KOMİSYON KONUŞMASI

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basının değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir ülkede hukuk sistemine olan güven zedelenmişse o ülkede ekonomik kalkınmadan söz etmenin imkânı kalmamış demektir. Sayın Merkez Bankası Başkanı kendince bir sunum yaptı, teşekkür ediyoruz sunum için, çalışmalarındaki başarılardan bahsetti. Şunu açık yüreklilikle söylemekte fayda var ki sunumdaki iyimserlik ile Türkiye'deki gerçeklik ne yazık ki örtüşmüyor Sayın Başkanım. Devletin tüm kurumlarına olan güven, başta adalet olmak üzere tamamen ortadan kalkmış durumda. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının faizdeki istikrarsızlığı ve Hükûmet baskısı enflasyonu ha bire körüklemekte. Türk lirası tarihte görülmemiş şekilde değer kaybediyor. Türkiye'nin en büyük parası 200 lirayla -bu yaklaşımımı mazur görün lütfen- bir tavuk dürüm dahi satın alınamıyor şu anda. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bağımsızlığını yitirmiş durumda, liyakatli atamaların önemli olduğu bilinen bir gerçek, burada da liyakatin olmadığına ilişkin ne yazık ki algı çok yüksek. Yıllarca "Faiz sebep, enflasyon netice." gibi ekonomik literatürde yeri olmayan yaklaşımlar ülkeyi ne hâle getirdi hep beraber yaşıyoruz. Yıllardır 128 milyar dolarlık rezerv erimesini kamuoyuna anlatmadınız, anlatamadınız, neden anlatmıyorsunuz Sayın Başkan? Biz burada onu da açıkçası dinlemek isterdik. Bu kıymetli rezerv neden tüketildi ve neden şimdi büyük bir çaba -size de yazık yani- harcıyorsunuz bunu yerine koyabilmek adına? Para politikasının ne demek olduğunu bilmeyenlerin bankaya atanmasının önüne geçilmezse, faiz kararlarını başta banka başkanı ve yönetimi vermezse, liyakat sahipleri esas konunun muhatabı olmazsa ne yazık ki bu kısır döngü böyle sürüp gidecek. Aslında siz de biliyorsunuz ki enflasyonun yapışkan hâle gelmesi bankanın yüksek faizle talebi bastırma çabasının yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bir ülkede üretim yoksa, özellikle tarım ve tarım paydaşları desteklenmiyorsa, Maliye ve tarım politikaları ile Merkez Bankasının politikası örtüşmüyorsa özellikle üstesinden gelmemiz mümkün olmayacaktır. Bakın, kur korumalı mevduat sisteminin maliyeti büyük ölçüde Hazineye yüklendi, sistem 2021 Aralıkta döviz talebini frenlemek için başlatıldı ama gelin görün ki 2024 Ocak ayında yeni hesaplarla kapatılmış oldu, 2025 Ağustosta tamamen sona erdi. Peki, Hazineye yani devlet bütçesine zararı ne oldu bunun? 2021-2025 yılları arasında en az 58,9 milyar dolar kayıp yaşandı, bütçe açığını artırdı, enflasyonu körükledi, rezervleri eritti, KKM nedeniyle yaklaşık 85 milyar dolar rezerv erimesi gerçekleşti, sabit gelirlilere kaynak transferi gerçekleşirken ülkedeki gelir adaletsizliği derinleşti, tam anlamıyla ucube bir sistem nedeniyle ekonomi allak bullak oldu. Son gelişmelere bakıyoruz, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Nisan 2025'te faizi yüzde 46'ya yükseltti ve eylülde 40.5'e indirdi. Bu tedirginlik nedendir, açıklar mısınız?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Mart 2025'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve CHP'li belediyelere ve partimize yönelik Hükûmet eliyle yapılan yargı operasyonları siyasi belirsizliği artırarak piyasalarda sert dalgalanmalara yol açtı. Bu süreç enflasyonla mücadeledeki küçük kazanımları da tersine çevirdi, güven ortamını sarsarak ekonomik göstergeleri alt üst etti. Cumhurbaşkanı adayımız ve İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu'nu siyasetten tasfiye etmek için yürütülen kumpasın Türkiye'ye toplam maliyeti 6 trilyon lira yani 150 milyar dolar gibi devasa bir tutar olarak hesaplanıyor. Her bir yurttaşımız için maliyet 70 bin TL. Bu kumpasın kamuya maliyeti 3,9 trilyon. Zararın kur ve faiz artışı nedeniyle Hazineye maliyeti 1,6 trilyon lira. Merkez Bankası rezerv kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararsa 2,3 trilyon lira. Özel sektöre maliyeti ise 2,1 trilyon lira. Özel sektörün kur artışı nedeniyle karşılaştığı maliyet 1,4 trilyon TL. Büyümedeki yavaşlamanın maliyeti 680 milyar TL. Hazine Bakanı Mehmet Şimşek rezerv kaybının yüzde 58'inin dış kaynaklı olduğunu, kalanın iç gelişmelerden yani haksız operasyonlardan kaynaklandığını doğruladı. Enflasyondaki düşüş eğilimi iyimserliğini sona erdirdi, döviz krizi riski arttı, tüm dünyadaki ekonomistler siyasi baskıların devalüasyon ve yapışkan enflasyona yol açtığını, Hükûmetin muhalefetten elini çekmesi gerektiğini vurguluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Şevkin, lütfen tamamlayın.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - İki cümlem kaldı.

Nitekim, Eylül 2025'te enflasyonun beklemedik yükselişi operasyonların kalıcı izini gösteriyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; liyakatli atamalar, mali disiplin ve bağımsız değişiklikler, borç faiz sarmalından çıkılmadığı sürece, kaynaklar doğru olarak kullanılmadığı müddetçe ne yazık ki bu krizin üstesinden gelmek mümkün olmayacaktır, bunu sizler de çok iyi biliyorsunuz. Mali disiplini sağlamak için vatandaşın sırtına yüklediğiniz vergi kamburunu sona erdirmek, fahiş cezalardan vazgeçmek ve üretenin kazandığı, herkesin eşit ve hakça paylaştığı, büyük bölümü vergi ve cezalardan oluşan bu bütçenin sürdürülebilir bir yapı olmadığının ayırdına varılması çok önemli. Güçlendirilmiş parlamenter sistem ve bağımsız Merkez Bankası hedefiyle yola çıkmamız gerekiyor. Dolayısıyla ekonomideki buhranın halkımızın sırtına yüklenmesine de son vermenizi diliyorum.

Teşekkür ediyorum.