KOMİSYON KONUŞMASI

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, bu teklifle, 5346 sayılı Kanun'a eklenmesi öngörülen maddeyle, mevcutta yerel yönetimlere ait olan rüzgâr ve güneş santrallerinin imar planı, parselasyon planı ve bunların değişiklikleri ile rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerinin yapı ve müştemilatına dair yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı belgelerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından da verilebilmesinin önü açılmaktadır. Anayasa’nın 127'nci maddesindeki yerel yönetimlerin özerkliği ve yetkilerine dair temel ilkeye, yerel yönetimler mevzuatına, idarenin bütünlüğü ve yasallığı ilkesine tümüne aykırı olan bu teklifle, bir yerel yönetim biriminin farklı ölçütlerle ruhsat izin, çalışma ruhsatı vermeye uygun bulmadığı bir tesis hakkında aynı başvuru Bakanlığa da yapılabilecek, bu yolla da yerel idarenin yasal yetkileri boşa düşürülecek, aynı izinler Bakanlık üzerinden de alınabilecektir. Aynı ruhsat ve izin belgesinin belediye ve Bakanlığın her ikisi tarafından verilebilecek olması yetki karmaşası doğuracağı gibi yerel yönetimin ayrıntılı araştırması sonucu verilmesinde kamu yararı olmadığına kanaat getirdi ya da eksiklikler bulduğu bir dosya Bakanlığa da sunulabilecek ve belediyeden alınamayan bir izin veya ruhsat Bakanlıktan alınmaya kalkılacaktır. İdarenin bütünlüğü ve yasallığı genel bir kamu hukuku ilkesiyken bu teklifte aynı yetki hem yerele hem merkeze tanınarak ikilik yaratılmakta; belediyenin kamu yararı gereği direndiği belli hususlarda Bakanlığın da aynı yetkiyle donatılarak belediyeyi devre dışı bırakılabilecek karar vermesinin önü açılmaktadır.

Ayrıca bakanlık, belediyenin gelir kaynağı olan ruhsat ve izin başvurularında da aynı yetkiyi alarak yerel yönetimlerin bir gelirini daha merkeze çekebilecektir

Düzenleme, yerel yönetimlerin yetkilerine ilişkin bir çakışma yaratabildiği gibi enerji onay süreçlerinde hız uğruna, yerel yönetimlerin hukuka uygun bulmadığı ya da yerel yönünden kamu yararına aykırı gördüğü bazı süreçlere merkezden müdahale anlamı da taşıyabilir. Bu bakımdan, yerel yönetimlerin özerkliği, idarenin yasallığı ve bütünlüğü, kamu yararı ve çevre hakkı açısından maddenin tartışılmasında yarar vardır.

Ayrıca, üçüncü fıkrayla, Bakanlığın onay verdiği bir tesis ruhsatsız inşaata başlandığında ya da ruhsata aykırı olduğu tespit edilirse yaptırımı Bakanlık tarafından uygulanacaktır. Yerelde böyle bir yetki karmaşası tartışmalıdır. Zira, İmar Kanunu'nun 42'nci maddesi açıktır; imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hâller tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanmaktadır. Bu yetki yerel yönetimlerdeyken yerel idareyi aşarak artık Bakanlığa proje, izin ve onay başvuruları, ruhsat başvuruları sunabilmek, merkez ile yerel arasında yeni yetki karmaşalarını doğurabilecektir. Ki, bundan önceki maddelerden de anlaşılacağı üzere, bu saatten sonra hiç kimse GES ya da RES'le ilgili herhangi bir yapısı için ne imar planını ne parselasyon planını ne inşaat ruhsatını ne iş yeri açma ve çalışma ruhsatını belediyelerden almayacağı anlamına gelir. Bu da fiilî olmasa da yani kanunda olmasa da aslında belediyeden bir yetkinin alınması anlamına gelir ama şurada şunu da belirtmek gerekir: Orada kaçak bir yapı yapıldığında, onu Bakanlığın tespit etmesi mümkün değil. Peki, yerel belediyenin burada yetkisi baypas edildiğine göre, inşaat ruhsatını oradan aldığına göre, inşaat ruhsatı almaya ait ekler, projeler de belediyede olmadığına göre nasıl bir işlem tesis edilecektir? Bunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Yani burada "Yerel yönetimlerin yetkisini almıyoruz, sadece Bakanlığa da bir yetki veriyoruz." demek aslında belediyelerin bu anlamıyla yetkisini baypas etmektir, baypas etmekten de başka bir şey değildir. O yüzden, bu maddenin teklif metninden çıkarılmasını arz ve talep ediyoruz.