Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
Konu | : | Bayburt Milletvekili Orhan Ateş ve İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut ile 110 Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/3174) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 26 .06.2025 |
SERKAN SARI (Balıkesir) - Evet, teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli bürokratlarımız; hepiniz hoş geldiniz.
Ben, eczacı olarak aslında kanunda eczacıları ilgilendiren, ilacı ilgilendiren maddelerle ilgili söz almak ve ilaç, eczacılık sektöründeki sorunlara da vurgu yapmak üzere söz aldım. Şu anda ülkemizde 46 bine yakın meslektaşım görev yapmakta ve 80 bini aşkın da eczacı teknisyenleriyle beraber ilk, birinci halka temel sağlık hizmetini veren önemli bir noktada görev yaptığımızı düşünüyorum.
Şimdi, bugün uygulamada birçok madde var ve çoğu da cezalar; işte, kapama cezaları, para cezaları üzerinden yürüyor. Bu anlamda doğru adımlar atılmış, bunların birtakım eksikliklerini tespit ettik; ilgili maddelerde de zaten önergelerimizle bunu düzeltmek üzere çağrımızı ve önergemizi Komisyon Başkanımıza da ilettik. Amma velakin bu cezai yaptırımların dışında da eczacılarımızın iş akışıyla ilgili, ürettikleri hizmetle ilgili de çokça sorunları var. Özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinden yaşanılan sıkıntılar var. Uzunca süreden beri dile getirilmiş olmasına rağmen çözüm alınamayan, açılan davalarla karşılık bulamayan, kurumla yapılan temaslarda ne yazık ki duyarsız kalınan birçok konu başlığı var; bunların da çözümü için sizlere burada çağrıda bulunmak istiyorum.
Öncelikle, Sosyal Güvenlik Kurumuna eczacılarımız fatura kesiyor, bu fatura için bir iskonto belirleniyor; bu iskonto eczanenin cirosu üzerinden, orada sattığı bezden, mamadan, emzikten elde ettiği ciro sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumuna ekstradan iskonto yapmak durumunda kalıyor. Burada bir haksızlık var, bir adaletsizlik var; Sosyal Güvenlik Kurumuna bir iskonto yapılacaksa Sosyal Güvenlik Kurumuna kesilen fatura cirosu üzerinden bir iskonto belirlenmesi lazım; bu sebeple de birçok eczacı meslektaşımız haksız ve gereksiz yere iskonto yapma durumunda kalıyor.
Bir diğer konu, hasta ilaç bilgilendirme sistemine ne yazık ki, şu anda son düzenlemeyle beraber eczacılarımız hastaların ilaç gündemini takip edip onları bilgilendirmek üzere giriş yapamıyorlar, yasaklanmış durumda. Bu VERBİS muafiyetinin avukat ve mali müşavirlerde olduğu gibi eczacılara da tanınması gerekiyor. Hastalarımızı ilaçları konusunda yönlendirebilmek, bilgilendirebilmek için bu yetkinin yeniden eczacılarımıza verilmesi gerekiyor. Bizler de bilim insanıyız, sağlık hizmeti vermeye çalışıyoruz. Bu anlamda, eczaneleri böyle kasti bir kasıtla suçlarcasına bu yetkinin sınırlandırılmasını doğru bulmuyorum. Hatalı bir uygulama yapan varsa, kimse o tespit edilip onun üzerinden işlem yapılması lazım; bütün sektörü zan altında tutacak bir tavır doğru değil ne yazık ki.
Sonuç itibarıyla, hatalı kur politikaları sebebiyle de piyasada ilaç yoklarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Şu anda euro kuru 21,67 olarak belirlenmiş durumda. Euro üzerinden giden süreç var, geldiğimizde güncel euro kuru 46,68 ama biz ilaca verdiğimiz euro kuru fiyatı 21,67. Bu döviz kurundaki dalgalanmalar ve yaşanılan süreçle ilgili ki Bakanlık ve yetkililer "Yılda 1 defa zam yapacağız." dedi, böylesine enflasyonist bir ülkede yılda bir defa fiyat güncellemesi ilaçların piyasadaki yokluğuna sebebiyet verecektir ki şu anda da birçok ithal ilaç piyasada yok durumuna düştü, daha yılın yarısındayız. Yıl sonuna doğru görünen o ki birçok ithal ilacı hastalarımız bulamayacak ve mağduriyetler yaşanacak. Climara, ovitrelle, işte ritalin, durogesic, kanser ilaçları, doğum kontrol ilaçları, birçok riskli ve önemli ilaç şu anda bile piyasada yokta, yıl sonunda ne yazık ki birçok hastamız ilaç mahrumiyetiyle karşı karşıya kalacak.
Ayrıyeten hastalarımıza bir mali yük getiren ve ısrarlı bir şekilde düzenlemekten kaçınılan bir durum daha var. Piyasada olmayan, üretimi olmayan ilaçlar ilaç kayıt sisteminde mevcut. Bu ilaçlar sebebiyle de hastaların almak istediği ilaçlara fiyat farkı çıkıyor. Olmayan bir alternatifi yüzünden hasta fark vermeden ilaç alma talep ettiğinde o ilaç piyasada yok, o ilacın piyasada olmaması fiyat skalasını belirliyor ama arada bir fark doğuyor ve hastalarımız bence hukuksuz ve vicdanî olmayan bir şekilde ceplerinden para ödemek zorunda kalıyorlar ki çoğu emekli ve kronik rahatsızlığa sahip hastalar. Bunun düzenlenmesi çok basitken piyasada olmayan bir ilacın sistemde referans fiyat olarak tutuluyor olması vicdani değil, insani de değil. Bu konuda bu kadar çağrı yapılmış olmasına rağmen Sosyal Güvenlik Kurumunun, ilgili Bakanlığın duyarsız kalmasını kabul etmiyorum.
Ayrıyeten muayene ücretlerinin tahsilatı... İlk kurulduğu süreçte, ilk başladığında muayene ücretleri hastanelerde tahsil edilemiyordu. Şimdi, o süreçte eczacılardan yardım istendi, destek istendi, "Bu tahsilatlar sizler üzerinden yapılsın." dendi. Evet, geçiş dönemiydi, doğru. Aradan yıllar geçti, hastanelerin muayene ücreti tahsilatı eczacıların sorumluluğu hâline geldi. Eczacı bir veznedar değil ve tahsil edemediği ücretler nedeniyle -veresiye, borç şeklinde vererek- eczacılar ayrıyeten de sırtlarında bir muayene ücreti finansmanı yüküyle de karşı karşıyalar. Muayene ücretlerinin tahsilatını eczanelerin değil, hastanelerin, muayeneyi yapan kurum kimse o kurumun kendisinin yapması gerekiyor; neden bu düzenlenmiyor merak ediyorum.
Onun dışında, enjektör, strip, iğne ucu gibi temel gereçlerin ne yazık ki fiyatları güncellenmiyor. Şu anda enjektör için ödenen fiyat 17 kuruş, piyasadaki değeri 1 lira, resmî rakamlar bu. Eczacı hastadan para alırsa, fark alırsa suç işlemiş oluyor, eğer aradaki farkı almazsa da çocuğunun rızkını dağıtmış oluyor. Bakanlık bunların fiyatlarını güncelleyemeyecek kadar zor durumdaysa veya kadrosu yetersizse o ayrı bir konu, bizler de destek olmak isteriz.
Majistiral ilaç tarifesi, eczacıların el emeğiyle üretmiş oldukları ilaçlarla ilgili tarife 2014 yılında güncellendi, on yılı geçti bu fiyat tarifesi güncellenmedi; üst limit koyuldu 500 lira. Şu anda hastalar yazılan majistiral ilaçları 500 liralık kısmı kadarıyla eczaneden alıyor veya eczacıya açıktan bir fark ödemek zorunda kalıyor. Bunlar niçin güncellenmiyor soruyorum sizlere.
Ayrıca, MEDULA'da SUT'la ilgili birçok güncelleme yapılması gerekiyor, SUT'a uygun bir şekilde MEDULA sistemi güncellenirse eczacı, doktor ve hasta arasındaki bu karmaşayı çözmüş oluruz. SUT sistemine uygun MEDULA gerekleri sağlanırsa... Reçete yazılırken gerekleri sağlamayan bir ilacın yazılmasına veya raporun düzenlenmesine engel olacak bir güncelleme yapılabilir; bu çok basit ama nedense bu yapılmıyor. Hasta eczaneye geliyor o eksik, yeniden doktora gidiyor, doktor eczaneyi arıyor, eczacı doktoru arıyor, hasta arada git gel yapıyor, günlerce bu eksiklikleri gidermek için uğraşıyor. İlk kaynağında reçete üretilirken gerekli mevzuatlara uygun olmayan reçete yazılamasın, bence bununla ilgili mevzuat ve sistem altyapısı yeterli, bu güncelleme yapılabilir.
Ayrıca, kamu kurum iskontosu uygulamayan firmalar var. Bunlar kimin yakını, kimin akrabası? Kamu kurum iskontosu uygulamıyor, kamu kurum iskontosu uygulamadan Sağlık Bakanlığına satış yapabiliyor. Neden? Uygulamayan ilaç firmalarına bugüne kadar niye yaptırım yapılmıyor? Siz iskonto yapıyorsunuz ilaca "10 liralık ilacı ben 8 lirayı alırım." diyor, adam "Ben 10 liraya veririm, 8 liraya vermem." diyor. O zaman Bakanlık ödeme listesinden çıkarsın. Kamu kurum iskontosunu yapmayan bir firma kime yakın, kimin ne ilişkisi var, merak ediyorum. Bütün kurumlar, bütün firmalar yaparken orada 10-20 tane ilaç firmasının "Bunu ben kabul etmiyorum." demesi makul değil ya da siz kamu kurum iskontosu talep etmekten vazgeçin kurum olarak. Bunlar aşılabilecek şeyler ama yıllardan beri aşılmayan konular.
Onun dışında, bazı ilaçlar için özellikle de kronik ve pahalı ilaçlar için biliyorsunuz, firmaların Sağlık Bakanlığına ödediği rakamla arasındaki farkı firmanın kendisine ayrıyeten bizim fatura keserek tahsil etmemiz gerekiyor. Bu kadar karmaşık ve saçma bir sisteme ne gerek var bilmiyorum. Biz, Sosyal Güvenlik Kurumundan reçetenin bir kısmını tahsil ediyoruz, firmaya ayrıyeten fatura kesiyoruz, firma ayrıyeten bize bir para ödemesi yapıyor. O faturayı kesmeyi unutursanız tahsil edemiyorsunuz; takip edemezseniz tahsil edemiyorsunuz. Yani, bu kadar kurumsallaşmış bir yapı içerisinde sürekli bir yamama, aradan bir alternatif çözüm, bir ek çözüm önerisi ve çabasıyla yani basit basit uygulamalarla çözülebilecek şeyler işin içinden çıkılmaz hâle getiriliyor. Bunlar hep bizlerin çalışmalarını, faaliyetlerini zora sokan uygulamalar.
Onun dışında, kamu eczacılarının da -diğer akademik kadrolarda olduğu gibi, diş hekimleri ve doktorlarımızla olduğu gibi- özlük haklarının tamamlanması, denkleştirilmesi gerekiyor. Eczacılarımız da sağlık çalışanları arasında önemli bir yere sahip, önemli bir hizmet veriyor ama bunun ikinci sınıf bir sağlık çalışanı statüsünde tutulmasını doğru bulmuyorum.
Onun dışında, akredite olmayan eczacılık fakülteleri için Sayın Bakanım, bir çağrıda bulunun, bir süre verin, akreditasyonunu tamamlayanlar tamamlasın -bir apartman dairesinde eczacılık fakültesi olmaz- akreditasyonunu tamamlayamayan fakültelerin de kapatılması için gerekli çalışmaların başlatılması lazım. Şu anda 60'a yakın eczacılık fakültesi var, kanaatimce bunların 20 tanesi akredite, kalanları bir apartman dairesinde diploma verir duruma gelmiş vaziyette. Hatta bugün -konuşma esnasında- "Paranı ben veriyorum, vereceksin diplomamı." tarzında, artık seviye buralara düşmüş durumda. Sağlık sistemindeki kaliteyi yükseltmek için kaliteli bir sağlık hizmeti üretiyor olmamız gerekiyor. Biz bu anlamda yaşanan sıkıntılara sizlerden çözüm bekliyoruz.
Onun dışında, içinde geçen maddelerde de var, gıda takviyelerinin de bu anlamda eczaneler üzerinden satılacak bir sistem içerisine alınması... Ki önergemiz olacak bu anlamda, bir güncellemeyi eğer kapsamıyorsa kapsaması yönünde. Bu stok affıyla da ilgili süreçte mali yükümlülüklerle ilgili bir muafiyet koyulmamış, onun da güncellenmesini yine bir önergeyle talep edeceğiz. Sosyal Güvenlik Kurumu cezai müeyyidelerden muaf tutuluyor ama vergi yüküyle ilgili bir sıkıntı yaşanmaması için bunun da yasada vergi muafiyeti olacak şekilde bir stok affıyla güncellemesini sağlayabilirsek çok başarılı olacağımızı düşünüyoruz.
Son olarak, toparlamak istiyorum. Sonuç itibarıyla, ilaçta yaşanılan sıkıntıları, sorunları hem kur politikası sebebiyle hem sektördeki eksiklikler sebebiyle yaşıyoruz. Türkiye'de, 2000 yılında... Bugün biz istiyoruz ki yerli ve millî ilaç pazarımızı büyütelim, sektördeki hâkimiyetimizi yerli ilaçlarla tamamlayalım; bu dışa bağımlılığımızı ve firmalar üzerindeki, üzerimizdeki baskıları azaltalım ama istediğimiz düzeye getirmek için yeterli yatırımların yapılmadığını görüyorum. 2000 yılı itibarıyla patentli ilaç sayısı Türkiye'de 6'ydı. Evet, 2023 yılına geldiğimizde bu 154'e çıktı, çok başarılı bir büyüme ama "Yeterli mi?" derseniz, değil. Almanya'da sadece bir yılda patent başvurusu sayısı 4 bin, sadece bir yılda; biz yirmi üç yılda 154 ilaca patent başvurusu yapabilmişiz ama bugün bakıyorsunuz, gelişmekte olan ve gelişimini tamamlayan ülkelerdeki süreçle rekabet edebilecek düzeye de gelemedik. Sonuç itibarıyla da 2023 verilerine göre, 192 milyar TL'ye ulaşmış olan ilaç pazarının yüzde 55'i ithal pazar şeklinde gözüküyor benim önümdeki raporlarda. Bu anlamda, ithal ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için gerekli yatırımların yapılması, yerli ve millî bir politika üreterek ilaç sanayisinin millîleştirilmesi, yerlileştirilmesi üzerine de daha çok yatırım ve daha çok araştırma yapılması gerekliliğini vurgulamak istiyorum. Bu çağrımı, bu eleştirilerimi, bu eksiklikleri dikkate alıp çözüm için uğraşırsanız sektörün gelişmesine de çok fayda sağlayacağına inancım tam.
Sonuç itibarıyla da son olarak da eczacı meslektaşlarımızın bir yeşil pasaport talebi var. Bu konuda da yurt dışı kongrelerine giderken gelirken şu dönemde vize problemleri çok had safhada. Bu anlamda bir yeşil pasaport hakkı tanınabilirse avukatlara tanındığı gibi, mesleğimizin gelişimi adına da olumlu bir katkı olacaktır.
Son cümlem de Balıkesir üzerine. Çağrıda bulunuyorum, soru önergeleriyle sizlere de iletiyorum, Balıkesir'de Sındırgı Devlet Hastanesi bitmiş olmasına rağmen aylar, yıllar geçti, bitmiş olan hastanenin kapısı açılamıyor, bunun bir an evvel çözülmesi gerekiyor. Savaştepe Devlet Hastanesinin ihalesi yapıldı, ihale süreci bitmek üzere.
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Serkan Bey, toparlayın çünkü yemek arası vereceğiz.
SERKAN SARI (Balıkesir) - Daha bir tek çivi çakılmadı. Susurluk Devlet Hastanesi bitmiş, açılamıyor. Bandırma devlet hastanesinin temeli bir türlü atılamadı, Edremit Devlet Hastanesi yıllar geçti, Bandırma Balıkesir Devlet Hastanesi yıllar geçti, hâlâ tamamlanamadı. Balıkesir'deki sağlık yatırımlarına da öncelik verilerek bir an evvel tamamlanmasını talep ediyorum.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım