Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | (2/3186) esas numaralı Kanun Teklifi'yle getirilen düzenlemeler, teklifin torba kanun şeklinde getirilmesi ve Anayasa'ya aykırı olup olmadığı hakkında görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .07.2025 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle Türkiye, her yer, dağlarımız, ormanlarımız yanıyor. Bu konular artık hemen hemen... İşte, haziran ayı, temmuz ayı gelsin istemez olduk. Çok ciddi anlamda bir sıkıntılı durumla karşı karşıyayız. Yangınlar çıkıyor Türkiye'nin değişik yerlerinde ve kontrol altına alınamıyor uzun süre. Tabii, bunun değişik nedenleri vardır, tarım arazilerinden kaynaklanıyor, elektrik hatlarının yenilenmemiş olmasından, trafolardan, elektrik hatlarından kaynaklanan yangınlar var, bilinçli çıkarılan yangınlar olabilir ama buna hazırlıklı olmak lazım. Zaten iklim değişikliği dediğimiz bu yapı bir anlamda artık sadece Türkiye'de değil dünyanın her tarafında da bizi bu anlamdaki doğal afetlerle, yangınlarla karşı karşıya bırakıyor. Burada tabii, müdahale ediliyor yani sonuç itibarıyla Orman Bakanlığı, onun dışında birçok kurum bunun içinde, yangınların söndürülmesi için elinden geleni yapıyor ama özellikle gece görüş teknolojisi olmayan uçaklar ve helikopterler tartışılıyor kamuoyunda da, bu konunun hızlı bir biçimde çözülmesine ihtiyaç var çünkü belli bir saatten sonra, gece oldu mu, hava karardı mı, ondan sonra yangın söndürme faaliyetleri sadece karadan devam ediyor, oysa havadan müdahalenin etkisi çok daha büyük. Bu anlamda da bu konunun çok büyük önem arz ettiğini düşünüyoruz. Bunun bir an önce Mecliste ele alınması, iktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte neler yapılması gerekiyorsa, buna ilişkin alınması gereken tedbirler, alet edevat teknolojisi ile gerektiği zaman cezaların daha da artırılması, bunların hepsinin gözden geçirilmesi gerekir. Ben geçmiş olsun diyorum. Umarım can kaybı olmaz buralarda ve bir an önce bu yangınları atlatırız.
Şimdi, tabii, gene bir torba kanun geldi, 22 maddeden oluşuyor, 11 kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılıyor. "Hangi kanunlar?" diye baktığımız zaman yani öyle bir çeşitlilik var ki Plan ve Bütçe Komisyonu herhâlde bütün bu konuların hepsini hâkimdir bilgi ve birikim olarak, mesleki yeterlilik olarak diye mi düşünülüyor, anlamış değilim. Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu, Milli Parklar Kanunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Alanında Bazı Mali Hükümler Hakkında Kanun, Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu, İş Kanunu, Türkiye İş Kurumu İle İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 5234 sayılı Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Meslekî Yeterlilik Kurumu ve İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ve 375 sayılı KHK. Arkadaşlar, bu olmaz, kaçıncı keredir bunu söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Böyle bir çalışmanın, birbiriyle bu kadar ilgisiz olan konuların Plan ve Bütçe Komisyonuyla ne ilgisi var? Yani bunun içinde, elbette, mali hükümler içeren bir kısım düzenlemeler varsa bunlar gelebilir ama bu şekilde... Bakın, iki yıllık bir süre doldu, 24'üncü kanunu görüşüyoruz Plan ve Bütçe Komisyonunda, bütçeleri de tek sayıyorum. Yani böyle bir çalışma temposu yok. Hadi, çalışalım, itirazımız da yok ama çalıştığımız işi kaliteli ve nitelikli kanun olarak yapalım burada, layıkıyla görüşelim; öyle bir şey yok. Tali komisyonlar çalışmıyor gene her zamanki gibi. 3 tane madde Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nu ilgilendiriyor, Millî Savunma Komisyonunun görev alanında. Millî Savunma Komisyonundan arkadaşlarımız burada, onlar da "Toplantı yapalım." taleplerinin reddedildiğini söylüyorlar. Yani Millî Savunma Komisyonunun ilgi alanına ve görev alanına giren konuların Plan ve Bütçe Komisyonuyla ne ilgisi var? Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu; gene, burada, bir sürü, çalışma hayatıyla ilgili düzenleme var. Bunların bir kısmı, dediğim gibi, bizi ilgilendirebilir ama büyük bir kısmı bizi ilgilendirmiyor. Böyle gayriciddi bir iş olmaz. Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesinin anlamını ve gerekliliğini bana bir kişi anlatırsa tamam diyeceğim ben, görüşelim. Ne var ya, ne var, niye bunu görüşüyoruz? Daha yakın zamanda gene bir torba kanunda görüştük. Orada ne dendi? Orada, daha önce bize gelen, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle ilgili bir yetki kanunu çıkarılıyor, teknik düzenlemeleri yapmak üzere. Anayasa Mahkemesi bunu yaklaşık beş, beş buçuk yıl sonra iptal etti. Neye göre iptal etti? İki nedenle; bir, yetki kanununun kapsamı dışındaki düzenlemeler kapsam dışına çıktığı için; iki, Anayasa'ya göre kanunla düzenlenmesi gereken konuların yetki kanunu ve o kapsamda çıkarılan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye aykırı olması. Bu şekilde kanunla düzenlenmesi gerektiği konusuyla önümüze geldi. Bakın, yakın zamanda arka arkaya 4 tane torba kanun görüştük. Şimdi 1 tane daha geliyor. Hadi, o zaman denebilir ki: Anayasa Mahkemesi iptal etmişti, onun için önümüze geldi. Şimdi, Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'yla ilgili, general seviyesinde, komuta kademesinin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili hükümlerin burada ne işi var, niye bunları görüşüyoruz arkadaşlar?
Başka bir problem, gene, burada önümüze gelen bir kısım hükümler var. Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle düzenlenen konularda 5 tane Anayasa Mahkemesi iptali var gene.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir öncekinde, dediğim gibi, 703 sayılı KHK'yle ilgili bir kısım iptal kararları vardı, şimdi Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenen hususlar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş. Yahu, kaçıncı keredir söylüyoruz, böyle olmaz, bir ülke böyle yönetilmez, devlet böyle yönetilmez. Bu kadar gayriciddi, sorunları görmeyen, sorunları tanımlamayan, bir biçimde sorunları palyatif önlemlerle, geçici önlemlerle çözmeye çalışan bir yaklaşımla devlet yönetilmez. İşte böyle olur, çıkarılır bir kısım kararnameler, ondan sonra Anayasa Mahkemesi iptal eder, ondan sonra, haydi, gelir, burada kanunla düzenlemeye. Yani, bakın, gene geliyor önümüze. Şu anda, gene görüşeceğimiz kanun teklifinin 4, 6, 10, 11 ve 13'üncü maddeleri Anayasa'ya aykırı. Gene Anayasa Mahkemesine gideceğiz ve Anayasa Mahkemesi gene iptal edecek. Ya, arkadaşlar, olmaz. Değerli milletvekilleri, yani bu şekilde "Biz yaptık, oldu. İptal edene kadar biz bunu uygularız..." Yani neden adam gibi kanun yapmıyoruz, neden Parlamentoyu bu kadar itibarsızlaştırıyor?
Diğer taraftan, son bir konu, tabii, on itibarıyla televizyon başındaydım, oradan da aldık enflasyonu sıcağı sıcağına, yüzde 1,37'lik aylık bir artış. SSK, BAĞ-KUR emeklileri yüzde 16,67 alacak altı aylık enflasyon farkı, memur emeklileri yüzde 6 aldılar, yüzde 6 düşülecek, ikinci yarı için yüzde 5 eklenecek, yaklaşık 1 puan altında, yüzde 15,6 civarında da memur emeklileri alacak. Uzun zamandır söylüyoruz, bu artışların son derece yetersiz olduğunu, bu ülkede ücretler seviyesinin gittikçe düştüğünü, asgari ücretin yetersiz olduğunu, ortalama ücretlerin asgari ücrete yaklaştığını söylüyoruz. Diğer taraftan, emeklinin durumu daha perişan. Şimdi bu artışlar alınacak ama bakın, bu artışları altı ay sonra alıyoruz toplu olarak ama vatandaş her gün harcamasını yapıyor, her gün, altı ay sonra verdiğiniz telafi, telafi değil.
İki, TÜİK'in enflasyon hesaplamasına güvenen bir kişi yok Türkiye'de ne akademisyenler ne ekonomi gazetecileri, hiç kimse güvenmiyor, vatandaş güvenmiyor. Bir bakın, çıkın, çarşıya pazara, konuşun vatandaşla, söylesinler gerçek enflasyonun, hepimizin içinde yaşadığı enflasyonunun ne olduğunu. Şimdi ne olacak burada? Geçen de bir önceki torba kanunda da görüştük, dedi ki: "Ya, getirin, emekliyle ilgili düzenlemeleri yapalım." Sadece en düşük emekli aylığı değil. Yani her yıl ocak ayında ve temmuz ayında biz bunları görüşüyoruz, en düşük emekli aylığı. Ya, gelin, çözelim bu sorunu, bunu bir sisteme bağlayalım, bir ölçüt, bir kriter koyalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim.
Bizim kriterimiz çok açık: En düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlensin. Asgari ücretin zaten seviyesi düşük ama en azından emeklinin 14.469 daha da düşük. Yani bu sorunu bir biçimde çözelim. Şimdi ne olacak? Burada bir madde kondu, 18'inci madde, bir iz madde gibi oraya. Bugün açıklanan rakamlara göre muhtemelen burada bir artış gelecek. Tahminî olarak söylüyorum, herhâlde bu açıklanan enflasyon farkı kadar bir açıklama gelecek. Ama biz şunu söylüyoruz her zaman: Emeklinin durumu iyi değil, emekli aylık bağlama oranları düşürüldü, güncelleme katsayıları zaman içinde düşürüldü, bunların ciddi anlamda etkisi oldu. Emekli, refah payı almıyor, ekonomik büyümeden pay almıyor. Bütün bunların hepsini çözecek bir kanuna ihtiyaç var. Gelin, bunu çözelim; gelin, emekli üzerine bizim de verilmiş kanun tekliflerimiz var, hep beraber toplanalım, bu sorunu çözelim. Bütün çalışanları, emeklileri yeniden düzenleyelim, bunların özlük haklarını, mali haklarını, sosyal haklarını, hepsini yeniden düzenleyelim. Bunu bir Parlamento yapar. Yoksa, böyle, bunu yapmayıp da dediğim gibi, kök aylıkları da artırmadan her ocakta, her temmuzda yeniden, tekrar tekrar en düşük emekli aylığını yükseltebilmek için kanun çıkarmak doğru bir yöntem değil. Yani, yapıyoruz, işi kurtarıyoruz, işte "Oldu, yaptık." gibi ama dediğimiz gibi, bu değil. Bütün Türkiye'nin, bakın, gözü kulağı bizde, herkes bunu bekliyor, bugün enflasyon rakamının açıklanmasını bekliyordu, şimdi de "Acaba ne artış alacağız?" diye bekliyorlar. Bir ümitle "Bu enflasyon farkının üzerinde bir artış alır mıyız?" diye bir beklenti içinde insanlar.
Değerli milletvekilleri, bizim sosyal medyamıza yağmur gibi mesaj yağıyor, muhtemelen sizlere de geliyordur iktidar partisi olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, on dakika yaptım.
Buyurun, toparlayın.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bitiriyorum.
Yani, bu şekildeki bir görüşme sistematiği son derece yanlış. Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakın, tekrar, 24'üncü kanununu görüşüyoruz. Bu şekilde, torba kanunlarla, birbiriyle ilişkisiz kanunlar, ufak ufak maddeler, bütünlükten yoksun, kanun çıktığı zaman genel gerekçesi neydi, onunla bir ilgisi olmayan, madde gerekçeleriyle ilgisi olmayan, çıkan birtakım maddelerinin düzenlemeleri yarın öbür gün "Ya, bu yanlış olmuş." deyip yeniden düzenlendiği ya da eksik kaldığı söylenip yeniden tamamlandığı ya da Anayasa Mahkemesinden iptal edildiği bir yasama süreci son derece yanlış bir yasama sürecidir ve hem Plan ve Bütçe Komisyonunun bu şekilde meşgul edilmesini hem de Parlamentonun bu şekilde meşgul edilmesini son derece yanlış bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.