KOMİSYON KONUŞMASI

SELMA ALİYE KAVAF (Manisa) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Komisyonun değerli katılımcıları; sözlerime başlamadan, dünkü kazada şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve metanet diliyorum.

Bütçeler yalnızca rakamları ve istatistikleri göstermez, aynı zamanda iktidarların vatandaşlarına insan onuruna yaraşır bir yaşam sunup sunmadığının, insana bakış açısının bir göstergesidir; kâğıt üzerindeki her hedefin arkasında bir insan hikâyesi vardır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2026 yılı bütçe hedefleri 6 ana başlıkta ele alınmış. Bakanlık "ailenin korunması ve güçlendirilmesi" diyor; güzel bir ifade ama pratikte karşılığı yok. Bakanlık 2026 için boşanma hızını binde 1,7'ye düşürmeyi hedefliyor; 2025 için de aynı hedef konulmuştu, gerçekleşen oran binde 2,18. TÜİK'in Türkiye Aile Yapısı Araştırması'na göre, ekonomik yetersizlik boşanmanın önde gelen nedenleri arasındadır. Ev kurmanın maliyeti en sade hâliyle bir asgari ücretlinin beş yıllık birikimini aşıyor. Ortalama ev kirasının asgari ücreti aştığı bir yerde hangi bütçe kalemiyle aile birliğini koruyacaksınız? Aile Bakanlığı boşanma hızını düşürmeyi hedefliyor ama boşanmayı doğuran nedenlere dokunmuyor.

Aileyi kökünden sarsan, kumar bağımlılığı. Yeşilayın verilerine göre bağımlılık başvurularının yüzde 34'ü kumar bağımlılığı kaynaklı. Başvuranların yüzde 97'si erkek; bu erkekler kiminin babası, kiminin eşi, kiminin oğlu. Türkiye'de 15 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 10,1'i, yaklaşık 6,8 milyon kişi hayatında en az bir kez kumar oynamış; kumara başlama yaşı 15'e düşmüş. Son aylarda gençlerin yüzde 6,6'sı internet üzerinden yasa dışı bahis oynadıklarını söylüyor ve çoğu bunu akıllı telefonlarından yapıyor; kumarhane ceplerinde, evlerinde, her yerde. Buna karşılık iktidar yaptığı düzenlemelerle şans oyunlarını meşrulaştırıyor. 2020'de 3,5 milyar lira olan şans oyunları vergisi, 2024'te 36,7 milyar liraya çıkmış, 2025 için hedef 56,5 milyar lira. İktidarın bütçesi kumar bağımlısı olmuşken kumar bağımlılarıyla nasıl mücadele edilecek, bunu bütçede göremiyoruz.

Türkiye'de 9,1 milyon 65 yaş üstü vatandaşımız var. Yaklaşık 1,2 milyon yaşlı vatandaşımız emekli maaşıyla geçinemediği için hâlâ çalışıyor. Bunların yüzde 80-90'ı kayıt dışı, sigortasız, güvencesiz çalışıyor. En düşük emekli maaşı 16.880 TL iken, TÜRK-İŞ verilerine göre yoksulluk sınırı 2025 Ekim ayı itibarıyla 92.547 lira.

Değerli milletvekilleri, "aktif yaşlanma" denince aklımıza yaşlıların sosyal hayata katılımı, kültürel etkinliklere erişimi, ömür boyu öğrenme fırsatları, sağlıklı bir yaşam ve en önemlisi insan onuruna yaraşır bir yaşam gelir ancak bu bütçeye baktığımızda, aktif yaşlanmayı değil hayatta kalma mücadelesini görüyoruz.

Yaşlılarla ilgili bir diğer konu, aktif yaşlanma adı altında 65 yaş üstü nüfusun iş gücüne katılım oranını artırmak; bu hedef yoksulluğun itirafıdır. Emekli maaşıyla geçinemeyen insanlar yeniden pazarda, tarlada, güvenlik kulübesinde çalışıyor çünkü emekli maaşı geçinmeye yetmiyor. Bakanlık, yaşlıların yaşam süresini 18,8 yıldan 19,2 yıla çıkarmayı hedefliyor; teknik olarak doğru olabilir ama esas olan, yaşam kalitesini artırmaktır. Yaşlılara "Daha fazla çalışın." demek yerine onurlu bir yaşam hakkı tanıyın, emekli maaşlarını yoksulluk sınırının üzerine çıkarın, bakım hizmetlerini yaygınlaştırın, huzurevlerine zam yapmayın.

Bir diğer başlık, çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması programıdır. Bakanlık, ailesinin yanında desteklenen çocuk sayısını 2025 yılında 195 bin olarak vermiş, 2006'da da yine rakam 195 bin. TÜİK'in 2024 Türkiye'deki Çocuklar araştırmasına göre yoksul çocuk sayısı 7 milyon 39 bin, gıda yoksulluğu yaşayan çocuk sayısı 5,4 milyon. 195 bin çocuğa ulaşmak ihtiyaç sahibi çocukların yalnızca yüzde 2,77'si, geride kalan 6,8 milyon çocuk ne olacak? Ekonomik destek kapsamında sağlanan SED yardımı tutarları ulaşım, beslenme, giyim, eğitim materyali, dershane ve sosyal aktivite gibi temel gider kalemleri göz önünde bulundurulduğunda bir çocuğun aylık asgari ihtiyaçları için gerekli olan 12 bin TL, maliyetin oldukça altında. Verdiğiniz parayla maalesef çocuklar aç kalmaya devam edecek. Bu tabloyla çocuklar ülkenin geleceği değil, yoksulluğun aynası.

Engelli vatandaşlarımızla ilgili tablo da umut vermiyor, kamu kurumlarında istihdam edilen engelli memur sayısı 81.600, "2026 için hedef 82 bine çıkarılacak." deniyor, bir yılda 400 kişi. Engelli yurttaşlar için erişilebilirlik hâlâ bir lüks, rampa yapılmadığı için binaya giremeyen, asansör olmadığı için üst katlara çıkamayan insanlar var. Engelli kotası kâğıt üzerinde dolu ama uygulamada yok, kalıcı çözümler yok.

Bakanlığın şehit yakınları ve gazi programında "Yüzde 100 yararlanma oranı hedefleniyor." denilmiş, onları istatistiğe indirgemek devletin şerefine yakışmaz, daha dün 20 şehidimiz oldu. Onlar yararlanan değil hakkı olan kişilerdir. Bütün şehit yakınları ve gazilerimiz için tanınan imkânlar eşitlenmelidir. Farklı dönemlerde şehitlik statüsünü kazanmış insanlar farklı imkânlardan faydalandırılmamalıdır.

En can alıcı maddelerden biri yoksullukla mücadele. 2025 yılında sosyal yardımların millî gelir içindeki payı yüzde 1, 2026 hedefi yüzde 1,2 yani Türkiye'nin ürettiği her yüz liranın sadece 1 lirası yoksulluğu önlemeye ayrılıyor. Emekli aylığı ödemeleri hariç sosyal korumaya ayrılan pay millî gelirimizin yalnızca 3,4'ü, bizi kıskanan Almanya'da ise bu oran yüzde 16. Yardım kalemlerinin önemli bölümü ayni yardımlardan oluşuyor; gıda, kolisi, yakacak, geçici ödemeler oysa insanların ihtiyacı olan onurlu bir yaşam sürdürecek kalıcı gelirdir. Yoksulluğun kalıcı hâle gelmesi toplumsal barışı da bozacaktır. Yoksulluk, borç, işsizlik, güvencesizlik bunlar bütçede ekonomik faktörler olarak geçiyor ama gerçek hayatta insanların kaderi olmuş durumda. İktidar yoksulluğu ortadan kaldırmıyor, yalnızca yönetiyor, yoksul olarak yaşamayı öğretiyor. Bu nedenle 2026 bütçesi yalnızca teknik olarak değil, vicdani olarak da eksiktir. Yaşlılara "Daha fazla çalışın." demek yerine onurlu bir yaşam hakkı tanıyın. Emekli maaşlarını yoksulluk sınırının üzerine çıkarın. Bakım hizmetlerini yaygınlaştırın. Çocukları yoksulluktan kurtarmak istiyorsanız SED bütçesini arttırın, erişilebilirliği zorunlu kılın, denetleyin, yoksullukla sosyal yardımlarla değil istihdamla mücadele edin, işsizliği azaltın, kayıt dışılığı önleyin. Asgari ücreti açlık sınırının altına düşürmeyin ve en önemlisi yalnızca rakamlara değil insanlara bakın çünkü bu ülkenin her bir vatandaşı devletin gözünde sadece bir istatistik olmamayı çok fazlasıyla hak ediyor. Onlar onurlu bir yaşam, eşit fırsatlar, güvenli bir geleceği hak ediyor. 2026 bütçenizi gözden geçirin, hedeflerinizi gerçeklerle yüzleştirin. Şu anda önümüze bütçe diye konan şey yalnızca temenni, istatistikler ve rakamlar yoluyla oluşturulmaya çalışılan algıdan ibaret. Biz gerçek rakamları ve gerçek çözümleri görmek istiyoruz.

Teşekkür ederim.