| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 14 .11.2025 |
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Teşekkür ediyorum.
Ben başlamadan önce Sayın Bakanıma bir şey sormak istiyorum: İstifa edecek misiniz Sayın Bakanım? Evet, ses yok Sayın Bakanımdan.
Şimdi, atalarımızdan miras güzel sözlerimiz var bizim: "Gezdim Halep ile Şam'ı / Eyledim ilmi talep / Meğer ilim geriymiş / İlla edep, illa edep." Şimdi, 78 kişi can veriyor, bunların 36'sı çocuk. Bu kadim coğrafyada tam yirmi dört yıldır İslam ahlak ve faziletinden, Türklük gurur ve şuurundan eksikliğin son sürecini Kartalkaya'da yaşadık ve görüyoruz çünkü bunun bir bedeli olmuyor. 36'sı çocuk 78 can gidiyor ve bununla ilgili birinci derecede sorumlu olan Turizm ve Kültür Bakanlığı fakat yargı öyle bir karar veriyor ki burada sorumluluğu olan ve yargılanan kişileri ömür boyu hapse mahkûm ediyor ve bu karardan sonra bir bakandan açıklama ve bir istifa bekliyorduk. Sebebi de şudur: Çünkü Sayın Bakan kendi personelinin burada yargılanmasına müsaade etmedi. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletin helal oylarıyla seçilen milletvekilleriyiz ve iktidarıyla muhalefetiyle bu süreçte Meclisimiz bir Komisyon oluşturdu. Neydi? Kartalkaya Komisyonu. Bu Komisyon vasıtasıyla 28 kurum ve kuruluşu dinledik ve Bakanı da davet ettik. Sayın Bakanım kaçtı, gelmedi yani orada milletin vekillerini, Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçmiş olduğu ve oluşturduğu Komisyona "Benim seçenim tek kişi, o da reisicumhurdur." diyerek mealen katılmadılar ama bugün burada yakaladık, bugün burada soracağız. Peki, buradan da kaçtık, huzurumahşerde nasıl kaçacağız? Mahkemeyikübradan nasıl kaçacağız? Bunlar çok önemli şeyler. Bunlar vicdan taşıyan herkes için önemli göstergeler. Bu Komisyon yaptığı çalışmaların neticesinde dedi ki: "Burada dahli bulunan Turizm Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı mutlak suretle gelip burada konuşmalı ve burada birinci derecede suçludur." Meclis bunu söylüyor. Yargı da diyor ki: "Ben bilirkişi raporlarında incelediğim ve gördüğümüz üzere burada Turizm ve Kültür Bakanlığı birinci derecede sorumludur. Dolayısıyla Çalışma ve Turizm Bakanlığı -2 bakanlık- itfaiye, belediye ve il özel idaresi bu 4 kurum birinci derecede bu ölümlerden sorumludur ve ben de bunun yargılamak istiyorum." diyor ve başsavcılık iddianameyi böyle hazırlıyor. Şimdi, yargı yargılama talep ediyor, yok; Meclis "Yargılansın." diyor, yok. Bir bakan diyor ki: "Ben personelimi yargılatmam." Ve bir yargılayamıyoruz. Sonra ne Oluyor? Burada Danıştay Başkanı geliyor ve bir tanesi onun evladı, o "Alp" ve "Yiğit" denilen 2 çocuk oradan çıkıp o yangından kurtulup o çocukların çığlıklarını duyup tekrar geri dönmek istiyorlar. NTV muhabiri orada diyor ki: "Ya, çocuklar girmeyin, ölürsünüz." "Ya, biz kurtarabildiğimizi kurtaralım da biz ölürsek ölelim" diyorlar. Bu çocuklar yeni üniversite mezunu; biri mühendis, biri doktor ve tekrar içeri dalıyorlar ve Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekilimizin ailesi dâhil olmak üzere birçok canı orada kurtarıyor bu 2 çocuğumuz ve onun babası burada Mecliste diyor ki: "Bizim bu Meclis koridorlarında ne işimiz var? Biz adaleti dağıtan insanlarız, biz burada niye adalet arıyoruz? Adalete güven Türkiye'de yüzde 20'nin altına düştü." Yani nasıl bir Türkiye'ye evrildiğimizin en güzel örneğini veriyor. Ya, Nehir var, Doruk var ya; annesi burada geliyor, şurada oturuyoruz biz, o da sizin oturduğunuz, tam oturduğunuz yerde oturuyordu Sayın Bakanım. Duygu Hanım diyor ki: "Ben, evladım mesaj bırakmış, üç gün korkudan mesajı açamadım." "Anne kurtar beni." mi dedi, "Yanıyorum." mu dedi ama çocuk demiş ki "Anne, seni seviyorum." Ya, bunda hiç mi vicdanımız yok? Hiç mi bir sorumluluğumuz yok? Bırakın, sizin kendinizin istifa etmeyi, buradaki personelinizin yargılanmasına nasıl müsaade etmezsiniz? Bunu hangi vicdan kabul edebilir? Oteli 2024 yılında Turizm Bakanlığımız denetliyor, denetlemenin sonucunda en ufak bir müeyyide yok, en ufak bir yaptırım yok, otelle ilgili elle tutulur hiçbir tedbir yok ve çıkıyor, açıklama yapıyorsunuz "Biz yönetmeliğe göre otelin işleyişinden, perdesinden, türünden, nevresiminden sorumluyuz." deniyor ya, böyle bir şey olabilir mi? Ama kanun, hüküm çok açık, diyor ki: "Buranın can ve mal güvenliği birinci derecede Kültür ve Turizm Bakanlığının sorumluluğundadır." Bu sorumluluğu niye almıyorsunuz? Yani bunun bir bedeli yok mu bu ülkede? Bu sorumluluktan kaçılmasına hakikaten bir anlam veremiyoruz. Orada bu kadar can gidiyor, sonuç, mutlu otel sertifikası veriyoruz. Niye veriyoruz? Mutlu otel sertifikasının altında sizin imzanız var Sayın Bakanım. Mutlu, mutlu öldüler diye mi, niye? Sebep ne? Biz Komisyon olarak gittiğimizde otelin girişinde, orada kocaman bir levha vardı "Bu otel Turizm Bakanlığı tarafından denetlenir." diye yazıyordu. Biz gittiğimizde o tabela sökülmüştü, yoktu yerinde. Sordum yetkililere bu tabelayı niye... Yani bu tabelayı alan içerdeki her şeyi alabilir, bütün delilleri de karartabilir. Bu tabelayı buradan nasıl sökersiniz? Bir genel müdürünüz imza atmış efendim, tabelanın valiliğe emanete alınmasıyla ilgili. Yahu, sorumlu olduğunuzu biliyorsunuz, o tabelayı oradan sökerek bu sorumluluktan kaçınabileceğinizi nasıl aklınıza getirebilirsiniz? Oradan tabela gidiyor ve yargılamanın olduğu günden bir gün önce -son, karar verecek mahkeme- bütün televizyonlarda ETS Turun yeni reklamı dönüyor ya! Yani bu hangi mantığın, hangi hayalin ürünü olabilir? Yani hiç mi bu tarafa saygımız yok? Yani bu para hırsı, bu kazanma arzusu nedir ya! Yani aynı gün biz Komisyonundayız, Komisyon çalışmaları yapılıyor ama baktığınız zaman, onunla ilgili, turizmle ilgili Sayın Bakanımız Yunan adalarında teknede görüntü veriyor ya! Yani hakikaten doğru bir iş değil bu işlemler ya! Yani Miami'de iş yapabilirsiniz, bunlar ticari şeyler, bunlarla sizi vuracak hâlimiz yok ama bir insanın canı kayboluyor ve onun başında siz oluyor ve bulunuyorsanız bizim burada çok net çıkıp bu ifadeleri kullanma hakkımız var. Bu ifadeleri kullanacağız çünkü Danıştay sizin 10 personelinizin artık yargılanmasının önünü açtı. Bundan sonra bürokratlar da bu bağlamda dikkat edecek, sorumlulukları ve yetkililerinin altına imzalarını attığı işlerin bir vebali olduğunu görecekler inşallah yani onlar da en az otelin sahipleri kadar suçlu olduklarını bilecekler.
Yani ne desek az, ne desek boş. O yüzden, ben sadece Kartalkaya'yla ilgili kısımla ilgili söz aldım çünkü bu milletin kanayan yarası, bu kanayan vicdanı; bunun dindirilmesi lazım Sayın Bakanım, bu da size düşüyor. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu sorumluluğun sizin olduğunu belirttiğimize göre, yargı da belirttiğine göre sizin istifanızı talep ediyor ve konuşmamı sonlandırıyorum.