Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3159) münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .06.2025 |
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Kıymetli hazırun, sabah şerifleriniz hayrolsun.
Ebu Necip Sühreverdi "Yönetenlerin Yönetimi" kitabında topluma yönelik ve idarecilere yönelik çok önemli tespitler ortaya koymuştur. Bu tespitlerden en önemli madde şu, diyor ki: "Ey toplum, ey halk! Eğer siz başınıza bir yönetici seçeceksiniz, bu yönetici Müslüman ve adil değilse onu seçmeyin ama bir seçeceğiniz kişi Müslüman değil, adil ise onu seçin." Yani neden "Devletin dini adalet." dediğimiz de tam bu noktada ortaya çıkmış oluyor. Şimdi, adalet ve liyakatı kaybettiğimizde yapacağımız her iş, iştirak ve işlemlerde güven endeksini kaybetmiş oluyoruz. Dolayısıyla, bu adaletin belirtilmesinde, biliyorsunuz, Nuşirevan var, meşhur; adaletiyle hükmettiğinden dolayı Müslüman olmasa bile cehennemin yakmadığı, rivayet odur ki, Peygamberimiz miraca çıktığında da cehennemin ortasında bir cennetten bahçe açılmış ve orada oturan bir zat var, bu da Nuşirevan. Niye? Adaletten dolayı. Nasıl bir adalet işlemiş ki bu adam, cehennem ateşi bu insanı yakmıyor? Bir gün Halife Ömer ile arkadaşı Amr Bin As beraber o diyara yolculuk yapıyorlar. O yolculukta -develeri- kervanı basılıyor, soyuluyorlar ve bir hana sığınıyorlar. Hancı diyor ki: "Anlatın bana olayı." anlatıyorlar, hancı dinledikten sonra diyor ki: "Bizim kralımız çok adildir, gidin, onunla konuşun." Gidiyor, kralla konuşuyorlar, kral dinliyor bir tercüman aracılığıyla. Dinledikten sonra diyor ki: "Evet, sizin kervanınız basılmış, doğru söylüyorsunuz. Ben kervanınızın bedeli kadar ve deve kadar size yarın takdim edeceğim. Siz bunları alıp şehrimi terk edin." Onlar da sevinerek hana dönüyorlar, hancıya anlatıyorlar, hancı "Olmaz, benim kralım adaleti eksik uygulamış." diyor. Onları alıyor, tekrar krala çıkıyorlar, bir bakıyorlar ki tercüman krala eksik söylemiş. Neden eksik söylemiş? Çünkü kralın oğlu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İnsicamı bozuldu.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Evet, baştan alabilirim.
Evet, kralın oğlu olduğu ortaya çıkıyor, kral da bunu öğrenince diyor ki Halife Ömer'e "Sen doğu kapısından, arkadaşın da batı kapısından yarın şehrimi terk edin, mallarınızı da veriyorum." Bunlar kapıları terk ettikten sonra buluştukları yerde Halife Ömer diyor ki: "Yahu, benim kapıda o tercüman asılıydı." Arkadaşı da diyor ki: "Ya, sen ne diyorsun, benim kapıda da oğlu asılıydı." diyor. Yani, adaletin uygulayıcısının süreci bu. Sonra, gel zaman git zaman Halife Ömer halife olduktan sonra Şam'a o arkadaşını vali tayin ediyor. Hepinizce malum, Şam'da bir cami yapılacak, oradaki bir Yahudi'nin evi yıkılmak isteniyor, o da gidiyor şikâyet etmeye, kime edecek? Halifeye kadar yolculuk yaptıktan sonra "Senin gönderdiğin vali benim evimi yıkıp cami yapacak." diyor. O da oradan bir kemik parçası bulup üstüne bir not yazıp "Al bunu, o valiye ver." diyor. Onu valiye verdiğinde valinin eli ayağı boşalıyor, hemen vazgeçiyor bu işlemden. Orada şunu yazmış Ömer: "Benim adaletim Nuşirevan'dan daha şiddetlidir." Arkadaşı da orada olduğu için bu mevzuyu biliyorlar. Yani adalet vurgusu, devletin ana eksenidir. Devletin dini de adalettir.
Liyakat nedir peki? Liyakat da şimdi AK PARTİ'li arkadaşlar gittiği için kısa keserek anlatıyorum, yoksa daha böyle içten, arzulu bir şekilde anlatırdım.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Diğer arkadaşların ihtiyacı yok mu?
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Yok, onlara ben zaman zaman anlatıyorum, konuşuyoruz.
Kâbe'nin fethinden sonra görev dağılımı yapılıyor. Herkes bekliyor ki Kâbe'nin yönetimi kendilerine verilsin. İş bitiyor, süreç bitiyor Hazreti Ali ayağa kalkıyor "Efendim, Kâbe'nin tahsis işini unuttunuz herhâlde." diyor. "Yok, niye unutayım? Orayı Talha ailesi zaten yapıyor, bu işin de ehli. İşi ehline vermek lazım." diyor. İşte, işi ehline vermek -aranan kriter- işi bilmek ve liyakat sahibi olmakla ilgili. O yüzden, adaleti ve liyakati kaybettiğimiz noktada devletin içindeki kurumları da kurumsuzlaştırmaya başlıyoruz. Bu benden, o ondan, bu bundan diye atamalara başladığımız zaman da işte orada -çok özür dilerim- ileriye götürmek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Çünkü, her tarafımız savaş çemberi dolayısıyla bizim de bu bağlamda kurumlarımızın dimdik ayakta olması lazım. Kurumlarımızın içini boşalttığımız anda işgale açık bir hâle gelebiliriz. Nasıl Saddam Hüseyin'in altını oydular ve bir günde Irak'a girdiklerinde her şey ortaya çıktı ve Irak çok kısa bir sürede alındı. Aynı şey Suriye'de Esad'la ilgili yaşandı. Biz de orada Suriye Millî Ordusunu destekledik ama HTŞ geldi, oturdu koltuğa, HTŞ oturduktan sonra da malumunuz, işte bugün hem güneyi hem kuzeyi İsrail hava sahası kıtasına açıldı, biz de oradaki Emevi Camii'nin halılarını Gaziantep'ten döşedik diye çok mutlu oluyoruz, seviniyoruz. O da bir şey ama önemli olan, daha büyük pencereden bakmak.
Şimdi, bütün bunları niye anlattık? Bu devlet hepimizin. Yani bunları siyasi bir beisle anlatmadım. Bu devlet hepimizin. Bu devletin her kurumu, yapacağımız her iş ve işlem de hepimizin sorumluluğunda olan bir şey. O yüzden, bu manada bu maden yasasının 11'inci maddesi de bana göre en önemli maddesi. Bu madde de, evet, daha önceden altmış yıl önce ya da çok öncelerden buraya bu izinler verilmiş, yapılmış. Bugünkü şartlarda bu izinlerin yenilenmesi talebi var fakat bazen devlet kâr güden bir kuruluş olmayı değil, toplumun mutluluğunu ve huzurunu düşünen bir anlayışı gütmekle yükümlüdür. Burada da bizim her ne kadar gerekli de olsa bir çıkış yolunu bulmamız gerekli. O da bu 5 bin işçinin orada çalışıp çalışamamasından, işsiz kalmasından ziyade, oradaki bu insanların, diğerlerinin zeytinlerini taşımaktan ziyade, o insanlara daha yaşanabilir ve herkesi mutlu edecek bir formülü devlet olarak da bulmamız lazım. Bu maddeyle, oradaki kömür madenciliği için ihtiyaç duyulan ve üzerinde zeytin ağaçları olan arazilerin maden işletimine açılması elbette amaçlanıyor ama buna göre öncelik, zeytin ağaçlarının aynı ilçe ve il olmak üzere başka bir araziye taşınmasında. Şimdi, zeytin ağaçlarının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda ise maliklere hazine arazilerinin rayiç bedel üzerinden kiralanması hedefleniyor. Yani diyor ki: "Arkadaş, senin burada zeytinliğin var ama sen bunu taşı, taşıyamıyorsan -taşıma maliyeti var, şey var- ben sana başka bir yer kiralık vereyim." Peki, vereceğiz; şimdi, oraya yeniden ağaçlandırma yapacak; bunların bir maliyet hesabı yapıldı mı oradaki insanları mağdur etmemek adına?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN UZ (Çanakkale) - O bölgede hem zeytincilik yapan çok -40'a yakın- köy var hem aynı zamanda çam balıyla iştigal eden ve orada bu işi yapan insanlar var. Dolayısıyla, köylerinin boşaltılması, zeytin ağaçlarının yer değiştirilmesi... Çünkü göçe zorlanacak. Bunlarla ilgili tüm altyapı çalışmaları yapıldı mı? Eğer biz kendi insanımızı memnun edecek bir formül bulamazsak orada, Türkiye'nin her yerini maden yataklarıyla dolduralım, Türkiye dünyanın en güçlü ülkesi olsun ama insanlarda huzur, mutluluk olmadığı sürece de bunun anlamının çok olduğunu düşünmüyoruz.
Zeytinlikler hususi olarak koruma altında olmasına rağmen madencilik faaliyetleri gerekçesiyle maalesef şimdi tahrip edilecek. Her ne kadar madencilik faaliyetlerinin yürütüleceği bölgedeki zeytin ağaçlarının başka bir alana taşınacağı ve bu yollarla korunacağı belirtiliyor olsa da zeytin ağaçlarının taşınamayacağı durum olarak ilave edilen husus, uygulamada birçok zeytin ağacının taşınamayacağı ve tahrip edileceği şüphesi uyandırmakta bizde. Endüstriyel ürüne dönüşerek önemli bir gelir elde edilebilen nadir tarımsal ürünlerden olan zeytin ürünümüzü korumak hepimizin aslında millî bir görevidir. Ayrıca, zeytinliği kamulaştıran taşınmaz maliklerine aynı ilçe ve il önceliğiyle başka bir alan tahsis edilmesi ve bu alanın rayiç bedelle kiraya verilmesi de çiftçilerin oluşan zararını daha da derinleştirecek. Zeytin ağaçlarının taşınamayacağı duruma yönelik olan son kararın Bakanlıkça verilecek olması da madencilik faaliyetini yürüten firmaların lehine durum oluşturması sebebiyle kamuoyunu rahatsız etmektedir. İktidarın madencilik firmalarına yönelik geçmiş dönem uygulamaları sebebiyle yandaş firmaların çıkarlarının korunacağı ve böylece kamunun zarara uğrayacağı endişesi de oluşmaktadır. Bu nedenle, biz İYİ PARTİ olarak söz konusu maddenin teklif metninden çıkarılmasının gerekliliğini düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.