KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, Merkez Bankası Başkanı ve değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün burada Türkiye ekonomisinin kalbini ilgilendiren çok önemli konuları görüşüyoruz.

Merkez Bankası Başkanının açıklamalarını büyük bir dikkatle dinledik ama öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Vatandaşın beklentisinin artık bu pembe tablolar olmadığını ve gerçeklerin açıkça ifade edilmesi gerektiğini de ilk başta söylemek istiyorum. Bugün Merkez Bankasından dinlediklerimizin bir tablodan ibaret olmadığını, aslında ülkemizin ekonomisinin bir aynası olduğunu da belirtmek istiyorum çünkü bu ayna artık ekonominin değil toplumun nabzını yansıtmaktadır. Sokakta, pazarda, icra dairelerinde, tarlada herkes aynı soruları soruyor "Ben neden her geçen gün yoksullaşıyorum?" diye ama vatandaşın cevabı da çok net: Tüm bu yoksulluğun, bu borç sarmalının, bu umutsuzluğun nedeninin alın teri değil de yanlış ekonomi politikaları olduğunun kanaatindeler.

Siz ne diyorsunuz peki? "Yastık altındaki 500 milyar dolarlık altın enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor." Yani neredeyse ekonominin geldiği noktadan; enflasyondan, gelir adaletsizliğinden, okula aç giden çocuklardan, asgari ücretle dolmayan pazar torbasından yirmi üç yıldır ülkeyi tek başına yönetenleri değil de bizzat vatandaşı sorumlu tutuyorsunuz. Ama ben bu açıklamayı şöyle anlıyorum: Sanki siz "Biz yönetemedik." diyemediğiniz için "Vatandaş altınını bozdurmadı." diyorsunuz; oysa herkes çok iyi biliyor ki halk altınını saklıyor çünkü Türk lirasına güven kalmadı. Halk paramızın değerini koruyamayan bir Merkez Bankasının yönettiği ekonomide ne yazık ki yastık altına sığınıyor çünkü siz sokaktaki vatandaşa, üreticiye, yatırımcıya, esnafa güven vermiyorsunuz, veremiyorsunuz. Bugün sizden duymak istediğimiz halkı suçlayan söylemler değil gerçeklerin, yanlış politikaların ve kaybolan güvenin hesabı olmalıydı.

Size kısa kısa birkaç sorum olacak, tüm şeffaflığıyla cevaplarsanız da çok sevinirim.

Yastık altı altın açıklamanızda hangi veri kaynağına dayandınız? Merkez Bankasının elinde bu 500 milyar dolar tahminini destekleyecek güncel, ölçülebilir bir saha çalışmanız var mıdır; yoksa bu, yalnızca sorumluluğu 86 milyon yurttaşa atmaya yarayan bir söylem midir?

Vatandaşı neden suçluyorsunuz? Altınını saklayan halk mı yoksa paramızın değerini eriten yanlış faiz kararları mı enflasyonu büyüttü?

"Merkez Bankası gerçekten bağımsız." diyebilir misiniz?

Merkez Bankası 3 Ekim 1931 tarihinde kuruldu yani doksan dört yıllık bir kurumdan bahsediyoruz. Doksan dört yıllık tarihinde toplam 27 Merkez Bankası başkanı görev yaptı ancak bu 27 başkandan 9'u AK PARTİ iktidarı döneminde yani 2002 yılından bu yana değişti. Daha da çarpıcı olan, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilen 2018 yılından bu yana sadece yedi yılda da 5 başkanın görevden alınmış olmasıdır.

Bu tabloya rağmen Merkez Bankasına gerçekten bağımsız diyebilir misiniz? Başkanların gece yarısı kararnameleriyle görevden alındığı bir kurum nasıl güven verebilir? Bu kadar sık değişen bir yönetim anlayışıyla da hangi yatırımcıya, hangi vatandaşa istikrardan bahsedebilirsiniz ve de istikrar vadedebilirsiniz?

Faiz kararlarında Hazine ve Maliye Bakanlığı veya Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisinden doğrudan yönlendirme alıyor musunuz? Gerçek enflasyon ile TÜİK verileri arasındaki farkı nasıl açıklıyorsunuz? Halkın hissettiği enflasyon ile açıklanan resmî oranlar arasında uçurum var. Sizce Merkez Bankası bu farkı gidermek için ne yapıyor, ne planlıyor?

Vatandaşın 773 milyar liralık faiz yükü hakkında görüşünüzü de çok merak ediyorum. Bu faiz giderleri Merkez Bankası politikalarının bir sonucu değil midir?

Gelelim kredi kartı borçlarına; 2,7 trilyon liraya ulaşan bireysel krediler için planlamanız nedir? Vatandaş borcunu çeviremez hâle gelmişken Merkez Bankası neden bankacılık sektörünün kârlarını görmezden geliyor?

Son olarak enflasyonu düşürmek için hâlâ tek araç olarak vatandaşı mı görüyorsunuz, yoksa artık güven inşasını da bir ekonomi politikası olarak kabul edecek misiniz?

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.