KOMİSYON KONUŞMASI

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bakanlığın bütçesine baktığımızda net bir şekilde rakamların büyüdüğünü ama yoksulluğun küçülmediğini görüyoruz. Yardımlar artıyor ama ihtiyaç hiç azalmıyor. Bir ülke düşünün, çocuk sayısı azalıyor ama çocuk yoksulluğu artıyor, kadın istihdamı yerinde sayıyor ama yoksulluğun yükü kadınların omzunda. Siz yoksulluğu mu azaltmaya çalışıyorsunuz yoksa yoksulluğu idare etmeye mi? Bakın, bütçeyi kalem kalem okuduk ama insan insan okumak lazım çünkü burada satırlarda sıkışmış her rakamın ardında bir kadın, bir çocuk, bir aile var. Bu bütçenin en kırılgan üç halkasına yani kadınlara, çocuklara ve yoksullara, yoksullukla mücadeleye yakından bakalım çünkü Türkiye'nin vicdanı tam da bu üç alanda ölçülüyor. Bakanlığın kadın, çocuk ve yoksullukla mücadele alanındaki performansına baktığımızda hedeflerle gerçekler arasında mesafenin giderek açıldığını görüyoruz. Türkiye'de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 36,8'ken 2026 için, iş gücüne katılması için öngörülen hedef sadece 37,5 yani iktidarınız bu eşitsizliği azaltmayı değil, belli ki sürdürmeyi öngörüyor. Daha da acısı, şiddet tablosu, bu yılın ilk on ayında 317 kadın öldürüldü. Bakanlık "Eylem planı hazırladık." diyor ama sonuç ortada. Bakanlığa bağlı sadece 112 kadın konukevi var. Toplam kapasite 2.819. Son üç senede kapasite sadece 40 kişi artmış, 2002'den bugüne her gün bir kadın öldürülmüş ama konukevlerinin kapasitesi her otuz beş günde sadece 1 yatak artmış yani kâğıt üzerindeki tedbirler sahada işe yaramamış.

Gelelim çocuklara. 22 milyon çocuk var ama çocukların çok büyük bir bölümü risk altında büyüyor. Bu yıl Çocuklar Güvende Programı kapsamında sokakta tespit edilen çocuk sayısı 53.812, 64.865 çocuk okul ortamında risk altında. Ailesinin yanında izlemeye alınan çocuk sayısı 207 bin 56, bu çocuklarla ilgilenen personel sayısı sadece 394 yani her bir personelin sorumluluğunda binlerce risk altında çocuk var.

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Onlar izliyor, değerlendirmeyi başkaları yapıyor.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Tamam, cevap kısmında onları ayrıntıyla verirseniz...

Bir de eğitimde benzer bir tablo var. Okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 84,3 ancak düşük gelirli kesimlerde bu oran daha da geride. Kreş ve gündüz bakımevi sayısı yetersiz. Cumhurbaşkanlığı "2025'te kurumlara kreş açın." diyor ama fiiliyatta ciddi bir adım yok. Bakım hizmeti olmayınca kadın çalışamıyor. Programınızda "Kimse geride kalmayacak." diyorsunuz ama milyonlar çoktan geride kalmış durumda. göreli yoksulluk oranı yüzde 21,2 yani her beş kişiden 1'i ortalama gelirin yüzde 60'ından daha az gelirle yaşıyor, bu oran 2017'de yüzde 20'ydi. En zengin yüzde 20'nin geliri en yoksul yüzde 20'nin gelirinin 7,7 katı. Bu fark kapanmıyor çünkü sosyal yardımlar adaletsizliği düzeltmiyor, sadece erteliyor. Yine, Bakanlığın verilerine göre 4,6 milyon hane sosyal yardım alıyor, ASDEP Programı 9,9 milyon yani neredeyse her üç haneden 1'i sosyal yardım alıyor. Bu tablo yoksulluğun azaldığını değil, yaygınlaştığını gösteriyor. 2024 yılında yapılan toplam sosyal yardım harcaması 451 milyar. Bu miktar millî gelirin sadece 1.1'i yani Türkiye millî gelirinin yüzde 1'iyle milyonları yoksulluktan kurtarmaya çalışıyor. Bu oran hızıyla yoksullukla mücadele edilmez, yoksulluk sadece idare edilir. Siz bir sosyal yardım devleti inşa ediyorsunuz ama sosyal refah devleti hâlâ ortada yok.

Bir de şu sorum olacak: Kamuda çalışan kadınların doğum izni, süt izni, yarı zamanlı çalışma gibi haklarını kullanmaları nedeniyle terfi, görev değişikliği veya sosyal haklar konusunda hak kaybı yaşayıp yaşamadığıyla ilgili Bakanlığınız bir izleme yapıyor mu? Ve son beş yılda kamu kurumlarında mobbing, cinsel taciz, ayrımcılık şikâyetleriyle ilgili kaç başvuru var.