KOMİSYON KONUŞMASI

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım ve bizlerle beraber Komisyonda görev alan değerli arkadaşlar; hepinizi ben de saygıyla selamlıyorum.

Yavaş yavaş sona doğru yaklaşıyoruz ve ben Ali Kıratlı Vekilime öncelikle teşekkür ediyorum, tarımın ne kadar önemli olduğunu bizzat kendisi ifade etti ve tarımla uğraşan insanların ne kadar sorunla baş başa kaldığını hep beraber gördük herhâlde arkadaşlar çünkü, çiftçinin sadece belli dönemlerde çalışıp, belli dönemlerde çalışmadığını yani yılda belli bir süre sadece çalışıp ama geri kalan kısmında ise hiçbir şey yapmadığını en azından burada hep beraber gördük. Çiftçinin bana göre baş tacı olması gerekiyor bu ülkede ama yıllardan beri de ötelenmeyi, maalesef örselenmeyi yaşıyor; çiftçiye ikinci sınıf, üçüncü sınıf vatandaş gibi bakılıyor ama gıda güvenliğinin ana kaynağının ve üretimin ana kaynağının çiftçiler olduğunu hep beraber gördük.

Sorunlar var, evet, bazen sizleri de kızdıracak şekilde söylemlerde bulunduk ama derdimiz üzüm yemekti, bağcıyı dövmek değil çünkü sorun ortada, bu sorunun bir an evvel çözümlenmesi gerekiyordu. Devamlı halının altına ötelenerek, süpürülerek bunun çözümlenmeyeceğini hep beraber gördük. İlk geldiğimizde -burada, yine karşıda oturuyordum o gün- TARSİM'e de söyledik, Tarım Reformu Genel Müdürlüğünden gelen arkadaşlara da söyledik yani "Bize hikâye anlatmayın, gerçekleri görmek istiyoruz ve gerçekler sizin dediğiniz gibi değil." Sahadaki olay farklıydı, bizzat saha gözlemleriyle bunları birlikte gördük, gözlemledik. Önemli olan, bütün Komisyon üyelerinin de aynı çatı içerisinde ve aynı fikir çerçevesinde toplanması. Bana göre, bu, Komisyonun başarısı oldu çünkü biz muhalefet olarak söylüyorduk ama işte, muhalefet söylediği zaman... Aynı Varank'ın dediği gibi, hep karşı değiliz biz, biz sadece doğruları anlatmak istiyoruz ve doğruları haykırmak istiyoruz. Buraya alıp almama konusu iktidarın yapıp yapmama konusu, alırsa doğru eleştirileri sonuçta halk kazanacak ve ülke kazanacak.

Şimdi, az önce arkadaşım Adıyaman Vekilimiz Hüseyin Bey ifade etti, Covid döneminden akıllanmadık arkadaşlar aslında, Covid dönemi geçirdi bu ülke ve Rusya-Ukrayna savaşı olmasına rağmen, Rusya-Ukrayna çiftçisi üretimde ve gıda enflasyonu, normal enflasyonu bizim çok altımızda. Adamlar üretim yapıyorlar, biz ise o Covid döneminde üretim yapamamanın sancılarını yaşadık, gemilerin gelmesiyle beraber bayram havası esti. Hatırlarsınız, ayçiçeği yağı için marketlerde insanlar birbirini eziyorlardı. Yine, buğdayla ilgili, ekmekle ilgili sıkıntılar yaşadık, gemiler gelince bayram havası esti ama burada asıl yapmamız gereken, doğru desteklemelerle, doğru projelerle o boş arazilerimizi, çiftçimizin ekmediği veya ekemediği arazilerin, ekip de verimi daha eksik aldığı arazilerin de tamamen rantabl hâle getirilmesi gerekiyor ama en önemlisi de çiftçinin para kazanması lazım, çiftçiler para kazanırsa üretim yaparlar. Şimdi, az önce Ömer Vekilim de dedi: "Köylerde nüfus azaldı." Evet, nüfus azaldı ama siz hatırlarsınız, vekillerimizle otobüste de paylaştık, köylerde sosyal donatıların yapılması gerekiyor. O gençlerin o köylerde yaşaması için oraya kültürel hizmetlerin de gitmesi gerekiyor, sosyal donatıların da yapılması gerekiyor ki gençler köyde kalsınlar, toprağa bağımlı kalarak üretimde kalmaları sağlanabilir.

Yine, kadınların, gençlerin sigortalarıyla ilgili, özel sigortalarının, BAĞ-KUR'larının devlet tarafından ödenerek, onları özendirme konusunda, çiftçide kalması konusunda bir şey yapılabilir ama benim Nilgün Vekilime katılmadığım bir konuyu da söyleyeyim. İşte, orada belki eksik söyledi, "ÇKS'li, ÇKS'siz veya sigortalı olsun, sigortasız olmasın." şeklinde ödeme konusunda...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - "ÇKS'siz" demek istemedim, ÇKS'li olan diyeyim.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Şimdi, bizim ilk günden beri ifade ettiğimiz husus var: ÇKS'si olsun, olmasın; TARSİM yaptırsın, yaptırmasın; tüm çiftçilerin zararlarının tanzim edilmesi gerekiyor arkadaşlar.

İBRAHİM UFUK KAYNAK (Ordu) - Sonsuza kadar...

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Evet.

İBRAHİM UFUK KAYNAK (Ordu) - Olur mu öyle şey ya!

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Bakınız, Sayın Vekilim, o sizin düşünceniz. Ben de şöyle bir şey diyorum o zaman: Ben sigorta yaptırdım, TARSİM yaptırdım. Diyorsun ki: "Devlet olarak ben seni cezalandırıyorum sigorta yaptırdığın için, bu desteklerden seni faydalandırmayacağım." Böyle bir şey olmaz. Anayasal haklarına baktığınız zaman, vatandaş, bütün herkes eşittir. Siz bunları orada kategorize edemezsiniz. "ÇKS'li" "ÇKS'siz" "sigorta yaptırmış" Eğer bir havuza alıyorsanız herkesi, aynı havuzdan onları da beslenmeniz gerekir, desteklemeniz gerekir. Sigorta yaptırmak suç mu? O çiftçi suç mu işledi? Hayır, o, kendi kaynaklarını sigorta ettirmiş. Şimdi, siz eğer zarar gördüyse diğerlerine... Şimdi aynı şeyi söylüyorum: Ben sigorta yaptırdım, Ömer Fethi Vekilim yaptırmadı; ÇKS'si var, Nilgün Hanım'ın ÇKS'si yok; şimdi, siz bunları ayırdığınız zaman sorun yaşarsınız.

İBRAHİM UFUK KAYNAK (Ordu) - O zaman kimse sigorta yaptırmaz ki.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Bakınız, Sayın Vekilim, devlet baba, devlet ana kucaklayıcıdır, herkesi kucaklayacaktır. Buradaki ayrıma kesinlikle ben ilk günden beri...

İBRAHİM UFUK KAYNAK (Ordu) - Bu, ayrım değil ki.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sayın Vekilim, bakınız, ben size hiçbir şey söylemedim. Bakın, lütfen, ben kendi görüşümü ifade ediyorum, saygı duyarsınız, duymazsınız.

İBRAHİM UFUK KAYNAK (Ordu) - Yok, saygı duymamak falan değil.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ama Sayın Vekilim, bakınız, ben bir şey söylemek istiyorum. Ben size hiç ağzımı açmadım, bütün arkadaşları tek tek dinledim. Fark ettiyseniz hiç kimseye bir sataşma da yapmadım ve sadece dinledim. Bu da benim kendi fikrim, düşüncem; katılırsınız katılmazsınız, saygı duyarsınız duymazsınız; o sizin bileceğiniz iş. Ben sadece olması gerekeni, sahadaki izlenimleri burada ifade ediyorum. Benim görevim, milletvekili olarak sorumluluğum şu: Bana o mührü veren, mazbatayı veren halkımın haklarını burada savunmak. Ben bütün çiftçilerin hakkını savunmak zorundayım, kategorize edemem; a, b, c, d diye sınıflandıramam ve buradaki süreçte, düzende bir sıkıntı varsa... Ha, buna karar verecek olan ben değilim, karar verecek olan kim var burada şu anda? İktidar var. Hangi sistemde? Cumhurbaşkanlığı sistemindeki karar vericiler nasıl karar alır bilemem ama benim de buradaki bir milletvekili olarak söylemim şu: Bunun yanlış olduğunu ve bütün üreticilerimizi kucaklayacak bir desteklemenin yapılması gerektiğini söylüyorum.

Yine, burada bir şey daha söyleyeceğim: Çalıştayda Bakan Yardımcımızın ifade ettiği üzere 28 milyar gibi bir rakam bütçede ayrılmış ve 6 milyon 700 bin dekarlık bir zarar alanının olduğu söyleniyor ÇKS'ye kayıtlı ve böldüğünüz zaman 4 bin lira civarında -ortalamayı söylüyorum- bir destek ki bana göre bu rakam çok cüzi bir rakam ve devlet yetkililerinin bir an evvel ilave kaynaklar bularak buna çare bulması lazım. Bizim de sahada özellikle sorduğumuz rakamlar vardı, işte, 11 bin lira söyleyen var, 15 bin lira söyleyen vardı ama ortalama bir rakamı alarak çiftçinin mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor. Şimdi, sizler de ifade ettiniz, sahadaki vatandaşlarımız da ifade ettiler. 11-12 Nisanda iş bitmedi aslında, 11-12 Nisandan sonra da faaliyet devam ediyor. Nedir? O arazinin, bahçenin tekrar hayata kazandırılması gerekiyor çünkü onun toprağını siz çapalamazsanız, ot mücadelesi yapmazsanız, ilaç mücadelesi yapmazsanız, gübre yapmazsanız, sulamazsanız o bahçeyi yok edersiniz veya o tarlayı yok edersiniz. Onun için de ilave masraflar devam ediyor ve bu masraflar içinde sadece nisanda değil, dediğim gibi, hasada kadar olan dönemde "Hasat masrafları hariç." diyebilirsiniz ama hasada kadar olan o işlemlerle ilgili zararın tanzim edilmesi bana göre en büyük iyilik olacaktır diye düşünüyorum. Banka borçları, bazı vekil arkadaşlarımız ifade etti. Arkadaşlar, şu anda banka borçları sorun ve acil olarak bakanlığa buradan bir ek rapor çünkü bizim Komisyonun raporu daha Meclise sunulacak, belki bir ek rapor ilave edilerek Tarım Krediye, Ziraat Bankasına...

ERCAN ÖZTÜRK (Düzce) - Gönderdiğimiz raporda banka borçları var.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Tabii, ben yine ifade edeyim ama elzem olarak bir daha bunu ifade etmemiz lazım.

ERCAN ÖZTÜRK (Düzce) - Kesinlikle, tabii doğru söylüyorsunuz.

BAŞKAN ADEM KORKMAZ - Bizim ön rapora ikinci ön rapor diyerek bazı eklemeler yapacağız, notlarımızı alıyoruz.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Aynen katılıyorum Başkanım çünkü şöyle bir şey var: Çiftçilerin şu anda mevcut banka borçlarının faizsiz olarak ötelenmesi gerekiyor. Sizler de şahit oldunuz; iki yıl, üç yıl ürün alamayacak bahçeler var.

ERCAN ÖZTÜRK (Düzce) - Hatta ertelemek yetmez...

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ona da geleceğim Sayın Vekilim, ona da geleceğim merak etmeyin, atlamadım.

ERCAN ÖZTÜRK (Düzce) - Hatırlatmak için.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Yok, notlarımda hepsi, sırayla gidiyorum, adım adım gidiyorum çünkü derdimiz şu andaki o perişan hâldeki bahçeleri ve üreticileri nasıl tekrar mutlu günlere ve huzurlu günlere ulaştırabiliriz. Bakın, şu anda meyve tabağı geldi; kavunu, üzümü ve karpuzu yiyoruz ama karpuz 1 lira.

ERCAN ÖZTÜRK (Düzce) - Kayısı da var.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Kayısıyı görmedim ama karpuz 1 lira, marketlerde fiyat uçmuş, vatandaş şu anda zor durumda ama o çiftçi de zor durumda. 1 liraya karpuzun kilosunun olması demek, o çiftçinin batması demek ve geldiğimiz noktada, sayın vekilimin ifade ettiği gibi ilave kredilerin verilmesi gerekiyor ve en az borçların üç yıl veya iki yıl ürün desenine göre planlanarak, ötelenerek ve yaşamın sürmesi için ek kredilerin açılması gerekiyor. Ama diğer bir konu da çiftçilerimiz sadece Ziraat Bankasıyla, Tarım Krediyle çalışmıyor, burada özel bankalar da devreye girdi. Bir sürü banka var tarımla ilgili ve en garantili kredi tahsis edilen yer çiftçi çünkü çiftçinin hem arazisi ipotek ediliyor, o da yetmiyor bir de 2 kefil bulunuyor yani çiftçi borcuna sadık ve bu anlamda da diğer özel bankalardaki borçların da Ziraat Bankası üzerinden yapılandırmayla bir şekilde Sayın Başkanım alınması gerektiğini düşünüyorum; bunu da ifade etmemiz lazım. Yine, nerede yaşadık? Ordu ve Giresun'da, tarımsal araştırmadan gelen arkadaşımız vardı, fındıkla ilgili 2014'te don zararının olduğunu ifade etti kendileri ve kendileri de yakalandılar bize. "Don zararı var." deyince, biz dedik ki: Tarımsal Araştırma Enstitüsünün, sen bu kadar yıldan beri bu sorunlar varsa ve kuraklık -bu kuraklık bağıra bağıra geliyor- yıllardan beri geliyor ve kuraklıkla ilgili, işte, kışa dayanıklı, dona dayanıklı çeşitlerin, soğuğa dayanıklı çeşitlerin üretilmesi konusunda bir çalışmanız var mı deyince "Evet, var." dedi. 2015'te çeşit elde etmişler, çeşidin ismini de söyledi, Allahverdi fındık çeşidi. Tescil edilmiş ama çiftçi üretimlerine maalesef kazandırılamamış, biz tohumlar kavanozda kalmış deriz, bunu da herhâlde saksıda bir tane bırakmışlar; 2015, yıl 2025; on yıldan beri siz bu çeşidi çoğaltıp üreticiye, çiftçiye vermemişsiniz. Bunun, bana göre, bir an evvel göz önüne alınarak hem kışa dayanıklı hem de kuraklığa dayanıklı çeşitlerin, çalışmaların yapılması gerekiyor.

Yine, benim ifade ettiğim bir cümle daha vardı, tarımsal araştırmalarda veya ıslah çalışmalarında çalışan arkadaşları emekli olana kadar o kurumda özel bir statüyle çalıştırılarak tayin işlerinin engellenmesi gerekiyor. Onun dışında, bazı ürünlerle ilgili unutulmuştu veya bakanlık o yoğunlukta belki göremedi. İşte, saha çalışmalarında ne gördük? Trabzon hurmasını gördük, Isparta'da gülü gördük, Gölbaşı'na gittik orada yine dutu gördük, Trabzon hurmasını gördük. Tut'ta incirin, siyah incirin veya Yalova'da siyah incirin unutulduğunu gördük. Yani bu saha çalışmalarıyla beraber bana göre güzel bir projeye imza atacağız sonunda. Tabii, biz muhalefet eleştirilerini ortaya koyacak, siz de diyeceksiniz ki: "Olmaz bu şekilde." ama bir şerhte olumlu, olumsuz kısımlarının hepsini yazacağız. Derdimiz ışık tutmak ve bana göre bir an evvel bunların da raporunun hazırlanarak çok hızlı bir şekilde sunmamız gerekiyor. Sahadaki beklenti şu: Komisyon fiyat belirleyecekmiş, rakam; bakanlık bizi bekliyormuş rakam ödemesine. Hiç öyle bir şey yok aslında. Bakanlık da belirlemiş, TARSİM'deki kısım da belli ama şu anda TARSİM'i ben en fazla eleştirenlerden birisiydim ama yine söylüyorum: TARSİM'de beni ilgilendirmez kardeşim şey tarihi... Yok çiçeklenmemiş, yok böceklenme... Sen sözleşmeyi yaptıysan sözleşme tarihinde sen çiftçiden peşinatını aldıysan o poliçe başlar. Ondan sonra geldiğimiz noktada birçok yerde poliçelerin kabul edilmediğini, yok çiçeklenmeden dolayı, yok işte şu dönemden dolayı poliçe tarihi başlamadı gibi bahanelerle çiftçilerin mağdur edildiğini gördük. Nilgün Vekilim de ifade etti, ben de aynı şeyi söylüyorum ve kesinlikle bahane yok, tavizimiz de yok; bu konuda en net cümleyi koymamız lazım. Çiftçilerin eğer poliçe yaptıysa o poliçesine istinaden TARSİM'in ödeme yapması gerektiğini ifade ediyorum. Yine donun dışında... Yine çiftçilerin tabii ki o bahçesini veya tarlasını düzenleme anlamında, tamiri anlamında onun yapısı anlamında sulama ihtiyaçları da oluyor ve en büyük derdi enerji ve sulamayla ilgili geçmişte yüzde 50 olan faturalandırmanın bir şekilde tekrar sağlanması gerektiğini düşünüyorum.

Emeği geçenlere tekrar teşekkür ediyorum. Dediğim gibi, dekar maliyetlerini ortaya koyarak bizim bir ışık tutmamız lazım bakanlığa diye düşünüyorum ve bu bağlamda emeği geçen bütün arkadaşlara, not edenlerden bize çay taşıyanlara kadar kim varsa, seslendirenlere de kameraman kardeşlerimize de teşekkür ediyorum.

Sevgili Başkanım -Ali Bey gitmiş- ben mutlu oldum, inşallah Tarım Komisyonu böyle devamlı olur, ondan sonra bize de ekmek çıkar diye düşünüyorum hep beraber.

Tekrar, kırdıysak affola ama söylemlerimiz tamamen ülkeyle alakalı, söylemlerim sadece doğruları aktarmaktı, aktarırken de bazen ses tonu yükselmiş olabilir ama dediğimiz gibi içimiz, hepimizin içi yanıyor, içi yananın...

ERCAN ÖZTÜRK (Düzce) - İlhami ağabey, ilk günler sana kızıyorduk ama sonra tarzını anlayınca alıştık.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - İçimiz yanıyor, içimiz yanıyor ve bu bağlamda da sokaktaki vatandaşın, üretim yapan, o 40 derece sıcakta harman yapan o çiftçinin hâlini görenlerle, herhâlde gördükten sonra hep beraber aynı fikirde olduğumuzu düşünüyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.