| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 14 .11.2025 |
FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Bakanlığın değerli bürokratları ve kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
21 Ocak 2025 Kartalkaya yangınında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı rahmetle anarak sözlerime başlamak istiyorum. Aynı şekilde, Dilovası'ndan Soma'ya; Beşiktaş'tan İliç'e, Bartın'a uzanan ve hâlâ toplumsal hafızamızda derin yaralar bırakan tüm ihmaller zincirleriyle yaşanmış iş cinayetlerine ve felaketlerde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı da saygıyla anıyorum.
Konuşmalarımıza maalesef anmalarla başlamak zorunda kalıyoruz çünkü sizin, AK PARTİ'nin, yirmi üç yıllık kara düzeninde, devriiktidarınızda oteller, restoranlar, inşaatlar, madenler, ruhsatsız yurtlar yurttaşlarımız için tabutluk oldu. İhmallerin ve keyfiliğin bedelini ise her defasında vatandaşlarımız ödedi. Muhtelif kadim medeniyetlerin yurdu olan Anadolu ve Türkiye coğrafyası sizin döneminizde kadim sorumsuzluğun, kadim ihmallerin, kadim taassubun daha da kötüsü kadim tahammülsüzlüğün coğrafyası hâline dönüştür. Medeniyet ise maalesef yerini eziyete bırakmış durumda.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yüzden kültür ve turizm politikaları için esas olan bu teklifi hem kültür hem de turizm alanında tarihimizde görülmemiş bir krizler yumağı içerisinde Türkiye'nin kültürel ve demokratik marka değerinin düştüğü şark tipi bir despotizme ve hukuksuzluğa savrulduğu sadece sanatçıların siyasi görüşlerinden ötürü değil, şarkıcıların giysilerinden ötürü sansürlendiği ya da mahkeme koridorlarında mağdur edildiği, kültür ve sanatın asıl sahiplenicisi olan gençlerimizin ise baskılandığı günlerde Silivri'de rehin tutulduğu bir dönemde konuşuyoruz. Bugünler sadece Türkiye'nin değil, maalesef Türkiye'nin metropol kentlerinin de marka değerinin düştüğü bir dönemdir. Zira, kentleri yöneten ve kentlerin seçilmiş başkanlarıyla özdeşleşmiş olan Büyükşehir Belediye Başkanlarından Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere, Adana gibi Başkan Zeydan Karalar'ın, Antalya'nın Muhittin Böcek Başkanının ve İzmir'in geçen dönem Başkanı Tunç Soyer'in de hukuksuz biçimde hapiste tutulduğu ve Türkiye'nin demokratik, çoğulcu uygarlığının kara bir düzen içerisinde marka değerinin düşürüldüğü bir dönemde konuşuyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün teklif edilen yaklaşık 70 milyar liralık bütçe, Türkiye'nin kültürel zenginliğini büyütmeyi hedefleyen bir bütçe değil. Bu bütçe, kentleriyle özdeşleşmiş, belediye başkanlarını zindanda rehin tutan, sanatçıları ve sanatı denetlemek isteyen, yaratıcı düşünceyi ve eleştirileri susturan, kültürü iktidarın dogmatik alanına hapsetmek isteyen bir otoriter zihniyetin bakanlığının bütçesidir.
AKP iktidarı boyunca kültür kavramı giderek turistik ürün anlayışına indirgenmiştir. Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü gibi köklü kurumlarımız artık ehliyet ve liyakatin değil, sadakatin terfi ettirildiği bir yönetim anlayışına mahkûm edilmiştir. RTÜK, artık denetim yapan bir kurum değil, TELE1'den Halk TV'ye, Sözcü TV'ye kadar iktidarı eleştiren her kanalı farklı gerekçelerle cezalandıran bir giyotine dönüşmüştür. Aynı yayın ilkelerini onlarca kez ihlal eden yandaş kanallara ise ya hiç dokunulmamakta ya da sembolik uyarılarla cezalar verilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yerel, hatta ulusal ya da küresel ölçekte bir kentin ve bir ülkenin kültür politikalarının nasıl olması gerektiğini en somut şekilde görmek istiyorsanız, Cumhurbaşkanı adayımız sevgili Ekrem İmamoğlu ve liyakatli bürokratlarımızın yönetiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Atatürk cumhuriyetimizden Osmanlı mirasımıza ve Bizans tarihine kadar uzanan tüm kültürel mirasa sahip çıkma politikalarına bakarak bunu görebilirsiniz. Ekrem İmamoğlu, İBB Miras Programı'yla Galata Kulesi'nden Sirkeci sahil şeridine, Bulgur Palas'tan Müze Gazhane'ye, Çubuklu Silolar'dan Feshane Artİstanbul'a, İBB Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi'nden Süleymaniye civarındaki han ve çeşmelere kadar kentin kritik miras alanlarını tüm yurttaşlarımıza, gençlerimize, kadınlara ayırımsız bir şekilde açmıştır. Keyfî müdahalelerden ve teknik dışı uygulamalardan kaynaklanan hiçbir kurumsallık dışı muameleye izin vermemiştir. İşte, bu nedenle, Ekrem İmamoğlu döneminde marka değeri artan, İstanbul başta olmak üzere, bizlerin yönettiği belediyelerin başkanları ve onların kadroları Silivri zindanlarında mahkûm tutulmaktadır. Türkiye'nin ve kentlerimizin kültür ve turizm mirasına sahip çıkmanın ve marka değerini artırmanın yolu, şark tipi bir despotizmden vazgeçmek ve çoğulcu, demokratik uygarlığı, Atatürk cumhuriyetinin mirasını 21'inci yüzyıla taşımaktan geçmektedir.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.