Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Adıyaman Milletvekili Resul Kurt ve Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç ile 50 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3186) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .07.2025 |
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Komisyonun kıymetli katılımcıları ve basın emekçileri; hepinizi ben de saygıyla selamlıyorum.
Neredeyse bir yasama yılının sonuna daha gelirken yine vatandaşın asıl sorunlarını ve beklentilerini çözmekten uzak, iktidarın dönemsel siyasal ihtiyaçlarına yönelik, birbiriyle alakasız bir torba kanunu konuşuyoruz. Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bu ülkenin yurttaşları her gün bir hukuksuzlukla, adaletsizlikle, her gün bir şafak operasyonuyla, her gün yeni zamlar ve konulan vergilerle uyanmaktan artık bıktı, "Yeter." diyor ama halktan ve sokaktan kopuk iktidar bu sesi duymuyor, duymak istemiyor. Buradan iktidara tekrar seslenmek istiyorum: Muhalefete yönelik bu düşman hukuku uygulamalarından vazgeçin. Bu operasyonlar, ülkenin ekonomisine de adaletine de halkına da maalesef zarar veriyor.
Değerli arkadaşlar, son günlerde İzmir, Hatay, Antalya -Aksu ve Gazipaşa- Manisa başta olmak üzere birçok kentimiz yangınlarla boğuşuyor, ciğerimiz yanıyor. Öncelikle, yangından zarar gören tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun diyor, yangınları söndürmek için canla başla mücadele eden tüm kurum ve emekçilerimize buradan teşekkür ediyorum. Ama şunu da söylemek gerekiyor: Ülkemizde son yıllarda iklim değişikliği, elektrik telleri kopması ve insan kaynaklı yangınlar arttı. Elektriğe fahiş zamlar yapan şirketler bakım, onarım ve yenileme yapmıyor. Defalarca uyarmamıza rağmen yeterli tedbirler alınmıyor. Uçak sayısı yetersiz. "Türk Hava Yolları uçakları eski." dendi, hangarlara çekildi, kullanılmadı; Rusya'dan, Ukrayna'dan yangın söndürme uçakları kiralanıyor. İtibardan biraz tasarruf edin de ormanlarımızı koruyun diyoruz ama gerekli tedbirleri almamız için daha ne kadar ormanımız yanacak belli değil.
Yine, değerli arkadaşlar, okullar kapandı ve binlerce özel sektör öğretmeni işsiz kaldı. Bu insanlar atanamadıkları için kışın asgari ücretin bile altında özel okullarda çalışıyor, yazın işsiz kalıyor, birçoğu geçinebilmek için kasiyer, garson, inşaat işçisi olarak yazın çalışmak zorunda kalıyor. İki gün önce taban maaş başta olmak üzere temel hakları için açıklama yapan öğretmenler ise polis şiddetiyle karşı karşıya kaldılar. Yine iktidar öğretmenin sesine kulak vermekten uzak.
Değerli arkadaşlar, hafta başı Demre halkıylaydık. Antalya Demre'de Kültür ve Turizm Bakanlığı bir rant projesinde ısrar ediyor. Demre Belediyemiz sahillerimizin halka açık olması için proje yapıyor, mücadele ediyor, mahkemeyi kazanıyor fakat Bakanlık mahkeme kararına uymuyor. Danıştayın "Sahil şeridinin ilk 50 metresi kamuya ait olmalıdır." yönündeki kararına rağmen Bakanlık bu mesafeyi 15 metreye indirerek kalan kısmı otellere peşkeş çekiyor. Buradan, bu kıyılara sahip çıkmaya devam edeceğiz, mücadelemizi sürdüreceğiz diyorum.
Yine, başta da söyledim, yurttaşın çok önemli sorunları var ve bu sorunların çözümü bu yüce Meclisten geçmekte. Günde yüzlerce mail, telefon geliyor; vatandaş çarşıda pazarda yolumuzu kesiyor, derdine çözüm istiyor. Gerçi siz sokağa çıkmadığınızdan bilemezsiniz ama mutlaka size de mail geliyordur değerli arkadaşlar. Emekli, asgari ücretli, kamu emekçisi evine ekmek götüremez hâlde. Bugün milyonlarca asgari ücretlinin ve emeklinin gözü bu Komisyonun üzerinde, bu Komisyondan gelecek iyi bir haberi bekliyorlar. İnsanlar artık temel barınma, beslenme ihtiyaçlarını karşılayamaz hâlde.
Bakın, TÜRK-İŞ'in haziran ayı verilerine göre bu ülkede açlık sınırı 26 bin, yoksulluk sınırı 85 bin olmuş. Yine TÜRK-İŞ'in araştırmasında gıda fiyatlarının haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 4,8 arttığını görüyoruz. Bu ülkenin yarısı asgari ücret seviyesinde çalışıyor, emekli 14 bin lirayla hayatta kalmaya çalışıyor yani ülkenin yarısı açlık sınırının altında. Kamu emekçilerine TÜİK'in uyduruk enflasyon rakamlarının bile altında "hedef enflasyon" diye uydurma bir rakam üzerinden yüzde 16-17 zam hedefleniyor. Bakın, başka şeyleri söylemiyorum. Dün doğal gaza konutta yüzde 24,6 sanayide 7,86 zam yapıldı. Temmuz enflasyonunu etkilemesin diye zamanlama yine ayarlanmış. Enflasyonla mücadele için Mart 2024'te faizlerin yüzde 50'ye yükseldiği tarihten bu yana doğal gaz fiyatları tam yüzde 149 artırılmış değerli arkadaşlar. Peki, bir yılda emekçiye ne kadar zam verdiniz? Hiç.
Vatandaşların bankalara ve finans kuruluşlarına olan bireysel kredi ve kredi borçları 4 trilyon 914 bin lira olmuş. TÜİK'in Mayıs ayı verilerine göre işsiz sayısı 12,6 milyona yükselmiş. Bu hesaba göre her 7 kişiden 1'i işsiz. İcra dosyaları patlamış, şirketler kapanıyor, çiftçi desen borç içinde ama Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye İhracatçılar Meclisinde "Ekonomide kendimiz bedel ödedik ama milletimize ödetmedik." diyor. Halk soruyor: "Ne bedel ödediniz? Sofranızdan kestane balı mı eksildi, manda kaymağı mı?" Bedeli çalışan ödüyor, emekli ödüyor, halk ödüyor. Bir kez daha söylüyoruz, asgari ücrete ara zam yapılsın ve asgari ücret en az 30 bin lira olsun diyoruz.
Teklifin 18'inci maddesiyle en düşük emekli aylığı 14.468 lira olarak belirlenerek ek 19'uncu maddesine yeni bir fıkra ekleniyor ve maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi de SGK'ye veriliyor. Bu neyi değiştirecek değerli arkadaşlar? Zaten emekli maaşını enflasyon verilerine göre kök aylık üzerinden belirliyoruz, sonra en düşük emekli maaşı diye emekliyi yoksullukla eşitliyoruz. Hadi 16 bin lira yaptınız en düşük emekli maaşını; bu, açlıktan ölmek demek değerli arkadaşlar. Gelin, burayı düzeltelim "En düşük emekli maaşı asgari ücretten az olamaz." ibaresini koyalım ve sorunu kökten çözelim.
Teklifin 1, 2 ve 3'üncü maddeleri 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'yla ilgili. Arkadaşlar çokça dile getirdiler, ben bu konudaki görüşlerimi maddelerde değerlendireceğim.
Madde 8'le Gençlik ve Spor Bakanlığına gençlik merkezi, genç ofis, yurt, kamp, spor tesisi, sporcu eğitim merkezi, Türkiye olimpik hazırlık merkezleri ve diğer birimlerde görev yapan personelin çalışma sürelerini belirleme yetkisi veriliyor. Madde 9'la da nöbet ücreti ödemesi düzenleniyor. Bu maddelerin altında bazı farklı niyetlerin olduğu iddiaları var, özellikle yurtta kalan öğrenciler tedirgin. Bu konuda da bir netlik bekliyor vatandaş.
Teklifin 10'uncu maddesi ise Anayasa, iş kanunları ve yargı kararlarına aykırı bir madde. İşçi sendikaları da zaten maddenin teklif metninden çıkarılmasını talep ediyor. Maddeyle, konaklama tesislerinde çalışan personelin yazılı talebi ve onayı olmak kaydıyla haftalık izinlerini gerekli görülen durumlarda on günlük süre içinde kullanılabilmesine yönelik bir düzenleme yapılıyor. Buradan işçinin aralıksız on gün çalışabileceği sonucu çıkmaktadır. Bu, Anayasa'ya aykırıdır. Ayrıca "işçinin yazılı talebi ve onayının alınması" ibaresinin pratikte geçim sıkıntısı yaşayan işçiler aleyhine işverenin bir baskı unsuruna dönüşebileceğine dair şüphelerimiz vardır. Maddenin bu anlamda teklif metninden çıkarılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu iktidarın hiçbir zaman doğayı ve toplumu korumak gibi bir derdi olmadı zaten; bu iktidarın tek derdi, sermayeyi korumak. Dün Genel Kurulda kabul edilen İklim Kanunu'ndaki anlayışı bugün Genel Kurula gelmesi beklenen zeytin kanununda da görüyoruz. Teklifle, AKP iktidarı yirmi üç yıldır yaptığı gibi doğa ve çevre katliamına süper izinlerle son gaz devam etmek istemektedir. Bu teklif, doğayı "stratejik yatırım" kılıfıyla yağmaya açmak, bürokratik ve hukuki denetimi kaldırmak "kamu yararı" adı altında ülkenin kaynaklarını, zenginliklerini, topraklarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmek istemektedir. ÇED süreçleri işlevsizleştirilmektedir. Acele kamulaştırmayla halkın mülkiyetine el koyma yasal zemine oturtulmaktadır. İktidar yıllardır aynı talan maddeleri üzerinde oynamalar yaparak ısrarla buraya getirmek istemektedir. Kime söz verdiniz değerli arkadaşlar? Batırdığınız ülke ekonomisine para bulabilmek için kimlerle ne pazarlık yaptınız? Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Çin'e ne sözler verdiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Soruyorum: Siz bu memlekete, bu memleketin insanına, köylüsüne, ağacına düşman mısınız? Vallahi düşman bunu yapmaz.
Zeytin ağaçları, Akdeniz ikliminin vazgeçilmez bir parçasıdır; yıllar boyunca sadece ekonomik bir kaynak değil aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir simge olmuştur.
Bu yasa geri çekilmelidir diyorum.