KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT KAYA (Antalya) - Yok, devam edeyim Başkanım.

BOTAŞ gibi bir kurumun asli görevi yalnızca doğal gazı taşımak ya da fiyat belirlemek değildir, aynı zamanda kamu yararını gözetmek, enerji arzını sürdürülebilir ve öngörülebilir kılmakla yükümlüdür. Öncelikle, konut ve sanayi abonelerine uygulanan doğal gaz tarifelerindeki artışlar vatandaşı derinden etkiliyor. 2020'deki fiyat şokundan sonra Avrupa doğal gaz fiyatları, euro cinsinden 2023'te yıllık ortalama yüzde 69, 2024'te ise yüzde 16,5 azalmıştı. Oysa aynı dönemde bizde artışlar devam etmişti. Bunun sebebi ne? Birincisi boru hatlarındaki kayıp kaçak, ikincisi ise yabancı para cinsinden tuhaf fiyatlama mekanizması.

Şimdi siz bana "sübvansiyonlar" diyeceksiniz ama buradaki adaletsizliği unutmamak lazım. BOTAŞ'ın tarifelendirme politikasında sosyal adalet mekanizmaları eksiktir. Düşük gelirli haneler ve ihtiyaç sahibi aileler için öngörülen indirimli sosyal tarifeler, bürokratik engeller ve yetersiz tanıtım nedeniyle geniş kitlelere ulaşamamıştır. Bu durum, tüketimdeki fiyat esnekliğini dikkate almayan tek tip tarifelerin, en dezavantajlı grupların fatura yükünü hafifletemediğini göstermektedir. Doğal gaz tarifelerinin ve sübvansiyonlarının gelire göre yeniden düzenlenmesi, ülkemizdeki enerji yoksulluğu sorununu çözmek için birincil önceliklerimizden biri olmalı.

Bir de kurumun jeopolitik öngörüsüzlük problemi var. Mesela, geçen sene Exxon'la LNG kontratı imzalandı ama bu kontrat 2027'de başlıyor. "Neden 2027?" sorusu, içinde bulunduğumuz belirsizlik ortamını dikkate aldığınızda çok anlamlı geliyor bana. Riskler arttığında, kullanıma hazır ve anlaşma kapsamında alabileceğimiz doğal gazımız olmayacak bu durumda. Peki, ne olacak? Kriz anlarında spot piyasa fiyatından alım yapmak durumunda kalacağız ve bu zamanlarda fiyatlar epey yüksek oluyor.

Diğer bir mesele de depolama ve arz güvenliği yatırımlarıyla ilgili. BOTAŞ'ın yenilenebilir gaz depo projeleri ve enerji depolama stratejileri ise çok sınırlı tutulmuş, bir yeşil geçiş planı eşliğinde hayata geçirilmemiştir. Bu eksiklik, enerji arz güvenliğinin yenilenebilir kaynaklarla desteklenmesi fırsatının kaçırılmasına ve fosil yakıtlara bağımlılığın sürdürülebilir bir çözüme dönüştürülmesine engel olmaktadır.

Ancak tek mesele bu değil, mesela Yumurtalık Terminali konusuna dikkatinizi çekmek istiyorum. 6 Şubat depremleri sonrasında terminalde bir çalışma yapılıp yapılmadığı belli değil. Bu konuda da hem Komisyonun hem de kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekiyor. Bu denetimin yapılmadığını bir kriz yaşandıktan sonra öğrenmeyelim.

Son olarak, BOTAŞ açısından kurumsal olarak dikkat çeken başka hususlar da var. Zaten hangi kuruma bir göz gezdirsek liyakatsizlik sorunuyla karşılaşıyoruz. Kurumla ilgili araştırma yaparken ilk dikkatimizi çeken uzmanlık dışı atamalar oldu. Kurum BOTAŞ olunca uzmanından daire başkanına herkesin işin ehli olması gerektiği kanaatindeyim. Bu arkadaşlar, uluslararası firmalarla protokoller imzalıyor, iş yürütüyor ve işten anlamıyorlarsa kaybeden gene ülke olarak biz oluyoruz. Bu nedenle, BOTAŞ'ın insan kaynağıyla ilgili kapsamlı bir araştırma yapılmasını öneriyorum.

Bu sorunlar ve daha niceleri BOTAŞ'ın işleyişindeki yapısal zaafları göstermektedir. Komisyonumuzdan, uzun dönemli sözleşmelerin şeffaf revizyonunun, borçlanma stratejisinin Meclis denetimine açılmasını, tarifelerde sosyal adalet kriterlerin uygulanmasını ve stratejik depolama yatırımlarının hızlandırılmasını talep ediyorum. Enerji politikalarımızın nihai hedefi, vatandaşımızın uygun fiyata, kesintisiz ve şeffaf bir hizmet alması olmalıdır. BOTAŞ ve enerji alanındaki diğer KİT'lerimiz bu amaca hizmet etmiyorsa kurumsal ve teknik revizyonları hızla gerçekleştirilmelidir.

Saygılarımı sunuyorum.