| Komisyon Adı | : | (10/2608,2609,2610,2611,2612,2613) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Meteoroloji Genel Müdür Yardımcısı Yüksel Yağan'ın, dolusavarın çalışma sistematiği, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün iklim izleme çalışmaları, zirai donla ilgili faaliyetleri ve Nisan 2025'te gerçekleşen zirai don sürecinde Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yaptıkları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 25 .06.2025 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bu tabii, sizin anlatımızı örneklersek selin olacağını haber veriyorsunuz, vatandaş dere yatağına gidip ev yaptıysa sel gelince ne olacağına benziyor birazcık örnek olarak çünkü oraya o binanın yapılmaması gerekir. Bu zirai don olayı da dediğim gibi bölgesel olarak üretim desenini doğru planlanmazsan önümüzdeki süreçte çok kere daha yaşayacağız.
Şimdi, sizin anlatımlarınızdan bu uyarı sistemlerinin yapıldığını da belirttiniz ama televizyonların, radyonun buna benzer haber kanallarının mutlak surette bu işte kullanılmasına ihtiyaç olduğunu bu don olayında gördük. Önceden bildirim eğer fazla yapılmış olsa belki de kısmi de olsa kurtarmalar olabilirdi çünkü ot yakan, lastik yakan, koşan, yola çıkan oldu ama bizde don olayına karşı bu geliştirilmiş sıcak hava dalgası oluşturan sistemin dahi maliyeti çok yüksek şu anda ama onun hepsi işte kısmi olarak...
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI YÜKSEL YAĞAN - Burada çalışmazdı Sayın Vekilim, burada o da çalışmazdı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yani yapılması gerekliliği şu: Bizim Ağrı Milletvekilimiz vardı, Ağrı'da domatesi kapalı alanda yetiştirdiği gibi, herhâlde önlem olarak bunlarla ilgili farklı çalışmaları geliştirmek gerekiyor çünkü hani yıkıldıktan sonra yol gösteren çok olur gibi. Biz kurumları bugüne kadar dinlediğimizde herkes kendisinin alanıyla ilgili çalışmalarda yaptıklarını anlattılar, sizin meteorolojiyi de ben önemseyerek takip eden biriyim...
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI YÜKSEL YAĞAN - Çok teşekkür ederiz, sağ olun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - ...çalışmalarını da izliyorum çünkü tarım alanları üzerinde ne olacağının, ne biteceğinin en önemli göstergelerini oradan görebilmek olası.
Şimdi, ben bu Komisyonda şunları söylemek istiyorum Sayın Başkan, arkadaşlara teşekkür ederiz sunumlarını yaptılar ama gerçekten 10-15 Nisanda yaşanan don afeti için çiftçilerimizin ifadesiyle bir baharın karanlığa döndüğü gece tanımlamasını yapıyorlar. Bu bağlamda geçen yetmiş günlük süreçte yapılması gerekenlerle ilgili girişte de söylediğim gibi yeterli bir destek sağlanamadı. Zirai donda meteorolojik bir afet olmaktan öte sosyal, ekonomik yapıyı tahrip eden bir boyutta gelişme yaşanıyor. Bunun birden çok nedeni var ama bu süreçte özellikle kırsal göçü de önleyecek, sabit işçilik kayıpları, geçici işçilik kayıpları, ilaç, gübre bayilerinin kayıpları, istihdam kaybı, yaratacağı sorunlara karşı önlemler geliştirilmeli. Şu ana kadar bu konuda alanda bir çalışma bize yansımıyor, gittiğimizde de bu konularda sorunların varlığını görüyoruz. İşçilerin çoğunun kadın olması dolayısıyla özellikle kadınların hasat öncesi ve hasat sürecindeki iş kayıpları önemli ölçüde arttı. Bu, aile bütçelerine olumsuz yansıyor, psikolojik travmaların oluşmasına neden oluyor, düğünler erteleniyor, sipariş verilmiş ürünler var, alan, pazar sağlanması sorunları oluşuyor. Küçük aile tipi işletmelerde ekonomik kaygı ve ne olacağı sorusu sürekli soruluyor. Bizim belki de bu teknik bilgilerin ötesinde, şu an alandaki yaşananları da bir an önce bir raporlayarak, başta Hazine ve Maliye Bakanlığı olmak üzere konuyu Cumhurbaşkanına kadar iletmenin yararlı olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, paketleme tesisleri, soğuk hava depoları, nakliye firmalarının kayıpları, yatırım planlamaları önemli ölçüde durmuş durumda. Gençler, düşük vasıflı iş de olsa kırsaldan göç etmesine yol açan bu sürecin nasıl gelişeceğini bekliyor. Yetmiş gün az bir süre değil. Ne bekleniyor? Hasarı tespit edilenlerin destekleri, kayıpları neden telafi edilmiyor? 2025 yılının desteklerinin en azından 2026'ya kalmadan, hemen verilmesi gerekir. O destekler de verilmiyor.
Bunun yanı sıra, icralar, mutlaka afet yaşayan bölgelerde tarımda durdurulması şart. Yani gidip 3 tane hayvanının, 5 tane koyununun, ineğinin ya da traktörünün haczedilmesi bu afete uğrayan bölgeler için durdurulmalı. Kara listeye -borcunu ödeyemeyenler- gene afet bölgesindeki çiftçiler alınmamalı.
Sosyal ve psikolojik destek anlamında bölgelerde çalışmalar yürütülmeli. Bizim gittiğimiz zaman gördüğümüz şu ki: Afetten sonra yalnızca belli bölgelerle sınırlı bir -yani o da ÇKS'li diyelim- hastalığı diyelim tespit var, diğerlerinin yok. Gerçekten Komisyonun önceliklemesi gereken konulardan birinin bu olduğunu düşünüyorum.
Daha önceki açıklanan şeftalide yüzde 32, kirazda yüzde 55, kayısıda yüzde 65, Antep fıstığında yüzde 54, zeytinde yüzde 40, elmada yüzde 38, üzümde yüzde 18, fındıkta yüzde 24, cevizde yüzde 27, limonda yüzde 20'lik tahmini ürün kayıpları, alandaki gördüklerimizle daha da yüksek olduğu noktasında. Bunların da önümüzdeki süreçte, özellikle ağustos ayından sonra raftaki ürünü de etkileyeceğini unutmamak gerekir. Onun için, tüketici açısından da vahim bir durum var. Bazı ürünleri rafta vatandaş görse de gidip alamayacağı bir fiyata doğru süreç gidiyor çünkü daha o ürünlerle ilgili pazar oluşmadı, şu andaki mevcut, raftaki ürün pazarı ya geçen yıldan kalan soğuk hava depolarındaki ürünlerden oluşuyor ya da bu üründen zarar görmeyen bölgelerin erkenci ürünlerinden oluşuyor. Bunun için, Komisyon olarak bizim önceliklememiz gereken bir konunun da üretici açısından oluşan sorunun tüketici açısından oluşacak yansımayı da raporda konu etmemizin gerektiğini düşünüyor, teşekkür ediyorum.