KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz. Benim konuşmamda ağırlık Soma olacak tahmin ettiğiniz gibi. Bir zamanlar "enerjinin başkenti" olarak geçen Soma ne yazık ki yavaş yavaş, adım adım terk edilen bir kasaba olma yoluna doğru girmiş. Sorunu biliyorsunuz, ancak anladığım kadarıyla sorunların ne kadar büyük olduğunu bilmiyorsunuz ve nasıl çözüleceğini de bilmiyorsunuz. Sorunu biliyorsunuz çünkü sorunu siz yarattınız, siz inşa ettiniz, Soma'ya da gelmiştiniz. Şimdi, ben size, buradaki arkadaşlarımıza, özellikle iktidar grubundaki milletvekili arkadaşlarımıza, Adalet ve Kalkınma Partisi -AKP- tipi bir özelleştirme hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Kronolojik olarak sizlere hatırlatmalar yapmak istiyorum.

Soma B Santrali 1981 yılında devreye girdi, 2015 yılında 685 milyon dolara Konya Şekere özelleştirildi. Konya Şeker, biliyorsunuz, bir çiftçi örgütlenmesi; sektörde de herhangi bir deneyimi yoktu, taşınmazlarıyla beraber satıldı. Sonra ne oldu? Firmanın yasal olarak baca gazı filtresi takması gerekirken bunu takmadı, 2027 yılına kadar da takmayacak. Soma, yıllardan beri zehirli hava solumak zorunda kalıyor. Sayın Bakanım, siz de biliyorsunuz ki bu süre içerisinde hiçbir yatırım yapmadı. Hadi yatırım yapmayı bırakın, yapması gereken bakımları dahi yapmamış. Santralde özelleştirmeden sonra özellikle işçi sağlığı konusunda ciddi sorunlar ortaya çıkmaya başladı ve irili ufaklı kazalar yaşanmaya başladı. Bu arada, aradan geçen on senede bu baca gazı filtresi takmayan, çevreyle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen santrale neredeyse özelleştirme bedeli kadar teşvik verildi; yaklaşık 585 milyon dolar, özelleştirme 685 milyon dolar, teşvik 585 milyon dolar. Başka ne yapıldı? Santrale kömür veren TKİ kömür verdi ancak karşılığını alamadı. TKİ, 3 liraya aldığı kömürü 2 liraya santrale verdi ancak alacağını tahsil edemedi. Yıllar içerisindeki borç 18 milyar liraya kadar çıktı, belki daha fazla tam bilemiyoruz. Alacağını tahsil edemeyen TKİ, hâliyle bankalardan faizle borç almak zorunda kaldı ve faiz ödemek zorunda kaldı. Geldiğimiz noktada, TKİ icra işlemlerini başlattı yıllar sonra. Santral üç aydan beri kapalı. İşte, size AKP usulü, AKP tipi özelleştirme hikâyesi.

Peki, Soma'da son durum ne? Santral kapalı, santrale kömür veren firmaların elinde stoklar şişmiş durumda, sadece bir firmada 1 milyon tondan daha fazla kömürün stokta olduğu söylenmekte ve bu kömürün yanma ihtimali olduğu da söyleniyor kendi kendine durduğu için. Yani milyarlarca lira değerindeki kömür, millî servet yanma tehlikesiyle karşı karşıya; hava kirliliği cabası.

İşten çıkarmalara başlandı. Ciddi işten çıkışlar var. Madenciler ücretlerini zamanında alamıyor, alıyorlarsa da eksik alıyorlar. 2 bin kişinin Soma'dan taşındığı söyleniyor; bu, çok ciddi bir rakam. Esasında, bu rakamları gördükten sonra kömürden adil bir çıkışın, çıkış planlamasının ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz. Yani üç ay termik santral kapandı, Soma'da kriz baş göstermeye başladı. Yüzlerce kamyon şu anda yatıyor, naklî yapılamıyor. Bu durumdan esnaf da etkilenmeye başladı son dönemlerde. Şehrin ekonomisi âdeta can çekişiyor. 12 bin hane bölgesel ısıtmayla ısınmakta. Bölgesel ısıtmada sıcak su, termik santralin atıl ısısından faydalanmaktaydı, şimdi iki tane ünite sadece Soma'ya sıcak su vermek için çalıştırılıyor, kömür yakılıyor yani termik santrali, biz koskoca termik santrali kalorifer kazanı hâline getirmiş durumdayız.

Peki, ne yapmalı? Biz ısrarla ve ısrarla kamulaştırma yapılması gerektiğini söylüyoruz. 18 milyar kamu alacağı var, "Geçmişte olduğu gibi, Elektrik Üretim A.Ş. işletsin." diyoruz. Peki, siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Buranın özel sektör eliyle işletilmesini savunuyorsunuz bu kadar acı tecrübelere rağmen. Aylar geçti, ortada henüz hiçbir şey yok. Devamlı firma isimleri zikrediliyor, gelip bakılıyor ancak ortada bir şey yok. Son duyduğumuza göre, Torku Şeker ile borçları yapılandırılacağı firmanın aynı şekilde yola devam edeceği söylenmekte. Buradan size soruyorum "Böyle bir şey var mı, yok mu?" diye.

Yapmış olduğunuz özelleştirmelerin nelere mal olduğu ortada, biraz evvel anlattım; yıkıcı bir tablo söz konusu. Sütten ağzı yananın ne yapması lazım? Yoğurdu üfleyerek yemesi lazım, ders çıkarması lazım. Ancak siz ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? ELİ'nin elindeki son ocakları da, kömür ocaklarını da özelleştiriyorsunuz. Kamu, Eynez'de açık ocakta yirmi yıl boyunca dekapaj yapıyor, yirmi yıl boyunca; yirmi yıl boyunca toprağı kaldırıyor, yirmi yıl boyunca; artık kömür ortaya çıkıyor. Kaymağı yemek kalmış yani külfet bitmiş, artık kaymağı yemeye sıra gelmiş. Ne yapıldı? Burası özelleştirildi, devredildi. O zaman işçi ayağa kalkmıştı, otuz gün gün eylem yapmıştı Kırkağaç'ta ve bir müjde geldi, dediler ki: "Vazgeçildi bu uygulamadan." eylem bitti, sonradan öğrendik ki biz, müjde verildiği sırada devir işlemi yapılmış bile. Ardından zaman geçti, söz konusu sahanın yanındaki sahalar da devir edilmeye başlanmış aynı firmaya. Rezerv değerinin 12 milyar lira olduğu düşünülmekte. Başka ne yapıyorsunuz? Bir lavvar tesisi vardı, yıkama eleme tesisi. Burada paketlediği kömürü sosyal yardımlaşmaya, millî eğitime gönderiyordu. Bura da aynı firmaya verilmiş. Yani anladığım kadarıyla siz artık Soma'yı gözden çıkarmışsınız yani TKİ'nin Soma'da hiçbir varlığı kalmayacak. Şimdi Kütahya'da da TKİ'nin işletmeleri var. TKİ'nin oradaki işletmesinde yer altında maden ocağı var, 500 küsur kişi çalışıyormuş, bize söylenen bir kilogram yer altından kömür çıkmıyor deniliyor. Burada biz kömüre ulaşmışız, burada 12 milyar liralık kömür rezervi var ancak burası devrediliyor. Gerçekten de anlamakta zorluk çekiyorum.

Sayın Bakan, Soma hakikaten de tedirgin ve gergin, madencilerimiz tedirgin ve gergin. İşletmede çalışan, termik santralde çalışan işçiler, TKİ'de çalışan işçiler, gelecekleri konusunda ciddi endişeleri var.

Sayın Bakanım, bütçenize gelirsek, 2025 yılında başlangıç ödeneği 45 milyarmış, 2026 bütçesine bakıyorsunuz 36 milyar azalmış. Bu bütçenin en büyük kalemi ne? Mal ve hizmet alım giderleri ki bunun yüzde 99'u da genel aydınlatma giderlerinden oluşuyor. 2025 başlangıç ödeneği 32 milyar liraymış, 2026 başlangıç ödeneği 20 milyar 900 milyon lira. Önümüzdeki sene elektrikte ciddi indirim mi olacak? Genel aydınlatmada ciddi indirimler mi olacak, merak ediyorum. Gerçi merak etmiyorum, latife ediyorum çünkü neden böyle olduğunu biliyoruz çünkü önümüzdeki hafta büyük ihtimalle Genel Kurula gelecek, komisyondan geçti bir kanun düzenlemesi var. Buna göre genel aydınlatma giderlerinin normalde yüzde 20'si yerel yönetimlerde, belediyelerde, il özel idarelerdeyken şimdi bu oran eğer yasalaşırsa 60'a kadar çıkacak, zaten kademeli olarak çıkacak. 2027'deki bütçeniz daha da azalmış, 18 milyar lira 2028'de 16 milyara kadar düşecek. Belli ki işte yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 yani yüzde 60'ına kadar bundan sonra genel aydınlatma giderlerini yerel yönetimler sağlayacak. Geçmişte neyde bu? 2009 yılına kadar zaten yerel yönetimler bunu karşılıyorlardı, esasında borçtan ödeyemiyorlardı, 2009 yılında özelleştirme öncesinde -kılçıksız temyiz verelim, özelleştirelim demişler- bu borçlular devletimiz tarafından siliniyor. O gün ki değerli 2 milyar 670 milyon lira borç siliniyor, devlet bunu üstleniyor, bugünkü parayla 80 milyar lira. Şimdi nasıl oluyor bu? Bakın, bu 2009 yerel seçimleri sonrasındaki Türkiye haritası, her taraf sapsarı, her taraf o dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından kazanılmış. Belediyelerin borçları var, elektrik borçları var, genel aydınlatma borçları var. Devlet demiş ki: Siz dert etmeyin, ben bugünkü değerlerle 80 milyar lirayı sileceğim kardeşim ve bundan sonra da bunun yüzde 80'ini ben ödeyeceğim demiş, öyle bir büyüklük göstermiş ancak 2024 yılında tablo değişmiş, tablo kıpkırmızı hâle gelmiş 2024 yerel seçimlerinden sonra.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika veriyorum.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bu sefer, bir öncekinde borçluları silen Hükûmet bu sefer ne yapıyor? diyor ki: Ben, katılım oranını artıracak yüzde 60'a çıkartacağım. Sayın Bakanım, bu olmaz, bu gerçekten de olmaz ve bunun nelere sebebiyet vereceğini de düşünmek lazım böyle bir karar alınırsa. Diyelim ki belediyeler ödeyemediler, üzerine düşen görevleri yerine... Gerçi öyle bir dertleri de yok çünkü kaynağından kesilecek, doğru, öyle bir şey de yok, kaynağından kesileceği için ödeyememe gibi durumları da olmayacak. Vallahi, son dönemde yaşadığımız şeyleri mantıklı bir şekilde izah etmek şansı yok, gerçekten yok. Yani bir silkeleme talimatı verildi, ondan sonra biz burada her kanun teklifinde belediyelerle alakalı bir şey tartışılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Mesela herhalde geçti, kanunlaştı, vakıflardan belediyeye geçen; onlarca yıldır, yüzlerce yıldır belediyelerin kullandığı eserler, binalar Vakıflar Genel Müdürlüğüne aktarılacak.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ediyoruz.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Önümüzdeki hafta siz mesela eğer kanunlaşırsa... Bir de şöyle bir şey yapıyorsunuz: Yani kasaptaki ete soğan doğruyorsunuz ya.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakırlıoğlu, teşekkür ediyoruz.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Belki bu kanunlaşmayacak, belki bu kanun teklifi gerçekleşmeyecek. Nasıl o zaman bu bütçe olacak?