KOMİSYON KONUŞMASI

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Ben de şöyle sorayım: İstihdam desteklerine tabii ki biz de hepimiz destek veriyoruz. Yani bizim önceliğimiz Türkiye'de çalışan sayısını artırmak, artı çalışanların ücretlerini artırmak olmalı. İlk şu soruyu soralım: Sayın Bakan Yardımcımıza: Bu, İstihdam Koruma Programı'nı yürürlüğe aldınız, devam ettirdiniz, bitirince o çalışanların, o emekçilerin yine o tekstil atölyesinde kalacağının garantisi var mı?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yoktur herhâlde.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Yok. O zaman demek ki bu Koruma Programı bizim için aslında çok geçici bir çözüm.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama şimdi uzatmaya geldi bak. Demek ki olmayacağını gördü uzatmaya geldi.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Tamam, aynen. Demek ki...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama seneye belki buna ihtiyaç olmayacak.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Yok, bence işte, şöyle bir şey: Eğer biz bu sektörlerde bir dönüşüm yaratmazsak ve oradaki o dönüşümü daha nitelikli iş gücüyle yaratmazsak her seferinde bu korumaya ihtiyaç olacak.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, eyvallah, o doğru bir şey.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - O yüzden, eğer bizim sınırlı bir kamu kaynağımız varsa bu sınırlı kamu kaynağını bence mevcut çalışan sayısını korumak bir kenara, oradaki çalışanların niteliğini, iş gücünün kalifikasyonu arttırmaya ve o tekstil sektörünün, hazır giyim sektörünün dönüşümüne harcamamız gerekiyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - İşte o bir günde olacak bir iş değil.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Değil ama şimdi, şu...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama işsizlik bir günde karşılaşacağın bir durum.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Doğru.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin dediğiniz bir günde olacak bir iş değil.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Ben şunu söylemeye çalışıyorum: On seneden beri bizim için çok kritik olan bu sektörler; tekstilde, hazır giyimde, deride on seneden beri bir dönüşüm hikâyesi yapılmadığı için, Covid döneminde çok yanlış yatırımlar yapıldığı için bu sektör can çekişiyor. O zaman soru şudur bizim için: O, can çekişen sektörlerde normal şartlarda korumadığımız emekçileri bize yaşatmaya devam mı edeceğiz, yoksa o emekçileri başka beceriler verip onları başka yerlere kanalize edeceğiz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Biliyorum, geç oldu ama yani soru burada bence önemli sorulardan bir tanesidir. Yani biz tekstil sektörüne her seferinde bir çalışan desteği vererek kime iyilik yapıyoruz? Bence bu soru. Bizim bence burada önemle üzerinde durmamız gereken şey şudur: Oradaki çalışanların niteliklerini artırarak, yeni beceriler sağlayarak onlara yeni kapılar açabilmek ve o yüzden de tekstil, hazır giyim, deri gibi sektörlerde bir dönüşüm hikâyesini artık daha kalifiye, daha yeni becerilere sahip olmuş emekçilerin de katkısıyla yapabilmektir.

Tekstil sektöründen çıkma, çıkmama hikâyesiyle ilgili de bir şey söyleyeyim: İtalya'nın, İspanya'nın kişi başı millî gelirleri bizim 2 katımız, 3 katımızdır. İspanya'nın en zengin kişisi hazır giyimcidir, İtalya'nın en zengin ilk 5 kişisinden 2'si tekstil ve hazır giyimcidir. Dolayısıyla, yani bu ülkelere gittiğiniz zaman "Bizde artık ücretler yüksek ve biz buradan çıkmak zorundayız." diyen hiç kimseyi duymazsınız. Tam tersine, onların dönüşüm hikâyesi tekstil ve hazır giyim sektöründe bizzat ülkelerinde çalışan emekçilerin ücretlerini ve yaşam koşullarını da arttırmıştır. O yüzden -lafı uzattım, biliyorum ama- bizim burada üzerinde durmamız gereken şey şu: Bir seneliğine, iki seneliğine mevcut emekçiyi orada tutup sektörün artık kangren olmuş sorunlarına çözüm bulmamak bizi iki sene sonra daha kötü bir yere götürür. O bakımdan, bizim o dönüşüm hikâyesini çalışanlarla beraber yazmamız lazım.

Bir mesele daha var, biraz önce Sayın Kısacık da söyledi, biz de duyuyoruz "Tekstil, hazır giyimin kurtulması için dolar kurunun 57 lira olması lazım." diye. Arkadaşlar, reel sektörün net döviz açığı 150 milyar dolar şu anda. 57 liraya çıksa ne olur biliyor musunuz? Reel sektör darmadağın olur. Yani burada bahsetmedik, Erhan Bey her seferinde makroistikrardan, makroistikrarın öneminden bahsediyor ama çok büyük bir kırılganlığımız var bizim izlenen kur politikasından dolayı. İzlenen kur politikasından dolayı reel sektörde öyle bir döviz borçlanması oldu ki şu anda reel sektörün net döviz açığı 150 milyar dolar. 42'den 57'ye iki ayda, üç ayda çıkarsanız reel sektör diye bir şey ortada kalmaz; hepsi iflas eder.

ERHAN USTA (Samsun) - Türkiye kalmaz.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Kalmaz, Türkiye kalmaz.

Yani bizim bir de bunun bilincinde olmamız lazım. Bize tekstil, hazır giyim ya da böyle emek yoğun sektördeki birileri gelip kurun 50-55 lira olması gerektiğini söylediğimiz zaman bu tabloyla karşılarına çıkıp şimdi bu kırılganlıktan nasıl kurtuluruz onun bir cevabını aramamız lazım.

Çok kırılgan bir ekonomimiz var, çok kırılgan ekonomide yarın bütçeyi tartışmaya başlayacağız. O bakımdan, bunların farkında olup bu farkındalıkla beraber bu istihdam destek, istihdam koruma yatırımları şekillendirmemiz gerekiyor.

Sağ olun