KOMİSYON KONUŞMASI

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, değerli bürokratlar; hoş geldiniz.

Yine bir torba teklifle karşı karşıyayız. Usul üzerinde olduğu için buna dair iki üç cümle edelim, tutanaklara girsin. Siz vazgeçmeyeceksiniz bu torba tekliflerden biliyoruz ama yine bir torba teklif; 4 madde Gelir Vergisi Kanunu'ndan, 1 madde Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'ndan, 4 madde Harçlar Kanunu'ndan, 1 madde Karma Katma Değer Vergisi Kanunu'ndan, 8 madde Sosyal Sigortalar Kanunu'ndan, 2 madde Kurumlar Vergisi Kanunu'ndan karşımıza gelmiş vaziyette. Bunu bir kenara koyalım, not etmiş olalım, torba teklifleri çok sevdiğini bu iktidarın biliyoruz.

Şimdi, sayın vekiller, bakın, bu vergi meselesi gündeme geldiğinde her seferinde Türkiye'deki vergi adaletsizliğini konuşuyoruz ve esas itibarıyla da emekçiler üzerindeki, dar gelirliler üzerindeki, yoksullar üzerindeki vergi yükünün azaltılması meselesini gündeme bu iktidarın almamasını eleştiriyoruz yani vergi adaletinin güçlendirilmesi konusunda bu iktidarın adım atmamasını konuşuyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması ilkesini uygulamadığını konuşuyoruz dolayısıyla Anayasa'ya aykırı davranışlar içinde olunduğunu konuşuyoruz ama herhangi bir değişiklik olmuyor. Neden olmuyor? Çünkü bu iktidarın politik tercihleri bu doğrultuda yani teknik bir sorun değil mesele, politik tercihler açısından ve bir kez daha neredeyse -sinekten yağ çıkarmak diye bir kavram var, hani halkta konuşulur- sinekten yağ çıkarmaya çalışan bir teklifle karşı karşıyayız, böyle bir paketle karşı karşıyayız. Bu, vergi adaletsizliğini giderecek, gerçekten vergi sistemindeki yapısal sorunları çözme doğrultusunda adım attıracak bir teklif değil, bunu bir kez daha söyleyelim çünkü vergi sisteminin çok büyük yapısal sorunları var. Siz de biliyorsunuz, asıl vergiyi alnının teriyle geçinmeye çalışan emekçilerden, dar gelirlilerden alan bir vergi yapısı olduğunu siz de biliyorsunuz ve bunu değiştirmek doğrultusunda adım atmıyorsunuz, bunu bir kez daha vurgulamış olalım.

Şimdi, vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 65'i bu ülkede dar gelirlilerden ve ücretli çalışanlardan alınıyor. Yani bu çok yüksek bir rakam değil mi sizce? Şimdi, bu kadar ciddi ekonomik sorunlar var, bu kadar ciddi kara delikler oluşmuş, kur korumalı mevduat, onu da siz yaptınız fakat bu kadar ciddi ekonomik sorunların üstesinden gelebilmek için sermayeye yönelik, haksız kazançlara yönelik vergilendirme konusunda bir seferlik de olsa sermayeye yönelik bir servet vergisi ve "haksız kazançlar" diye ifade ettiğim kripto borsa gibi yerlerdeki vergisizlik durumunu giderecek herhangi bir adım atmıyorsunuz. Defalarca bunu konuştuk, atmıyorsunuz çünkü siyasi tercihleriniz bu doğrultuda ama dar gelirli milyonlarca yurttaşın, emeğiyle geçinen, alın teriyle geçinen milyonlarca yurttaşın bu kadar yüksek vergi ödemesine herhangi bir önlem maalesef geliştirmiyorsunuz. İşte, bakın, 2025 yılı Mayıs ayı merkezî yönetim bütçe gerçekleşmelerine baktığımızda ortaya çıkan durum görünüyor. 2024 yılının aynı dönemine göre vergi gelirlerinde yüzde 20,4 artış gerçekleşmiş. Bu veri bile aslında iktidarın vergiyi kimlerden topladığını çok net bir biçimde ortaya koyuyor. Tablolar sizin önünüzde, sizin tablolarınızdan faydalanıyoruz ve oradan bütün bunları görüyoruz, okuyoruz.

Şimdi, bu yüzde 65'i bir kenara yazalım çünkü gerçekten dar gelirlileri rahatlatan hiçbir şey yok. Bu pakette maddelere gelince de tartışacağız, çok ciddi unutulmuş noktalar var dar gelirliler açısından baktığımızda, o maddelerde bunu tartışacağız hem özellikle emlak meselesinde ve dar gelirlileri rahatlatacak hiçbir adım da yok. Yani denkleştirici bir adalet mefhumuna sahip değil bu iktidar ya, yok yani bir sosyal adalet anlayışı yok bu iktidarın, bunu da bir kez daha yazmış ve söylemiş olalım.

Şimdi, hep söylüyoruz, geçen gelen tekliflerde de bunu söyledik. Hani karşılaştırmalar yapıyoruz, OECD'yle karşılaştırmalar yapıyoruz Türkiye'nin de içinde olduğu uluslararası bir kuruluş olduğu için ve hep o karşılaştırmalarda Türkiye'deki vergi sisteminin uluslararası alanda da ne kadar adaletsiz bir vergi sistemi olduğu bütün raporlara yansıyor, sizler de bunu görüyorsunuz fakat aslında artık OECD raporlarına bakmamıza gerek yok çünkü geçen bütçe sunumunda Sayın Şimşek dolaylı bir şekilde şöyle demişti, hatırlatıyorum, inşallah, yeni bütçe sunumunda da bir araya geleceğiz, orada da konuşacağız, geçen sunumda "Dolaysız yani doğrudan vergilerin yeterli düzeyde olmaması vergi sisteminde ki adaletsizlik." demişti, gerçekten doğru yani hem düz okuduğumuzda doğru bu, doğrudan vergilerin yetersiz olması, tersinden okuduğumuzda da doğru yani dolaylı vergiler çok yüksek ve büyük bir adaletsizlik yaratıyor. Dolayısıyla OECD rakamlarına falan başvurmaya gerek yok, doğrudan doğruya Hazine ve Maliye Bakanının bu söylediği gerçeği yansıtıyor, bunu demek ki herkes biliyor. Bunu değiştirmek doğrultusunda adım var mı bu paketin içinde? Yok, gerçekten yok yani keşke olsa, olsa biz destekleyeceğiz ama yok yani "sinekten yağ çıkarmak" diye ifade ettiğim mesele bu baktığımızda.

Şimdi, yine OECD verilerine baktığımızda, vergi yükü ücretli çalışanların sırtında, öyle değil mi? Çalışma Bakan Yardımcımız da burada hoş geldiniz. Vergi yükünün çalışanların sırtında olduğunu yine herkes biliyor. En kolay yapılan iş yani dar gelirli milyonlarca sosyal adaleti yok sayan bir sistemle vergilerini ödemek zorundalar zaten kaynakta kesiliyor, bir şey yapılamıyor yani onların tercihlerine bırakılmış bir konu değil. Yani esasen tüketimden alınan bir vergiyle karşı karşıyayız baktığımızda.

Şimdi, bütün bu veriler açısından. Peki, bir başka şeyi nerede görüyoruz? Bütçede, bütçeye geldiğinde tartışacağız, burada da vergi olduğu için konuşmak istiyoruz. Bütçedeki vergi harcamaları kalemi, bunu defalarca konuştuk, bunun yüksekliğini konuştuk, 2025 bütçesinde de böyleydi, şimdi, 2026 bütçesini tartışmaya başlayacağız, orada da böyle. Bunu biz her söylediğimizde bir AK PARTİ sıralarından işte, o vergi harcamaları kaleminde asgari ücret meselesini bize söylüyorlar. Tamam, onu biliyoruz ama sadece asgari ücret değil vergi harcamaları kalemi, oradan oluşmuyor. Dolayısıyla bütçe vergi harcamaları kaleminin büyüklüğü ve bu kaynakların kime harcandığı meselesi esas tartışılması gereken konu. Yani asgari ücret vergisinden söz ederek bundan kurtulamazsınız. Vergi harcamaları kalemi altında gerçekten çok ciddi bir adaletsizlik yaratılıyor, her bütçede bunu konuşuyoruz, 2026'da yine konuşacağız ve bir kez daha bu meseleyi tartışacağız yani yüksek kârlılığa sahip sektör kurum ve kişilere tanınan teşvikler söz konusu ama ücretiyle çalışan, kendi geçimini alın teriyle karşılamaya çalışanlar için bu geçerli değil. Şeffaflık da yok bu konuda, bu vergi harcamaları kaleminde hangi sektörlerin, hangi ölçütlerle ve hangi firmaların, ne oranda faydalandığını görmek de mümkün değil. Yurttaş da bunu göremiyor zaten ama burada böyle büyük bir adaletsizlik örneği olarak vergi harcamaları kalemi varlığını sürdürüyor. Mesele şu: Vergi harcamaları kaleminin olması değil, vergi harcamaları kaleminin büyük oranda sosyal amaca yönelik kullanılmaması yani bu iktidarın politik tercihleri esas mesele buradan kaynaklanıyor. Yoksa vergi harcamaları kalemi olmasın tartışması yapmıyoruz, sosyal amaca yönelik kullanılmaması tartışmasını yapıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bitiriyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Başkanım buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yani vergi harcamaları kalemiyle sosyoekonomik adaletsizlikleri giderme doğrultusunda adım atılmıyor. Esas itibarıyla sorun buradan kaynaklanıyor.

Şimdi, bir diğer konu, bunu da her seferinde konuşuyoruz, biraz evvel de söyledim, ücretler üzerindeki vergi yükünün yüksek olması meselesi. Yani geçen sene de konuştuk, bu konuda iktidar gerçekten yapılan eleştirileri, önerileri duymuyor, sadece bizim burada söylediğimizi değil, sendikaların bu konudaki önerilerini duymuyor, sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki önerilerini duymuyor. Konu ne? Gelir vergisi tarife dilimlerinin güncellenmemesi meselesi. Yani neden bu böyle? Buna dair herhangi bir açıklama da yok. Biz bunu kaç senedir konuşuyoruz, tartışıyoruz, geçen sene de konuştuk, tartıştık; gelir vergisi tarife dilimleri ısrarla bu iktidar tarafından güncellenmiyor. Vergi yükünün gerçek kazanç ödeme gücü göz önüne alınmadan uygulanması meselesi çok ciddi bir sorun ve ağır hak kayıplarına yol açıyor ama iktidar bunu duymak istemiyor ve duymuyor. Neden bu böyle oluyor, belli değil. Yani muhalefet olarak bunu sadece biz de söylemiyoruz, Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı -geçenlerde de bunu konuşmuştuk- Vergi Konseyinin 2024 raporunda da bu ortaya konmuş vaziyette, ortaya konulmuş öneriler var, neden bu konuda iktidar herhangi bir adım atmıyor belli değil. Yani oradaki önerileri benim size okumam yersiz ama hani kayıtlara geçsin diye bunu söylüyorum: Vergi tarifesinin en az 10 dilimden oluşmasını önermişler, bu yolla ilk 3 gelir seviyesindeki gruplar için uygulanacak vergi tarifesindeki geçişlerin daha yumuşak olmasının sağlanmasını önermişler, vergi dilimlerinin yıl içinde TÜFE oranında otomatik olarak güncellenmesini önermişler, gelir vergisi tarifesinde yer alan dilim tutarlarının yasal düzenleme gereği her sene yeniden değerleme oranında artırılmasını önermişler. Bunların hepsini Vergi Konseyi raporunda okuyoruz, görüyoruz ama iktidar bunları duymuyor. Yani bürokratlar herhâlde bunun farkında, bizim bunu onlara anlatmamız yersiz ama iktidar hiçbir şekilde duymuyor yani AK PARTİ sıralarından tık yok bu konuda. Neden gelir vergisi tarife dilimleri ücretli çalışanların lehine yeniden düzenlenmiyor, her sene düzenlenmiyor? Bunun bir cevabı yok. Hani, ekonomik cevabı varsa söyleyin, politik cevabını ben size söyleyeyim çünkü tercihiniz, siyasi tercihiniz ücretli çalışandan, dar gelirliden, yoksuldan yana değil, sermayeden yana.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Siyasi tercihiniz böyle olduğu için bunu yapmıyorsunuz, görmek bile istemiyorsunuz, duymak bile istemiyorsunuz. Sendikaların dilinde tüy bitti, sivil toplum kuruluşlarının da ama sizde herhangi bir hareket yok. Umarız, bu konuyu biraz daha düşünür, tartışırsınız ve gerçekten ücretli çalışanların biraz rahatlamasını sağlayacak adımları atarsınız. Sadece harçlarda değil, sadece çeşitli ağaçların her sene yeniden değerleme oranında artırılması değil, aynı zamanda gelir vergisi dilimlerinin de yeniden düzenlenmesi, çalışanlarda çok ciddi bir rahatlama sağlayacaktır. Bunun özellikle bir kez daha altını çizmek istiyorum.

Sözü çok uzatmayacağım, maddelerde daha yoğun tartışacağız, önergelerimiz olacak o konuda. Ama bir kez daha şunu söyleyeyim ki: Bir bütün olarak baktığımızda bu teklif Türkiye'deki vergi adaletsizliğini giderici herhangi bir adım atmamış durumda. Etki analizine toplamda bakacak olursak, bu paketin nasıl bir gelir getireceğine, nasıl bir gelir sağlayacağına bütçe açısından baktığımızda çok büyük bir adım olmadığı zaten etki analizinde de görünüyor. Önemsiz demiyorum ben ortaya çıkan meblağ ama çok büyük, krizi atlatacak ve gerçekten Türkiye ekonomisinde bir rahatlama sağlayacak bir meblağ olduğunu düşünmek mümkün değil. O yüzden dedim "Sinekten yağ çıkarma çabası bu." esas itibarıyla diye. Yapılması gerekenleri değil yani palyatif bazı tedbirlerle rahatlama sağlamak üzerine hazırlanmış bir teklifle yine karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Son cümlem efendim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Esas itibarıyla eleştirilerimiz bu çerçevede. Dediğim gibi maddeler üzerine de tartışmayı sürdüreceğiz.

Dinlediğiniz için teşekkür ederim.