Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 4 |
Tarih | : | 07 .10.2025 |
CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkanım, Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Merkez Bankası Başkanımız, değerli bürokratlar; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, konuşmanızı dikkatlice dinledik, enflasyon hedefleriyle ilgili olarak tam istediğiniz sonucu alamadığınıza da kanaat getirdik. Tabii, bunun çeşitli sebepleri var; bunlar sürekli kamuoyunda da tartışılıyor zaten.
Şu elimde gördüğünüz kitapçığı ben geçen yıl sonunda yayınlamıştım. "Türkiye'nin Derinleşen Yoksulluğu" demiştik bu kitapçığa. Yine bu yıl sonunda bu kitapçıktan tekrar yayınlayacağız -milletvekillerimize de dağıtmıştım- başlığına da "Türkiye'nin Dipsiz Yoksulluğu" demeyi düşünüyorum. Gerçekten artık derinleşen yoksulluk değil bir dipsiz yoksullukla karşı karşıyayız, kök salmış durumda. Emekli, işçi, esnaf, çiftçi, KOBİ'ler, dar gelirliler hayat pahalılığı altında eziliyorlar. Gelir dağılımı bozuk, vergide adalet yok. Bir taraftan dolaylı vergilerin ağırlığını düşürmeye çalışıyoruz, dolaysız vergiler artsın diyoruz ama dolaylı vergiler yüzde 70'e dayandı. Kaynaklar etkin ve verimli kullanılmıyor; tasarruf tedbirlerine uyulmuyor; lüks, şatafat, israf almış başını gitmiş. 2025 yılı bütçesinde bütçe açığı 1 trilyon 931 milyar lira olarak hedefleniyor, faiz gideri olarak da 1 trilyon 950 milyar lira öngörülüyor ama bakıyoruz, yıl içerisinde bu tutarların çok çok üstünde açık ve faiz gideriyle karşı karşıya kalacağız. Ağustos ayı sonu itibarıyla 907 milyar liralık bir bütçe açığı oluşmuş, faiz gideri de 1 trilyon 425 milyar liraya ulaşmış; bir önceki yılın aynı dönemine göre de yüzde 85,2 oranında bir artış var faiz giderlerinde. Yani ülkedeki en önemli sorunlardan biri, bu borç ve faiz gideri sarmalına girmiş olması bütçenin ve hâlen de devam ediyor. Genel bütçe nakit dengesi de temmuz itibarıyla, ocak-temmuz döneminde 1 trilyon 400 milyar lira açık vermişti. Şimdi, burada Türkiye'nin brüt dış borç stokuna bakıyoruz, 2025 1'inci çeyrek itibarıyla 527 milyar dolara ulaşmış. Yine, temmuz sonu itibarıyla merkezî yönetim toplam borç stoku da 12 trilyon 45 milyar dolara ulaşmış yani çok ciddi tutarlar. Bir taraftan da enflasyon canavarı ve kur farkı giderleri, yine, işte, borçlanmayla ilgili faiz giderleri sorunu, faiz oranlarının istenilen seviyeye inmemesi, ihracatı ve üretimi tam kalbinden vuruyor. Yani G20 ülkelerinde haziran ayı enflasyon endeksine göre çift haneli enflasyonda olan iki ülke var; biri Arjantin, biri Türkiye. Arjantin şok tedbirleri uyguluyor, önümüzdeki sene -tahmin ediyorum- bu konuda da birinciliği umarım almayız. Hakikaten bu borç ve faiz giderleri, net borçlanma hasılatı yaratmamamız, borcu ve faizi ödemek için tekrar borçlanmamız hatta birtakım şoklara tedbir alabilmek için de yıl içinde ödenecek anapara ve faizden daha fazla borç alınması... Özellikle son üç dört ayda ben bunu görüyorum, ödememiz gereken tutardan daha fazla borç almaya devam ediyoruz.
Sayın Şimşek sık sık sosyal medya hesaplarından, programı eleştirenlere cevap veriyor yani "Spekülasyon yapıyorsunuz, durum böyle değil." diyor, işte "Hedefler doğrultusunda tek haneye indireceğiz, dezenflasyon sürecinde başarılıyız." diye vurguluyor ama bu sözler gerçekleri maalesef yansıtmıyor. Görevde bulunduğu süre içerisinde ben bazı alanlardaki fiyat artışını çıkardım; mesela ekmek fiyatları yüzde 174 artmış, kira fiyatları yüzde 309 artmış, enerji fiyatları yüzde 168 artmış. Hissedilen enflasyon çok çok daha fazla. Yine aynı dönemde asgari ücretteki artış oranının yüzde 121'lerde kaldığı da bir gerçek.
Bu ülke kur korumalı mevduattan da çok çekti, burada defalarca ikaz etmiştik, sizinle daha önceki toplantılarda da görüştük. Merkez Bankası 2022'de 70 milyar lira civarında kâr elde ederken 2023'te 818 milyar lira, 2024'te de 700 milyar lira zarar açıkladı. Ben şimdi bilançolara da baktım, 2023'teki zararla ilgili olarak 885 milyar lira kur korumalı mevduatın Merkez Bankasına maliyeti var yani elde ettiğiniz zarardan daha fazla kur korumalı mevduat zarar teşkil etmiş, 2024'te de 241 milyar lirayı bulmuş; bunlar çok ciddi tutarlar. Kur korumalı mevduattan çıkmak için çok çaba sarf ettik, tedricen çıkıyoruz. Vekil arkadaşlarımız sordu, 2025 yılı içinde kur korumalı mevduatın maliyetinin şu ana kadar ne olduğunu bizimle paylaşırsanız memnun oluruz. Tabii, bir de bunun artık bir ikizi çıktı "carry trade" uygulaması. Kurları sabit tutup, dışarıdan kaynak getirip döviz rezervlerimizi sağlam tutmaya çalışırken bir taraftan da yabancı ve Türk uluslu şirketlere -öyle diyeyim artık, dışarıda da o şirketler var- çok ciddi tutarlarda kaynak aktarışı oluyor. Benim hesaplamalarıma göre net yüzde 17'leri bulan bir kaynak transferinden bahsediyoruz. Bu ülkenin zaten kaynağa ihtiyacı varken böyle bir tutarın da yurt dışına gidiyor olması ülke ekonomisi açısından büyük kayıp.
Bir de altın stoklarıyla ilgili bazı şeyler söylemek istiyorum. Bir taraftan enflasyonla mücadeleyi zayıflatan faktörün halkın yastığının altı olduğunu siz ifade ettiniz, söylediniz. Merkez Bankası son iki yılda 180 ton altın satın aldı yani rezervler açısından altın fiyatları da arttığı için 30 milyar dolar civarında ekstra bir kaynak sağlamış oldu, imkân sağlamış oldu Merkez Bankası bütçesine ve ülkemize. Sadece ağustos ayında 2 ton altın alımı var. Bir de sadece eylül ayından bu yana altın fiyatlarındaki artış nedeniyle de 12,2 milyar dolar civarında bir artı etkisi oldu rezerve. Rezervlerimizin bir kısmının artışı altın fiyatlarındaki değerlemeden ileri geliyor. Hâlen rezervlerimizin ben çok güçlü olmadığına inanıyorum çünkü bir yıl içerisinde ödenecek kısa vadeli borç miktarının altında bir tutardan bahsediyoruz. Siyasi operasyonlar veya olağanüstü gelişmeler olduğunda bu rezervleri güçlü tutmak tabii ki önemli, bu artış kıymetlidir ama hukukun üstünlüğü açısından ve siyasi operasyonlar açısından bazı belirsizlikler maalesef öngörülemezlik yaratıyor; bu sorunun da mutlaka ortadan kaldırılması gerekiyor.
Bu durumda enflasyonun suçlusu hane halkı değil. Siz altındaki yastıkaltı tutarların enflasyona etkisi olduğunu ifade ettiniz yani böyle bir şey söz konusu değil. Yastıkaltı altınların ekonomiye katkısı da 4 milyar dolar civarında yani mal ve hizmet alımlarına yönelik talep enflasyonu yaratacak bir durum söz konusu değil. Bunun da büyük bir bölümünün konut alımlarına gittiğini görüyoruz. Zaten harcamayı yapanlar dar gelirliler değil gelir dağılımındaki bozukluk nedeniyle geliri çok yüksek olan insanlar. Yani siz asgari ücrete ara zam yapmayıp emekliye, memura, işçiye yeterli zammı vermeyerek enflasyonu kontrol altında tutamayacaksınız. Bu yanlış bir uygulama ve bunun asıl sebebi denk bütçeyi sağlayamamamız ve kamu kurum ve kuruluşlarında da savurganlığı önleyemememiz. Eğer biz bunları, para politikası ve maliye politikası tedbirlerini eş güdümlü götürmüş olsaydık hakikaten enflasyonu kontrol altına almış olacaktık.
Bir de ilk dokuz ayda konkordato sayısı 2.085 olmuş, 2019'dan bu yana iflas eden ise 165 firma olmuş. Merkez Bankasının ağustos ayı sunumunda -Hatice Karahan Hanım, sizin açıklamanız herhâlde- "Buradaki konkordato talep eden firmaların ihracat, istihdam ve tedarikçiler açısından hesaplama yaptık, ekonomiyle alakalı çok olumsuz etkileri bindelerde." diye ifade ediyorsunuz. Tahmin ediyorum, hani bunun domino etkisi var yani bir taraftan konkordato ve iflaslar başladığı müddetçe işsizlik artar, üretim düşer. Üretim maliyetleri çok yüksek olduğu için zaten yurt dışına fabrika kurmaya giden tekstilciler, ayakkabıcılar var, bir de et sektöründe sıkıntılar var. Bakın, daha yeni, et sektöründe çok önemli bir firma konkordato ilan etmek zorunda kaldı. Önümüzdeki dönemde bu etkiler domino etkisiyle büyür. Tabii, siz piyasaya olumlu birtakım algıları oturtmaya çalışıyorsunuz. Yani tabii ki algı da önemli ama bu kadar da pembe tablo çizmememiz gerekir diye düşünüyorum.
Bir de OVP'deki yani orta vadeli plandaki 2025 yılı sonu yüzde 28,5 hedefine ulaşmak için ekim, kasım, aralıkta yüzde 1 enflasyonu tutturmanız gerekecek. Bunu tutturmak için nasıl bir adım atmayı düşünüyorsunuz? Bunu soru olarak soruyorum. Yani bunu tutturmak için faiz politikasında ne gibi bir yol izleyeceksiniz?
Şimdi, yine önümüzdeki dönemde... Şu anda Merkez Bankasının yönetim komitesinde 1 başkan, 4 başkan yardımcısı var, şimdi 2 başkan yardımcısı göreve devam ediyor. Önümüzdeki dönemde, örneğin Sayın Cevdet Akçay'ın görev süresi doluyor, uzatılacak mı? Başka başkan yardımcıları atanacak mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akay, ilave bir dakikanızı veriyorum, buyurun lütfen.
CEVDET AKAY (Karabük) - Bir de ben bilançoyu incelemiştim. Bilançodan size bir şeyler sormak istiyorum: Merkez Bankasının bilançosunda 2024 sonu itibarıyla 620 milyarlık bir iç kredi görünüyor. En son operasyonlar oldu biliyorsunuz, özel şirketlere TMSF kayyum olarak atandı, bu şirketlerde kara para aklamaya yönelik birtakım durumlar tespit edildi ve kamu bankalarından -bir iki özel banka da var sanırım- çok ciddi tutarlarda kredi kullandırıldığı ve fiktif faturalar yoluyla da yurt dışından kaynağı belirsiz aklama yoluyla Türkiye'ye para girdiği iddiaları ve tespitleri de var diyeyim. Merkez Bankasından bu kamu bankalarına kullandırılan krediler oldu mu, reeskont kredileri yoluyla da olabilir, bu firmaların durumunu takip ediyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akay, buyurun.
CEVDET AKAY (Karabük) - Bayağı bilançoyu inceledim çünkü sorabilirsem iyi olacak.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bilanço çok önemli, bir saniye, ben söz vereceğim size tekrar.
Değerli milletvekilleri, tabii, üç dört aydır biz bir araya gelmiyoruz, ilave bir dakika veriyorum, onu hatırlatayım.
Şimdi açıyorum tekrar, buyurun.
CEVDET AKAY (Karabük) - Bir de yatırım taahhütlü avans kredileri var, 93 milyar. Bunun durumu nedir? Buradan temerrüde düşen var mı? Hangi firmalara, hangi gruplara bu krediler kullandırıldı? Onun cevabını verebilirseniz sevinirim.
Bir de Irak Merkez Bankasına kullandırılan kredi vardı, bu kredi hâlen karşılık ayrılmış duruyor, bir taraftan da faiz tahakkuk ettiriliyor. Bir de Irak Bekhme Barajı'na proje kapsamında senetler karşılığı kullandırılan tutar var 3,2 milyar civarında. Bunların akıbeti nedir diye soruyorum.
Teşekkür ederim.