| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2025 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, hatırlıyorsanız, geçen sene bütçe için Meclisimize geldiğimizde, öncesinde acı bir hadise yaşanmıştı. Yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 çocuğumuz, bebeğimiz bir barakanın içerisinde yanarak kül olmuştu İzmir'de ve bu sene de gene, acı bir tesadüf mü diyelim, 6 kadın -ki bunların 3'ü çocuk- bu sefer Dilovası'nda kaçak bir merdiven altında kaçak şekilde çalışırken yanarak katledildiler. Esasında bu bir tesadüf değil, artık ne yazık ki bu olaylar Türkiye'nin normali hâline geldi. Geçen sene geldiğinizde, hatırlıyorsanız, biz sizi istifaya davet etmiştik. Siz de bize demiştiniz ki: "Ya, kim istifa etti ki ben istifa edeyim?" demiştiniz. Haklıymışsınız, gerçekten haklıymışsınız. Mesela, Kartalkaya'da yarısından çoğu çocuk 78 insan katledildi. Ne Turizm Bakanı istifa etti ne Çalışma Bakanı istifa etti; haklıymışsınız.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada gördüğüm bir anekdot hakikaten de kanımı dondurdu. Hayırseverler bir kız çocuğuna kışın kullanması için bot ve kışlık kıyafet getirmişler. Kız çocuğu teşekkür etti ve ardından şunu söyledi: "Kahvaltılık yok muydu abla?" "Açım." diyor yani. Yani ihtiyaçlar piramidinin en alt basamağından bahsediyoruz, açıktan bahsediyoruz. Gerçekten de bu ülkenin çocukları aç. Yani o bot o mont onun ihtiyaçları içerisinde daha sonraki sıralarda. İlk ihtiyacı gıdaya ulaşmak. Bu, tabii, rakamlara da yansıyor. TÜİK'in rakamları, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması: Maddi yoksulluk içinde olan çocuk sayısı oranı yüzde 30,4 yani 7 milyon çocuk yoksul ve bu çocukların yardıma ihtiyacı var. Peki, kaç çocuğumuza yardım ulaştırabiliyoruz? 3 milyon çocuk. 7 çocuktan 1'ine Bakanlığınız tarafından sosyal yardım veriliyor. Ancak rakamlar yetersiz. Mesela, eğitime devam etmesi şartıyla kız çocuklarına yardım veriyorsunuz, ayda 100 lira. Geçen sene de bu rakam 100 liraydı yanlış hatırlamıyorsam. Bugün bir okul kantininde 1 tost, 1 ayran 110 lira. Yani eğitim şartıyla aylık olarak verilmiş olan rakam, o çocuğun kantinden bir öğün gıda harcaması yapmasına imkân vermiyor.
Sabahleyin de burada ilginç bir diyalog yaşandı. Buradaki arkadaşlarımız kadın cinayetlerinden bahsettiler ve bir Meclis çalışanımız Saliha'nın hikâyesinden bahsettiler. Giysisini getirmişlerdi. "Sahip çıkamadık." dediler, haklılardı ve siz de "Ailesine sahip çıktık." dediniz. Burada, esas olan, Saliha'nın hayatta kalması değil miydi? Şimdi, annesizliği biliyor musunuz, bilmiyorum, Allah ömür versin eğer anneniz yaşıyorsa, bizim ülkemizde anne sizlere "öksüz" deniliyor yani "kimsesiz" deniliyor. Annesizlik hakikaten zordur. Peki, biz öksüz ve yetimlere ne kadar... "Biz" demeyeyim, Bakanlığınız öksüz ve yetimlere ne kadar aylık veriyor? Ayda 600 lira.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Yok, değil.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Onu da bildiğim kadarıyla iki ayda bir veriyor.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Hayır, doğru değil.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Kanun teklifinin gerekçesinde yazan rakamlardan bahsediyorum.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Sosyal ve Ekonomik Destek programımız 9 bin lira...
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Benim bildiğim 600 lira. Olabilir, anlatırsınız. Yani bu rakamlar gerçekten de az rakamlar.
Mesela, geçtiğimiz günlerde bir çocuğumuz, bir evladımız Ahmet Minguzzi cinayete kurban gitti, cinayeti işleyenler de çocuktu ve kamuoyu uzun bir süre boyunca bu suça sürüklenen çocuklardan bahsetmeye başladı. Şimdi, dünya şu anda yeni nesil teknolojilerden bahsederken, onları tartışırken bizim ülkemizde tartışma konusu ne? Yeni nesil çeteler. Bu çeteler, isimlerine bakın, Casperlar, Daltonlar, Redkitler, çizgi film isimleri ve çocukları kullanıyorlar ve ne yazık ki günümüzdeki tek değer artık para hâline gelmiş durumda. Mafya eskiden yanlış bulunurdu, kötü örnekti bu örgütler; şimdi gençler, çocuklar kendileri girmek istiyorlar ve bunu bir kurtuluş olarak görüyorlar. Madde bağımlılığına bu çocuklar teşvik ediliyor, daha sonra da suça itiliyor ve rakamları vermek istiyorum size, gerçekten acı rakamlar. TÜİK'in rakamları gene, güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuk istatistikleri: 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10 artmış, 612 bin çocuğumuz güvenlik birimine gelmiş. Bunlardan 279 bini mağdur, 202 bini suça sürüklenmiş çocuk. 2020 yılındaki rakamlar neydi, biliyor musunuz? Suça sürüklenen çocuk 112 bindi, bugün için rakam 202 bin. Mağdur çocuk sayısı 179 bindi, bugün için 279 bine çıkmış. Korkunç bir artış var. Suça sürüklenen çocukların suçlarına bakıyorsunuz, yüzde 40'ı yaralama suçuyla, yüzde 16'sı hırsızlık, yüzde 8,2'si uyuşturucu kullanmak ve satmak. Aile yılındayız, 2025, eskiden bizim bir tekerleme vardı, ortalama 4 kişilik aile, artık tarihe karıştı. Şu anda, 2024 yılında ortalama aile büyüklüğü 3 kişiden oluşmakta. Burada, bakıyorsunuz, özellikle tek kişilik ailelerde, hanelerde ciddi bir artış var. 2016'da yüzde 14,9'muş, yıl 2024, yüzde 20'ye çıkmış. Yani gençler evlenmiyor, yalnız yaşıyorlar ve tek ebeveyn ve çocuklu ailelere baktığımız zaman, burada da yüzde 8,2'den yüzde 10,9'a çıkmış durumda. Yani bu da boşanma oranlarının arttığına işaret ediyor. Rakamlar da bunu söylüyoruz zaten. 2024 yılında 568 bin evlenme varmış, yirmi yıl önce bu rakam 615 binmiş. Boşanma rakamlarına baktığımız zaman, 2004'te 91 binmiş boşanma, 2024'te 187 bine çıkmış. Yani 2004 yılında, bundan yirmi bir yıl önce, 7 evlilik oluyorsa 1 tane boşanma oluyormuş, bugün için 3 tane evlilik var, 1 tane boşanma. Peki, gençler neden evlenmiyor sorulmuş -2021 verileri var, gene sizin Bakanlığınızın verilerinde- burada, bakıyorsunuz, gene maddiyat ön plana çıkıyor. "Maddi kazancım yeterli değil." diyen yüzde 22,5 "İş garantim yok." diyen 11,2 "Aileme destek olmak zorundayım." diyen yüzde 4, toplamda yüzde 37,7; maddi nedenlerden dolayı evlenmiyor gençler. Peki, neden boşanıyorlar? En önemli sebeplerinden bir tanesi sorumsuz ve ilgisiz davranışlar olduğu söyleniyor ama sorulanların yüzde 30'u da "Evin ekonomik olarak geçimini sağlayamıyoruz." demekteler.
Yoksulluktan bahsediyoruz. Şu an ülkemizdeki yoksulluk oranı nedir? Yani TÜİK'e bakarsanız şu an için 13,6. Bunu nasıl hesaplıyor? Şöyle bir şey var: Medyanı buluyor. "Medyanın yüzde 50 altında geliri olanlar yoksuldur." diyor, göreli yoksulluktan bahsediliyor. Yani Türkiye'deki en gariban, fakir insan... 86 milyonu sıraya sokmuşlar, öbür tarafta Koç ailesi falan var, ortadaki adam medyan, bunun gelirine göre hesaplanıyor. Yani diyelim ki adı medyan Ahmet olsun bu kişinin. O zaman şu soruyu sormak lazım: Medyan Ahmet, o Ahmet vatandaşımız fakirse neye göre hesaplayacağız bunu? Ki büyük ihtimalle fakir çünkü 16 milyon emekli var, bunlar 16.800 lira para alıyorlar; 26 milyon çalışan var, bunların yüzde 50'si asgari ücret alıyor yani açlık sınırının altında alıyor; sosyal yardımlaşmada 4,5 milyon aile var, 3'le çarparsak 13 milyon 500 bin, etti mi sana 56 milyon yani büyük ihtimalle bizim görece olarak aldığımız o medyan zaten açlık sınırının altında yaşayan birisi. Türkiye'nin şöyle bir özelliği var: 2014 yılında Gini katsayısı artıyor. Gelir dağılımında adaletsizlik artmış olmasına rağmen enteresan bir şekilde yoksulluk azalmakta. Esasında bakıldığı zaman bu rakamlar gerçeği açıklamaktan çok çok uzakta, çok ciddi bir yoksullukla karşı karşıyayız. Yani kimse şunu söyleyemez: "Bu ülkede göreli olarak yüzde 13.6 yoksulluk var." diyemez, istatistik bilimi buna izin vermiyor.
Şimdi, yoksullukla mücadele ve sosyal dayanışma programına bakıyoruz. 2025 yılında ödenek 219 milyar liraymış, 2026'da 284 milyar liraya çıkmış, gayet iyi bir artış fakat 2027 yılına bakıyoruz, 644 milyar lira yani 2 katından daha fazla bir artış var; 2,2 katına çıkmış. O zaman sormak istiyorum: 2027 yılında ne olacak? Yani sosyal bir patlama mı bekliyorsunuz? Yoksulluğun birden bire artacağını mı öngörüyorsunuz? Hakikaten de 2027 yılında ne olacak? Ne olacak? Muhtemelen erken seçim olacak; bizim bu manzaradan, rakamlardan anladığımız, çıkardığımız sonuç bu. Peki, o zaman şu soruyu sormak lazım size Sayın Bakan: Siz bu bütçeyi Türk halkının ihtiyaçlarını gidermek için mi yapıyorsunuz yoksa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ihtiyaçlarını gidermek için mi yapıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Hane başına aylık yardımlardan bahsetmek istiyorum. 2024 yılında 3.088 liraymış, 2025 yılında 4.100 liraya çıkmış, 2026 yılında 5.050 liraya yani yalnızca 950 liralık bir artış var. Bakın, bu rakamlar çok düşük rakamlar. Neden biliyor musunuz? Çünkü enflasyondan -belki enflasyon oranında artırdınız, tam olarak bilemiyorum, hesaplamadım da- en çok etkilenen kesimler bu sosyal yardım alan kesimler. Onların enflasyonu bizden farklı. Onlar kiraya, gıdaya, ulaşıma çok çok daha fazla hassaslar. Ben oturdum, sosyal yardım alan, sosyal yardımla geçinen insanların enflasyonunu hesapladım -bu hesaplanabiliyor TÜİK rakamlarıyla- yüzde 38 ekim rakamı yani normal enflasyondan 6 puan fazla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyoruz.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür etseydim.