KOMİSYON KONUŞMASI

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) -

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, kıymetli milletvekilleri, bürokratlar, basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Azerbaycan'dan dönerken Gürcistan'da düşen uçakta şehit olan askerlerimizden dolayı acımız sonsuz. Aslında "elif" diyecek mecalimiz yok ama motivasyonumuz bu vatan uğruna can veren şehitlerimizin, gazilerimizin ruhunu devamlı şad etmek, Türk milletini ve bu yüce devleti olması gereken noktalara taşımaktır.

Bu vesileyle, öncelikle ben de terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayan 23 bin gazimizin bu haklarının teslim edilmesinin gerekliliğini vurgulamak istiyorum Sayın Bakan. Özellikle içinde bulunduğumuz bu süreçte gözünü budaktan esirgemeyip canını bu vatan için vermiş, vermeye hazır bu insanların hakları kesinlikle daha güçlü savunulmalı; onlara duyduğumuz minnet daha güçlü dile getirilmeli ve tabii ki mağduriyetleri bir an evvel giderilmelidir. Sayın Bakan, sizden bir de özel ricam olacak; bu şehit ve gazi ailelerimiz için özel bir ihtimam beklediğimi söylemek istiyorum. Bu aileler, gazilerimiz, bu devlet için, bu vatan için yapacak en büyük hizmeti yapmıştır; canını vermiştir, organlarından olmuştur. Bundan sonra bizim onlardan tek beklentimiz rahat, huzurlu bir biçimde yaşamaları olmalıdır. Her zaman bu vatan için ödedikleri bedelle gurur duymaları olmalıdır. Onları tırnak içinde terörsüz Türkiye sürecinin çamaşır suyu olarak kullanmayı ben hiç doğru bulmuyorum. Hiçbirimizin onların içinde bulunduğu durumu istismar etmeye hakkı yoktur diyerek 2026 bütçenizi sosyal yardımlar açısından biraz değerlendirmek istiyorum ve seçim bölgem olan Adana'ya da biraz değinmek istiyorum.

Bütçeniz toplam 531 milyar lira, bunun 414 milyar lirası yani dörtte 3'ü cari transferlere, sosyal yardımlara ayrılmış durumda. Kâğıt üzerinde bu büyük bir artış gibi gözüküyor ama sahaya çıktığında bunun karşılığını göremiyoruz. Başta görememizin sebebi, maalesef, öngörülen enflasyonun altında bir artış, hatta ona denk bir artış. Durum böyle olunca diyoruz ki bu bütçe yoksulluğu azaltmak yerine acaba yoksulluğu yönetmeyi mi amaçlıyor? Yardım yapılan hane sayısı artıyor ama maalesef yoksul sayısı azalmıyor. Her geçen gün artan sayıda vatandaşımız maalesef yardımlarla hayatını idame ettirmeye çalışır hâle geliyor ülkemizde. Seçim bölgem olan Adana bir zamanlar sanayinin beşiğiydi, çok bereketli toprakların sahip, dünyanın 3'üncü büyük ovası olan Çukurova'da yer alıyor ama 2005 yılı itibarıyla yaklaşık 210 bin hane sosyal yardım kapsamında. Bu ne demek? Böyle topraklardaki bir büyük şehirde bile her dört haneden 1'i devlet desteğine muhtaç.

Bir diğer hayret verici şey de gıda üretim merkezi olan Adana, Türkiye'nin en yüksek gıda enflasyonunu yaşayan illerden biri yani yardımlar artıyor belki ama vatandaşın sofrasındaki ekmek yine enflasyona yenik düşüyor ve küçülüyor. TÜİK, 2024 Yoksulluk ve Yaşam Koşulları Araştırması'na göre Doğu Akdeniz Bölgesi yani Adana, Osmaniye, Hatay hattı Türkiye'nin en yüksek yoksulluk oranına sahip bölgelerden biri; yüzde 36,7'yle Türkiye ortalamasının maalesef çok üzerinde. Adana 2023 depreminden belki doğrudan etkilenmedi ama çevre illerden aldığı göç ve ekonomik dalgalanma nedeniyle konut kiraları yüzde 200 arttı mesela. Yoksul aileler kirayı ödeyemiyor, elektriği kesiliyor, çocukları okula aç gidiyor. Devletin görevi burada sadece bu tabloya yardım etmek değil, bu tabloyu kesinlikle değiştirmektir diye düşünüyorum ki Adana'da buna sahip kaynak da çok fazla. Ama "Hükûmet maalesef, yoksulluğu kalıcı bir biçimde çözmek yerine, yoksulluğu yönetip bundan faydalanma yolunu tercih mi ediyor?" diye sormamak elde değil.

Bakanlığın 2026 yılı bütçesinde cari transferler de yüzde 29,48 arttı ancak aynı dönem için öngörülen enflasyonunun altında olan bu rakam yine reel anlamda bir düşüş anlamına geliyor. Yardımlar nominal olarak artsa da vatandaşın cebine giren değer her ay maalesef azalıyor. Yaptığınız yardım miktarını söylüyorsunuz, kulağa büyük bir rakam gibi geliyor ama Adana'da bir ailenin 4 kişilik gıda harcaması 2025 Ekim itibarıyla asgari ücretin yüzde 130'una çıkmış durumda. Bu şartlarda 2.500 liralık sosyal destek bir ailenin sadece beş günlük mutlak masrafını karşılıyor, geri kalan yirmi beş gün vatandaş kendi başına bırakılıyor. Adana Valiliğinin verilerine göre, ilde 2025 itibarıyla 27.500 kadın Aile Destek Programı kapsamında yardım almakta, yaklaşık 35 bin çocuk SED yardımı kapsamında, 12 bin yaşlı düzenli gelir desteğiyle geçinmekte; bu da koskoca bir büyükşehrin geldiği acı durumu gösteriyor aslında. Ayrıca, bu sosyal yardımlar yapılıyor ama "Sonuç nasıl?" diye baktığımızda, yine derin yoksulluk, yine derin yoksulluk. Adana'nın kenar mahallelerinde Gölbaşı'ndan Yeşiloba'ya Karataş'tan Sarıçam'a uzanan bölgelerde yardım kuyrukları maalesef iş kuyruğunun yerini almış durumda. Kadınlar istihdam desteği yerine gıda kolisi bekliyor, gençler meslek edindirme yerine nakit yardımı kuyruğuna giriyor. Bu tablo, Türkiye'nin sosyal devlet değil de yardım devleti hâline geldiğini de bir yandan gözlerimizin önüne seriyor.

Bir diğer korkunç tablo da yapılan bu sosyal yardımlarla vatandaşlar sanki esir alınıyor. Adana'da sosyal yardım alan vatandaşlar yardım kesilmesin korkusuyla şikâyet edemiyor. Hâlbuki, vatandaşın siyasi görüşü ile dağıtılan yardımın ya da kibarca sosyal desteğin hiçbir ilgisi olmaması lazımdır ama bizatihi biliyorum ki bazı yerlerde muhtarlar ve partili yöneticiler yardımları kendilerinin getirdiklerini âdeta vatandaşın gözüne sokuyor yani devletin yardımı iktidarın siyasi propagandasına dönüştürülüyor. Türkiye'de sosyal yardımlar artık vatandaş ile devlet arasındaki güven köprüsünü değil iktidar ile vatandaş arasındaki bağımlılık zincirini güçlendirir hâle geliyor; bunun da önüne geçilmesinin önemli olduğunu söylemek istiyorum Sayın Bakan çünkü bir devletin asli görevi, bir vatandaşını onurlu bir şekilde yaşatmaktır.

Adana'da bugün elektrik borcu nedeniyle icralık olan hane sayısı maalesef 150 bini aşmıştır. TÜİK verilerine göre her 7 haneden 1'i elektrik faturasını ödeyememektedir. Doğal gaza erişimi sınırlı olduğu için 2024-2025 kışında yakacak yardımıyla ısınan hane sayısı 41 bindir; bu Türkiye ortalamasının üzerindedir ama bu yardımlar da bir defalıktır yani kalıcı çözüm yok. Adana'da bugün yakacak yardımı bittiğinde soğukla baş başa kalan on binlerce aile var; Allah'tan Hükûmet olmasa da iklim Adanalının yanında da oradan biraz rahat ediyorlar.

Barınma krizinde de tablo aynı. Deprem sonrası konut fiyatları patladı, kiralar 10-15 bin TL bandına çıktı. Sosyal konut üretimi maalesef yok, kira desteği de çok yetersiz. Bir aileye üç ayda bir 5 bin lira vermek çözüm değil maalesef. Gerçek çözüm, o ailedeki bireylere üretim, istihdam ve gelir güvencesi sağlamaktır.

Adana, Türkiye'nin en güçlü tarım kentlerinden biridir ama Çukurova'nın bereketli toprakları bugün yoksul işçilerle doludur maalesef. Pamuk, narenciye, mısır, biber üretilen bu topraklarda üretici yoksul, işçi yoksul, tüketici yoksuldur. Devlet sosyal yardım bütçesinin bir bölümünü Adana gibi üretim merkezlerinde sosyal girişimcilik programlarına ayırmalıdır mesela. Kadın kooperatifleri evet var ama daha fazla olmalı.

Engelli istihdam merkezleri kesinlikle olmalı. Genç girişim fonları bu illerde pilot olmalıdır. Yardımı değil üretimi finanse eden bir sistem acilen kurulmalıdır.

Bugün Adana'da çocuk yoksulluğu oranı yüzde 42'dir yani her 10 çocuktan 4'ü sosyal yardım derneğine muhtaçtır. Bu çocuklar yoksulluk içinde büyüyor, eğitimde geri kalıyor, gelecekte işsizlik riski artıyor. Maalesef çocuk suçlu ve çocuk bağımlı da Adana'da çok fazladır. Bugünkü yardım politikaları yarının yoksulluğunu büyütüyor âdeta. Yardım alan çocuklar büyüyünce de yardım alan yetişkinlere dönüşüyor; bu bir döngü yani bir kısır döngü, bu döngüyü kırmanın yolu da hak temelli bir sosyal politika devrimidir.

Adana özelinde birkaç şey önermek istiyorum ben Sayın Bakan. Sosyal yardım alan ailelerin çocuklarına ücretsiz beslenme ve eğitim desteği kesinlikle sağlanmalıdır. Kadın kooperatifleri ve yerel üretim merkezleri sosyal yardım yerine mikro sermaye desteğiyle güçlendirilmelidir. Adana sosyal hizmet kampüsü kesinlikle kurulmalı. Yaşlı bakım, engelli rehabilitasyon ve çocuk gelişim merkezlerini tek çatı altında birleştiren model olmalıdır hatta bu. Adana'da en az 5 yeni kadın sığınmaevi açılmalı, kapasiteler de 2 katına çıkarılmalıdır. Sosyal yardım alan gençlere zorunlu meslek edindirme ve istihdam yönlendirme desteği de kesinlikle verilmelidir. Bunlar yapılmazsa 2026'da Adana'daki yoksulluk daha da derinleşecek, yardım olan hane sayısı 300 bine yaklaşacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sosyal yardım vatandaşın devlete değil, devletin vatandaşına borcudur ama bu bütçe o borcu ödemiyor, sadece geciktiriyor. Adana'daki yoksulun, yaşlının, kadının, çocuğun hakkını bir yardım kolisine, bir SMS mesajına sığdıramayız maalesef. Biz bu bütçeyi Türkiye'nin vicdanını teslim etmediği için, yardım ekonomisi değil, üretim temelli, sosyal adalet istediğimiz için ve yoksulluğu yöneten değil, yoksulluğu bitiren bir Türkiye için mücadele ettiğimiz için desteklemediğimizi söylemek istiyorum ama her şeye rağmen hayırlı uğurlu olsun diyorum, başarılar diliyorum.