KOMİSYON KONUŞMASI

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Bakanlığın değerli bürokratları ve kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken 11 Kasım günü görev sırasında Gürcistan hava sahasında düşen Türk Hava Kuvvetlerimize ait uçakta şehit olan subaylarımıza ve Mehmetçik'imize Allah'tan rahmet, kederli yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Aynı şekilde, Kocaeli Dilovası'nda kozmetik fabrikasında büyük ihmal zincirleri sonunda çıkan yangında hayatını kaybeden 16, 17 ve 18 yaşındaki genç kardeşlerimizin de bulunduğu vatandaşlarımıza rahmet diliyorum.

Geçtiğimiz on yıllar boyunca inşaatlarda ve merdiven altı atölyelerdeki iş cinayetlerinde hayatını yitiren gençliğin sorunları aslında, bu Komisyonun en önemli meselelerinden biri. Maalesef, böyle talihsiz bir dönemde bu Komisyon görüşmelerini yürütüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2026 yılının Gençlik ve Spor bütçesini maalesef, cumhuriyet tarihimizdeki en derin ve çok katmanlı gençlik krizlerinin yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyoruz. Gerçekten de ülkemizin gençliği en kötü ve en yetersiz gençlik politikaları nedeniyle belki de tarihinin en sıkıntılı döneminden geçiyor. Üstüne üstlük, gençliğin bu krizi, A'dan Z'ye spor camiasını ve kurumlarını kara bir şüphe bulutuyla gölgeleyen sportif bahis türbülansıyla eş zamanlı olarak yaşanıyor. Ne tuhaftır ki yirmi üç yıllık AK PARTİ iktidarının inşa ettiği kara düzenin, kara dönemin sonunda Türkiye'de hakem ve sporcuların bahisten, gençliğin spekülasyondan para kazandığı bir dönemde doktor ve hastanelerin yoğun bakım ünitelerindeki bebeklerden, avukat ve hukukçuların yargı borsasından, Merkez Bankası ve Borsa İstanbul'un üst yöneticilerinin ise çürümeden ve yozlaşmadan medet umduğu, buna dâhil olduğu bir sisteme tanıklık etmekteyiz. Ülkemizin aydınlık yüzü olan gençlerimiz, bu kara düzenin bu kara tablosunu gözleriyle gördüklerinde nasıl bir mağduriyeti yaşıyorlar, bunu tahayyül etmenizi arzu ederim. İşte bu yüzden de Türkiye'nin sadece iyi eğitimli, parlak beyinlerinin göçünden değil, gençlerimizin büyük bir çoğunluğunu etkisi altına alan karamsarlık nedeniyle bir tür gençlik göçü hissiyatından bahsetmemiz gerekiyor. Sayın Bakan, size şu soruyu sorarak başlamak istiyorum: Türkiye'de gençlerimizi uyuşturucu krizi, barınma krizi, geçinme krizi, sanal kumar krizi, iş sınavlarındaki kayırmacılık, krizi gibi krizlerle mutsuz eden ve yurt dışı hayallerini bir kavimler göçü ölçeğinde gündemde tutacak kadar mutsuzluğa, umutsuzluğa ve çıkışsızlığa sevk eden bu memleketten göç etme hâletiruhiyesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bundan rahatsız olmuyor musunuz? Gençlerimizin bu göçünü, bu karamsarlığını engellemek için yirmi üç yılın sonunda Bakanlık olarak ne yapıyorsunuz? TÜİK verilerine göre son iki yılda yaklaşık 450 bin Türk vatandaşı yurt dışına göç etmiştir. Türkiye'den göç edenlerin yaklaşık yarısı 34 yaş altı gençlerden oluşmaktadır. Türkiye'deki kurumsal ve etik çürüme gençliğin altından kalkmaktan zorlandığı sosyoekonomik buhranla birlikte maalesef 2025 yılının sonunda, son aylarında gençliği karamsarlığa ve çaresizliğe sürükleyen en önemli siyasi sebep olarak karşımızda durmaktadır. 15-34 yaş arasındaki 26 milyon genç nüfusumuzun içinde 6,7 milyon gencimiz ne eğitimdedir ne istihdamdadır, ev genci olarak karşımızdadır. Bu AB'de yüzde 12, OECD ortalamasında yüzde 13,5 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 27'dir; 2,5 katının üstündedir.

Bir diğer konu başlığı olarak Türkiye'de gençlerin giderek artan biçimde suça itilmesi, suça sürüklenmesi, mahalle mahalle, sokak sokak mafyatik yapılarla yüz yüze, iç içe geçmesi, silahlanmanın olağanlaşması toplumsal çürümenin en somut göstergelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün gençlik âdeta bir "Kurtlar Vadisi" modeli içinde şiddeti ve yozlaşmayı meşrulaştıran, güç ilişkilerini kutsayan, illegal yapıları yücelten bir yoz kültürle karşı karşıya bırakılmıştır ve bu sizin Bakanlığınızın, yirmi üç yıllık iktidarınızın maalesef mirasıdır. Uyuşturucu ve organize suç ağlarına karşı yıllarca süren sessizlik bu yoz kültürün yayılmasına zemin hazırlamıştır. Kamunun koruyucu, önleyici ve yönlendirici rolü yerine cezasızlık ve kayıtsızlık yerleştirilmiştir. Gençler artık sadece işsizlikle değil, korumasız ve güvencesizlikle de yüz yüzedir. Bu ortamda Türkiye gençlerden oluşan mafyatik organizasyonları Avrupa'ya ihraç eden bir ülke hâline geçmiştir. Gençlerimiz mafya ve uyuşturucu şebekelerinin insafına terk edilmiştir. Nitekim, Küresel Organize Suç Endeksi'nde Türkiye 193 ülke arasında Avrupa'da 1'inci sırada, dünyada ise 10'uncu sırada yer almıştır. 2024 yılında TÜİK verilerine göre sadece 15-17 yaş grubunda 145 bin genç suça sürüklenmiştir, 119 bin genç ise mağdur edildiği edilenler kategorisine girmiştir. Daha üst gençlik grubunda ise bu rakamlar çok daha vahimdir. Bu karanlık tablo ve bu kara düzen çürümüş bir siyasi, iktisadi ve hukuki yapının sonucudur. Bireysel ve organize mafyatik şiddeti tolere eden, bahisten medet uman, uyuşturucuyu tolere eden, suç işleyenleri koruyan ve hesap vermeyen bir yönetim anlayışı Türkiye'nin gençliğini ve geleceğini sistemli biçimde karartmaktadır.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de örgün öğretimde yaklaşık 3,7 milyon öğrenci varken ülke genelinde KYK yurtlarının kapasitesi ancak 1 milyonu bulabilmektedir. Son yıllarda büyük başarı öyküsü olarak sunulan ve bu şekilde ancak 1 milyon seviyesine ulaşılan kapasite artışı yurt odalarında ranza sistemine geçilmesi ve yurt odalarının âdeta kışlaya döndürülmesiyle sağlanmıştır. Metrekareye en fazla ranzanın düştüğü dünyadaki nadir ülkelerden biri Türkiye'dir. Bu hâliyle KYK yurtları örgün öğretimdeki 2,7 milyon öğrencimize, gencimize yurt imkânı sağlayamamaktadır. Geçtiğimiz yirmi üç yıl boyunca gerekli yurt yatırımları yapılmamıştır, kamu kaynakları rant projelerine ve saray çevresindeki oligarklara aktarılmıştır. Aileler çocuklarını üniversiteye göndermekte zorlanmış, büyük şehirlerde geçinebilmek için çalışmış, eğitimden kopma noktasına gelmiştir. Bu nedenle, eğitimden kopan her gencimizin vebali biraz da Bakanlığın üzerindedir. KYK yurtlarındaki sorunlar, son yıllarda artan zehirlenme vakaları, hijyen eksikliği, sorunları, güvenlik açıkları ve kötü beslenme koşulları ciddi bir sağlık krizine, gençlerin krizine dönüşmüştür. Genç öğrenciler kalabalık odalarda yetersiz altyapı ve beslenme sorunlarıyla boğuşmaktadır. Sosyal alanların ve kültürel etkinliklerin yokluğu yurtları âdeta disiplin kamplarına çevirmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığın teklif edilen 300 milyon liralık bütçesi miktar olarak yüksek gözükse de bütçe alt kırımları ağırlıklı olarak öğrenci kredisi, burs ve yurt hizmetlerine ayrılmıştır. Bu açıdan teklif edilen bütçe bir gençlik ve spor politikaları bütçesi olmaktan ziyade, gençlerin barınma ve temel ihtiyaçlarını sağlama bütçesidir. Fakat buna karşın, buna rağmen bile sadece zorunlu hizmetleri yapmakta yetersiz kalmamakta, eksik kalmamakta, ülkemizin gençlerinin layık olduğu bir gençlik ve spor politikasını uygulamaktan çok daha uzağa düşmektedir.

Türkiye tarihinde görülmedik bir şekilde madde bağımlılığı madde kullanımı, dijital bağımlılık, sanal bahis ve sanal kumar bağımlılığı, yaygın obezite yakıcı biçimde ülke gündemindedir. Bu kara tablo sadece bireysel zafiyetlerin değil, daha ziyade kurumsal zafiyetlerin, ekonomik umutsuzluğun, kötü yönetimin, toplumsal yalnızlaşmanın, artan otoriterleşmenin ve sosyal devlet yoksunluğunun bir sonucudur. Bu bağımlılık gündeminde, buna karşın Bakanlığın en düşük ödenekli programı bağımlılıkla mücadele programıdır. Bakanlığın gençliğin acil sorunu olan bu bağımlılık sorununa ayırdığı miktar 59,5 milyon liradır. Bu ise, gençlerimize Bakanlığın ne kadar yabancılaştığının bir göstergesidir.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; 19 Mart 2025'ten bu yana tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere tüm belediyelerimizde merkezî hükûmetçe eksik bırakılan gençlik ve spor politikalarını yeniden halkın hizmetine sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz. İBB'de göreve geldiğimiz İstanbul gibi metropollerde tek bir öğrenci yurdu dahi bulunmazken bugün tüm engellemelere rağmen 16 öğrenci yurdu güvenli, erişilebilir nitelikli koşullarda binlerce öğrencimize ev sahipliği yapıyor.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK - Nerede yoktu ya! Ruhsatları bizde daha!

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Kimin ruhsatları?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK - Nerede "İBB yaptı onları." ya!

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - İBB'yi bir ziyaret et bakalım, görürsün!

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Sayın Ekrem İmamoğlu gençliğe yalnızca sosyal destek değil, katılım ve üretim yapan bir anlayışın temsilcisidir. Onun döneminde İstanbul Gençlik Ofisleri, İBB Spor İstanbul çatısı altında yürütülen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Onun yaptıklarını biz gez bakalım!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK - Ha, boş konuşuyorsun!

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Biri uzay çağında, öbürü...

GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK - Yok canım, uzay çağında... Gel bir gezdireyim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Evet, arkadaşlar, uzay çağını anlatırsınız.

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Sayın Bakan, laf atmazsa iyi olur. Bakanların laf attığı pek görülmemiş de!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi, değerli arkadaşlar... Sayın Arı...

İSMET GÜNEŞHAN (Çanakkale) - Milletvekilliğinden gelme alışkanlık.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir saniye...

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Laf atarsa cevabını alır!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye...

Sayın Arı, daha önce de konuşmuştuk sizinle bir meseleyi.

CAVİT ARI (Antalya) - Ben laf atmadım Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır.

CAVİT ARI (Antalya) - Ben arkadaşlara diyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, şu an dinliyor beni, biliyorum, şimdi içeride. Dolayısıyla da kendisiyle konuşmuştum daha önce.

CAVİT ARI (Antalya) - Bugün hiç konuşmayan kişi benim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır, bir konu konuşmuştuk sizinle.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Başkanım, müsaade ederseniz bitireyim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Size söz vereceğiz.

Dolayısıyla bu münakaşaları yapmayalım. "Bunu yaparsan, bunu yaparım; bunu yaparsan..." Burası müsamere yeri değil değerli arkadaşlar.

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Bakana söyleyeceksiniz Sayın Başkan.

ELVAN IŞIK GEZMİŞ (Giresun) - Bakana söyleyin Sayın Başkan.

İSMET GÜNEŞHAN (Çanakkale) - Onu Bakana söyleyeceksiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Açıkel...

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Lafı atan Sayın Bakan, yapan da Sayın Bakan! Sayın Bakana sesleniyoruz.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Bakana söyleyeceksiniz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye...

Sayın Açıkel'in konuşmasını tamamlatacağım değerli arkadaşlar.

Buyurun lütfen bir dakika.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Sayın Başkan, bakın, 15,5 milyon yurttaşımızın ve partimizin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun adı zikredildiğinde Sayın Bakanın ne kadar rahatsız olduğunu gördük.

CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Aynen öyle, aynen öyle.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Çünkü gençliğin umudu bugün haksız ve hukuksuz bir şekilde kadrolarımızla birlikte gençler için politika, barınma sorununu çözen, gençlik ofisleri, dijital ofisler açan kadrolarımızla birlikte Silivri zindanlarındadır. Sayın Ekrem İmamoğlu gençliğe yalnızca sosyal destek değil, katılım ve üretim alanı açan bir anlayışın temsilcisidir. Onun döneminde İstanbul Gençlik Ofisleri İBB Spor İstanbul çatısı altında yürütülen ücretsiz spor eğitimleri, mahalle spor sahaları, kadın spor merkezleri, Genç Gönüllüler Programı, üniversiteli gençlerimize burs desteği, genç kütüphaneleri gibi projeler hayata geçirilmiştir ve geçirilecektir. AK PARTİ'nin kara düzeni Ekrem İmamoğlu'nun modelinden rahatsız olmuştur, hukuksuz bir şekilde onu Silivri zindanlarında komik gerekçelerle otoriter despotizmin bir örneği olarak içeride tutmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

Sayın Güneşhan...

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in gençlerimize verdiği söz gibi iktidarımızın ilk talimatı cumhuriyet yurtlarının 81 ilde yeterli kontenjanlarla hızla inşasına başlanması olacaktır.

Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.