KOMİSYON KONUŞMASI

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - ?Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Merkez Bankası Başkanı ve değerli bürokratlar hoş geldiniz, sunumunuz için de teşekkür ederiz. Geçen sene de sunum yapmıştınız ve birçok şeyi konuşmuştuk, tartışmıştık. Yani tabii biz sorular soruyoruz, biraz tutanaklara girsin, hani karşılaştırmayı yapabilelim geçen sene, bu sene, daha önceki seneler filan diye. Böyle bir faydası oluyor, o nedenle bu soruları soruyoruz.

Ben bir noktadan başlamak istiyorum, sizin sunumunuzda da vardı bu kur korumalı mevduat meselesi. Kur korumalı mevduatı biz burada çok tartıştık sizden önce de yani ilk Meclise geldiği zaman çok eleştirmiştik, bunun ağır bir yük yaratacağını Türkiye açısından çok söylemiştik, bütün tutanaklarda var, Genel Kurulda da bunu çok tartıştık. Sonunda yani maalesef haklı çıktık, büyük bir yük oluşturdu gerçekten, büyük bir kara delik oluşturdu Türkiye açısından baktığımızda kur korumalı mevduat.

Şimdi, bunla ilgili 2 kısa şey sormak istiyorum. Merkez Bankası bilançosunda getirdiği yükün boyutu nedir kur korumalı mevduatın? Şimdi son aşamasına gelindi artık, siz de ifade ettiniz. İkincisi, öğrenmek istediğim kur korunmalı mevduattan çıkış sürecinde dövize yönelim riskini nasıl yönetiyorsunuz? Buna ilişkin tespitlerinizi duymak isteriz doğrusu.

Şimdi, yine kur korumalı mevduatı geçen sene de tartışırken hatırlarsanız, bu "carry trade"i de konuşmuştuk epey, onunla ilgili de buna bağlı olarak bir soru sormak istiyorum. Bu "carry trade" yöntemiyle ülkeye döviz girişi sağlamaya çalışıyorsunuz, kısmen de bu konuda ortada bir başarı var doğrusu. Son altı ayda bu yöntemle ülkeye giriş yapan paraya ne kadar faiz ödendi bunu öğrenmek istiyorum. Dövizi bu yöntemle daha ne kadar kontrol altında tutmayı düşünüyorsunuz bunu öğrenmek istiyorum. Bu yöntemin getirdiği ekonomik risklere karşı bir tedbiriniz var mı? Bunu niye soruyorum? Kur korumalı mevduat zamanında da bunu konuşmuştuk, ciddi riskler taşıdığına işaret etmiştik fakat gördük ki herhangi bir tedbir yokmuş. Şimdi "carry trade"in de yarattığı ciddi sorunlar olduğunu düşünüyoruz gelecek açısından baktığımızda, dolayısıyla "Bunun getirdiği ekonomik risklere karşı tedbirleriniz var mı?" sorusuna cevabınızı onun için önemsiyoruz doğrusu. Bir kısım sorum bunlarla ilgiliydi.

İkincisi, tabii, biraz siyasete gireceğiz mecburen yani kaçınılmaz Mecliste olduğunuz için, şimdi, siz geçenlerde -Hollanda'daydı galiba- yaptığınız konuşmada bu yastıkaltındaki altınlarla ilgili olarak bu yastıkaltındaki altınların enflasyonla mücadeleyi zayıflattığını söylediniz yani en azından öyle anlaşıldı. Yanlışsa siz düzeltirsiniz elbette ki. Doğrusu neye dayanarak bunu söylediğinizi çok anlamadık yani hangi veriler ışığında bunu söylediğinizi çok anlamadık. Demek ki kimi zaman yastıkaltı altınlar, kimi zaman emekçilerin, işçilerin maaş artışları, kimi zaman dış şoklar bu enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor diye hem ekonomi yönetiminden hem zaman zaman sizlerden bu açıklamalar geliyor. Tabii, ne hikmetse -ben sizin durumunuzu anlıyorum elbette ama- bu enflasyona neden olan bu iktidarın politikalarına dair hiçbir laf duymuyoruz yani hiç onlara laf dokundurulmuyor esas itibarıyla. Tamam, siz bürokrat olduğunuz için siyasete bu düzeyde girmek istemiyorsunuz, haklı olabilirsiniz ama enflasyona neden olan elbette ki iktidarın ekonomi politikaları aslında ve o politikaların yarattığı sonuçlarla uğraşıyoruz bugün hâlâ. O yüzden yurttaşların talebinin ya da yastıkaltı altınların enflasyona sebep olduğu konusundaki ısrarı çok anlaşılır bulmuyoruz, inandırıcı da gelmiyor doğrusu. Onu belirtmek istiyorum. Şimdi, Para Politikası Kurulu toplantılarının basın özetinde de enflasyonun nedeni talebe bağlanmıştı yani yoksulluk sınırı 90 binlerde, açlık sınırı 28 binlerde cereyan ediyor, asgari ücret -biliyorsunuz- 22 bin, en düşük emekli maaşı 16.800 lira. Bu koşullarda yani insanlar en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak durumdalar ve çok ciddi bir toplum kesimi bu sıkıntıyı yaşıyor yani yüzde 90'lar üzerinde bir orandan söz ediyoruz. Bu sıkıntıyı çeken dar gelirliler, emekliler, emekçiler, çiftçiler, herkes bu sıkıntıları yaşıyor. Son günlerde GENEL-İŞ Sendikasının açıkladığı bir rapor vardı, ciddi bir araştırma yapmışlar ve ilginç olan da yaptıkları araştırmayı esas itibarıyla TÜİK'in verilerine dayandırmış vaziyetteler. O araştırmadaki bazı veriler bu enflasyonun nedenlerinin yurttaşlara kesilmesinin hiç doğru olmadığını gösteriyor. İşte, o rapora göre diyor ki: "Türkiye'de her 10 kişiden 2'si yoksul, en az 17-18 milyon yurttaş en temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek güce sahip değil." Rapordaki verilere baktığımızda uzun uzun anlatıyor. Ben sadece bazı noktalara değinmek istiyorum. Bir işte çalıştığı hâlde.... Ki bugün hani, işte çalışmak önemli bir ayrıcalık hâline geldi maalesef çünkü geniş tanımlı işsizlik açısından baktığımızda çok ciddi sorunların olduğunu herkes görüyor, biliyor. Bir işte çalıştığı hâlde yoksul olanların oranı yüzde 11 civarında gözüküyor, çok ciddi bir konu bu esas itibarıyla. Asgari ücrete biraz evvel değindim, açlık sınırının altında kalmış vaziyette. Yine, TÜİK'in verilerine dayanarak gösteriliyor ki her on çocuktan 4'ü yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında yaşıyor Türkiye'de yani gelir eşitsizliğinde yine bu verilere göre Avrupa'da birinci vaziyetteyiz. Bunu çok tartıştık, tartışmaya da devam edeceğiz gelir eşitsizliği meselesini. Yine, bu verilere göre sizin de bildiğiniz bir başka gerçek, Türkiye'de en zengin yüzde 20'lik grup, en yoksul yüzde 20'lik grubun gelirinin yaklaşık 9 katı gelir elde ediyor. Yani o nedenle, hani bu talep ve yastık altı altınlar meselesinin gerçeklikle ne kadar uyuştuğunu sorguluyoruz gerçekten. Her on kişiden 6'sı borçlu durumda bugün yani hem kredi kartı borçları hem diğer kredi borçları açısından baktığımızda. Böyle bir durumla karşı karşıyayız, ben birkaç başlığa değindim sadece.

Şimdi, bütün bunlar bu gerçeklikle karşı karşıyayken yani iktidardan kaynaklı enflasyon nedenlerini hiç konuşmamak çok doğru gelmiyor doğrusu bize. Bunları niye konuşmadığınızı merak ediyoruz, acaba bu konuda iktidara hem finans alanında hem ekonomi alanında geri yönelim yapmıyor musunuz Merkez Bankası olarak, bunu da merak ediyoruz?

Ben kısaca bu konulara değinmek istiyordum, yaptığınız sunum için de tekrar teşekkür ederiz.