KOMİSYON KONUŞMASI

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Teşekkür ediyorum, çok sağ olun.

Öncelikle Hocamıza teşekkür ediyorum, Barış kardeşimize, eşi Rümeysa'ya teşekkür ediyoruz, bundan sonra da takipçileri olacağız inşallah, Komisyon olarak da faydalanmaya devam edeceğiz.

BAŞKAN MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Filmi de izleyeceksiniz değil mi?

JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Evet, bu akşam inşallah filmi de izlemeye çalışacağız.

Ben hani genelde aslında sunum odaklı konuşma taraftarıyım Komisyon toplantılarında ama benden önceki konuşmacılar birazcık çokça hani bazı alanlara değindikleri için, Başkanımız da müsaade ederse 2002 yılından itibaren ülkemizin geldiği aşamayla ilgili birkaç cümle kullanmam lazım. Özellikle bazı alanlar referans verildi engellilik konusunda. Eğer bir devrimden bahsedeceksek, çok da güçlü bir devrim, son yirmi iki yıldır, yirmi beş yıldır AK PARTİ iktidarları döneminde engellilerle ilgili yaşanan alanda.

Tabii ki bizim bugüne kadar her alanda yapmış olduğumuz, başta Anayasa olmak üzere, birincil ve ikincil düzenlemeler, yaşamın her alanında aktif ve güçlü yer almalarıyla alakalı yapmış olduğumuz uygulamalar neticesinde bugün engellilerimiz eski bulundukları konumdan farklılar. Hayatın her alanında, işte bugün burada masamızda çok güçlü bir biçimde yer alan futbolda Dünya ve Avrupa Kupası almış hayalleriyle bugüne gelmiş bir kardeşimiz, 2 milletvekilimiz yapılan bu düzenlemeler... Özellikle birçok vurgu yapıldı, hak temelli bir anlayış; bu hak temelli anlayışı biz AK PARTİ iktidarları döneminde, başta Anayasa'mız olmak üzere hayatın her alanında engellilerimizle ilgili konularda ortaya koyduk. Bunu ana akımlaştırmayla bütüncül olarak da bütün politikalarımıza yansıttık. İstihdam başta olmak üzere, bakım hizmetleri başta olmak üzere, sosyal yardım, sağlık konuları, eğitim, erişim her alanda uygulamak için büyük bir gayret içerisinde olduk.

Tabii ki değişmeyen tek şey, değişimin kendisi. Hayatın her alanında dünyada birçok değişimden geçiyoruz, şu anda da yeni ihtiyaçlar, yeni talepler, yeni beklentiler var; bu konu da dinamik olarak ilerliyor zaten. Bugün kurduğumuz bu Komisyon bile yeni ihtiyaçlar, yeni talepler, güçlendirilmesi gereken alanlar neler, takviye yapılması gereken alanlar nelerse bunları ortaya koyarak inşallah tüm partilerin sorumluluğunda, sadece Hükûmetin sorumluluğu olan bir alanda değil bu, yerel yönetimlerin de... Burhanettin Başkanımız söyledi, ben Belediye Başkanlığı dönemini de biliyorum, teşekkür ediyoruz katkılarına ama sonrasında...

Hani yeni bir tartışma açmak istemiyorum, Giresun'da bir engelsiz yaşam merkezi olmadığından bahsediliyor ama orada işte belediyelerimize de bakmamız gerekiyor. Biraz bu alan, ortak toplumsal olarak herkesin elini taşın altına koyması gereken, sorumlulukların paylaşılması gereken ki bununla ilgili de zaten yaptığımız stratejik planlar hem merkezî Hükûmete hem sivil toplum örgütlerine hem de yerel yönetimlere hem de toplumsal farkındalık olarak toplumun tüm kesimlerine görev ve sorumluluk veriyor. Burada da bir değişiklik, işte, stratejileri oluşturuyoruz, izleme ve değerlendirmeleri oluyor. Onun üzerine, tekrardan yenileme ve güçlendirme çalışmalarında, katılımcılık anlayışıyla yine ilgili tarafların katılımıyla... Bununla ilgili bir Bakanlığımız var, ilgili bir genel müdürlüğümüz var yani artık sahipsiz bir alan değil, sürekli takviye edilerek ilerleyen bir alan. İşte, referans gösterildi, Birleşmiş Milletlerin ilgili sözleşmesi de 2009 senesinde, AK PARTİ döneminde kabul edilmiş, bununla ilgili de düzenlemeler yasalara yansıtılmıştır. Yani sürekli olarak ilerleme sağlanan...

Tabii ki zamanın ruhu, hayatın getirdikleri kapsamında geliştirilmesi, ilerletilmesi gereken zamanlar. Bazen yapılan iyi niyetli, daha iyiye gitmesi açısından yapılan düzenlemelerin uygulamadaki yansımaları etki değerlendirme analizleriyle ölçülüyor, daha da güçlendirilmesi gerekiyorsa yapılıyor.

Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bugüne kadar bu alanda yapılan her konunun ilgili bakanlarımız, ilgili arkadaşlarımız çok sıkı takipçisi oldular. İnşallah daha da güçlendirilmeye devam edilecek bir alan.

Konuya geçmek istiyorum. Eğitim yine en önemli başlıklardan birisi. ICD, ICF ve eğitim tanılaması sürekli aslında tartışılan başlıklar. Sivil toplum örgütlerimiz... Son dönemde özellikle bu raporlama konusunda da bir değişikliğe gidildi. Bu bahsettiğiniz tanılama, ICD, ICF bağlamında sınıflandırmalarla alakalı bu yeni raporlama sistemine nasıl bir etkisi oldu? Yani bu ICF'in tam yansımadığıyla alakalı sivil toplum örgütlerimizden raporlama yapılırken çok dikkate alınmadığıyla alakalı görüşler var. Kayıtlara geçsin diye ifade ediyorum, ben tabii içeriğini biliyorum ama kayıtlara da geçsin, sonrasında raporlama süreçlerinde faydalanırız diye böyle bir soru sormak istiyorum.

Yine, dünya uygulamalarında bu üçlü yapının en iyi uygulandığı ülkeler, örnekler varsa bunlarla ilgili de bize biraz bilgi verirseniz takip etmemiz ve belki incelememiz açısından faydalı olur diye inanıyorum.

Yine, bu kaynaştırma eğitimi, bütünleştirilmiş eğitimler, özel eğitimler, bireyselleştirilmiş eğitimler anlamında şu an geldiğimiz aşamada yani "güçlü" dediğiniz yanlarımız neler ya da takviye edilmesi, güçlendirilmesi gereken, zayıf bulduğumuz alanlar var mı? Bununla ilgili de net olarak böyle başlık başlık alabilirsek belki kayıtlara geçmesi açısından faydalı olur diye inanıyorum.

Teşekkür ediyorum katkılarınız için.