| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 11 .11.2025 |
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Değerli milletvekili arkadaşlarım, çok kıymetli bürokratlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün sadece bir Bakanlık bütçesini değil, bu ülkenin emeğini, alın terini, işçisini, memurunu, emeklisini, gencini, kadınını yani Türkiye'nin omurgasını konuşuyoruz ve açıkça söyleyeyim, bu bütçe adalet değil, adaletsizlik üretmektedir. 2025 yılı asgari ücret 22.104 lira ama açlık sınırı 28.412 lira. Bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti 36.984 lira. TÜRK-İŞ'in 2025 Ekim ayı araştırmasına göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 92.547 lira. Düşünün, evde herkes çalışıyor olsa dahi yoksulluk sınırının altında kalıyor. Bu ülkede milyonlarca çalışan açlık sınırının altında yaşam savaşı veriyor. Bu ücret, artık asgari ücret değil bir hayatta kalma ücreti hâline gelmiş durumda. Dahası, Türkiye'de çalışanların yüzde 40'ı asgari ücret düzeyinde, bu oran Avrupa'da ise yüzde 8 oranında ve artık üniversite mezunları bile asgari ücretle çalışıyor. Bu mudur sosyal devlet anlayışımız? TÜİK verilerine göre işsizlik oranı yüzde 28,6 yani her 3 kişiden 1'i işsiz, kalan 2 kişi ise günlük, saatlik işlerde hayatını sürdürmeye çalışıyor ya da artık iş bulmaktan umudunu kesmiş durumdalar. Gençlerimiz umutsuz, geleceğe dair hiçbir umut, hiçbir hayal kuramıyorlar ve gençlerin maalesef, bu ülkede kurdukları tek hayal var: "Acaba fırsatını bulup yurt dışına kendimi atabilir miyim? Mühendis de olsam avukat da olsam gider, gerekirse orada kuryelik yaparım." diyorlar. Yani ülkemizin geldiği durum maalesef bu. Üniversite bitiriyor ama iş bulamıyor zaten. Kadınlarımız üretmek istiyor ama maalesef, iş gücü piyasasında yer bulamıyor. Hele engelli vatandaşlarımızın durumu daha vahim "istihdama katılım" deniyor ama orada ne bir yeni teşvik ne bir aktif program var. Bakınız, Bakanlık "İstihdamı artıracağız." diyor ama hangi yatırımlarla yapacaksınız? Nitelikli iş geçişi sağlayacak mesleki eğitim yatırımı var mı? Maalesef yok. Kadın girişimciliğini destekleyen bir fon, bir kaynak, bir strateji var mı? Maalesef o da yok. Engelli istihdamını kalıcı hâle getirecek bir sistem değişikliği var mı? O da yok. Bu ülkenin gençleri işsiz, kadınları umutsuz, engelliler dışlanmış durumda ama siz bütçeyi makyajlı rakamlarla doldurup "Başardık." diyorsunuz, başaramadınız maalesef çünkü bu bütçe üretmeyen, istihdam yaratmayan, umut vermeyen bir bütçeden ibarettir. Türkiye, ülkemiz ne yazık ki en çok iş kazasının yaşandığı ülkedir. Her 100 bin çalışan başına yaşanan ölümlü iş kazası oranında, Uluslararası Çalışma Örgütü veri tabanında verisi bulunan ülkeler arasında maalesef 1'inci sıradayız.
Yine, iş sağlığı ve iş güvenliği rakamlarına göre, 2025 yılının ilk dokuz ayında en az 1.566 işçi iş kazalarında hayatını kaybetmiş durumda. Her kitlesel iş kazasından sonra görüyoruz ki ölümler iş yeri sahiplerinden kamu kurumlarına kadar uzanan çok önemli ihmallerin sonucu olarak gerçekleştirilmiş. Bunun en yakın örneği geçtiğimiz günlerde Kocaeli Dilovası'nda yaşandı ve 6 işçimiz hayatını kaybetti -biraz önce Milletvekilimiz Lütfü Türkkan Bey de söyledi- orada gerçekten, resmen cinayet işlenmiş durumda; iş kazası değil. SGK İl Müdürü ve İŞKUR yöneticileri de dâhil 7 kişi açığa alındı. Bu işletme hakkında CİMER'e farklı zamanlarda defalarca şikayette bulunulmuş fakat acı olan, CİMER'den gelen bir cevap, bakınız, şöyle göstereyim, cevapta ne diyor biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Karakaş, teşekkür ediyorum.
Süreniz doldu.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım, sadece cevabı okuyacağım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Cevabı okuduk biz burada, burada tartışıldı cevap.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Tekrar okumak istiyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hızlıca okuyun, süre vermiyorum.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Hemen bitiriyorum.
İş yerinin iş sağlığı ve güvenliği açısından denetlenmesi için iş sağlığı ve güvenliğine yönelik alınmayan tedbirlerin neler olduğunu, iş yerinin hangi kısmında ve ne zamandan beri alınmadığını, iş yeri çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği yönünden nasıl etkilendiği, iş yerinin tam unvanı, adresi vesaire vesaire... Ya, bu CİMER'e müracaat eden arkadaşımız dedektif mi, savcı mı? Böyle bir şey olabilir mi?
Teşekkür ediyorum.