| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 11 .11.2025 |
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, Sayın Bakan, değerli komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ama sözlerime başlamadan önce, Sayın Bakan sizin yerinizde olmak istemezdim. Böyle talihsiz bir iş kazası sonrası bütçeniz için Parlamentoya geldiniz. Herhâlde bu sıkıntıyı sizler de bizler gibi yaşıyorsunuzdur ama şunu söylemek gerekiyor: Artık bu iş kazalarına ve canavarlıklara son vermemiz gerekiyor. Bu konuda da sizden hassasiyet bekliyoruz.
Bu ülkede en büyük darbeyi emekliye vurdunuz Sayın Bakan. Sizin dönemde emeklinin aylık geliri açlık sınırı olan 27.960 liranın altına düştü. 2006 yılında emekli gelirlerinin kişi başına gelire oranı yüzde 49,1 iken 2024'e geldiğimizde oran yüzde 31,8'e düştü ama en acısı da 2020 yılından 2024 yılına kadar geçen sürede 65 yaş üzeri nüfusta yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında bulunan kişi sayısı sayenizde 1,1 milyon artarak 2,6 milyona ulaştı yani üç yılda yoksul sayısı tam 1,5 milyon kişi arttı. Türkiye'yi yoksullaştırmakla kalmadınız, derin şekilde yoksullaştırdınız; bu ayıp size yeter Sayın Bakan. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi 865 milyar liradan 447 milyar liraya düşüyor ama sosyal güvenliği nasıl bitirdiğinizi daha iyi anlıyoruz. Sosyal güvenlik programına aktarılan 551 milyar liranın 43 milyar liraya düşürülmesi yoksullaşmanın rakamıdır. İşsizliği bu ülkenin kaderi hâline getirdiniz, işsizlik düşmüyor çünkü tüm işletmelerimiz kapanıyor ya da tekstil, deri, giyim fabrikalarında olduğu gibi Fas'a ya da Mısır'a kaçıyor. Türkiye'de işsiz sayısı 3 milyona sabitlendi, geri gitmiyor, ileride sıçramıyor. Dar tanımlı işsizlik rakamlarına bakıldığında, 2025 yıl için işsiz sayısının 3 milyon 32 bin olarak öngörüldüğünü görüyoruz, peki yıllık programda 2026 yılı tahmini ne? 3 milyon 70 bin yani işsiz sayısının 30 bin daha fazla artmasını tahmin ediyorsunuz. Okuttuğumuz çocuklarımıza iş bulamıyoruz, yüksek KPSS puanıyla gençlerin işsiz kaldığını biliyoruz, onlar da sayenizde yurt dışına çıkıyorlar, okutamadığımız çocuklar da çocuk işçi statüsünde yaşamaya mahkûm ediliyor. Kocaeli Dilovası'nda ölen işçilerin hepsi kadın ve kız çocuklarıydı. Bunlardan Cansu Esatoğlu 16, Nisa Taşdemir tam 17 yaşındaydı. Bu tesadüf değil yoksullaşmanın, sosyal güvenliğe ayrılan payın düşmesiyle çocuklarımızın eğitimden kopmasıyla iç içe Sayın Bakan.
Buraya gelmeden rakamlara baktım, Atatürk'ün eğitim vizyonundan, onca fakirlik içinde savaştan çıkmış bir topluma yaptığı eğitim seferberliğinden nasıl koptuğumuzu rakamlarla gördüm; yazık, yazık. 14-17 yaş arasındaki kız çocuklarında okullaşma oranı sadece bir yıl içinde yüzde 91,8'den yüzde 86,5'e düştü. İşte, bu çocuklar eğitimden çıkınca iş güvencesi olmayan Dilovası'ndaki parfüm fabrikası gibi yerlerde çocuk işçi oldu. Bu utanç AK PARTİ iktidarına yeter.
Gençlerimiz, geleceğimiz yurt dışına kaçıyorlar, gidiyorlar, yurt dışına gitmek istiyorlar. Neden? Çünkü üniversitede okumak iş bulmalarına imkân sağlamıyor. 2022-2024 yıllarında üniversite mezunlarının işsizler arasındaki payı yüzde 26,7'ye, şimdi bu oran ise yüzde 35'e yükselmiş. Asgari ücret desek sürekli geriye gidiyor. Asgari ücretteki iki yıllık kayıp yüzde 8,7. Çocuklarımıza eğitim veremiyoruz.
Peki, sağlık verebiliyor muyuz? O da hayır. Sayın Bakan, burayı iyi dinleyiniz: Sosyal Güvenlik Kurumumuzun kayıtlara göre 5.400 SMA'lı ve 6.200 DMA'lı çocuğumuz var. Bunlar neden sosyal güvenlik şemsiyesine alınmıyor? Neden bunları bağış yoluyla tedavi ettiriyoruz? Bu ayıp hepimizin, bu ayıp sizin Bakanlığınızın, bu ayıp Meclisin. İnşallah, bu ayıptan döneriz, bu çocuklarımızın tedavilerini sosyal güvenlik şemsiyesinin altına alır, onları annelerinin kucağında bağış yapacak hâle getirtmeyiz Sayın Bakan. Bu ayıp sizin diyorum, bu ayıp sizin, bu ayıp sizin! Koca Bakanlık onca göçmenin sağlık masrafını üstleniyor ama kendi vatandaşına geldiğinde ise kafasını kuma gömüyor. Kafanızı kumdan çıkarın, o çocukların tedavilerini sağlayın.
"Ara eleman yok." diyorsunuz, çocukların hakkını yiyorsunuz, "Meslek liseleri memleket meselesi." derken stajda çıraklık sigortasını dikkate almıyorsunuz. Stajda ve çıraklıkta geçen süreler neden sosyal güvenlik kapsamına girmiyor? Neden başlangıç saymıyorsunuz Sayın Bakan? Esnaf ve çiftçimiz için prim gün sayısını neden 7200'e düşürmüyorsunuz? Söz verdiniz ama sözler havada kaldı. "Emekli maaşları arasında uçurum nedir?" diyorum, işçi ayrı, memur ayrı maaş alıyor, maaşta adalet yok, emeklilik yaşında yok. Kademeli emeklilik konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ölüm aylıklarında bile adaletsizsiniz Sayın Bakan. Vefat eden BAĞ-KUR ve sosyal güvenlik sigortalısının kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanması için evli olmaması şartı var ama boşanmış ya da dul kalmış olması, herhangi bir sigortalı statüsüne sahip çalışmaması veya kendi sigortalılığı sebebiyle gelir veya aylık almıyor olması koşulları aranıyor ancak Emekli Sandığı için koşul aranmıyor. Emekli Sandığı emeklisi bir kişi vefat ederse kız çocuğu çalışsa bile babasının maaşı alıyorsa neden diğer kurumlardan emekli olanların çocukları babası ölünce vefat hâlinde almıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Neden bu uygulamayı değiştirmiyorsunuz Sayın Bakan? İnsanların anayasal hakkı olan bu hakkı neden vermiyorsunuz diyorum.