KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, sevgili basın mensupları, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, bu ülkede hiçbir şey düzelmez. Bu ülkede bir şeylerin düzelebilmesi için önce yargının, adaletin, hukukun düzelmesi gerekir. Ekonomi düzelmez, ekonomi düzelmeyince sizin Bakanlığınızın perfonmansı hiç düzelmez.

Şimdi, bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili bir iddianame yayınlandı ve bu iddianamede başsavcılık, Yargıtaya, Anayasa’nın 69'uncu maddesi gereğince Cumhuriyet Halk Partisinin kurumsal yapısının kapatılmasıyla ilgili bir talepte bulunuyor. Yargıtaya böyle bir talepte bulunuyor. Böyle bir hukuk, böyle bir adalet olabilir mi? Bir belediyede yaşandığı iddia edilen, iddia edilen diyorum, ortada bir yargı kararı yok, kimse hakkında verilmiş bir karar yok ve bu iddialar üzerine bir başsavcı çıkıp Yargıtaya bu şekilde bir talepte bulunuyor. Bu, hukukun katli demektir. Bu, Türkiye'deki sistemin, düzenin bozulmasını talep etmek demektir. Böyle bir talebi, böyle bir anlayışı reddediyoruz, kabul etmiyoruz.

Sayın Bakan, benden önceki konuşmacı arkadaşlar Dilovası'nda meydana gelen kazadan sonra sizin istifa etmenizi talep ettiler. "İstifa etmeniz gerekirdi." dediler. Doğru ama iş ona gelmeden, geçen yıl 21 Ocakta Bolu Kartalkaya'da meydana gelen ve 78 vatandaşımızın -çoğunluğu çocuk- öldüğü, 133 vatandaşımızın yaralandığı vakadan sonra sizin istifa etmeniz gerekiyordu ve siz o yangın sonrasında duyarsız kaldınız ve hatta Bakanlığınızla ilgili soruşturma izni bile vermediniz. Bir siz, bir de Turizim Bakanı. Bir yangın olmuş, 78 vatandaşımız, içinde çok değerli yetişkin insanlar ölmüş, yaralanmış. Ya, vicdanınız yok mu? En azından "Evet arkadaş, soruşturun, araştırılsın, varsa kurumdan, ben dâhil kim varsa hakkında soruşturma açılsın, idari ve hukuki değerlendirme yapılsın, kim suçlu çıkarsa da yargılansın, cezasını çeksin." diyemediniz. Siz de diyemediniz, Turizm Bakanı da diyemedi.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI VEDAT IŞIKHAN - Evet.

CAVİT ARI (Antalya) - Ne zaman dediniz? Danıştay kararından sonra. Hiç buna vicdanınız sizin sızlamadı mı? Hiç sızlamadı mı, rahatsız olmadınız mı Sayın Bakan? Bu olay olur olmaz sizin ve Turizm Bakanının ilk adımı atması ve... İçişleri Bakanı, Özel İdare Genel Sekreteriyle ilgili soruşturma izni verdi ama siz vermediniz. Bana göre baş sorumlu sizdiniz. Baş sorumlu sizin altınızdaki Bakan yardımcıları, genel müdürler, teftişle ilgili uzmanlardı ve siz o soruşturma iznini veremediniz ve aradan bir yıla yakın bir zaman geçti, yargı kararıyla bu soruşturma izni verildi. O da bir müfettiş hakkında göstermelik bir karar.

Şimdi, Sayın Bakan, bakın, Kartalkaya Yangın Komisyonuna gelip sunum yapan arkadaşlarımız oldu sizin kurumumuzdan Bakan Yardımcısı ve bir yetkili daha. 2025 yılı itibarıyla otellerle ilgili bir denetim yapılma konusunu gündeme almadığınızı çünkü teftiş yapılacak konuların bir önceki yıl içerisinde aralık ayı içerisinde planlandığını, dolayısıyla da aralık ayında böyle büyük otellerin bu kapsama alınmadığını ifade etti arkadaşımız. Şimdi, bir önceki yılda ise yine aynı yetkili arkadaşımız, geçen yıl turizm sektörünün denetim altına yani kapsamına, programına alındığından bahsetti. Şimdi, Sayın Bakan, bu yanan yer Bolu Kartalkaya ve bir kış oteli. Yangından sonra burada denetimler yapılmış. Bu denetimde düzenlenen raporda yangın öncesinde özellikle çalışma esaslarıyla ilgili, iş güvenliğiyle ilgili, can güvenliğiyle ilgili birçok düzenlemenin o otelde olmadığı tespit edilmiş. İşte, siz, başta o otel olmak üzere, o otel gibi yerlerde bir yıl önce bu kapsamda olduğu ifade edildiği hâlde, bu denetimler orada yangından sonra değil de yangın öncesinde denetimi yapılmış olsaydı, bu oteldeki yangını belki önleyemezdiniz ama canların kaybını önleyebilirdiniz.

Mesela, Sayın Bakan, yangından sonra gelen teftişteki arkadaşlar neyi tespit etmişler? İlk olarak iş yerinde yağmurlama sisteminin yani "sprink" sisteminin tesis edilmediğini tespit etmişler. Yangın kaçış merdivenlerine ulaşımı sağlayan uyarıcı işaretlerin olmadığını tespit etmişler. Restoranda ve mutfak alanında çalışanların ulaşabileceği portatif yangın söndürme cihazların bulunmadığını tespit etmişler. İş yerinde çalışır vaziyette otomatik yangın algılama ve uyarı sisteminin bulunmadığını tespit etmişler. Bunun yanı sıra, otelin dış cephesi maalesef ahşap malzeme kullanılarak yapılmış, bunun ahşap malzeme kullanılarak yapılmış olması ve otel içerisindeki zeminlerinde, halı ve duvarlarında ağaç kaplı esaslı malzemelerle kaplanması nedeniyle binanın yangın yükünün arttığı ve ilgili durumların da yangının hızlı bir şekilde ilerlemesine sebebiyet verdiğini tespit etmişler. Yine, müfettiş arkadaşınız 19 Nisan 2020 Tarihli Acil Durum Planı'nın işveren tarafından güncellenmediğini ve muhtemelen acil duruma dair koruma ekibi görevlendirilmesinin de yapılmadığını, işyerinde müşteri ve ziyaretçilerin; acil durumlar, kaçış yolları, toplanma yerleri ve acil durum ekipmanları hakkında bilgilendirmediğini; yine çalışanlara iş sağlığı güvenliği eğitimi vermediği, iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekiminin görevlendirilmediği, söndürme ve kurtarma konusunda görevlendirilen çalışanlara özel eğitimler verilmediği gibi çok sayıda bulgular tespit edilmiş. Ne zaman? Yangından sonra Sayın Bakan. Bu raporları, yangından sonra oraya giden sizin Bakanlığının görevlendirdiği müfettiş arkadaşımız bu durumları tespit etmiş. Bu durumların hepsi orada mevcut, var. O nedenle çıkan yangın sonrasında orada alarm sistemi çalışmamış, efendim, "sprink"ler çalışmamış, yangın merdivenini çalışmamış, hiçbir uyarıcı sistem çalışmamış, hiçbir şey çalışmamış ve 78 vatandaşımız ölmüş. Eğer ki siz bir yıl önceki denetimlerde ya da süreçteki denetimlerde burayla ilgili Çalışma Bakanlığı olarak iş güvenliği konusunda gerekli tedbirleri, uyarıları yapmış olsanız, bunlar tespit edilmiş olsa orada yangın da çıkmaz, yangın çıksa bile bu kadar can kaybı olmaz. Esas bu nedenle istifa etmeniz gerekiyor Sayın Bakan.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Cinayet işlenmiş...

CAVİT ARI (Antalya) - Vicdanınız hiç sızlamadı mı? Ve ondan sonra da kalktınız, soruşturma izni vermediniz; en büyük ayıp da bu. Yangın olmuş, can kaybolmuş ve soruşturma izni vermiyorsunuz, esas ayıp burada. Tekrar söylüyorum: Siz, o soruşturma izniyle ilk hızlı hareket edip en azından "Ben dâhil sorumlu kimse bunun hesabını vermeli." diyebilmeniz gerekiyordu. Bu anlamda, gerçek sorumlu sizin gibi başta Turizim Bakanı ve siz Sayın Bakan.

Şimdi, bu konuyu geçtikten sonra, diğer konularla ilgili kısaca düşüncemi paylaşmak istiyorum. Hep buradan söylüyoruz: En düşük emekli aylığı AKP'li arkadaşların hep milat olarak gördükleri 2002'de asgari ücretin 1,4 oranındaydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Son bir dakika.

CAVİT ARI (Antalya) - Biz en azından en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesinde olması gerektiğini tekrar tekrar söylüyoruz, bu talebimizi tekrar ediyoruz, en düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesinde olmalı.

Yine, bu ülkeye uygulamasını getirme noktasında en büyük mücadeleyi veren Cumhuriyet Halk Partisinin olduğu iki dini bayramda bayram ikramiyesi, bunun da yine asgari ücret seviyesinde olmasını talep ediyoruz, her defasında da aynı talebimizi tekrar ediyoruz. 2018'de 1.000 TL olarak uygulamaya başlandığında asgari ücretin yüzde 62'si oranındaydı o 1.000 TL. Bugünkü düşük kalan asgari ücreti eğer 22.104 TL üzerinden hesap edersek bayram ikramiyesinin 14.600 TL olması gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Yıl başından sonra asgari ücret arttığında o artana göre benzer bir oranlama yaptığımızda en az 20 bin lira seviyesinde gerektiğini ifade ediyorum.

Son söz, bu ülkde sizlerin sayesinde 2023 seçimleri arifesinde tam da seçime bir hafta kala esnafı resmen kandırdınız; bu iktidar esnafı kandırdı, aldattı, kandırıldı esnaf. Nasıl? Seçime bir hafta kala "9000 BAĞ-KUR prim gün sayısını 7200 güne indireceğiz." dendi, dönemin Bakanıyla protokoller, konuşmalar, görüşmeler yapıldı ama aradan iki buçuk sene geçti BAĞ-KUR'lunun prim gün sayısı 7200 güne inmedi, sözünüzü tutun diyorum Sayın Bakanım.