KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Komisyon üyelerini, kurumumuzun değerli temsilcilerini ve burada emek harcayan tüm çalışanları, emekçileri saygıyla selamlıyorum.

Biz bugün burada sadece çaydan söz etmiyoruz, söz etmemek gerekir. Çay ve ÇAYKUR'la ilgili konular ve yapılan her müdahale kamu yararını, emekçinin hakkını ve halkın sofrasını doğrudan etkilemektedir. Ülkede her hanede her gün tüketilen bir ürünü konuşuyorsak bu elbette ki stratejik bir mesele de olmalı. Toplum sağlığını da ilgilendirir, üreticiyi de tabii ki de tüketiciyi de. Çay üretimi Karadeniz'in, geçim kaynağı ve bölgenin kültürel simgelerinden biri olmuştur. Bu nedenlerle, çay üretiminin kalbi olan ÇAYKUR bir özel şirket değil, binlerce üreticinin, işçinin ve ailenin yaşam kaynağıdır. Ancak ne yazık ki bu kıymetli kurumun son yıllarda içine sokulduğu darboğaz artık gizlenemez bir hâle gelmiş durumdadır.

ÇAYKUR son yirmi yılın çoğunluğunda zarar açıklamış bir kamu kurumudur. Sadece son üç yılda bu eğilim durmuş gibi görünse de çok sınırlıdır. 85 milyonun tükettiği bir ürün için bu zararlar izaha muhtaçtır. 2022'de 63 milyon, 2023'te, 67 milyon, 2024'te ise sadece 73 milyon TL kâr açıklanmıştır ama bu rakamların arkasında baktığınızda emekçiden kesilen haklar, üretimden kısılan kapasite, ithal çayla doldurulan depolar ve plansız harcamalarla oluşmuş yapay bir bilanço maalesef görüyoruz. Üstelik 2023'te tasnifli çay satışında 27.579 tonluk bir düşüş yaşanmıştır. Bu ne demek gerçekten biliyor musunuz? Üreticinin elindeki çayın değerinden alınmaması, işletmelerin atıl bırakılması, piyasadaki özel şirketlere alan açılması demektir. Türkiye'de özelleştirme furyasının hunharca girdiği alanlardan bir tanesi de çay alanıdır ve burada rant önceliklendirilmeye çalışılmıştır. ÇAYKUR'un üretim yükünü omuzlayan binlerce geçici ve mevsimlik işçi her sezonu belirsizlik içinde karşılamaktadır. 2025'in ilk aylarında başvuru tarihleri bile günlerce muallakta kaldı. Geçici işçi alımlarında son altı ayda sigortasız olma şartı getirilerek âdeta çalışanlar cezalandırıldı. Emekçinin alın terine bu kadar hoyrat davranmak kamu eliyle güvencesizliği kurumsallaştırmaktır. Çay bünyesindeki 3 bine yakın işçinin "Çaysan" adında yeni bir şirkete devredilmesi alenen bir arka kapı özelleştirmesi ve taşeronlaştırmadır. İktidarın kendi eliyle kurduğu bu yapı hem siyasi kadrolaşmanın hem de liyakatsiz ve güvencesiz istihdamın yeni adresi olmuştur. Maaşlar şişirilmiş rakamlarla gösteriliyor ama gerçekte bölge halkı işsizlikle karşı karşıya bırakılıyor. Ne yazık ki tüm bu adımların zeminini Türkiye Varlık Fonuna devredilme süreciyle birlikte atıldığını çok iyi biliyoruz. İktidarın özelleştirmeden, ranttan ve yandaştan yana politikası çayı olması gereken düzeye taşımıyor. Eğer sizler bu kurumun zarar açıklamasına, işçisinin güvencesizliğe itilmesine, üreticinin özel sektörün insafına bırakılmasına seyirci kalıyorsanız elbette ki bu sorumluluk siyasi iktidardadır. ÇAYKUR, kamu eliyle büyütülmeli, özelleştirme eğilimine son verilmelidir. Geçici işçiler kadroya alınmalı, üretim kapasitesi tam kullanılmalı, kurumun yönetim harcamaları şeffaf biçimde açıklanmalı ve hem üretici hem tüketici korunmalıdır.

Çayla ilgili kamuoyuna yansıyan, toplum sağlığını tehdit eden boyalı ve sağlıksız çaylar, organik olmayan çaylar meselesi özelleştirme ve son yıllardaki enflasyonist ortamın sonucudur. Vatandaş açısından fiyat artışları çayın tadını kaçırmıştır, üretici açısından maliyet artışları üretim yapıp yapmama arasında bırakmaktadır.

Son olarak tabii ki değerli Kurumumuzun temsilcilerine de sorularım olacaktır: ÇAYKUR son beş yılda ne kadar borç ve kredi kullanmıştır? Bu süreçte ne kadar faiz ödemiştir? Bu faiz miktarları ÇAYKUR'un kâr diye açıkladığı miktarlara göre ne orandadır? ÇAYKUR bünyesinde olmasına rağmen atıl olan, kullanılmayan üretim atölyesi, fabrika ve üretim alanı miktarları nelerdir ve hangi gerekçelerle bu alanlar atıl tutulmaktadır?

Teşekkür ediyorum.