KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İçişleri Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakan, üç sene önce göreve başladığınızda, aslında biz muhalefet partilerinin milletvekilleri olarak sevinmiş, sizi tebrik etmiştik. Zira ülkede toplumsal kamplaşmanın en önemli unsuru olan, demokrasiyi sadece süslü bir kelime sanan bir selefiniz vardı fakat maskeniz çabuk düştü. Tam bir sene önce buraya geldiğinizde Esenyurt Belediye Başkanımız sabaha karşı kapısı kırılarak gözaltına alınmış ve uyduruk iddialarla tutuklanmış, yerine kayyum atanmıştı. O gün bunun bir demokrasi darbesi olduğunu söylemiştik. Ahmet Başkanımız şimdi serbest bırakıldı, elle tutulur, somut bir delil bile yok. O zaman da "Suçu varsa herkes yargılanır, cezası varsa çeker. Bu insanlar belediye başkanı, bunlara bu muameleyi yapmayın, halkın iradesine darbe vurmayın." demiştik ama siz hukuku ayaklar altına alan bir muamele yaptınız.

Değerli milletvekilleri, şimdi, o tarihten bu yana bir sene geçti, 17 CHP'li belediye başkanı cezaevinde, demokrasi askıda, halkın iradesi gasbedilmiş durumda ve iddianameler ortada. Bu bir düşman hukuku değil de, irade gasbı değil de nedir diye düşünüyorum.

Sayın Bakan, bir senede ülkenin önemli sorunlarını bir kenara bırakıp saray talimatıyla İçişleri Bakanlığını muhalefete ve demokrasiye karşı bir savaş bakanlığı hâline getirdiniz. Bunu üzülerek söylüyorum. CHP'li belediye başkanlarımız, il başkanlarımız tamamen siyasi nitelikteki operasyonlarla ve suçlamalarla tutuklandı. Şimdi iddianameler hazırlanıyor, yargılamalar başlayacak ve gerçekler ortaya çıkacak. Halkımız da bunu yakından takip ediyor. Vahim olan nedir biliyor musunuz? Halkın oylarıyla seçilen başkanlar gözaltına alınırken sizin tarafınızdan Türkiye'de âdeta terör örgütü liderlerine uygulanacak bir sistem devreye sokulmuştur. Gözaltındaki belediye başkanlarımız insanlık dışı biçimde gözaltına alınmıştır. Yoğun polis ablukası altında itilip kakılarak bazılarının elleri kelepçeli şekilde sağlık kontrolüne götürülmesinin görüntüleri maalesef tüm ülkeye servis edilmiştir. Sayın Bakan, siz bu belediye başkanlarına bu muameleyi gerçekten niye yaptınız, kimin gözünü şirin görünmeye çalışıyordunuz; anlaşılır değil. Yine, İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından iradesine sahip çıkanlar Saraçhane'de ve yurdun dört bir yanında toplandı. Kimler vardı orada? Gençler, kadınlar, emekçiler, öğrenciler, emekliler, gazeteciler; hepsinin ortak talebi "İrademe darbe yapma." idi ama iktidar ne yaptı? Siz ne talimat verdiniz Sayın Bakan? Vatandaşa gazla, copla, tazyikli suyla saldırıldı; altı gün içinde 1.418 kişi gözaltına alındı. Bu, demokratik bir ülkede olmaz Sayın Bakanım. Görüntüler ülkenin hafızasına kazındı; coplanan öğrenciler, yerlerde sürüklenen insanlar, gazdan kaçarken ayakkabılarını kaybedenler, panikten insanların birbirini ezdiği anlar... Bu hangi yasağa uygun Sayın Bakan? Bunlar, demokratik hakkını kullanan vatandaşlara karşı savaş açmış bir iktidarın uygulamalarıdır. Bu şiddet ordusunun komutanı da maalesef sizdiniz.

Bakın, ifadelerde ve tutanaklarda var, hem Ankara'da hem İstanbul'da gözaltına alınan kadınların çıplak aramadan geçirildiği, tacize uğradığı iddiaları var. Demokratik hakkını kullanmanın dışında ne yapmış bu insanlar Sayın Bakanım? Bu İçişleri Bakanlığı sokaktaki genci ezerek mi güç gösterisi yapar, gazeteciyi gözaltına alarak mı demokrasi sınavı verir? Bunlar için soruşturma açacağınıza bunları uygulayan bazı polisler için "Kahraman polislerimizle iftihar ediyorum." diyerek bu yöntemleri uygulayanları cesaretlendiriyorsunuz. Sayın Bakan, kimse polisle kavga etmiyor, biz polisimizin yanındayız, biz sizin emirleriniz altındaki hukuksuz polis şiddetine karşıyız. Bu yaşananların asıl sorumlusu maalesef sizsiniz.

Yine, sayın milletvekilleri, bu ülkenin 1'inci partisinin il başkanlarına hem de Atatürk'ün kurduğu partiye mahkeme kararı gerekçe gösterilerek kayyum atanmıştır. Partimiz "Babaevine sahip çıkıyoruz." diyerek bütün örgütlerini dayanışmaya çağırmış ama Valilik aynı saatlerde âdeta İstanbul'da olağanüstü hâl ilan etmiş, yolları kapatmış, il binamız polis tarafından abluka altına alınmıştır ve daha ileri giderek il binamız polis şiddetiyle işgal edildi, milletvekillerimiz darbedildi, yüzlerine biber gazı sıkıldı, kadınlar, gençler tekmelendi, onlarca yurttaş gözaltına alındı. Bu, demokrasi değil, polis devleti anlayışıdır Sayın Bakan ve bütün bunların ardından çıktınız "Mahkeme kararını yok saymak hukuka meydan okumaktır, devlet gereğini yapacaktır." dediniz. Biz hukuka meydan okumadık, hukuka siz meydan okudunuz. Anayasa’nın 34'üncü maddesi: "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." diyor, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11'inci maddesi aynı şeyi söylüyor, AİHM ve AYM kararları ortada, yasa ortada, hukuk ortada; Anayasa'yı ve yasayı çiğneyen maalesef siz oldunuz. Sayın Bakan, bu ülkenin polisini iktidarın değil, milletin emrine vermek zorundasınız; kolluk gücünü bir partinin sopası gibi kullanamazsınız. Polis, iktidarın değil, hukukun polisidir

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan AKP iktidarı varlığını devam ettirsin diye tüm muhalefete savaş açarken bakın, ülkede durum ne? Organize suç örgütleri 18 yaş altına indi, mahalle çeteleri ülkeyi kuşattı, kendilerine "Daltonlar" "Redkitler" ve benzeri adlar veren çeteler kontrolden çıktı, özellikle büyük şehirlerde terör estiriyorlar, son yıllarda tüm tehdit, haraç, kurşunlama, cinayet işlerinde bu çocuk çeteler var. Bakın Sayın Bakan, TÜİK verilerine göre 2024 yılında çocukların karıştığı olay sayısı 612.651. Bu sayı 2023 yılına göre yüzde 9,8 oranında artmış. Suça sürüklenen çocukların yüzde 40,4'ü yaralama, 16,6'sı hırsızlık, 8,2'si uyuşturucu suçlarına karışmış. Bakın, genç yaşta öldürülen Polis Memurumuz Şeyda Yılmaz'ı öldüren 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti'nin 26 suçtan kaydı var. Yine, Sinan Ateş cinayeti sanıklarından Serdar Öktem İstanbul'un göbeğinde uğradığı silahlı saldırı sonucunda yine çeteler tarafından öldürüldü, şüphelilerden 2'si 18 yaşın altında. Yine, İzmir'de bir tarikat bağlantılı bir çocuk evinin sokağında karakol basıp polislerimizi katlediyor, katliam öncesi sosyal medya paylaşımları var, önlem alınmış değil ama iktidarı eleştiren en ufak "tweet"te sabaha karşı insanların evi basılıyor. Bu uygulama hız kesmeden devam ediyor.

Değerli milletvekilleri, Mıhyeddin Yakışır olayını biliyorsunuz, sahte diplomacı; devletin çöküşünü tablosu. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sistemine 29 yaşındaki uyuşturucu bağımlısı bir torbacı sızmış, bu torbacı sahte başkomiser kimliğiyle emniyet içinde gezmiş, e-imza kullanmış, diploma dağıtmış, devletin tüm sınav sisteminde oynamalar yapmış yani rezillik diz boyu ama gelin görün bizim belediye başkanlarımız ise veri sızdırmakla yargılanıyor. Vallahi diyecek laf bulamıyorum!

Kadın cinayetleri her gün artıyor, her gün sokak ortasında 2-3 kadınımız katlediliyor. 2025 Aile Yılı'nın ilk dokuz ayında 290 kadın öldürüldü ama buna barikat yok, barikat "Zeytinime dokunma." diyen köylüye, yemek fiyatlarını protesto eden öğrenciye.

Sayın Bakan, uyuşturucu yaşı 11-12 yaşına kadar düştü, gençler uyuşturucu batağında, önlem yetersiz. Bakın, Emniyet Genel Müdürlüğüne 2024 yılı bütçesinde "Bağımlılıkla Mücadele Programı" altında 5 milyar 937 milyon lira ödenek ayrılmışken toplam harcama sadece 1 milyar 40 milyon lira olmuş, ödeneğini kullanma oranı yüzde 17,5 yani buradan da ne kadar mücadele ettiğiniz aslında belli oluyor.

Benzer şekilde, 2025 yılı bütçesinde de Bağımlılıkla Mücadele Programı altında 7 milyar 341 milyon liralık ödeneğin sadece 462 milyon lirası kullanılmış yani bu alanlarda hiç mücadele etmediğiniz ortada Sayın Bakanım.

10 Kasım 2025 tarihinde yayınlanan Küresel Organize Suç Endeksine göre Türkiye suç rekoru bakımından 193 ülke arasında 10'uncu sırada ama asıl ürkütücü olan veri devlet aygıtının içine yerleşmiş, faaliyetlerini bizzat devletin kurumları içerisinde yürüten suç aktörleri açısından Türkiye 193 ülkeden 7'nci sırada Sayın Bakanım. Veriler ortada, gençler tehlike altında ama siz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Son bir dakika.

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - ...uyuşturucu baronlarını bitireceğinize ünlü isimlere yapılan uyuşturucu operasyonunu "başarı hikâyesi" diye pazarlıyorsunuz. Sayın Bakan, asıl ülkenin beka sorunu bunlardır. Bu millet sizden gerçek suç örgütlerine karşı mücadele bekliyor. Bunları yapın, biz sizin arkanızdayız, biz polisimizin arkasındayız. Cesur olun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.