KOMİSYON KONUŞMASI

CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri, değerli milletvekilleri, Kıymetli Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, sivil toplum kuruluşlarının değerli başkan, yöneticileri, kıymetli basın mensupları; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu kanun teklifiyle -36 maddeden oluşuyor tabii bu- Harçlar Kanunu'nda, Gelir Vergisi Kanunu'nda, Katma Değer Vergisi Kanunu'nda, Kurumlar Vergisi ve Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nda değişiklikler yapılıyor. Yine, baktığımız zaman, bu kanun teklifinden istisnaların kaldırılması, kayıt dışılıkla mücadele edilmesi, vergi adaletinin güçlendirilmesi gibi sonuçlar doğurması bekleniyor. Öyle mi? Bakıyoruz, maalesef gerektiği şekliyle değil, öyle olmadığını görüyoruz. Şimdi, istisnaların kaldırılmasıyla ilgili örnek vereceğim size: Şimdi, burada, gayrimenkul sermaye iradı yani kira gelirleriyle ilgili istisnadan bahsediliyor, kaldırılıyor, emeklilerde devam ediyor, 47 bin TL'lik bir istisna tutarı var. Burada tabii ki dar gelirli var, işsizi var, hasbelkader bir ev almış, işte kira geliriyle hayatına katkı sağlamayı düşünen var. Baktığınız zaman uygulamada da 47 bin lira değil, işte, uygulamaya geçtiğinde yeniden değerleme oranı kadar artsa 60 bin lira civarında olacak ama bir kanun maddesine göre de 22 bin TL'nin üzerinde olduğunda beyanname vermek zorunda olup vergisini ödemek zorunda kalacak. Ama siz bir taraftan, yıllardır, 2025 bütçesinde de vardı, hani 3 trilyon 5 milyar tahsilinden vazgeçilen vergi alacakları var, bunun 701 milyarı -yani muafiyet, istisna ve indirim yoluyla tahsilinden vazgeçilen vergilerden bahsediyorum- kurumlar vergisiyle alakalı. Şimdi, siz bakıyorsunuz, bu yıl bunun düşmesini beklersiniz değil mi, hani muafiyet, istisna ve indirimlerin aşağı çekilmesini istiyorsak. Bakıyoruz öyle mi? 768 milyara çıkmış. Bundan kim yararlanıyor? Ekseriyetle yap-işlet-devret projesi yapan, işte KÖİ projesi yapan firmalar yararlanıyor. Şimdi, bunlar zaten efektif vergi yükü çok düşük olan -az önce ifade edildi- finansman maliyetlerindeki artış nedeniyle de giderlerini şişirip çoğu zaman da vergi ödemeyen -ki 37 tanesinin vergi ödemediğini yıllardır söylüyoruz, 12,6 milyar TL beyanname verip 2,8 milyar TL vergi ödeyen gruptan bahsediyoruz- bunların muafiyet, istisna ve indirimlerini kaldırmıyorsunuz, bir taraftan da geçici vergiyle ilgili beyanname verme süresini 3'ten 4'e çıkartıyorsunuz. Sayın Kalaycı da az önce ifade etti yani buradan beklediğiniz beyannameyle ilgili gelirden gelecek damga vergisi beyannamesi 2 milyar TL olarak öngörülmüş, bir de paranın zaman maliyetiyle ilgili öne çekmeye çalışıyorsunuz ama bir sürü yükle beraber alternatif maliyetlerini de dikkate almıyorsunuz. Şunu söylemek istiyorum: İstisnalar, muafiyet ve indirimlerle ilgili bu kanun teklifinde maalesef hiçbir uygulama olmadığını görüyoruz. Vergide adalet de sağlanmıyor. Kurumlar vergisiyle ilgili oran yüzde 11, bir önceki yıla göre yüzde 1,5 civarında düşmüş ve aşağı yukarı da beklenilen tahminden 420 milyar civarında da kurumlar vergisinden az tahsilat olacak. İşte siz 335 milyarını burada getiriyorsunuz oysa az önce ifade ettiğim 701 milyarı 768'e çıkartmazsanız 67 milyar direk oradan zaten imkân sağlamış olacaksınız ki onu daha da aşağıya indirmeniz lazım. Vergide adalet yok, dar gelirlinin üzerinde vergi yükü daha da artarak devam ediyor.

2026 bütçesine baktığımız zaman, dolaylı vergilerin oranı yüzde 63. Yıl içinde yüzde 68'e kadar çıkıyor, 70'lere dayanıyor. Burada siz dolaysız vergilerin yeterince arttığını görüyor musunuz? Ben görmüyorum. Benim görmediğim bir şey varsa da ikaz ederseniz memnun olurum. Yani vatandaş üzerindeki vergi yükü artmaya devam ediyor, dolaylı vergiler yine insanların, vatandaşların üzerinde yük.

Yine, önemli maddelerden birisi burada Hazinenin net borçlanma limitinin arttırılmasıyla ilgili yetki veriliyor, 2,7 trilyona çıkılıyor. Yani işte, Hazine ve Maliye Bakanlığına ve Cumhurbaşkanına yüzde 5'er yetkiyle beraber şu anda üstünde bir limit 595 milyar TL ilave. Bakın, ağustos ayında Hazinenin yetkisi doldu, eylül ayında da en son 303 milyar civarında galiba o da bir borçlanma, onu da ilave ettiğiniz zaman Cumhurbaşkanının yetkisi de aşıldı. Şimdi, biz yetkisiz bir şekliyle devam ediyoruz, aşım olmuş.

Şimdi, bütçe açığının yıl sonunda 2,2 trilyon civarında olması tahmin ediliyor orta vadeli planda ama bir taraftan ekstra 595 milyar yetki alıyorsunuz, 500 milyar fazladan borçlanma yapacaksınız. Buna niye gereksinim duyuyorsunuz? Zaten faiz giderleri çok yüksek. Bu faiz giderlerini aşağı çekmek için çaba sarf etmemiz gerekirken ihtiyaçtan daha fazla niçin bir kurum borçlanır veya bir insan borçlanır? Bunun için ekstra faiz yüküne girer? Tabii, şunu anlıyoruz baktığımız zaman: Olağanüstü gelişmelere karşı bir önlem mi alınıyor? Bir taraftan, önümüzdeki dönemde yapılacak birtakım siyasi operasyonlar mı var? Bunların açıklığa kavuşturulması lazım, döviz rezervleri biriktiriliyor.

Şimdi, bakıyorum, son bir ayda aşağı yukarı Merkez Bankası 2,5-3 ton civarında da altın saltmış, dövize dönüyor. Şimdi, bütün dünyada altınlar yükselirken ve merkez bankaları altın alırken niçin böyle bir gereksinime de ihtiyaç duyuldu? Bunun da açıklığa kavuşturulması lazım. Maddeler üzerinde konuşacağız tabii bunları detaylı. Burada, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı var. Şimdi, Kentsel Dönüşüm Başkanlığının vadeli alacaklarının yüzde 25'lik kadar kısmıyla ilgili kamu bankalarından kredi kullanma yetkisi veriliyor yani bu da alacaklarını aşağı yukarı dikkate aldığımız zaman 20 binler civarında Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kamu bankalarından kredi kullanacak. Ya, kamu bankalarının görevi ne esasında? Her bir bankanın görevi, işte, kimi çiftçilere daha çok destek vermek, kimi esnafa, KOBİ'lere destek vermek, karma bir yapı zaten çiftçilere de tarıma da bu bütçede de yeterince destek verilmiyor, hep yasal sınırın altında, binde 2'lerde. Baktığımız zaman, şimdi, kamu bankalarının görev zararları aşağı çekilmek isteniyor fakat Kentsel Dönüşüm Başkanlığı hangi projeleri bitirecek? Hangi projeleri hayata geçirecek? Hangi projelerle ilgili ne kadar alacağı var, taksitli alacağı var? Bu rakamın netleşmesi lazım çünkü böyle bir, 20 milyarlık bir kredi kullanıldığında 7,9 milyar TL'lik bir faiz yükü meydana geliyor, bu da yüzde 39-40 civarında demek. Az önce, devletin borçlandığı, işte, on yıllık vadeli borçlandığı devlet tahvili faizine de tekabül eden bir kısım. Yani biz bu kadar savurganca faize para vermeye devam edersek ki Kentsel Dönüşüm Başkanlığının bir bütçesi de var yani 111 milyarlık bütçe 2026'da öngörülmüş, bunun 109 milyarı cari transferler yani buradan bu projelerin tamamlanması mümkün.

Yine, burayla ilgili bir özel hesap var, onun da kullanım süresini uzatıyorsunuz. Bu özel hesabın biz nasıl kullanıldığını yıllardır soruyoruz, bir türlü öğrenemedik, Sayıştay denetimine de tabi değil. Buraya gelen bir sürü paralar var. Bir ara hesaplamıştık 671 milyar civarında bir para vardı, son güncel değeri nedir? onu da bilmiyoruz. Bunların açıklanması, paylaşılması ve hangi projelere, nasıl harcandığının şeffaf bir şekilde izah edilmesi gerekir.

Bir problem de yine, genel aydınlatma giderleriyle ilgili, belediyelerin üzerinde yine bir sürü yük. Burada, belediyelerin vergi gelirlerinden bu genel aydınlatma giderlerine katılım payı 3 kat artırılıyor, yüzde 30'a çıkartılıyor işte, büyükşehir belediyelerinde. E, zaten SGK borçlarıyla uğraşıyorlar, bir sürü belediyelerin üzerinde yükler var, bu genel aydınlatma giderleriyle ilgili maliyetlerin de artışı belediyelerin daha iyi hizmet yapmasına da engel, vatandaşlar bu hizmetlerden yararlanamayacak.

Şimdi, burada bir kronik sorun da şu: Şimdi, dağıtım şirketleri var burada, elektrik dağıtım şirketleri, bunların TEDAŞ'tan olan alacakları bakanlık gözetiminde düzenli olarak ödeniyor fakat sistemin işletim bedeliyle ilgili ödemesi gereken tutarlar var, bunların da TEİAŞ'a ödenmesi lazım, bunlar bir türlü ödenmiyor. Bunların son bakiyesi nedir? Hangi firmalardan ne kadar alacak var? Bakın, bu çok kronik bir problem, bizim bu problemi mutlaka çözmemiz lazım, bir kanunla bu durumun ortadan kaldırılması. Devlet bir taraftan borcu var ödemesini yapıyor ama aynı kişiye bir taraftan alacağı var, farklı kurum aynı bünye içerisinde, aynı bakanlık bünyesi içerisinde, o alacağını alamıyor, alacağını alamadığı için, ödemelerini yapmak için, finansman açığını kapatmak için kredi kullanmak zorunda kalıyor, bu da kamu zararına yol açıyor. "Kamu zararı" diye niçin diyorum? Çünkü önlem almadığınız için, bu alacakları tahsil etmediğiniz için dolaylı olarak kamu zararına sebep teşkil ediyorsunuz, bu sebep teşkil edenler de kamu idarecileri ve yöneticileri. Liyakatli bir yönetimde bunların olmaması gerekir. Kanun maddelerinde de konuşacağımız konular var, karşılıksız çekle ilgili bazı açıklamalar yapacağız, diğer konuları yapacağız. Şunu ifade etmek istiyorum: Bu torba yasa teklifinde vatandaşın....

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEVDET AKAY (Karabük) - Tamamlıyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika ek süre veriyorum.

CEVDET AKAY (Karabük) - ...vergi yükünü azaltacak, vergide adaleti sağlayacak, kayıt dışılıkla mücadele edecek, istisnaları ortadan kaldıracak bir şey yok. Elde edilecek gelir de çok cüzi bir gelir. Bunu da kurumlar vergisindeki planlamanızdan, 420 milyar geride kaldığınız için herhâlde o açığı kapatmak yapıyorsunuz. Oysa, kamu kaynaklarının verimli kullanılmasıyla, tasarruf tedbirlerine, genelgelerine herkesin uymasıyla, israfın önlenmesiyle, bu kaynaklar çok rahat temin edilebilirdi.

Teşekkür ediyorum.