkanımızla ilgili o kayyım sürecini ben de tekrar etmek istiyorum. Gelinen süreç itibarıyla kayyım sürecine son verilmeli ve Belediye Başkanımızın bir an evvel göreve iadesiyle ilgili karar verilmeli diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ediyoruz.
CAVİT ARI (Antalya) - Son söz...
Sayın Bakan, sizin verdiğiniz verilerde -göç yönetimiyle ilgili söylüyorum- yakın tarihte...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Arı, uzatmayı da yapmıştık.
CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım, bir kelimeyle bitiriyorum.
Yakın tarihte geçici koruma altında olan Suriyelilerin sayısı önce 2 milyon 782 bin 733 olarak geçerken bugünkü sunumunuzda 2 milyon 381 bin 326 olarak geçmekte. İkamet izni verilmiş olan 1 milyon 85 bin 40 Suriyeliden de bahsediliyor. Şimdi, şunu sorayım: Şu an Türkiye'de doğan Suriyeliler bu sayıya dâhil mi? Bir de ne kadar Suriyeli ve diğer yabancı ülke vatandaşı seçmen olarak seçimlerde oy kullanıyor? Bunları da size sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.