| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Bayburt Milletvekili Orhan Ateş ve İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut ile 110 Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/3174) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 26 .06.2025 |
AYLİN YAMAN (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan Yardımcımız, değerli bürokratlar ve tüm katılımcıları saygıyla selamlıyorum.
Ben, böyle birkaç başlıkta sağlık sistemine genel olarak bakacağım, bazı şeyler tekrar olabilir ama bence Bakanlığın sağlık sistemine bakışıyla ilgili ciddi sorunlar var ülkede.
Öncelikle, kronik hastalık yükümüzün göz ardı edilerek bir sağlık sistemi kurgulandığını düşünüyorum, bunun çok ciddi bir zafiyet yarattığını düşünüyorum. Yatırımların büyük şehir hastanelerine yapılırken insan kaynağı yatırımlarının göz ardı edildiğini düşünüyorum çünkü sistem sadece hekimlerle değil toplam hekim dışındaki 39 sağlık meslek grubunun yeterli sayıda olmasıyla da işlerlik kazanacak, bunun da göz ardı edildiğini düşünüyorum.
Konuya birinci basamakla başlamak istiyorum; zaten bu gelen kanun teklifinde de birinci basamakta birtakım değişiklikler öngörülmüş ama uzun dönemden beri birinci basamak sağlık hizmetlerinde bir ticari kaygıyla yaklaşım ve orada çalışanların sesine kulak vermeme durumu var. Şimdi, en son başlatılan, son altı aydır gelmeyen hasta nedeniyle orada çalışanların cezalandırıldığı ve kamuoyunda "eziyet yönetmeliği" olarak geçen sistemin sağlık sisteminde çok büyük bir zafiyet yarattığını düşünüyorum. Bakın, altı ay yeni tamamlandı ve tamamlandıktan sonra hepiniz Sağlık Bakanlığı yetkilileri olarak şikâyetleri dinliyorsunuzdur. Gerçekten hekimlerden ve orada çalışan "grup elemanları" adı altındaki kişilerden çok ciddi kesintiler yaşandı. Tabii, hekim ve hemşireyi, orada çalışanı âdeta bir hafiye pozisyonuna sokup kim geldi, kim gelmedi sistemine sokmanın gerçekten onlar için çok büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Zaten orada "grup elemanları" adı verilen ve mesleki olarak itibarsızlaştırılan bir grubun -ki yıllardır da kadro verileceği sözü verilmiş olmasına rağmen, daha önce Fahrettin Koca "Yıl sonuna kadar kadroları verilecek." demiş olmasına kadar, Kemal Bey'den de duydum ben bunu ama hâlâ kadroya geçememiş bir grubun- açlık sınırında yaşadığı bir sistemden bahsediyoruz. Bunun mutlaka gündeme getirilmesi lazım ve herkesin kadrolu çalıştığı ve ticari kaygılardan uzak bir birinci basamağın ve kronik hastalık yükünün de gözetilerek kurgulanması gerektiğini özellikle vurgulayacağım.
Son dönemde, çok sayıda aile hekiminden bir barınma krizi, artan kiralarla başa çıkamama durumu gerçekten had safhada, hepsi kapanma noktasına gelmiş vaziyette. Daha buraya girmeden, az önce bir aile hekimimiz aradı ve aynı şey "Ben ne yapacağım çıkartıyorlar beni ve ben nereye gideceğim?" konusu gerçekten çok önemli, birinci basamağı acilen odağımıza almamız gerekiyor.
Ulaşılamayan muayeneler... Erol Vekilimi dinledim ama ben günlük mesaimin yarısını Ankara dışından ve Ankara içinde gelen hastalara muayene ayarlamakla geçiriyorum ve bunu yaptığım için de vicdan azabı çekiyorum. Az önce, bir vekilimiz söyledi, birilerinin de hakkına giriyor gibi hissediyorum, çok sayıda hekim arkadaşım da ricacı olarak bazı hastaları araya almaya çalışıyorum.
Bakın, sadece bugün uğraştığımı söyleyeyim, Tokat'tan 17 yaşında bir kız ve orada bir üniversite hastanesi var, dekolman nedeniyle geldi, acil bir durum ve ben 3 hocamızı arayarak bir yer ayarlayabildim yani aksi takdirde gözünü kaybedecek bir kızımız. Ağrı'dan hepatoloji ihtiyacı olan, karaciğer konusunda bir sıkıntısı olan bir hasta geldi ve ben yine çok sayıda gastroenterolog arkadaşımı aradım, o konuda uzman olan. Erzurum'dan gelen bir lenfoma hastası için bir hematoloji hocası ayarlamak zorunda kaldım. Hepsini, bu üçünü de bugün yaptım ve benim her günüm inanın buna benzer -hepimize geliyordur bu tür sorular- geçiyor. Burada bir sorun var Orhan Vekilim, gerçekten bunu yaptığım için de söylüyorum, gerçekten vicdan azabı çekiyorum ama gönlüm de el vermiyor, bırakamıyorum.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Çok özür dilerim ama söylediğiniz bütün hastalar acil hastalar. Bu hastalar acile müracaat ettiği zaman zaten bu hastalar otomatikman kabul ediliyor.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Hayır, hayır, hayır; bakın, reçetesi var.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Sevk ediliyor...
AYLİN YAMAN (Ankara) - Hayır, Ümmügülşen Vekilim, bakın, şöyle: Dekolman hastası, reçete yazılarak gönderilmiş "Derhâl Ankara'ya ulaşın." diye, elinde reçetesi var.
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Sevk değil yani kâğıda yazılmış.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Kâğıda yazıp gönderilmiş, sevk değil.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - O özel sektörden falan gelmiştir.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Hayır, hayır, hiç özel değil; Tokat Devlet Hastanesinden...
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Özel muayenehaneden gelmiştir, muayenehaneden gelmiştir.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Tokat Devlet Hastanesinden, bakın, üstünde yazıyor, reçete yazılı olarak var.
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Kaç tane muayenehane var acaba ya!
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Evet, evet.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Reçete yazılı olarak var.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Dekolman -bakın, bizler hekimiz- acil midir?
AYLİN YAMAN (Ankara) - Evet, acildir.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Şimdi, oradaki hekimin hatasını hastaneye bağlamamak lazım. Oradaki hekimin...
AYLİN YAMAN (Ankara) - Hayır, bakın, biz bir şey söyleyeceğim, bunu ben hekimi suçlamak için söylemiyorum. Sakın, bunu hekimi suçlamak için söylemiyorum.
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Hekim hatası olarak söylemiyor.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - 112'nin nasıl çalıştığını hep beraber beğendik ve takdir ettik.
EROL KELEŞ (Elâzığ) - 112 üzerinden bu süreci başlatması lazım. Bakın dekolman hastası...
AYLİN YAMAN (Ankara) - Biliyorum. Bakın, onları saymıyorum bile. 112, geçen gün İshak Vekilim aradı...
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Aylin Hanım, 112'nin nasıl çalıştığını hep beraber gördük ve takdir ettik yani.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Onu biliyorum. Bakın, ben 112 sisteminin iyi çalıştığını; hep birlikte takdir ettik...
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Gördük yani, aynen.
AYLİN YAMAN (Ankara) - ...birlikte gittik ama ben geçen gün İshak Vekilimi aramak zorunda kaldım, oluyor böyle vakalar. Onu anlatmaya çalışıyorum.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - Yarın için göz randevusu alabiliyoruz.
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Evet, Hasan Bey...
AYLİN YAMAN (Ankara) - Efendim? Ya, bu göz randevusu değil, acilen ameliyata alınması gereken bir durum, onunla ilgili bir sorun yok.
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Aylin Hanım sorusunu bir bitirsin arkadaşlar, birazdan ara vereceğim çünkü. Son bir konuşmacımız kaldı, ara vereceğim, yemek arası vereceğim; ondan sonra Sayın Bakan Yardımcımız Şuayip Bey'in genel bir değerlendirmesini, sorularına cevap vermesini isteyeceğiz; ondan sonra da kanuna geçeceğiz.
Buyurun Aylin Hanım, tamamlayın.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Çok hızlı toparlayacağım.
Geçen gün yine bir şehir hastanemizden -hangi il olduğunu söylemeyeceğim- bir hemşire hanım beni ağlayarak aradı; acil serviste 100 yataklı bir yerde 3 kişi kaldığını ve hastalara yetişemediğini söylüyor. Yani insan kaynağına yatırım derken bunu kastediyorum. En son atama yapıldı -yaklaşık 17 bin miydi Sayın Bakanım, düzeltin- 38 bin küsurun yarısı açıklandı ama ben anlayamıyorum bu atamalar, sayılar neye göre; personel dağılım cetveli neye göre belirleniyor? "Obezite konusunda farkındalık yaratmak istiyoruz." diyorsunuz, çok az sayıda diyetisyen ataması var, fizyoterapist ataması çok az sayıda. Ya da bakın, acil tıp teknisyenleri bitirildi, sağlık meslek liselerinden mezun, beklemede 34 bin acil tıp teknisyeni var. Ne olacak bu çocuklar, nereye gidecekler? Paramedik ağırlıklı atama yapıldı, bu grup için hiçbir yer gösterilmiyor. Laboratuvar teknisyenleri, taşere sistemlerle dönüyor laboratuvarlar. Hasta güvenliğini tehdit eden, tıbbi cihaz kalibrasyonlarıyla ilgili güvenlik tehdidi oluşturan bu yerlerde laboratuvar teknisyenleri atanmak için bekliyor ama oralarda kadrolu yerine taşere sistemler tercih ediliyor. Bunların hepsinin masaya yatırılması gerekiyor.
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Evet, bu soruların cevaplarını Şuayip Bey'den soracağız.
AYLİN YAMAN (Ankara) - Hepsini...
Bakın, üreten ve teknoloji odaklı bir sağlık sistemi kurulacağından bahsediliyor. Bir tane biyomedikal mühendisi yok atamalarda, sıfır, hiç biyomedikal... O tıbbi cihazlar kime emanet edilecek? Bunlar düşünülmüyor hiçbir şekilde.
Onun dışında protez, diş protezi teknikerleriyle ilgili bir şey var, maddemiz var, şimdi bakacağız, teknisyen/tekniker -slash diye yapılmış- ağız diş sağlığı teknikerlerinin hepsi atama bekliyor. Standart uygulamada bunlar yok. Yani biz, sorunun gerçek şeyini görmeden burada koyduğunuz maddelerle, gerçekten, soruna çözüm üretmiyoruz. Halının altına süpürüp bazı şeyleri, bu teknisyen grubunu, sağlık meslek liselerinden gelenler ile diğer grubu eşitlemeye çalışıyorsunuz dönem dönem. Dönem dönem açıp bu çocuklara bir motivasyon oluyor ve onlar o okullara girmeye çalışıyor ama hiçbirinin ataması yapılmıyor ve bir yöntem de söylenmiyor bunlara. Bu çok önemli, mutlaka buna dikkat edilmesi gerekiyor.
Son olarak, genelde ilaç krizimiz yine had safhada. Az önce Genel Kurulda -bugün, biliyorsunuz, Uyuşturucuyla Mücadele Günü- genellikle uyuşturucu maddeye ulaşım ve trafiğiyle ilgili konuşulurken ben tedavisine yönelik konuşmayı tercih ettim. Şu anda madde bağımlılığıyla uğraşan psikiyatristler benzodiazepin bulamıyor, lorazepam yok, naltrekson yok, opioid antagonistleri yok. Üç formu var; bir tanesi zaten ülkede hiç yok, implant formu, son derece de çığır açan bir form implant formu, Türkiye'ye hiç gelmedi. Intramüsküler ve tablet formunun zaten geri ödemesi yok, hastalar cepten alıyor ama ülkede yok şu anda. Ya, hasta ile hekim karşı karşıya. Bunlara bizim, işte... Diyorum ya sorunları görmeden Sağlık Bakanlığı sistem yaratmaya çalışıyor. Biz tedavisini yapamayacaksak bağımlı hastaların neyle uğraşacağız? Yani onları kaderine terk ederek götürmek... Zaten AMATEM ve ÇEMATEM sayısı çok yetersiz, ÇEMATEM hiç yok, çocuk psikiyatristi sayısı yetersiz, kimse madde bağımlılığıyla ilgili uğraşmak istemiyor çünkü düzenlemeler sürekli sistem -yeni madde bağımlısı üreten bir sistem var- bunu da istemiyor ve biz nasıl bu işleri düzelteceğiz?
Teşekkür ediyorum.